• 12 July 2024, Friday 10:28
DursunGirgin

Dursun Girgin

DİBEKDERE BİR MARKA OLMA YOLUNDA

Dostlarım merhaba. Dibekdere artık bir marka olma yolunda. 27 Haziran günü Antalya Kınık’a gittim. En büyük oğlum Emrah ile biz kız evindeydik. Şöyle ki; bu yerlerde yaşayanlar davul-zurnayı çok severler. Tabi ki o yörelerin genel kültürünü bilen davul-zurnacılara duyulan sevgi çok daha farklıdır. Bunları şu nedenle anlatıyorum: Bir tarihte Denizli Çameli’ne bir zurnacı gitmiş. Kimse kim? Aylar, yıllar sonra Ortaca Fevziye’den emekli bir öğretmen arkadaşım var. Yine onun da arkadaşı ve Çamelili emekli öğretmene oğlunun düğünü için bize tavsiye etmişler.

Adam, “Aman Enver Hocam. Dibekdereliler bizim yörenin oyun havalarını bilmiyorlar. Bana boşu boşuna para verdirme” der.

Neyse sonra ben bir rakam istedim. Düğün sahibi, “Hadi canım sen de ben bunca parayı sokağa atamam” dedi. Neyse ben bu yöreye öldüm pahasına bir düğüne gittim. Düğün evine vardık. Orada bir orgçu ile bir sazcı program yapıyormuş. Bizi gören düğün sahibi öylesine ilgisiz ki sormayın. Neyse grubu hazırladım, fasıla bir başladık. Aman Allahım o da ne? Kız evinde hiç kimse kalmamış. Kadın-erkek hepsi de beni dinlemeye gelmiş. Neyse çalmayı keser kesmez başladılar.

-Abi siz nerelisiniz?

 Ben de dedim ki ‘Dibekdereliyiz.’ Deyince. Düğün sahibi olan emekli öğretmen şunu söyledi; ‘Abi sizin Dibekdere’den davulcu-zurnacı getirdik. Bizi davul-zurna dinlemeden nefret ettirdiler. Oysa şimdi sen şimdi bize zurnayı tekrar sevdirdin. Eğer mümkünse ekibinizden birkaç kişiyi kız evine göndermek istiyorum.’ deyince ben de ‘hayır olmaz. Bu ekip sıradan bir davulcu-zurnacı ekibi değil. Onun için bu ekip bozulmaz’ dedim. Neyse en güzel yemekler, oteller… velhasıl krallar gibi ağırlandım. Neyse düğün bitti. Düğün sahibi pazarlık harici bir miktar daha fazladan parayı zarfa koymuş ve ‘hocam değerli üstadım, ne olur geçmişteki hatalarımız için beni bağışla. Yolunuz üzerinde bir tandırcı lokantası var. Orada yiyip, içip eğlenin. Ücret ödemeyin lütfen’ dedi. Helalleştik, ayrıldık. Hala bu yerin düğünlerini ben yaparım.

Neyse yine 27 Haziran’da Antalya Kınık’a gittim. Yine aynı hikaye. Orada 3 takım Dibekdere zurnacısı ve davulcusu vardı. Yine beni dinleyenler şaşkınlıkla; ‘biz senin gibi zurnacı görmedik. Ne olur, bir gecelik de oğlan evinde çalıver’ dediler. Ancak her zaman olduğu gibi yine alçak gönüllüğümle onların sanatın ve kültürün güzelliklerini anlattım. Demem o ki sanattan nefret ettirmek başka şey, sevdirmek başka şey. İşte bu nedenle diyorum ki Dibekdere’nin eğitime ihtiyacı var. bir müzisyen laboratuvarı ne kadar zengin olursa o kadar güzel olur. Bu cümleden hareketle Dibekdereli birçok zurnacı ve davulcunun eğitime ihtiyacı var. Ben de alçak gönüllülüğü şiar edinip, sanatlarını geliştirmelerini tavsiye ederim. Özellikle de Antalya, Burdur yörelerine giden zurnacı ve davulculara genel kültürlerini geliştirmelerini tavsiye ederim. Gelecekte Dibekdere’nin zurnasının-davulunun bir marka olmasını sağlamalarını bekliyorum. Bir tecrübeli üstat olarak bu tavsiyelerimi dinleyenler her zaman kazanır. Sanatının sahibi olur. Aksi halde kültürlerine ihanet etmiş olurlar. Benden bir dost uyarısı.

Haydi dostlarım hoşça kalın, dostça kalın.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık