- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 27 February 2018, Tuesday 17:58
- 4295 kez okundu
Hayata Dair / Fikret ÇOBAN
2019 seçim sath-ı mailine yaklaştıkça, ittifaklar - karşı ittifaklar çok konuşulur oldu. Her iki tarafın da en çok üzerinde durduğu nasıl tavır alacağını merakla beklediği ve seçim anketçilerinden bazılarının kilit parti olarak nitelediği Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun ilginç ve gündem oluşturucu demeçleri gazetelerin baş haberlerini oluşturuyor:
Temel Karamollaoğlu, 14 şeker fabrikasının satılması hakkında görüş belirtirken Kızılderili ata sözüne atıf yaparak, “Beyaz adam böyle gidersen beyaz betonun yenecek bir şey olmadığını anlayacaksın ama iş işten geçmiş olacak” dedi.
Şu an faaliyette olan 25 şeker fabrikasından 14’ü KHK dahilinde özelleştirmeye tabi tutuluyor. Daha önce 2009 ve 2011 yıllarında özelleştirme gündemine alınsa da tepkiler ve örgütlü işçi muhalefeti sonucu geri adım atan hükümet, üstelik hükümetin partisi de değişmediği halde neden tekrar gündeme alındı, dilim döndüğünce yazmak isterim.
Türkiye’ye İkinci Dünya Savaşı sonrası Marshall planı adıyla yapılan yardım kılıfının altında ne vardı? Öncelikle zeytinyağı ve tereyağı tüketimi yerine margarinlerin topluma alıştırılması bedava - ucuza piyasaya sürülmesi ...
Bildiğimiz margarinler bir bakıma sentetik içerik taşır, soyayağının karışımı ile kolay ve ucuza elde edilen bir yağ türüdür. Oysa doğanın insana en büyük armağanlarından olan zeytinyağı ve tereyağı yerine yapay bir ürün olan margarinleri bu topluma alıştırmak için neler yapılmadı?
Bu konunun ciddi uzmanları yazılarında yer veriyor, o zamanlar bazı popüler tıp insanlarının açıklamalara zorlandığı ve tereyağının birçok hastalığın sebebi olduğu bile söyletilmiş .
“Zeytinyağlı yiyemem aman” diye türkü bile ısmarlanmış.
Ne zaman? 1954 yılında Marshall planı uygulamaya konulduğu yıllarda. “Zeytinyağlı yiyemem aman / Basma da fistan giyemem aman” diye devam edip giden türkü, bir aşk türküsü hiç değildir. Türkiye’de hazırlığı yapılan ilk margarin fabrikasının açılışına destek projesinde ısmarlanmış bir türküdür, bu gerçektir. Zeytinyağının “şeytan yağı” olduğu bile yazılıp çizilmiş o zamanlar .
Dünya bizim için acısıyla, tatlısıyla yaşanacak bir yer ama, büyük-dev tröst şirketler için sadece bir pazar ve bu pazarı dev şirketlere sunan, kolaylaştıranlar da devleti yönetenler, kanun yapma gücünü elinde bulunduranlar oluyor. Bu büyük küresel gıda tekellerinin, dünya pazarını ele geçirmek için uyguladıkları yöntem şu:
Başlıca yerel tohum türlerini sırasıyla yok etmek, insanların beslenme alışkanlıklarını değiştirmek, damak tatlarını kalıcı hale getirmek için gıdalara insanlarda bağımlılık yapan sentetik maddeler katmak.
Sonra, engel olan ulusal sınır ve yasaları “serbest rekabet”, “hür teşbbüs - ticaretin önündeki engeller kaldırılsın” türü kapitalist politik hilelerle yasal güce dönüştürmek.
‘Köylü milletin efendisidir’ sözü hep eski bir masal gibi ağır geldi bize. Çünkü bize şunu kabul ettirdiler: “Tarımla uğraşan nüfusun fazlalığı, bir ülkenin geri kalmışlığının göstergesidir!”
