- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 26 October 2016, Wednesday 19:20
- 5825 kez okundu

Celal Durgun
Milas doğumlu, Uluslararası Ödüllü, Resim-Gravür-Exlibris Sanatçısı Ayşe ANIL:“Ben Karya’yım, kendimi anlatıyorum”
Söyleşi- Celal DURGUN
O, bir ressam. O, bir Gravür ustası. O, bir Exlibris sanatçısı.
Eserleri yurt içinde de yurt dışında büyük bir ilgi görüyor.
Yurt içinde ve yurt dışında sergiler açmıştır.
Yurt dışı yarışmalara ismen davet edilen kişidir.
Ünü sınırlarımızı aşmıştır.
Ayşe Anıl, Milas aşığıdır.
Yok, öyle karasevda cinsinden değil.
Laf olsun cinsinden hiç değil.
Emeğiyle, sanatıyla, eserleriyle hizmet veriyor.
Milas’ı dünyaya taşıyor.
Sadece dağına, ovasına, balına, yağına da değil; insanına, tarihine, geçmişine de vurgundur.
Resim yaptı, Milas’ı çizdi.
Gravür yaptı Milas’ı anlattı.
Exlibrislere, Milas’ta yaşanmış mitolojiyi kazıdı.
“Efe” oldu, Avrupa’yı dolaştı. “Baltalı Kapı” oldu Asya’yı dolandı.
“Heketomnos” oldu dünyayı gezdi.
Şimdilerde Meksika’ya hazırlanıyor.
Çalışıyor, üretiyor; gecesini gündüzüne katıp yerelden evrensele “selam” çakıyor.
Yorulmak nedir bilmiyor, yüksünmüyor, şikâyet etmiyor, başarıdan başarıya koşuyor.
Türkiye’nin gönüllü turizm elçiliğini yapıyor.
Ayşe Anıl, Cumhuriyet kadınıdır. Ülkesini, doğduğu yer olan Milas’ı yürekten seven bir aydınımızdır.
Eserleri; Türkiye, Kazakistan, Sırbistan, Belçika, Çin, Tayvan, Finlandiya, İtalya, İspanya, Portekiz, Japonya, Ukrayna, Bulgaristan, Arjantin, Rusya ve Belarus’da çeşitli koleksiyonlarda bulunmaktadır.
Dünyanın tanıdığı Ayşe Anıl’ı, Milaslılar ne kadar tanıyor?
Bu topraklarda doğmuş, bu topraklara hizmet etmekten mutluluk duyan Ayşe Anıl’la hoş bir söyleşi gerçekleştirdim. Keyifle okuyacağınıza inanıyorum.
İyi okumalar…
Celal DURGUN (C. D.): Nerede doğdunuz, nerelerde okudunuz?
Ayşe ANIL (A. A): 1955 yılında Milas’ın Tuzabat köyünde doğdum. Doğduğum köy şimdi Milas’ın bir mahallesi olmuş. İlkokulun ilk iki yılını Tuzabat’ta, son üç yılını da Milas Menteşe ilkokulunda okudum. Ortaokulu Milas’ta bitirdikten sonra İzmir’e gittik. İzmir’de Kız Lisesi’nde okudum. Lise’den sonra evlendim. 26 sene İzmir’de kaldım; 20 senedir de İstanbul’da yaşıyorum. İki oğlum var.
Faal bir insan olduğumu söyleyebilirim. Okumayı, araştırmayı seven biriyim. Liseli yıllarımda sağ-sol çatışmaları gibi anarşik olaylar vardı. Buca İngilizce bölümünü kazandığım halde ailem beni okula göndermedi. “Seni yolda bulmadık “dediler, 74’lü yıllardı, sonra mektupla eğitim çıktı o sene, oraya başvurdum. Fen bölümüne kayıt yaptırdım. Ancak “buradan bir şey olmaz, vazgeç” dediler; Buca Fen’i de bıraktım. Annem öğretmen olmamı istedi, onu da ben istemedim. Ben sanatla, arkeolojiyle, kitaplarla iç içe olmayı tercih ediyordum. İzmir’de Amerikan Kültür’e devam ettim. Fotoğrafçılık kursuna gittim. Konfeksiyon kursuna katıldım. Dikiş yaptım, dantel işledim. Çocukluğumdan beri resim yapmayı çok seviyordum. Benim için resim, nefes almak gibiydi.
Milas Ortaokulu’ndayken, resim öğretmenimin resimlerimi beğendiğini hatırlıyorum.
Seneler sonra, iş icabı 1998 yılında Kiev’e gittik. Orada İngilizceden Rusçaya dil dersi alıyordum. Boş zamanlarımı resim yaparak dolduruyordum. Dil Hocamın dikkatini çekmiş; resimlerimi beğenmiş, “ressam olup olmadığımı” sordu; “değilim” dedim. Resim yapmamı önerdi.
C. D.: Lise’de okurken müzik mi, resim mi okudunuz?
A. A.: Lise birdeyim, resim öğretmenim yaptığım resimlerimi beğenmedi; Öğretmenimin kırıcı sözleri üzerine ikinci yıl müziği seçtim. İki sene resim yapmadım. Liseyi bitirdikten sonra yeniden resim yapmaya başladım. Duralit aldım, boyalar aldım; bu arada boyayı nasıl incelteceğim, nasıl işleyeceğim bilmiyorum. İngilizce mektuplaştığım İsviçreli arkadaşımın gönderdiği kartları, İzmir Güzelyalı’daki evimin balkonunda resmediyordum.
C. D.: Öğretmeniniz ima yolu ile mi yoksa alenen beğenmediğini belirtmişti.
A. A: Beğenmediğini söylemekle yetinmemiş, olumsuz sözlerle moralimi de bozmuştu. Demek ki “resim yapamıyorum” diyerek beni resimden soğutmuştu.
C. D.: Bugün ne diyorsunuz? O resim öğretmeninizle karşılaştınız mı?
A. A.: Hayır, karşılaşmadım. Milas Ortaokulu’nda okuduğum günlerde çini mürekkeple arkadaşlarımın portrelerini severek yapardım. Ö dönemdeki resim öğretmenim çizimlerimi beğendiğini söylemişti.
