- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 08 February 2018, Thursday 18:04
- 4649 kez okundu
‘sözün özü’ - Celal DURGUN / [email protected]
Her akşam yaptığım gibi, haberleri aldım, tartışma programlarını izledim; aşina yüzleri dinledim; yalan, yanlış söz edenlere içerledim, kızdım; kanaldan kanala atladım; 5 Şubat 1937’i hatırlayan yok! Laiklik üzerine konuşan yok! Laiklik nedir, ne değildir sorusunu ne soran ne yanıtlayan var!
“Hem dindar, hem laik olunmaz” diyenleri anlıyorum; her konuda akıl almaz “fetva” yayınlayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın susmasını da anlıyorum; Ancak, Atatürkçü kanadın suskunluğuna, görmezliğine, unutkanlığına bir anlam veremedim; kızdım, televizyonu hanıma bıraktım ve olduğum yere uzandım, dalmışım. Atatürk’le karşılaştım.
Mavi gözleri çakmak çakmaktı. Gülerek “Merhaba çocuk” dedi ve “Her hafta beni anlatıyorsun, anılarımı yazıyorsun, sözlerimi hatırlatıyorsun” eklemesinde bulundu.
Nasıl seviniyorum? Ellerinden öpüyorum. Gösterdiği yere oturuyorum.
“Benimle söyleşi yapmak istiyorsun değil mi?” Evet diyorum.
“Ben, söyleyeceklerimi yıllar öncesinden söylemiştim. Prof. Dr. Cihan Dura, sözlerimi özetlemiş ve “ATANAME” adı ile kitaplaştırmış. Sorularının cevapları bu kitapta bulabilirsin.”
Dediğini yapıyorum. İşte sorularım, işte Atatürk’ün yanıtları.
Laik ne demektir?
“Kısacası Laiklik adam olmak demektir. İlk Meclis’te ‘Bir laikliktir gidiyor, ben bunun manasını anlamıyorum’ diyen hocayı, elimi kürsüye vurarak ‘Adam olmaktır hocam, adam olmaktır’ diyerek yanıtladığım gibi. Bununla şunu demek istedim ki, laik insan ilhamlarını gökten ve gaipten almaz, dinsel dogmalardan almaz, doğrudan doğruya yaşamdan alır. Din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmaz, kasıt ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden uzak durur. Dinin, mezhebin siyaset aracı olarak kullanılmasına karşı çıkar. Gericilere fırsat vermez.”
Laiklik, sadece din ve devlet işlerinin ayrılması mıdır?
“Laiklik aynı zamanda vicdan özgürlüğüdür, bütün yurttaşların din özgürlüğüdür, ibadet özgürlüğüdür. Her reşit, dinini seçmekte serbesttir. Herkes Allah’a istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dini fikirlerinden dolayı bir şey yapılamaz. Türkiye Cumhuriyeti’nde belirli bir dinin merasimi de serbesttir, ibadet özgürlüğü koruma altındadır. Ancak ibadetler de güvenliğe ve genel töreye aykırı olamaz, siyasi gösteri şeklinde yapılamaz.”
Vicdan özgürlüğü ne demektir?
“Bireyin düşünce hayatındaki özgürlüklerinden ilkidir… Mutlaktır, dokunulmazdır, bireyin doğal haklarının en önemlilerindendir. Dinsel hayatı Allah’ın yüce hükmü ve nüfusu altında idare için, insan ruhunun sahip olduğu haktır… Her birey istediğini düşünür, kendine göre siyasi bir düşünceye sahip olur. İstediğine inanır, seçtiği bir dinin gereğini yapar veya yapmaz. Bu hak ve özgürlüğe sahiptir. Bir vicdan sorunudur din. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Kimsenin düşüncesine ve vicdanına egemen olunamaz.”
Din, bilimin engelleyicisi mi?
“Bizim dinimiz bilince karşı, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor. Temeli çok sağlam, malzemesi iyi… Fakat bina yüzyıllardır ihmale uğramış. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı güçlendirme gereği duyulmamış. Aksine birçok yabancı unsur, yorum ve hurafe binayı daha da yıpratmış. Geçmişin ürünü olan yanlış adetler İslamiyet’in ilk parlak devirlerinde dine nüfuz edemedi bir süre. Sonra durum değişti: İslami gerçekleri benimsemek, İslami esaslara göre hareket etmek geri plana itildi. Geçmişin mirası olan adet ve inançları dine karıştırmaya başladılar.”
Biz Türkler, bu yanlışları göremedik mi?
“Şüphe yok ki uluslar arası temaslar milletler üzerinde etkili olur. Türkler de bulundukları alan, yaşadıkları bölgeler itibariyle İran, Arap ve Bizans milletleriyle temas halindeydiler. Oysa bu milletlerin o zamanki uygarlıkları yozlaşmaya başlamıştı. Sonuç şu oldu: Türkler, onların yanlış adetlerinden, kötü yönlerinden etkilenmekten kendilerini koruyamadılar… Dünyada her olgunun bir sonucu, her hatanın bir bedeli vardır. İslam toplumları için de böyle oldu bu. Yanlış adetleri, batıl alışkanlık ve inançları İslamiyet’e karıştırmanın, gerçek İslam’dan uzaklaşmanın bedelini ödediler, ödüyorlar. Gerilediler, sefalete düştüler, devletleri çöktü; tutsağı oldular düşmanlarının… Eğer fikirler anlamsız, mantıksız safsatalarla doluysa, hastadır o fikirler. Sosyal yaşam, akıl ve mantıktan yoksun, faydasız ve zararlı birtakım inançlar ve geleneklerle doluysa, felç olur o toplum. Böyle bilimsel olmayan, insani olmayan, karmakarışık zihniyetlerdir ki, çöküşümüzün de başlıca sebeplerinden biri olmuştur… Bizi yanlış yola sevk edenler, o habisler, çoğu zaman din perdesine bürünmüşler, hep şeriat sözleriyle aldatagelmişlerdir saf ve temiz halkımızı. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz, görürüsünüz ki, milleti mahveden, tutsak eden, harap eden kötülükler hep din kisvesi altındaki küfür ve melanetten gelmiştir.”
Din tüccarlarından şikâyet ediyorsunuz?
“Cumhuriyet hükümetimizin bir Diyanet İşleri makamı, bu makama bağlı müftü, hatip, imam gibi görevli memurlar vardır… Ancak böyle görevli olmayan insanlar da vardır ki, aynı kıyafeti giyiyor. Sarığı yetkili olmayana sardırmamalıdır… Bunlar arasında çok cahiller, hatta okuması yazması olmayanlar vardır… Böylelerine rastlayınca, bu konum ve yetkiyi kimden, nerden aldıklarını sorunuz… Dini kendi ekonomik ya da siyasal çıkarlarına hizmet amacıyla kullanan din tüccarlarına asla ödün vermemek gerekir. Onlar ki, Kur’an’ı Kerim’i geri plana atarak, İslamiyet’i sahtekâr hadisçilerin kaleme aldıkları sahte hadislere, Ortaçağın Arap kültürüne, Arap gelenek ve göreneklerine dayandırırlar. Birtakım cahil ve yetersiz ilahiyatçıların belki o dönemin koşullarında değerlendirilebilecek yakın tarihimizde mukaddesat, hilafet, gelenek diyerek işi vatan satmaya kadar götürdüklerini unutmamak gerekir, ibretle hatırlamalıdır.”
Sahte “din âlimleri “ zuhur etti, ne yapalım?
“Ben şahsen sahte âlimlerin düşmanıyım. Onların olumsuz yönde atacakları bir adım, yalnız benim kişisel imanıma, yalnız benim amacıma bir kasıt değildir; aynı zamanda, benim milletimin hayatıyla ilgili olduğundan, o adım milletimin hayatına karşı bir kasıttır; o adım milletimin kalbine yollanmış zehirli bir hançerdir. Benim ve benimle aynı fikirde olan arkadaşlarımın yapacağı tek şey vardır bu durumda: O adımı atanı mutlaka ve mutlaka tepelemek… Bunun da üzerinde bir şey söyleyeyim size: Tutalım ki bunu sağlayacak yasalar olmasın, bunu sağlayacak Meclis olmasın, öyle olumsuz adım atanlar karşısında herkes çekilip ben tek başıma kalsam, yine tepelerim, yine öldürürüm. Kısacası, kara bağnazlık seni parçalamaya bile kalksa, başını vereceksin, eğilmeyeceksin.”
Sahte din adamıyla, gerçek din adamını nasıl ayırt edelim?
“Şaşmaz ölçüleri vardır bunun: Onları tanı, dinle, oku. Haklarında bilgi sahibi ol. Sonra bak: hangileri bilimler, milli ahlaka bağlı, hangileri vatanımıza, ulusal egemenliğimize ve bağımsızlığımıza sahip çıkıyor, işte onlardır bizim gerçek din görevlilerimiz, saygıdeğer âlimlerimiz. İşte onlara sokul, işbirliği yap, dost ol onlarla, birikimlerinden yararlan. İyiyi böylece ayır, geriye kötüler kalır, sahteler kalır. İşte bu sonuçlara karşı tedbirli ol. Onlara karşı uyar, onların şerrinden koru halkımızı.”
İstiklal Savaşı’nda çarpışanlar da bu cinler ve perilermiş!
“Türbelerden, ölülerden yardım istemek uygar bir toplum için lekedir, ayıptır. Çağdaş insan gerçekçidir; akla, bilime inanır. Bu dünyanın olgusunu yine bu dünyanın olgusuyla açıklar. Hiçbir olguyu, gözlem dışı bir etkene, örneğin cinlere, evliyaya, yatıra bağlamaz… Yurt toprağını, karış karış kanını akıtarak ve canını vererek savunan Mehmetçiğin hakkını ben, evliyalara kaptırmam. Kimileri benim bu davranışıma, kamunun inancını inciten yersiz bir davranış gözüyle bakmış olabilir; ama ben, hele yurdun savunmasında, güvenilecek gücün, evliyaların, yatırların ‘maneviyat’ı olamayacağını hatırlatmak zorundayım.”
“Bugün bilimin, teknolojinin, bütün kapsamıyla uygarlığın ışığı karşısında filan veya falan şeyhin yol göstericiliği ile maddi ve manevi mutluluk arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni toplumunda varlığını asla kabul etmiyorum. Arkadaşlar ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, tarikatlar, müritler ülkesi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın emir ve talebini yapmak, insan olmak için yeterlidir.”
Siz’den sonra tekkeler açıldı, şeyhlere, dervişlere itibar kazandırıldı!
“Türkiye Cumhuriyet’i şeyhler ülkesi olamaz; dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. Türkiye Cumhuriyet’inde tekke olamaz, zaviye ve türbe olamaz. Tarikat olamaz. Şeyhlik, dervişlik, çelebilik, halifelik yasaktır; falcılık, büyücülük, türbedarlık yasaktır. Çünkü irtica kaynaklarıdır, cehalet damgalarıdır. Türkiye Cumhuriyeti din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Böyle oyuncular, kendilerine başka yerde sahne arasınlar. Onların varlığını hoşgörü ile karşılayan, onlara kolaylık gösterenler, o cahiller, acizler aydınlanmalıdır. Onlar ışığa yaklaşamazlarsa, kendilerini mahvetmiş demektir, mahkûm etmiş demektir. Onları kurtarmak gerekir. Ancak bu mücadelenin de sonu yoktur desem yeri… Çünkü insanlıkta din hakkındaki uzmanlık ve vukuf; her türlü hurafeden sıyrılarak, gerçek bilim ve tekniğin nurlarıyla tertemiz ve mükemmel oluncaya kadar, din oyunu aktörlerine her yerde rastlanacaktır.”
Paşam; din, Allah, Kur’an söylemi siyasetin bayrağı oldu!
“Bir siyasi parti ‘dini fikir ve inançları’ okşuyor, bayrak mı yapıyor kendine, o partiden iyi niyet beklemeyin. O bayrağı tanıyoruz çünkü: O bayrak yüzyıllardan beri cahil ve bağnazları, ‘hurafe severleri kandırarak özel maksatlar peşinde giden kimselerin bayrağıdır. En başta gelen talihsizliklerimizdendir, sakın unutmayın ve unutturmayın: Yüzyıllardan beri Türk milleti, sonu gelmez felaketlere hep o bayrak gösterilerek sevk edilmiştir, içinden çıkmak için büyük fedakârlıklar gerektiren pis bataklıklara da!”...
Paşam, sizi dinsiz ilan ediyorlar!
“Ben dine, gerçek dine karşı olmadım. Aksine, ona gerekli değeri verdim; onu vicdanlardaki kutsal yerine yükselttim… Ben İslam alanında da vukuf sahibiyim. Kur’an’ı, İslam tarihini iyi bilirim. Müslümanlığı çok dikkatle inceledim, Hazreti Peygamber’in hayatını okudum. Dört ciltlik tarih hazırlanırken, dört halife dönemini ben kaleme aldım. Benim bu yönüm dinci ve inkârcı yobazlar tarafından hep gizlenmiştir… İslam’ı cehaletin elinden alıp ehlinin eline vermek zamanı gelmiştir, dedim ve dinde yenileşmeyi, yeniden yapılanmayı gerçekleştirdim. Hurafe dinciliğini yıktım. Gerçek dine dönüşün ilk adımlarını attım… İslam toplumunu nakilcilikten akılcılığa yöneltmek istedim. Çağdaşlaşma yolunda ilk adımları atmasını sağladım. Dini; hurafeden, Arap-Acem kültüründen arındırmak, toplumu ve devleti dincilerin yönlendirmesini önlemek istedim. İslam’ın, Allah ile aldatanlarca araç olarak kullanılmasına karşı çıktım. Müslüman’la Tanrı arasındaki aracılığı kaldırmak, ‘Raiyyeleşme’ye, sürüleşmeye, bundan beslenenlerin saltanatına son vermek istedim. Halkımı millete dönüştürdüm. Yaptığım devrimlerle gerçek İslam’ın özlemini gerçekleştirdim… Türk Kur’an’ın arkasından koşuyordu. Fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyordu. İstedim ki, Türk insanı arkasından koştuğu kitapta neler olduğunu bilsin, Kur’an’ı kendi diliyle okusun, anlasın. Kur’an’ı herkesin bildiği dilde okumasını sağlamak için kararlar aldırdım, icraatlar yaptırdım… İlk Türkçe hutbeyi veren ve bu geleneği Anadolu’da yerleştiren, ben oldum. İlk kez Kur’an’ı Türkçeye çevirten ve şiir olarak çevrilmesi için çaba gösteren de benim, ezanın Türkçeleşmesini sağlayan da… Evet, ezanları gürül gürül, üstelik halkın anlayacağı dilde Türkçe okuttum. Allah Türkçe de bilir! Böylece dilimiz Türkçeyi yükseklere, minarelere çıkardım. Ezanları yasaklayacak olan, işgalci Yunanlılardı. Onları bu topraklardan kovarak, ezanların susmasını önledim… Ben Türk-İslam aydınlanmasının önünü açtım. Müslüman Doğu; sadece inanmaktan bilerek inanmaya; bilinçsiz dincilikten bilinçli dindarlığa kanat açısını, benim öncülük ettiğim aydınlanmaya borçludur… İslam imanı adı altında Arapçılığa, akıl dışılığa kulluk yapmaya karşı çıktım. Mücadele ettiğim ve kısmen de yıkabildiğim, işte bu ikinci kulluktur. Bunun yıkılmasından rahatsız olan dincilerle, özgün İslam’ın belirleyici kılınmasından rahatsız olan dinsizler beni elbette ki dine karşı göstereceklerdi. Gösterdiler de… Milleti İslam’dan uzaklaştırıp Hıristiyanlığı din yapmaya çalışanlar da vardı, onlara da karşı çıktım. İslam’ın her hal ve koşulda korunmasını, ama gerekli arındırma ve yenilenme işinin de mutlaka yapılmasını savundum.”
Paşam; çağdaş uygarlığa ulaşamadık, aklı-bilimi
egemen kılamadık suçlu kim?
“Suç, batı’daki aydınlanma sürecini görmezden gelip insanlık tarihine sırt çevirenlerindir.
Suç, Müslümanların gözlerini bağlayan dinciliğin, bunu kullanarak siyasi iktidara gelenlerindir.
Suç, Müslümanlığı siyaset ve ticaret tezgâhında utanmadan pazarlayanlarındır.
Suç, seni benim adımla aldatan, ikballerinden başka kaygıları olmayan sahte Atatürkçülerindir.”
-
04.02.2025 “İNSAN KIYMETİ BİLEN ATATÜRK”
-
15.12.2024 ATATÜRK VE BİLİM VE AKIL
-
11.11.2024 LAİKLİK
-
26.10.2024 ATATÜRK VE TBMM VE ÇIKARDIĞIM DERSLER
-
13.09.2024 MASAL GİBİ AMA MASAL DEĞİL
-
19.05.2024 “19 MAYIS 1919’DA GENEL DURUM VE GÖRÜNÜM”
-
26.04.2024 KÖY ENSTİTÜLÜLER ANLATIYOR (2)
-
19.04.2024 KÖY ENSTİTÜLÜLER ANLATIYOR (1)
-
12.01.2024 EZİYORSUNUZ
-
20.12.2023 YOKTU…
-
05.12.2023 BAŞKAN ADAYLAR
-
27.11.2023 “HAİN”
-
24.10.2023 KEMALİZM
-
17.10.2023 BEŞ BİN LİRA…
-
03.10.2023 GEZİ…
-
26.09.2023 LAİKLİK OLMAZSA OLMAZIMIZ
-
19.09.2023 BAZEN…
-
13.09.2023 HEY OKUMUŞ AYDIN
-
05.09.2023 DKÖ…
-
26.08.2023 EY HALKIM…
-
20.06.2023 DEĞİŞİM…
-
23.05.2023 SEÇMEN…
-
16.05.2023 NEYMİŞ
-
09.05.2023 SEÇMEN KARDEŞİM
-
26.04.2023 İNKÂR EDEN…
-
18.04.2023 “İNCE” NE YAPMALI?
-
11.04.2023 KURŞUN ADRES SORMAZ
-
04.04.2023 “HER KERAMETİ MECLİSTEN BEKLEYENLERDENİM”
-
28.03.2023 ELEMAN ARANIYOR…
-
21.03.2023 ÇANAKKALE ZAFERİ VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
-
14.03.2023 12 MART 1971
-
07.03.2023 OLMADI / YAKIŞMADI
-
28.02.2023 KIZILAY
-
21.02.2023 GELMEDİN…
-
14.02.2023 “SESİMİ DUYAN VAR MI?”
-
10.02.2023 AYNI GEMİDEYİZ…
-
24.01.2023 “YETER! SÖZ MİLLETİNDİR.”
-
17.01.2023 KOLAYLIKLAR DİLEDİM
-
13.01.2023 ÇÜRÜMÜŞLÜK…
-
06.01.2023 BENDEN YAZMASI…
-
29.12.2022 ASGARİ ÜCRET
-
22.12.2022 BİR ZAMANLAR…
-
16.12.2022 ATATÜRK, UYARMIŞTI
-
09.12.2022 NE ZAMAN BARIŞACAKSINIZ?
-
01.12.2022 “U” DÖNÜŞÜ
-
24.11.2022 “ÖĞRETMENLER GÜNÜ” / BİR İLETİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
-
17.11.2022 ŞENLİK
-
03.11.2022 “SESSİZ TRENLER”
-
27.10.2022 “CUMHURİYET FAZİLETTİR.”
-
20.10.2022 ‘’YANAN BİZDİK, SİZ KÖMÜR SANDINIZ’’
-
13.10.2022 DİNDAR VE “DİNCİ”
-
06.10.2022 AYIP, AYIP…
-
29.09.2022 SESİNİZ ÇIKMIYOR
-
15.09.2022 NANKÖRSÜN
-
08.09.2022 6-7 EYLÜL 1955
-
25.08.2022 TEKÂLİF-İ MİLLİYE KANUNLARI (MİLLİ VERGİ EMİRLERİ)
-
18.08.2022 “YÜREĞİN YETİYORSA”
-
11.08.2022 SINAV SKANDALI
-
04.08.2022 BÖYLE GİTMEZ
-
28.07.2022 İSMET İNÖNÜ LOZAN’A GİDİŞİNİ ANLATIYOR
-
21.07.2022 BEKLEDİM…
-
14.07.2022 LAF SALATASI…
-
07.07.2022 ŞİMDİ BEN NE YAPAYIM?
-
30.06.2022 65 YAŞ VE ÜSTÜ…
-
23.06.2022 YÜREĞİN YETİYORSA…
-
16.06.2022 HACİVAT VE KARAGÖZ
-
09.06.2022 İDDİA VAR KANIT YOK
-
01.06.2022 AYDIN KİRLENMESİ…
-
26.05.2022 KİRLENDİK…
-
19.05.2022 19 MAYIS…
-
12.05.2022 TEBLİĞCİLER…
-
28.04.2022 23 NİSAN...
-
21.04.2022 KÖY ENSTİTÜSÜ
-
14.04.2022 AH CEHAPE VAH CEHAPE
-
07.04.2022 KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR
-
31.03.2022 MUĞLA ATATÜRK ANITI
-
17.03.2022 MEYDAN...
-
10.03.2022 “OLE APRİMA OMNİUM ARBORUM EST”
-
03.03.2022 “KIRK UÇURMA”
-
24.02.2022 GÜMÜŞKESEN MEZAR ANITI
-
10.02.2022 ANIT'A SALDIRANLARA
-
03.02.2022 UTAN, UTAN...
-
27.01.2022 HUKUK DEVLETİ'NDE...
-
20.01.2022 YAPANA DEĞİL, YAPTIRANA BAK
-
13.01.2022 LİSELİ GENÇ'E...
-
23.12.2021 FAİZ
-
16.12.2021 ASGARİ ÜCRET
-
09.12.2021 YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR
-
02.12.2021 FUTBOL VE SİYASET
-
25.11.2021 HALİMİZ
-
18.11.2021 RAKAMLARIN DİLİ
-
11.11.2021 MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
-
28.10.2021 CUMHURİYET
-
21.10.2021 ERDOĞAN MI, YAVAŞ MI?
-
14.10.2021 GERÇEK...
-
30.09.2021 BU KAÇINCI DİN TİCARETİ?
-
23.09.2021 TÜRKİYE'NİN İTİBAR KARNESİ
-
16.09.2021 TÜRKİYE LAİK Mİ?
-
09.09.2021 TALİBAN'A SELAM DURANLARA (2)
-
02.09.2021 HÜSEYİN RAHMİ ÖZER
-
26.08.2021 TALİBAN'A SELAM DURANLARA...
-
19.08.2021 SADUN BORO DİYOR Kİ..
-
05.08.2021 AH TÜRKİYEM VAH TÜRKİYEM
-
31.07.2021 LOZAN, HAKKIN VE HUKUK'UN ZAFERİ
-
15.07.2021 TÜCCAR...
-
08.07.2021 NEREDEN NEREYE?
-
24.06.2021 İKİ - ÜÇ MAAŞ...
-
17.06.2021 “ÜMMET Mİ, MİLLET Mİ?
-
10.06.2021 YAPMADIKLARIMIZDAN DA SORUMLUYUZ.
-
03.06.2021 NANKÖRSÜN...
-
27.05.2021 GAZETECİ OLMAK
-
20.05.2021 ATATÜRK, VAHDETTİN GÖRÜŞMESİ.
-
07.05.2021 BAKAN, SÖZ VE FOTOGRAF
-
29.04.2021 BAYRAM İKRAMİYESİ...
-
22.04.2021 HESAP VEREN, GÜVEN VERİR
-
15.04.2021 BİLE, BİLE “LADES”
-
07.04.2021 “BİZ KONUŞURUZ, SİZ KONUŞAMAZSINIZ”
-
01.04.2021 İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR, NE DEĞİLDİR?
-
18.03.2021 ÇANAKKALE DESTANI
-
11.03.2021 NEREYE?
-
04.03.2021 KAZDIĞI KUYUYA DÜŞECEK
-
25.02.2021 SİYASİ NEZAKET
-
18.02.2021 REHİN OPERASYONU
-
11.02.2021 İSKİLİPLİ ATIF HOCA
-
04.02.2021 İSTİFA
-
28.01.2021 BİR ZAMANLAR...
-
21.01.2021 SİYASİ KÖRLÜK
-
14.01.2021 GÜNDEM
-
07.01.2021 YAĞDIRDI
-
31.12.2020 YENİ YIL DİLEKLERİM.
-
24.12.2020 KİM, KİMİ KANDIRIYOR?
-
17.12.2020 AKLIMA TAKILAN SORULAR
-
10.12.2020 KADIN HAKLARI
-
03.12.2020 TAM KAPANMA ZORUNLUDUR
-
26.11.2020 HAKKIN ÖDENMEZ ÖĞRETMENİM
-
19.11.2020 “ACI REÇETE”
-
12.11.2020 SAHTE ATATÜRKÇÜLER
-
05.11.2020 DEPREM
-
29.10.2020 KUTLU OLSUN
-
22.10.2020 ASKIDA EKMEK
-
15.10.2020 SABIR...
-
08.10.2020 SINIFTA KALDINIZ
-
02.10.2020 DEMOKRASİ...
-
24.09.2020 BU BİR “ÖVÜNME” YAZISI DEĞİLDİR
-
17.09.2020 “MUSTAFA KEMAL” ADI VE “ATATÜRK” SOYADI
-
10.09.2020 “ÇOCUKLARA KIYMAYIN EFENDİLER.”