Bunun doğru olduğu saptamasını gerçekmiş gibi zihin dünyamıza şırınga ettiler. Eeee o zaman, kırsal alanı boşaltmak için, tarımla uğraşan nüfusu şehirlere taşımak için, hem büyük sermayenin her malı şehirlerde depo edilmiş, tüketilmesi gerek, hem de ucuz işgücüne ihtiyaç var, öyle toprak tarımı köylüye bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir, o zaman bu işi de en iyi dünyayı pazardan, paradan ibaret gören gıda tekelleri ve onların yerli işbirlikçileri yapsın …
Karnımızı iştah açışı besinlerle doyurmak için, bizim için çalışan dev Cargil gibi şirketler ne güne duruyor. Genetiği değiştirilmiş gıdalar; büyüme hormonu ile antibiyotiklerle beslenmiş sığır etlerini, soslu piliçleri, ömür boyu içebilelim diye insan vücudunu tahrip eden mısır şuruplu kolalı içecekleri, gazozları, daha çok içelim daha çok obezleşelim diye tırlar dolusu meyva sularını, fast-food yiyecekleri kim için üretti bu dev tekeller!
O zaman onlara her kolaylık sağlanmalı, hükümetler, kamu kuruluşları da şeker fabrikaları gibi kamu işleriyle uğraşacağına siyasetle uğraşsın, o da yetmezse boşalan yerlere inşaat yapsın!
2001 yılında 15 günde 15 yasa kabul edilmişti, Tütün Kotası, Şeker Kotası, Dikim ve Ekim alanlarının daratılması, Çiftçiye desteğin ortadan kaldırılması gibi ... İşte o zamandan başlayan Türk tarımının tasfiyesinin şon aşamasına gelindi. Önce şeker pancarı üretimi azaltıldı, Cargil gibi dünya şirketlerinin insan sağlığına zararlı nişastalı şeker üretimi artırıldı, şeker fabrıkaları giderek ürünsüz kalınca özelleştirme adı altında satışa hazır hale getirildi. 2009 da, 2011 de şimdi tekrar satışları gündemde olan bu 14 şeker fabrikasının satışı sert muhalefet, işçilerin karşı çıkması üzerine durdurulmuştu. Şimdi tekrar gündemde, eee bu sefer mili bir satış olur ki buna karşı çıkanlar da gayri milli olur ... Cumhuriyetle başlayan ve Atatürk’ün desteğiyle kurulan ve açılışı kendisi tarafından yapılan ilk milli şeker fabrikamız olan Kırklareli - Babaeski Alpullu şeker fabrikası da milli bir satışa gelmiş olur!
Cümlemize gani ganimet olsun , sayın okurum!
Demlenmiş Sözler ...
Özgürlük insanın sırtında taşıdığı bir yüktür, o yükü taşıdığın oranda özgürsün! (Sartre)
-
28.05.2024 Siz Hiç Siyah Kuğu Gördünüz mü ?
-
10.01.2024 Şiir başka şaire git !
-
28.12.2021 Vahşi olan doğa değil kapitalizmdir !
-
19.05.2021 DİKKAT : ORMANSIZLAŞTIRMA !
-
09.06.2020 Yasaklarla Yaşam! ve Oruç Aruoba ...
-
12.05.2020 Korona günlerinde ortaya karışık bir yazı ...
-
30.04.2020 Sürü Bağışıklığı ve Toprağın Tuzu
-
21.04.2020 Veba , kolera, kuşpalazı , boğmaca, korona filan...
-
20.04.2020 Ne şeysin sen virüs!
-
31.03.2020 Hapissek; aklımız göçebedir !
-
24.03.2020 İçi boş bir zırh : Devletler !
-
17.03.2020 Komşumuz Dünya !
-
10.03.2020 Haberleri Kullanma Kılavuzu !
-
03.03.2020 Ey yağmur bulutu...
-
25.02.2020 Çiçek açmış badem ağaçları ...
-
18.02.2020 Açların Gözbebekleri !
-
12.02.2020 Çaya şiir koy da içelim !
-
06.05.2019 Delikanlım iyi bak yıldızlara ...
-
16.04.2019 Bu Efsane Okullara Biz de Bir Selam Uçuralım ...
-
26.03.2019 Hepimiz o aletin kölesi olduk!
-
18.03.2019 Şiir başka şaire git...