C. D.: Ben de öğretmen emeklisi olduğumdan biliyorum; o yıllarda resim, müzik gibi derslere başka branşlardaki öğretmenler giriyordu.
A. A.: Olabilir, bilmiyorum. Bir de o yıllarda kültür, sanat, resim, müzik gibi güzel sanat dallarına iyi gözle bakılmıyordu. Ne olacaksın, “çalgıcı” mı olacaksın, “ressam” mı olacaksın gibi küçültücü bakışlar egemendi. Para kazanma ön plandaydı. Oysa her şey para mı? Eğitim ezbercilikten çıkarılmalı; kişinin yeteneklerini tanıtıp öğretmeli.
C. D.: Siz kendi kendinizi keşfetmişsiniz; doğru mu düşünüyorum?
A. A.: Ben ortaokul dönemimde beri, resim yapmayı seviyordum. Bu arada karikatür çizimleri de yapıyordum. Şiir de yazdım. Ama gerçekten resim yapmayı hep sevdim. Ne lisedeki öğretmenimin olumsuz sözleri, ne de “ressam olsan ne olacak” diye düşünenlerin negatif düşünceleri beni yolumdan döndürmedi. İnsan sevdiği işi yapmalı.
C. D.: Ressam olunur mu, doğulur mu, başka bir deyişle, mektepli olmak şart mı?
A. A.: Yeteneğiniz olacak, sonra yeteneğinizin farkında olacaksınız ve de mutlaka eğitimini alacaksınız.
Bence yetenek, çalışma ve eğitim birbirinden ayrılmaz üçlüdür. Üçü birlikte olunca ve aşkla çalıştıkça başarı kendiliğinden geliyor.
C. D.: İlk resminizi hatırlıyor musunuz?
A. A.: İsviçreli arkadaşımın gönderdiği karttaki manzaraydı. Dağlardan çıkıp gelen çağlayanı resmetmiştim. Bu resim çalışmam da enteresandır. Tuval yok; yağlı boya, fırça ile sunta üzerine yapmıştım.
C. D.: Şiirlerinizde neyi anlatıyordunuz?
A. A.: İlkokul dördüncü sınıftayken, Ören’e gitmiştik; Ören denizinin maviliğine hayran olmuştum. Şiirimde denizin maviliğini anlatmıştım. Şiir yarışmalarına katıldığımı hatırlıyorum. Hemen her konuda şiir yazdım. Bu arada karikatür çizimleri de yapıyordum. Edebiyatla da ilgileniyordum. Ayrıca günlük tutuyordum.
C. D.: Neleri not ediyordunuz?
A. A.: Sevinçlerimi, kırgınlıklarımı, umutlarımı, o gün neler yaşadıysam onları yazıyordum.
C. D: Desen çizimleriniz de olmuş.
A. A.: Resmin temeli karakalem desen, kompozisyon ve renktir. Resme, 40’lı yaşlarımda Halk Eğitim Merkezi’nde başladım. Buradaki hocam çalışmalarımı beğeniyordu, bu durum beni cesaretlendirdi. Resim üzerinde ciddi çalışmaya karar verdim ve sanatçı ressam Yüksel Özen Atölyesine devam ettim.
Burada yaratıcılık, desen, suluboya ve akrilik üzerine çalıştım. Atölyede canlı modelle de çalışmalarımız oluyordu. Canlı model çizimlerimizde bize her poz için 15 dakika süre veriliyordu; ben 15 dakikada üç poz çiziyordum. Bu durum Yüksel Özen hocamın dikkatini çekmiş ki; “Ayşe makine gibi çalışıyorsun, ünlü olmak istiyor musun” diye sordu. Bu beğeni sözleri beni daha çok çalışmaya sevk etti. Ünlü olmak gibi bir düşüncem yoktu, ancak yaptığım işin en iyisini yapmak gibi bir hevesim vardı.
C. D.: Kardeşleriniz arasında sanatla uğraşanlar var mı?
A. A.: Yok, ancak küçük erkek kardeşimin el işlerine yakın olduğunu biliyorum. Annem halı dokur, ipek böceği işlemeleri yapardı. Ben de halı dokumuştum. Dedem saban yapardı, körüklü çizme ustasıydı.
C. D.: Gravür’e başlamanınız nasıl oldu?
A. A.: 2006 yılında, İstanbul Bahariye Sanat Galerisi’ndeki Resim Sergisine, tuval üzerine yaptığım bir çalışmam ile katılmıştım. Bu sergideki resmimi Gravür sanatçısı Ayşen Erte görmüş ve çok beğenmiş. Benimle tanışmak istemiş. Tanıştık. Gravür sanatına yatkın olduğumu belirtti; atölyesine davet etti. Gravür çalışmayı ben de istiyordum. 2008 yılında Ayşen Erte Atölyesinde çalışmaya başladım. Ayşen Hocam her zaman beni keşfettiğini söyler. Gerçekten de öyle oldu. Onun Atölyesinde olmaktan ve beraber çalışmaktan dolayı mutluyum. Ayşen Erte Gravür Atölyesi, Türkiye’de ve dünyada bir ekoldür. Halen Ayşen Erte Gravür Atölyesinde çalışmaya devam ediyorum. Ayşen Hanım benim sadece hocam değil, arkadaşım, kardeşim, dostumdur.
C. D.: Exlibris nedir, bu tarz çalışmaya nasıl başladınız?
A. A.: Exlibris; kitabın kartviziti, mühür’ü, kime ait olduğunu gösteren, 15x15 santimetre boyutunu aşmayan grafiksel, gravür tekniği ile yapılan küçük sanatsal yapıtlardır. Exlibris çalışmalarına Ayşen Erte hocamın teşviki ile başladım. Size de bir Exlibris yapmıştım. Bu çalışmam 2016 Haziran ayında Bulgaristan’ın Varna şehrinde Uluslararası Exlibris kataloguna girdi ve sergilendi.
C. D.: Varna’ya gittiniz mi?
A. A.: Gidemedim. Rusya’daki etkinlikle çatıştı.
C. D.: Rusya’ya neden gittiniz?
A. A.: Rusya’nın Vologda şehrinde yapılan Exlibris yarışması ve Kongresine 5 adet çalışmamı göndermiştim. Bunlar sergilendi. Ayrıca “Efe” ve “Tuzabat Evi” isimli eserlerim Uluslararası Kataloga girdi.
C. D.: Nerelerde sergi açtınız, kaç kataloga girdiniz?
A. A.: Ulusal ve uluslararası birçok karma ve grup sergilere katıldım. Türkiye’de 8 kişisel sergi açtım. 100’ün üzerinde ulusal ve uluslar arası sergilere katıldım. Yapıtlarım şu an 15 Dünya Katalogu’nda yer aldı. Ayrıca Portekizli Koleksiyoner ve yazar Artur Mota Miranda’nın “Dünyadaki Çağdaş Exlibris Kadın Sanatçılar 2014” adlı kitabında ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin çıkardığı “Muğla’da 100 Yılda 100 Kadın” isimli kitapta yeraldım. Almanya’dan karma bir sergi için özel davet aldım. 3 adet resim gönderdim. Bu resimler yılbaşında açılacak olan sergide bir yıl boyunca Almanya’nın değişik bölgelerinde sergilenecek. Ayrıca Dünya Kataloguna girecek.
C. D.: Bir Gravür ve Exlibris çalışmasını ne kadar sürede tamamlarsınız?
A. A.: Resim tekniklerinden farklı olarak Gravür’de, hem sanat hem zanaat var. Uzun ve meşakkatli çalışma istiyor. Bir hafta da sürebilir, bir ay da. Bu, sanatçının çalışma temposuna bağlıdır.
C. D : Exlibris bizde mi yaygın, yurtdışında mı daha yaygın?
A. A.: Gravür ve Exlibris çalışmaları 15. Yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkmıştır. Bizde de, geçmişte Gravür çalışmaları yapılmış ama Exlibris’in 15 ya da 20 senelik bir mazisi vardır. Exlibris sanatçısı olarak, bu sanat dalının yaygınlaşması, tanınması, bilinmesi ve yeni sanatçıların yetişmesi için çalışıyorum ve sonucunu da alıyorum. Örneğin 2016’da 5 arkadaşım çalışmalarımı görerek Ayşen Erte Gravür Atölyesi’nde çalışmaya başladı.
C. D.: Yağlıboya çalışmalarınız devam ediyor mu?
A. A.: Gravür ve Exlibris çalışmalarım, yurt içinde ve yurt dışında yoğun bir şekilde devam ettiği için şimdilik yağlıboya çalışması yapamıyorum.
C. D.: Geçmişle gelecek arasında bağ kurmak istediğinizi belirtiyorsunuz, bunu açar mısınız?
A. A.: Geçmiş derken; doğduğum toprağın bir tarihi var, üzerinde çeşitli uygarlıklar kurulmuş, iki kez başkent olmuş yerden bahsediyorum. Atalarımız var; nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi tayin edebilmek için geçmişimizi iyi bilmemiz gerekiyor. Hani derler ya “geçmişi olmayanın geleceği de olmaz.” Geçmişi öğrenmek, anlamak gerekiyor; bu da yetmez, yaşadığımız zamanı da doğru sentezlemek ve geleceğe aktarmak gerekiyor. Yani biz kimiz, nereden geliyoruz, atalarımız ne yapmışlar; bunları bilmezsek nasıl yol alacağız? Bizden sonraki kuşaklara nasıl bir miras bırakacağız? İlerleme nasıl mümkün olacak? Bu nedenle önce yereli iyi belleyeceğiz, sonra evrensele ulaşacağız. Ben geçmişle geleceği sentezleyip yeni işler üretip gelecek kuşaklara bırakmak istiyorum. Gelenekçi değilim. Yerel olmayı tutuculuk olarak algılamıyorum. Geçmişte kalmayı, geçmişi tekrar etmeyi de yeğlemiyorum. Çağın tekniklerini, yeni buluşları, yeni anlayışları geçmişle zenginleştirip evrensele doğru yol almayı seviyorum.
C. D.: Karya uygarlığını araştırmanızın nedeni de bu mu?
A. A.: Ben Karya’yım, kendimi anlatıyorum.
C. D.: Milas konulu resimlerinizi İstanbul’da sergilediniz mi?
A. A.: Belli aralıklarla sergiledim. Sergilemeye devam ediyorum.
C. D.: Resim yapmaya başlarken örnek aldığınız kişiler var mıydı?
A. A.: Benim, “şunun” gibi olayım, “bunun” gibi resim yapayım diye bir kaygım olmadı. Ama tabii ki hayran olduğum ressamlar vardı. Ben, “ben” olmaya gayret ettim. Bunu samimi olarak söylüyorum. Özgün çalışıyorum.
C. D.: Yurt dışı sergilerde Milas’ı anlatıyor musunuz?
A .A.: Çalışmalarımın çoğunda Milas’ı anlattım. Dünyanın öbür ucuna kadar gittim, ama benim doğduğum topraklardaki tarihi zenginliği oralarda göremedim. Doğası cömert, insanı hoşgörülü dört dörtlük bir şehir göremezsiniz. Bu topraklarda oluşan kültürden etkilenmemek mümkün değil. Milas’ta doğdum, büyüdüm, yedim, içtim, sanatçı duyarlılığına erdim; işin özü bugüne gelmişsem, sanatçı olmuşsam, yurt içinde ve yurt dışında sergiler açmışsam, davetlere çağırılıyorsam, bunda Milas’ın doğasının, tarihinin, insanının etkisi vardır. Ben, Milas’ın dağına, ovasına, suyuna, denizine vurgunum. Milas tanıtılmayı hak eden bir kenttir. Milas, mutlaka hak ettiği yere gelecektir.
C. D.: Yapıtlarınızda Karya uygarlığına özel bir önem veriyorsunuz.
A. A.: Evet, Karya dönemi benim ana konum. Çeşitli konularda ve temalarda tabii ki çalışıyorum. Mitoloji beni çok ilgilendiriyor. Bugünlerde Endymion’la Selene’nin gravürünü çalışıyorum. Biliyorsunuz, Bafa gölünde Ay Tanrıçası Selene ile Çoban Endymion’un aşkı yüzyıllardır anlatılır. Bu topraklarda yaşanmış büyük aşkın gravürünü yapma hazırlığı içindeyim.
C. D.: Sanıyorum, önce araştırıyorsunuz, okuyorsunuz, tarihi bilgilere ulaşıyorsunuz.
A. A.: Evet, planlı ve programlı çalışmayı seviyorum. Oturup ilham beklemiyorum. Önce okuyorum, neler olmuş, neler yaşanmış öğreniyorum, sonra çalışmaya başlıyorum. Yeni projem için Milas’ta resimler çektim, konu ile ilgili kitaplara ulaştım, kişilerle bire bir görüştüm. Anlatılanların, yazılanların, görselliklerin ruhunu yakalamam gerek; aksi halde başarılı olamam. Önce ben beğenmeliyim, içime sinmeli; anlatımım, ifadelerim gerçeği anlatmalı ya da en azından gerçeğe yakın olmalı. Geçmişi bilmeden yol almam mümkün değil.
Ben böyle bir çalışmanın doğru olduğuna inanıyorum, yani kendimi anlatıyorum. Eserlerimde yereli işlerken, evrensele ulaşmayı hedefliyorum.
C. D.: Bunu açar mısınız?
A. A.: Yani Karya benim. Ben, yaşadığım topraklar üzerinde kurulmuş uygarlıkların devamıyım. Kendimizi anlatmaya çaba gösteriyorum. Bu toprağın insanlığa ulvi değerler kazandırdığına inanıyorum. Dünya tarihinde ilk kadın Amiral Karyalı Artemisia 1’dir. Övünülecek topraklarda yaşıyoruz. Örneğim Uzunyuva’dakiler, Hekatomnos sülalesi gibi dünyanın gelip göreceği tarihi zenginliğimiz var. Biliyor musunuz Hekatomnos’un gravürünü yapan ilkler arasında olabilirim. Dünyanın yedi harikası kabul edilmiş Kral Mauselous’un Gravürünü de yaptım.
C. D.: Yurt dışı sergilere katılıyorsunuz; Milas oralarda biliniyor mu?
A. A.: Yeterice bilindiği kanısında değilim. Ben gittiğim her yerde resimlerimle tanıtıyorum.
C. D.: Kendi atölyenizi kuracak mısınız?
A. A.: Benim evimde kendi atölyem var zaten. Sanıyorum dışarıya yönelik atölye kurmamı soruyorsunuz. Düşünüyorum, ancak o zaman da ben çalışmalarımdan geri kalır mıyım diye endişeleniyorum.
C. D.: Çalışmalarınızı sürdürecek öğrenciler yetiştirmek ister misiniz?
A. A.: Tabii ki isterim.
C. D.: İleride kurmayı düşündüğünüz atölyeyi nerede kuracaksınız?
A. A.: Milas’ı düşünüyorum. Bu evimi de bu amaçla yapmıştım. İzmir’de olabilir mi onu da düşünüyorum. Bodrum da olabilir. Zamanı geldiğinde şekillenir. Kesin bir kararım yok. Zamanı geldiğinde o da olacak.
C. D.: Doğduğu toprağa borçlu olduğunu söyleyen bir sanatçısınız. Sizin gibi düşünen Milas doğumlu sanatçılarla el ele verseniz, Milas’ın tanıtımına birlikte omuz verseniz diyorum.
A. A.: Çok heyecan verici, harika bir şey olur. Böyle tekliflere hayır demem. Ancak “evet” deyip elini taşın altına koymayan kişilerle karşılaşınca moralim bozuluyor. Bazı sanatçı arkadaşlarımla bu konuyu görüştüm. İleride güzel projelerle Milas’ın tanıtımına katkıda bulunacağız.
C. D.: Hekatomnos çalışmanız dereceye girmiş miydi?
A. A.: Evet, Japonya Tokyo’da Tama-Art Üniversitesi’ne göndermiştim ve seçildi. O eserim üniversitenin koleksiyonunda yeraldı ve sergilendi.
C. D.: Milas’ın yerel ve genel yöneticileri sizinle çalışmak isteseler ne dersiniz?
A. A.: Hayır demem.
C. D.: Türkiye’de sanatçı olmak da zor mu?
A. A.: Kolay olduğunu söyleyemem. Ancak yılmadan çalışıyorsanız, sanatınıza sahip çıkıyorsanız, halk sizi bir yerlere getiriyor. Sanat hayatı öğretir, insanlığı öğretir. Sanatçı ışığı alnında hisseden ilk kişidir. Sanatçı yaşamı güzelleştirir, sanat yaşama tat verir. Ekonomik, kültürel gelişmesini tamamlamış ülkelerde sanata ve sanatçıya daha çok saygı duyuluyor.
C. D.: Eklemek istediğiniz sözleriniz var mı?
A. A.: Size ve ÖNDER gazetesine; benim bu günlere gelmemde büyük emeği olan Hocam Gravür Sanatçısı Ayşen Erte’ye, Atölye arkadaşlarıma, aileme ve beni destekleyen sanat dostlarıma çok çok teşekkür ediyorum. Sanat yapmak isteyen gençlerimize de seslenmek istiyorum: Aşkla, sevgiyle ve çok çalışmakla hedefinize ulaşabilirsiniz. İşin özü; çalışmak, çalışmak ve çalışmaktır.
C. D.: Ben de teşekkür ediyorum. Çalışkanlığınız, üreticiliğiniz, yaratıcılığınızla hem Türkiye’nin hem de Milas’ın gözbebeğisiniz. Başarılarınızın devam etmesini diliyorum.