-
03.09.2020 NE VAR, NE YOK?
-
27.08.2020 SAKARYA SAVAŞI'NDAN DÖNÜŞ
-
20.08.2020 OKULLAR AÇILSIN MI?
-
13.08.2020 İNCE
-
05.08.2020 ADAM OLMAK
-
28.05.2020 NE GÜZEL GÜNLERDİ, O GÜNLER
-
21.05.2020 MUSTAFA KEMAL
-
14.05.2020 MALTA SÜRGÜNÜ MİLASLI HALİL MENTEŞE
-
07.05.2020 DENİZ GEZMİŞ
-
30.04.2020 100 YIL ÖNCE
-
23.04.2020 “BUNLARA KENDİMİZİ TANITACAĞIZ”
-
16.04.2020 ATATÜRK VE ATI
-
09.04.2020 BU VİRÜS BAŞKA VİRÜS
-
02.04.2020 AĞAM BİZİMLE EĞLENİYİ
-
26.03.2020 “ÖZÜR” BEKLİYORUM
-
19.03.2020 ÇANAKKALE DESTANI
-
12.03.2020 İKTİDARA
-
05.03.2020 GÖZ ODUR Kİ DAĞIN ARKASINDAKİNİ GÖRE, AKIL ODUR Kİ BAŞA GELECEĞİ BİLE
-
27.02.2020 DEVRİMCİ ATATÜRK (4)
-
20.02.2020 SİYASİ AYAK
-
13.02.2020 DEVRİMCİ ATATÜRK (3)
-
06.02.2020 DEVRİMCİ ATATÜRK(2)
-
30.01.2020 HAYIR, TAKDİR-İ İLAHİ DEĞİL!
-
23.01.2020 LAİK ATATÜRK
-
16.01.2020 İNSAN ATATÜRK (4)
-
14.01.2020 KAYINPEDERİM “BABALIĞIM” M. ALİ ALPARSLAN
-
09.01.2020 DEVRİMCİ ATATÜRK
-
06.01.2020 VAHŞET'İN YAŞANDIĞI YER MENEMEN
-
02.01.2020 İNSAN ATATÜRK (3)
-
26.12.2019 İNSAN ATATÜRK (2)
-
19.12.2019 İNSAN ATATÜRK
-
12.12.2019 GAZETECİ AHMET EMİN YALMAN, ATATÜRK'ÜN SOFRASINDA
-
05.12.2019 BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK ANLATIYOR
-
28.11.2019 ZEHİR SOLUMAYA DEVAM...
-
21.11.2019 O MEKTUP
-
11.11.2019 ATATÜRK
-
07.11.2019 ZEYTİN HASAT ŞENLİĞİ VE “DENSİZLİK”
-
31.10.2019 ATATÜRK CUMHURİYETİ ANLATIYOR
-
24.10.2019 ATATÜRK KÖYLÜLERLE PAZARLIK EDİYOR
-
17.10.2019 Ayıkla pirincin taşını
-
09.10.2019 ALLAHIM, BİZİ BÖYLE “MÜSLÜMAN”LARDAN KORU
-
02.10.2019 TARIM DÜNYAMIZ
-
25.09.2019 YAKIN TARİHİMİZDEN BİR YAPRAK
-
18.09.2019 SURİYE ÇIKMAZI VE ATATÜRKÇÜ ÇÖZÜM
-
11.09.2019 HANGİ PERİNÇEK?
-
05.09.2019 BU YAZI “YALVARMA” DEĞİL, FERYATTIR
-
28.08.2019 30 AĞUSTOS DESTANI
-
22.08.2019 KARAOĞLAN
-
15.08.2019 BEDELİNİ HEP BİRLİKTE AĞIR ÖDERİZ
-
08.08.2019 İMAMOĞLU İLE KAFTANCIOĞLU
-
01.08.2019 “ÇARŞAFLI KADIN”
-
25.07.2019 LOZAN VE SONRASI
-
18.07.2019 AFFETMİYORUM
-
11.07.2019 ATATÜRK'Ü KIZDIRAN MASKARALIKLAR
-
04.07.2019 ERGENEKON / GİDEN GERİ GELMİYOR
-
27.06.2019 BU DEVİRDE KİMSE ŞAH DEĞİL...
-
26.06.2019 “KALEM, KAĞIT ALSIN GELSİN”
-
13.06.2019 DİCLE'NİN YUTACAĞI ŞEHİR / HASANKEYF
-
30.05.2019 HÜZNÜN VE NEŞE'NİN YAŞANDIĞI YER, HALFETİ
-
23.05.2019 HARRAN'DA İKİ SAAT
-
16.05.2019 ANDIMIZIN TARİHÇESİ
-
09.05.2019 “HAKİM” VAR HAKİM VAR...
-
02.05.2019 “ÖZÜR” DİLEMEYE DAVET
-
24.04.2019 KÖY ENSTİTÜLER ANLATIYOR...
-
17.04.2019 YEREL SEÇİM VE DÜŞÜNDÜKLERİM (2)
-
16.04.2019 “DEMOKRASİ” NEDİR, NE DEĞİLDİR...
-
11.04.2019 ANADOLU AJANSI / NEREDEN NEREYE...
-
03.04.2019 YEREL SEÇİM VE DÜŞÜNDÜKLERİM
-
27.03.2019 GENÇLİĞE HİTABE'NİN ÖYKÜSÜ
-
21.03.2019 ATATÜRK VE BİLİM
-
14.03.2019 TÜRKİYE'DE KADIN OLMAK...
-
06.03.2019 BABALAR VE ÇOCUKLARI
-
27.02.2019 KORKUDAN KORKMAK
-
21.02.2019 KRİZ ÖNLEM PAKETİ
-
07.02.2019 SİYASETİN DİLİ
-
31.01.2019 CELAL BAYAR’IN ATATÜRK SEVGİSİ
-
24.01.2019 MİLLİ MÜCADELEDEN BİR HATIRA / HEYET-İ NASİHA
-
17.01.2019 CAN KARDEŞİM, AYSEN DURGUN ÖZ
-
20.12.2018 SİYASETÇİ…
-
13.12.2018 KAFANIN İÇİNDEKİ HAZİNE
-
06.12.2018 FESLİ…
-
30.11.2018 BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK
-
22.11.2018 DÜNYA’NIN TANIDIĞI MİLASLI SANATÇI
-
15.11.2018 “VATAN SANA MİNNETTARDIR.”
-
08.11.2018 ATATÜRK’ÜN ÖNGÖRÜSÜ
-
01.11.2018 YAŞASIN CUMHURİYET
-
25.10.2018 CELAL BAYAR VE ‘PARTİ PELVAN’
-
18.10.2018 ATATÜRK’ÜN ARKADAŞI, SIRDAŞI, YOLDAŞI İSMET İNÖNÜ
-
11.10.2018 ATATÜRK, NEDEN ÇOK PARTİLİ DÜZENE GEÇMEDİ?
-
04.10.2018 ATATÜRKÇÜ GENÇLİK
-
27.09.2018 KERBELA, ZALİMİN YENİLDİĞİ YER
-
20.09.2018 “MANDA” MESELESİ
-
13.09.2018 YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA, YAŞA..
-
06.09.2018 30 AĞUSTOS ZAFERİ ÜÇ KİŞİYİ ÇOK ÜZMÜŞTÜ!
-
30.08.2018 OKURKEN TİR TİR TİTREDİĞİM YAZI
-
16.08.2018 Önce siz …
-
09.08.2018 Savaşın ve Devrimlerin tanığı Velidedeoğlu anlatıyor …
-
02.08.2018 Fatma Öğretmen
-
26.07.2018 Atatürk’ün Son Neşeli Gecesi
-
19.07.2018 68 yıl önce, 68 yıl sonra …
-
12.07.2018 “Danko’nun Kalbi”
-
05.07.2018 Cumhuriyet’in ilanından bir gün sonra
-
28.06.2018 Tek Adam
-
21.06.2018 Atatürk’ün Sofrası / “Zevat-ı Mutade”
-
14.06.2018 DOĞA DOSTU ATATÜRK VE “ÇEVRECİ’NİN DANİSKASI” ERDOĞAN
-
07.06.2018 “Devlet ve Parti”
-
31.05.2018 ‘Aziz Nesinlik’ gerçek bir öykü
-
24.05.2018 Atatürk ve Devrim
-
17.05.2018 Atatürk’ün İki “Fedaisi”
-
10.05.2018 Memleket Sevdalısı “İki Ayyaş” (!)
-
03.05.2018 Ah Bahçeli, vah Bahçeli!
-
26.04.2018 Atatürk’ün Kız Kardeşi Makbule Atadan anlatıyor …
-
21.04.2018 İYİ Parti Milas İlçe Başkanı Mehmet Çayırlı ile Söyleşi
-
12.04.2018 Atatürk kendini anlatıyor
-
05.04.2018 ‘Onur İntiharı’
-
29.03.2018 Din, Siyaset ve Atatürk
-
29.03.2018 Din, Siyaset ve Atatürk
-
22.03.2018 SAVAŞIN KADERİNİ DEĞİŞTİREN KAHRAMAN KOCA SEYİT
-
08.03.2018 Atatürk döneminde ve bugün “Torpil”
-
02.03.2018 Tabii ki “memnunuz”
-
22.02.2018 Mustafa Kemal ve “Milli İrade”
-
15.02.2018 Kemalizm’in Alfabesi “Bağımsızlık”
-
01.02.2018 “Nalbantlık Okulu”
-
25.01.2018 UĞURLAR olsun …
-
18.01.2018 “MUSTAFA KEMAL’İ AĞLARKEN GÖRDÜM”
-
11.01.2018 Lenin’in, ‘Türk Kurtuluş Savaşı’na bakışı
-
04.01.2018 Yeni Yıl
-
28.12.2017 Menemen Olayı
-
14.12.2017 ‘Cephane Sandığında Kitap’
-
07.12.2017 Ankara Müftüsü Rifat Efendi …
-
30.11.2017 Atatürkçü mü oldunuz?
-
25.11.2017 Rüzgara Karşı Yürüyen Öğretmen: Mehmet UZMAN
-
16.11.2017 Atatürk’ün hasta günleri …
-
10.11.2017 “Beyaz Eldivenli Adam …” / 2
-
09.11.2017 “Beyaz Eldivenli Adam …” / 1
-
02.11.2017 Sandıklar dolusu altınların öyküsü
-
26.10.2017 “Olmaz olmaz” deme …
-
19.10.2017 ‘Kırk Para’!
-
12.10.2017 Dersimiz Laiklik
-
06.10.2017 Atatürkçü Eğitim …
-
28.09.2017 Kadınlarımıza …
-
21.09.2017 Bodrum’u görmek, Milas’ı gezmek lazım …
-
14.09.2017 Ayşe Anıl’ın sergisinde …
-
07.09.2017 ‘Gümüşkesen Anıtı’nın maketi üzerine …
-
31.08.2017 Aziz Atatürk
-
24.08.2017 Meczup …
-
17.08.2017 Sayın Jülide Sarıeroğlu’nun dikkatine …
-
10.08.2017 HAL VE GİDİŞ…
-
03.08.2017 Zübeyde Hanım / 3
-
28.07.2017 Karyalı Sanatçı Ayşe Anıl ile Söyleşi (2)
-
27.07.2017 Çanakkale / Onbeşliler / Veresiye Defteri
-
21.07.2017 Karyalı Sanatçı Ayşe Anıl ile Söyleşi (2)
-
20.07.2017 Karyalı Sanatçı Ayşe Anıl ile Söyleşi (1)
-
13.07.2017 ‘Hak-Hukuk-Adalet!’
-
07.07.2017 Adalet
-
30.06.2017 Atatürk’ü anlamak için …
-
23.06.2017 “Ufukların Ötesini Gören Adam”
-
15.06.2017 Zübeyde Hanım … / 2
-
09.06.2017 Milletin Efendisi … / 2
-
01.06.2017 Milletin Efendisi …
-
25.05.2017 SÖZCÜ …
-
18.05.2017 Zübeyde Hanım
-
11.05.2017 Bak şu densize …
-
04.05.2017 Gülme zamanı
-
27.04.2017 Aldanma ve Aldatma Meselesi
-
20.04.2017 Referandum / Galip – Mağlup
-
13.04.2017 “Din Adamı”
-
06.04.2017 Yurttaşıma …
-
30.03.2017 Ne Yazayım Abime …
-
23.03.2017 “Ey Avrupa …”
-
16.03.2017 Aristo Mantığı
-
09.03.2017 “Abidik”, “Gubidik” işler …
-
02.03.2017 “İtaat …”
-
23.02.2017 ÖNCE TÜRKİYE…
-
16.02.2017 İnkârcılar, Vefasızlar …
-
09.02.2017 Bu yazı, “Ben varım, sen de var mısın” çağrısı değildir!
-
02.02.2017 ‘Fiili Durum’
-
26.01.2017 Başkanlık ...
-
19.01.2017 “Atatürk Başkanlığa Karşı”
-
12.01.2017 Ulusalcılara …
-
05.01.2017 Dilemekle olmuyor …
-
29.12.2016 ‘Rize Belediye Başkanı’na Açık Mektup
-
22.12.2016 MİLLETE ÜÇ VEKİLE SEKİZ
-
15.12.2016 ...
-
08.12.2016 Bozdurdum
-
01.12.2016 Ne oldu bize?
-
24.11.2016 Öğretmenim …
-
17.11.2016 Yanlış Otobüs …
-
10.11.2016 “Vatan Sana Minnettardır”
-
03.11.2016 Dönek
-
27.10.2016 Şu Çılgın Solcular
-
26.10.2016 Milas doğumlu, Uluslararası Ödüllü, Resim-Gravür-Exlibris Sanatçısı Ayşe ANIL:
-
20.10.2016 Nurcan Karaman “FETÖCÜ” öyle mi?
-
13.10.2016 Medrese
-
06.10.2016 LOZAN
-
29.09.2016 Yetkisizlere ...
-
22.09.2016 Yetkililere ...
-
08.09.2016 Yav, he he …
-
01.09.2016 Bahane ...
-
25.08.2016 “FETÖ” (2)
-
18.08.2016 “FETÖ” (1)
-
11.08.2016 Muhalefetin “Anası”
-
04.08.2016 Dindar ile Dinci
-
28.07.2016 Sıyrılamazsın …
-
21.07.2016 “FETÖ”, AKP ve Ulusalcılar
-
14.07.2016 Bu millet adam olur / 2
-
30.06.2016 Bu millet adam olur
-
23.06.2016 Akbük Akbük
-
16.06.2016 Fethiye
-
09.06.2016 Osmanlı’nın mirası
-
02.06.2016 “Gezi” - Hüzün ve Acı
-
26.05.2016 Böyle biline ...
-
19.05.2016 19 Mayıs – Kağnının Zaferi
-
12.05.2016 HANGİ DEMOKRASİ?
-
05.05.2016 Laiklik üzerine
-
28.04.2016 Gidiniz!…
-
21.04.2016 Köy Enstitüleri
-
15.04.2016 Milas’ı Eskişehir yapmak için
-
07.04.2016 “Şu Çılgın Gençler”
-
31.03.2016 Atatürk ve “Başkanlık”
-
24.03.2016 “Evet” ama …
-
18.03.2016 İstifa et
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.