Dursun Girgin

Dostlarım merhaba. Her geçen gün biraz daha kötüye gidiyor ülkemiz ve dünyamız. Öncelikle şunu belirteyim ki İzmir’de meydana gelen yangın felaketi, başta iktidar ve tüm siyasilerimizin ders almaları için bir uyarıdır. Tabi ki gözü, kalbi ve de imanı olanlar için eşi cezaevinde, beş yavrusunu çöplüklerden topladığı çöplerin parasıyla geçindirmeye çalışan bir anne sonuçta. Bu acı haber hepimizin, ben de insanım diyebilen herkesin yüreğini öyle yaktı ki çok kötü…

Değerli dostlarım bu ülkede bakanlar çok ama insanlara bakan bakanlar yok. varsa yoksa nasıl olur da üç gün daha iktidarda kalabilirizin hesapları açık seçik yapılıyor. Emekli haykırıyor! Kimin umurunda? Çiftçi kuraklık nedeniyle üretemiyor, perişan. Esnaf alışveriş yapamamaktan şikayetçi? Peki memnun olanlar kimler? Bir avuç azınlık. Bir eli yağda, bir eli balda… yiyin gari geberinceye kadar.

Değerli dostlar ben iki yüzlü insanlardan oldukça hiç hoşlanmam. Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. İki yüzlülük çok kötü bir hastalıktır. Hamd olsun camilerimiz var, içinde imamımız yok. Hastanelerimiz var içinde hastaları tedavi edecek hekimlerimiz yok. Bunun adı kalkınma değil resmen çöküştür. 5 Kasım’da ABD seçimleri yapıldı. Vay efendim şimdi Türkiye’nin hali ne olacak diye tüm siyasiler, tüm basın, tüm ülke bunu konuşuyor. Peki neden? Çünkü pamuk ipliğine bağlı bir ekonomimiz var. Dışa bağımlı ithal bir tarım politikamız.. Böyle bir ülkede elbette endişeler ve korkular olur. İşte atalarımız bunun için demişti; ‘Kaptanın iyisi fırtınalı havada belli olur’ diye.

Evet dostlarım eğer bu millet zamanında doğru dürüst liderleri seçebilmiş olsaydı bugün asgari ücret sorunu olmazdı. Emekli maaşı sorunu olmazdı. Geçim derdi sorunu yaşanmazdı. Çarşı-Pazar ateş pahası. Öyle artlı zortlu bir hayat yaşamak istersen eğer, en az aylık gelirinin 50.000 TL olması gerek. Bir kilo zeytinyağı 200-300 TL olursa. Bir sabah kahvaltısı 1500 TL olursa gel de sen böyle bir ülkede 13-14 bin TL ile geçin.

Evet Sayın 600 Milletvekilli bırakın artık Apo’yu sopayı da millet çıldırma noktasına geldi. Eşimin 6-7 aydan beri bazı rahatsızlıkları var. En sonunda endoskopi ne ona karar verdiler. Peki ücreti ne kadar? En az 15 bin TL. benim bir aylık emekli maaşımdan fazla. Ey Cumhurbaşkanım! Ey Bahçeli! Sizlere sesleniyorum. Önümüz kış, benim ve eşimin odundan gayrı yakacak kullanmamız mümkün değil. Hani derler ya, çamur at izi kalır. Bu korana hastalığının getirdiği zulümden sonra artık sağlığımız bozuldu. Şimdi gece gündüz hep araştırıyorum. Bu endoskopi ne karın ağrısı? Neredeyse bazı özel hastanelerde bir servet, 30-40 Bin TL. ne olacak bu milletin hali?

Evet tüm Muğla Milletvekillerine sesleniyorum; yeter artık, yeter! Bir çare bulun bu milletin bitmeyen dertlerine.

Haydi dostlarım, hoşça kalın dostça kalın.