-
04.02.2025 “İNSAN KIYMETİ BİLEN ATATÜRK”
-
15.12.2024 ATATÜRK VE BİLİM VE AKIL
-
11.11.2024 LAİKLİK
-
26.10.2024 ATATÜRK VE TBMM VE ÇIKARDIĞIM DERSLER
-
13.09.2024 MASAL GİBİ AMA MASAL DEĞİL
-
19.05.2024 “19 MAYIS 1919’DA GENEL DURUM VE GÖRÜNÜM”
-
26.04.2024 KÖY ENSTİTÜLÜLER ANLATIYOR (2)
-
19.04.2024 KÖY ENSTİTÜLÜLER ANLATIYOR (1)
-
12.01.2024 EZİYORSUNUZ
-
20.12.2023 YOKTU…
-
05.12.2023 BAŞKAN ADAYLAR
-
27.11.2023 “HAİN”
-
24.10.2023 KEMALİZM
-
17.10.2023 BEŞ BİN LİRA…
-
03.10.2023 GEZİ…
-
26.09.2023 LAİKLİK OLMAZSA OLMAZIMIZ
-
19.09.2023 BAZEN…
-
13.09.2023 HEY OKUMUŞ AYDIN
-
05.09.2023 DKÖ…
-
26.08.2023 EY HALKIM…
-
20.06.2023 DEĞİŞİM…
-
23.05.2023 SEÇMEN…
-
16.05.2023 NEYMİŞ
-
09.05.2023 SEÇMEN KARDEŞİM
-
26.04.2023 İNKÂR EDEN…
-
18.04.2023 “İNCE” NE YAPMALI?
-
11.04.2023 KURŞUN ADRES SORMAZ
-
04.04.2023 “HER KERAMETİ MECLİSTEN BEKLEYENLERDENİM”
-
28.03.2023 ELEMAN ARANIYOR…
-
21.03.2023 ÇANAKKALE ZAFERİ VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
-
14.03.2023 12 MART 1971
-
07.03.2023 OLMADI / YAKIŞMADI
-
28.02.2023 KIZILAY
-
21.02.2023 GELMEDİN…
-
14.02.2023 “SESİMİ DUYAN VAR MI?”
-
10.02.2023 AYNI GEMİDEYİZ…
-
24.01.2023 “YETER! SÖZ MİLLETİNDİR.”
-
17.01.2023 KOLAYLIKLAR DİLEDİM
-
13.01.2023 ÇÜRÜMÜŞLÜK…
-
06.01.2023 BENDEN YAZMASI…
-
29.12.2022 ASGARİ ÜCRET
-
22.12.2022 BİR ZAMANLAR…
-
16.12.2022 ATATÜRK, UYARMIŞTI
-
09.12.2022 NE ZAMAN BARIŞACAKSINIZ?
-
01.12.2022 “U” DÖNÜŞÜ
-
24.11.2022 “ÖĞRETMENLER GÜNÜ” / BİR İLETİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
-
17.11.2022 ŞENLİK
-
03.11.2022 “SESSİZ TRENLER”
-
27.10.2022 “CUMHURİYET FAZİLETTİR.”
-
20.10.2022 ‘’YANAN BİZDİK, SİZ KÖMÜR SANDINIZ’’
-
13.10.2022 DİNDAR VE “DİNCİ”
-
06.10.2022 AYIP, AYIP…
-
29.09.2022 SESİNİZ ÇIKMIYOR
-
15.09.2022 NANKÖRSÜN
-
08.09.2022 6-7 EYLÜL 1955
-
25.08.2022 TEKÂLİF-İ MİLLİYE KANUNLARI (MİLLİ VERGİ EMİRLERİ)
-
18.08.2022 “YÜREĞİN YETİYORSA”
-
11.08.2022 SINAV SKANDALI
-
04.08.2022 BÖYLE GİTMEZ
-
28.07.2022 İSMET İNÖNÜ LOZAN’A GİDİŞİNİ ANLATIYOR
-
21.07.2022 BEKLEDİM…
-
14.07.2022 LAF SALATASI…
-
07.07.2022 ŞİMDİ BEN NE YAPAYIM?
-
30.06.2022 65 YAŞ VE ÜSTÜ…
-
23.06.2022 YÜREĞİN YETİYORSA…
-
16.06.2022 HACİVAT VE KARAGÖZ
-
09.06.2022 İDDİA VAR KANIT YOK
-
01.06.2022 AYDIN KİRLENMESİ…
-
26.05.2022 KİRLENDİK…
-
19.05.2022 19 MAYIS…
-
12.05.2022 TEBLİĞCİLER…
-
28.04.2022 23 NİSAN...
-
21.04.2022 KÖY ENSTİTÜSÜ
-
14.04.2022 AH CEHAPE VAH CEHAPE
-
07.04.2022 KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR
-
31.03.2022 MUĞLA ATATÜRK ANITI
-
17.03.2022 MEYDAN...
-
10.03.2022 “OLE APRİMA OMNİUM ARBORUM EST”
-
03.03.2022 “KIRK UÇURMA”
-
24.02.2022 GÜMÜŞKESEN MEZAR ANITI
-
10.02.2022 ANIT'A SALDIRANLARA
-
03.02.2022 UTAN, UTAN...
-
27.01.2022 HUKUK DEVLETİ'NDE...
-
20.01.2022 YAPANA DEĞİL, YAPTIRANA BAK
-
13.01.2022 LİSELİ GENÇ'E...
-
23.12.2021 FAİZ
-
16.12.2021 ASGARİ ÜCRET
-
09.12.2021 YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR
-
02.12.2021 FUTBOL VE SİYASET
-
25.11.2021 HALİMİZ
-
18.11.2021 RAKAMLARIN DİLİ
-
11.11.2021 MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
-
28.10.2021 CUMHURİYET
-
21.10.2021 ERDOĞAN MI, YAVAŞ MI?
-
14.10.2021 GERÇEK...
-
30.09.2021 BU KAÇINCI DİN TİCARETİ?
-
23.09.2021 TÜRKİYE'NİN İTİBAR KARNESİ
-
16.09.2021 TÜRKİYE LAİK Mİ?
-
09.09.2021 TALİBAN'A SELAM DURANLARA (2)
-
02.09.2021 HÜSEYİN RAHMİ ÖZER
-
26.08.2021 TALİBAN'A SELAM DURANLARA...
-
19.08.2021 SADUN BORO DİYOR Kİ..
-
05.08.2021 AH TÜRKİYEM VAH TÜRKİYEM
-
31.07.2021 LOZAN, HAKKIN VE HUKUK'UN ZAFERİ
-
15.07.2021 TÜCCAR...
-
08.07.2021 NEREDEN NEREYE?
-
24.06.2021 İKİ - ÜÇ MAAŞ...
-
17.06.2021 “ÜMMET Mİ, MİLLET Mİ?
-
10.06.2021 YAPMADIKLARIMIZDAN DA SORUMLUYUZ.
-
03.06.2021 NANKÖRSÜN...
-
27.05.2021 GAZETECİ OLMAK
-
20.05.2021 ATATÜRK, VAHDETTİN GÖRÜŞMESİ.
-
07.05.2021 BAKAN, SÖZ VE FOTOGRAF
-
29.04.2021 BAYRAM İKRAMİYESİ...
-
22.04.2021 HESAP VEREN, GÜVEN VERİR
-
15.04.2021 BİLE, BİLE “LADES”
-
07.04.2021 “BİZ KONUŞURUZ, SİZ KONUŞAMAZSINIZ”
-
01.04.2021 İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR, NE DEĞİLDİR?
-
18.03.2021 ÇANAKKALE DESTANI
-
11.03.2021 NEREYE?
-
04.03.2021 KAZDIĞI KUYUYA DÜŞECEK
-
25.02.2021 SİYASİ NEZAKET
-
18.02.2021 REHİN OPERASYONU
-
11.02.2021 İSKİLİPLİ ATIF HOCA
-
04.02.2021 İSTİFA
-
28.01.2021 BİR ZAMANLAR...
-
21.01.2021 SİYASİ KÖRLÜK
-
14.01.2021 GÜNDEM
-
07.01.2021 YAĞDIRDI
-
31.12.2020 YENİ YIL DİLEKLERİM.
-
24.12.2020 KİM, KİMİ KANDIRIYOR?
-
17.12.2020 AKLIMA TAKILAN SORULAR
-
10.12.2020 KADIN HAKLARI
-
03.12.2020 TAM KAPANMA ZORUNLUDUR
-
26.11.2020 HAKKIN ÖDENMEZ ÖĞRETMENİM
-
19.11.2020 “ACI REÇETE”
-
12.11.2020 SAHTE ATATÜRKÇÜLER
-
05.11.2020 DEPREM
-
29.10.2020 KUTLU OLSUN
-
22.10.2020 ASKIDA EKMEK
-
15.10.2020 SABIR...
-
08.10.2020 SINIFTA KALDINIZ
-
02.10.2020 DEMOKRASİ...
-
24.09.2020 BU BİR “ÖVÜNME” YAZISI DEĞİLDİR
-
17.09.2020 “MUSTAFA KEMAL” ADI VE “ATATÜRK” SOYADI
-
10.09.2020 “ÇOCUKLARA KIYMAYIN EFENDİLER.”
-
03.09.2020 NE VAR, NE YOK?
-
27.08.2020 SAKARYA SAVAŞI'NDAN DÖNÜŞ
-
20.08.2020 OKULLAR AÇILSIN MI?
-
13.08.2020 İNCE
-
05.08.2020 ADAM OLMAK
-
28.05.2020 NE GÜZEL GÜNLERDİ, O GÜNLER
-
21.05.2020 MUSTAFA KEMAL
-
14.05.2020 MALTA SÜRGÜNÜ MİLASLI HALİL MENTEŞE
-
07.05.2020 DENİZ GEZMİŞ
-
30.04.2020 100 YIL ÖNCE
-
23.04.2020 “BUNLARA KENDİMİZİ TANITACAĞIZ”
-
16.04.2020 ATATÜRK VE ATI
-
09.04.2020 BU VİRÜS BAŞKA VİRÜS
-
02.04.2020 AĞAM BİZİMLE EĞLENİYİ
-
26.03.2020 “ÖZÜR” BEKLİYORUM
-
19.03.2020 ÇANAKKALE DESTANI
-
12.03.2020 İKTİDARA
-
05.03.2020 GÖZ ODUR Kİ DAĞIN ARKASINDAKİNİ GÖRE, AKIL ODUR Kİ BAŞA GELECEĞİ BİLE
-
27.02.2020 DEVRİMCİ ATATÜRK (4)
-
20.02.2020 SİYASİ AYAK
-
13.02.2020 DEVRİMCİ ATATÜRK (3)
-
06.02.2020 DEVRİMCİ ATATÜRK(2)
-
30.01.2020 HAYIR, TAKDİR-İ İLAHİ DEĞİL!
-
23.01.2020 LAİK ATATÜRK
-
16.01.2020 İNSAN ATATÜRK (4)
-
14.01.2020 KAYINPEDERİM “BABALIĞIM” M. ALİ ALPARSLAN
-
09.01.2020 DEVRİMCİ ATATÜRK
-
06.01.2020 VAHŞET'İN YAŞANDIĞI YER MENEMEN
-
02.01.2020 İNSAN ATATÜRK (3)
-
26.12.2019 İNSAN ATATÜRK (2)
-
19.12.2019 İNSAN ATATÜRK
-
12.12.2019 GAZETECİ AHMET EMİN YALMAN, ATATÜRK'ÜN SOFRASINDA
-
05.12.2019 BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK ANLATIYOR
-
28.11.2019 ZEHİR SOLUMAYA DEVAM...
-
21.11.2019 O MEKTUP
-
11.11.2019 ATATÜRK
-
07.11.2019 ZEYTİN HASAT ŞENLİĞİ VE “DENSİZLİK”
-
31.10.2019 ATATÜRK CUMHURİYETİ ANLATIYOR
-
24.10.2019 ATATÜRK KÖYLÜLERLE PAZARLIK EDİYOR
-
17.10.2019 Ayıkla pirincin taşını
-
09.10.2019 ALLAHIM, BİZİ BÖYLE “MÜSLÜMAN”LARDAN KORU
-
02.10.2019 TARIM DÜNYAMIZ
-
25.09.2019 YAKIN TARİHİMİZDEN BİR YAPRAK
-
18.09.2019 SURİYE ÇIKMAZI VE ATATÜRKÇÜ ÇÖZÜM
-
11.09.2019 HANGİ PERİNÇEK?
-
05.09.2019 BU YAZI “YALVARMA” DEĞİL, FERYATTIR
-
28.08.2019 30 AĞUSTOS DESTANI
-
22.08.2019 KARAOĞLAN
-
15.08.2019 BEDELİNİ HEP BİRLİKTE AĞIR ÖDERİZ
-
08.08.2019 İMAMOĞLU İLE KAFTANCIOĞLU
-
01.08.2019 “ÇARŞAFLI KADIN”
-
25.07.2019 LOZAN VE SONRASI
-
18.07.2019 AFFETMİYORUM
-
11.07.2019 ATATÜRK'Ü KIZDIRAN MASKARALIKLAR
-
04.07.2019 ERGENEKON / GİDEN GERİ GELMİYOR
-
27.06.2019 BU DEVİRDE KİMSE ŞAH DEĞİL...
-
26.06.2019 “KALEM, KAĞIT ALSIN GELSİN”
-
13.06.2019 DİCLE'NİN YUTACAĞI ŞEHİR / HASANKEYF
-
30.05.2019 HÜZNÜN VE NEŞE'NİN YAŞANDIĞI YER, HALFETİ
-
23.05.2019 HARRAN'DA İKİ SAAT
-
16.05.2019 ANDIMIZIN TARİHÇESİ
-
09.05.2019 “HAKİM” VAR HAKİM VAR...
-
02.05.2019 “ÖZÜR” DİLEMEYE DAVET
-
24.04.2019 KÖY ENSTİTÜLER ANLATIYOR...
-
17.04.2019 YEREL SEÇİM VE DÜŞÜNDÜKLERİM (2)
-
16.04.2019 “DEMOKRASİ” NEDİR, NE DEĞİLDİR...
-
11.04.2019 ANADOLU AJANSI / NEREDEN NEREYE...
-
03.04.2019 YEREL SEÇİM VE DÜŞÜNDÜKLERİM
-
27.03.2019 GENÇLİĞE HİTABE'NİN ÖYKÜSÜ
-
21.03.2019 ATATÜRK VE BİLİM
-
14.03.2019 TÜRKİYE'DE KADIN OLMAK...
-
06.03.2019 BABALAR VE ÇOCUKLARI
-
27.02.2019 KORKUDAN KORKMAK
-
21.02.2019 KRİZ ÖNLEM PAKETİ
-
07.02.2019 SİYASETİN DİLİ
-
31.01.2019 CELAL BAYAR’IN ATATÜRK SEVGİSİ
-
24.01.2019 MİLLİ MÜCADELEDEN BİR HATIRA / HEYET-İ NASİHA
-
17.01.2019 CAN KARDEŞİM, AYSEN DURGUN ÖZ
-
20.12.2018 SİYASETÇİ…
-
13.12.2018 KAFANIN İÇİNDEKİ HAZİNE
-
06.12.2018 FESLİ…
-
30.11.2018 BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK
-
22.11.2018 DÜNYA’NIN TANIDIĞI MİLASLI SANATÇI
-
15.11.2018 “VATAN SANA MİNNETTARDIR.”
-
08.11.2018 ATATÜRK’ÜN ÖNGÖRÜSÜ
-
01.11.2018 YAŞASIN CUMHURİYET
-
25.10.2018 CELAL BAYAR VE ‘PARTİ PELVAN’
-
18.10.2018 ATATÜRK’ÜN ARKADAŞI, SIRDAŞI, YOLDAŞI İSMET İNÖNÜ
-
11.10.2018 ATATÜRK, NEDEN ÇOK PARTİLİ DÜZENE GEÇMEDİ?
-
04.10.2018 ATATÜRKÇÜ GENÇLİK
-
27.09.2018 KERBELA, ZALİMİN YENİLDİĞİ YER
-
20.09.2018 “MANDA” MESELESİ
-
13.09.2018 YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA, YAŞA..
-
06.09.2018 30 AĞUSTOS ZAFERİ ÜÇ KİŞİYİ ÇOK ÜZMÜŞTÜ!
-
30.08.2018 OKURKEN TİR TİR TİTREDİĞİM YAZI
-
16.08.2018 Önce siz …
-
09.08.2018 Savaşın ve Devrimlerin tanığı Velidedeoğlu anlatıyor …
-
02.08.2018 Fatma Öğretmen
-
26.07.2018 Atatürk’ün Son Neşeli Gecesi
-
19.07.2018 68 yıl önce, 68 yıl sonra …
-
12.07.2018 “Danko’nun Kalbi”
-
05.07.2018 Cumhuriyet’in ilanından bir gün sonra
-
28.06.2018 Tek Adam
-
21.06.2018 Atatürk’ün Sofrası / “Zevat-ı Mutade”
-
14.06.2018 DOĞA DOSTU ATATÜRK VE “ÇEVRECİ’NİN DANİSKASI” ERDOĞAN
-
07.06.2018 “Devlet ve Parti”
-
31.05.2018 ‘Aziz Nesinlik’ gerçek bir öykü
-
24.05.2018 Atatürk ve Devrim
-
17.05.2018 Atatürk’ün İki “Fedaisi”
-
10.05.2018 Memleket Sevdalısı “İki Ayyaş” (!)
-
03.05.2018 Ah Bahçeli, vah Bahçeli!
-
26.04.2018 Atatürk’ün Kız Kardeşi Makbule Atadan anlatıyor …
-
21.04.2018 İYİ Parti Milas İlçe Başkanı Mehmet Çayırlı ile Söyleşi
-
12.04.2018 Atatürk kendini anlatıyor
-
05.04.2018 ‘Onur İntiharı’
-
29.03.2018 Din, Siyaset ve Atatürk
-
29.03.2018 Din, Siyaset ve Atatürk
-
22.03.2018 SAVAŞIN KADERİNİ DEĞİŞTİREN KAHRAMAN KOCA SEYİT
-
08.03.2018 Atatürk döneminde ve bugün “Torpil”
-
02.03.2018 Tabii ki “memnunuz”
-
22.02.2018 Mustafa Kemal ve “Milli İrade”
-
15.02.2018 Kemalizm’in Alfabesi “Bağımsızlık”
-
08.02.2018 Atatürk ile ‘Laiklik’ üzerine söyleşi …
-
01.02.2018 “Nalbantlık Okulu”
-
25.01.2018 UĞURLAR olsun …
-
18.01.2018 “MUSTAFA KEMAL’İ AĞLARKEN GÖRDÜM”
-
11.01.2018 Lenin’in, ‘Türk Kurtuluş Savaşı’na bakışı
-
04.01.2018 Yeni Yıl
-
28.12.2017 Menemen Olayı
-
14.12.2017 ‘Cephane Sandığında Kitap’
-
07.12.2017 Ankara Müftüsü Rifat Efendi …
-
30.11.2017 Atatürkçü mü oldunuz?
-
25.11.2017 Rüzgara Karşı Yürüyen Öğretmen: Mehmet UZMAN
-
16.11.2017 Atatürk’ün hasta günleri …
-
10.11.2017 “Beyaz Eldivenli Adam …” / 2
-
09.11.2017 “Beyaz Eldivenli Adam …” / 1
-
02.11.2017 Sandıklar dolusu altınların öyküsü
-
26.10.2017 “Olmaz olmaz” deme …
-
19.10.2017 ‘Kırk Para’!
-
12.10.2017 Dersimiz Laiklik
-
06.10.2017 Atatürkçü Eğitim …
-
28.09.2017 Kadınlarımıza …
-
21.09.2017 Bodrum’u görmek, Milas’ı gezmek lazım …
-
14.09.2017 Ayşe Anıl’ın sergisinde …
-
07.09.2017 ‘Gümüşkesen Anıtı’nın maketi üzerine …
-
31.08.2017 Aziz Atatürk
-
24.08.2017 Meczup …
-
17.08.2017 Sayın Jülide Sarıeroğlu’nun dikkatine …
-
10.08.2017 HAL VE GİDİŞ…
-
03.08.2017 Zübeyde Hanım / 3
-
28.07.2017 Karyalı Sanatçı Ayşe Anıl ile Söyleşi (2)
-
27.07.2017 Çanakkale / Onbeşliler / Veresiye Defteri
-
21.07.2017 Karyalı Sanatçı Ayşe Anıl ile Söyleşi (2)
-
20.07.2017 Karyalı Sanatçı Ayşe Anıl ile Söyleşi (1)
-
13.07.2017 ‘Hak-Hukuk-Adalet!’
-
07.07.2017 Adalet
-
30.06.2017 Atatürk’ü anlamak için …
-
23.06.2017 “Ufukların Ötesini Gören Adam”
-
15.06.2017 Zübeyde Hanım … / 2
-
09.06.2017 Milletin Efendisi … / 2
-
01.06.2017 Milletin Efendisi …
-
25.05.2017 SÖZCÜ …
-
18.05.2017 Zübeyde Hanım
-
11.05.2017 Bak şu densize …
-
04.05.2017 Gülme zamanı
-
27.04.2017 Aldanma ve Aldatma Meselesi
-
20.04.2017 Referandum / Galip – Mağlup
-
13.04.2017 “Din Adamı”
-
06.04.2017 Yurttaşıma …
-
30.03.2017 Ne Yazayım Abime …
-
23.03.2017 “Ey Avrupa …”
-
16.03.2017 Aristo Mantığı
-
09.03.2017 “Abidik”, “Gubidik” işler …
-
02.03.2017 “İtaat …”
-
23.02.2017 ÖNCE TÜRKİYE…
-
16.02.2017 İnkârcılar, Vefasızlar …
-
09.02.2017 Bu yazı, “Ben varım, sen de var mısın” çağrısı değildir!
-
02.02.2017 ‘Fiili Durum’
-
26.01.2017 Başkanlık ...
-
19.01.2017 “Atatürk Başkanlığa Karşı”
-
12.01.2017 Ulusalcılara …
-
05.01.2017 Dilemekle olmuyor …
-
29.12.2016 ‘Rize Belediye Başkanı’na Açık Mektup
-
22.12.2016 MİLLETE ÜÇ VEKİLE SEKİZ
-
15.12.2016 ...
-
08.12.2016 Bozdurdum
-
01.12.2016 Ne oldu bize?
-
24.11.2016 Öğretmenim …
-
17.11.2016 Yanlış Otobüs …
-
10.11.2016 “Vatan Sana Minnettardır”
-
03.11.2016 Dönek
-
27.10.2016 Şu Çılgın Solcular
-
20.10.2016 Nurcan Karaman “FETÖCÜ” öyle mi?
-
13.10.2016 Medrese
-
06.10.2016 LOZAN
-
29.09.2016 Yetkisizlere ...
-
22.09.2016 Yetkililere ...
-
08.09.2016 Yav, he he …
-
01.09.2016 Bahane ...
-
25.08.2016 “FETÖ” (2)
-
18.08.2016 “FETÖ” (1)
-
11.08.2016 Muhalefetin “Anası”
-
04.08.2016 Dindar ile Dinci
-
28.07.2016 Sıyrılamazsın …
-
21.07.2016 “FETÖ”, AKP ve Ulusalcılar
-
14.07.2016 Bu millet adam olur / 2
-
30.06.2016 Bu millet adam olur
-
23.06.2016 Akbük Akbük
-
16.06.2016 Fethiye
-
09.06.2016 Osmanlı’nın mirası
-
02.06.2016 “Gezi” - Hüzün ve Acı
-
26.05.2016 Böyle biline ...
-
19.05.2016 19 Mayıs – Kağnının Zaferi
-
12.05.2016 HANGİ DEMOKRASİ?
-
05.05.2016 Laiklik üzerine
-
28.04.2016 Gidiniz!…
-
21.04.2016 Köy Enstitüleri
-
15.04.2016 Milas’ı Eskişehir yapmak için
-
07.04.2016 “Şu Çılgın Gençler”
-
31.03.2016 Atatürk ve “Başkanlık”
-
24.03.2016 “Evet” ama …
-
18.03.2016 İstifa et
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.