-
12.03.2019 Öğrenmenin özgürlüğü !
-
25.02.2019 Okumuş bir işçi gibi soralım!
-
29.01.2019 Makyavelist Siyaset !
-
15.01.2019 Seçim mi geçim mi ?
-
18.12.2018 Hatıralar benim hallerimdir...
-
11.12.2018 Sarı Yelekliler; işçi sınıfına dahil değil mi !
-
04.12.2018 Nasıl gitmek bu !
-
05.06.2018 Memleket toprağındadır kökü
-
08.05.2018 “O mahur beste çalar ‘müjgan’la ben ağlaşırız!”
-
01.05.2018 Hangi sistem demokrasiye uygun: Başkanlık mı,Parlamenter sistem mi?
-
10.04.2018 Nereden geliyorsun?
-
03.04.2018 Dünya bir sahnedir !
-
20.03.2018 Banker Kastelli’den İnek Bank’a aldatılmış olmak !
-
06.03.2018 Hayatı şiirle sevmek!
-
20.02.2018 Kendi çağında yaşa, ama onun tutsağı olma!
-
14.02.2018 ‘İhtiyaçlar’ sıralamamızı kim belirliyor!
-
30.01.2018 Ey Yağmur Bulutu, ‘Onlara sen anlat, savaş kötüdür!’ de
-
23.01.2018 En doğru ben değilim!
-
16.01.2018 Sen ne fena çocuksun !
-
09.01.2018 Devrimci geçmişlerimiz için!
-
26.12.2017 Değişirken değişmemek!
-
12.12.2017 Bir Şiirdir Şehr-i Kudüs!
-
28.11.2017 Serkan Öğretmen’in Kitap Listesi!..
-
21.11.2017 Yazı bir işe yaramalı!
-
14.11.2017 Yazsan ne yazacaksın?
-
07.11.2017 “TEOG MEOG”, bu işin sonu yok!
-
31.10.2017 Dün, Takvimde Biter
-
17.10.2017 Ahlat ağacının kokusu ...
-
10.10.2017 İnsan vefasızdır!
-
03.10.2017 Ne olacak bu çocukların hali?
-
25.04.2017 İnsan Hafızası Biriktirir!
-
04.04.2017 Seçilme yaşı 18’e inecek mi bilmem ama !...
-
28.03.2017 Böyle yazılar yazmak hüzün veriyor!
-
21.03.2017 Referanduma giderken
-
14.03.2017 Kederliyim!
-
07.03.2017 Günler geçiyor ama aynı değil!
-
28.02.2017 Kalbiniz acır işte!
-
21.02.2017 ‘’Bozuk Adalet!”
-
14.02.2017 Sen ne diyorsun!
-
07.02.2017 Trump Gelir Trump Gider!
-
31.01.2017 İnsanın Adalet Terazisi!
-
24.01.2017 Hayat alabildiğine aydınlık!
-
17.01.2017 Kırbaç! *
-
10.01.2017 İnsan ve Robotlaşan insan !
-
03.01.2017 Kötülük bu!
-
27.12.2016 Şiir ‘kötülüğü’ yensin!!
-
20.12.2016 Haberler ne haber !
-
06.12.2016 Çocukları koruyamıyorsan kendinden söz etme!
-
29.11.2016 Havana sokaklarında Nazım ve Fidel!
-
22.11.2016 ‘Dostyevskinin köpeği’!
-
15.11.2016 Ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!
-
08.11.2016 Öğrenmenin özgürlüğü!
-
25.10.2016 Özal’dan bugüne başkanlık tartışmaları!
-
18.10.2016 Devlet, ele geçirilecek bir şey midir?
-
11.10.2016 Kalbimi elime alıp üzüm gibi ezesim geliyor !
-
04.10.2016 “Her şey naylondandı o kadar!”
-
27.09.2016 “Çöl kimseyi sevmiyordu!” (Milas Lisesi mezunu bir yazardan ...)
-
20.09.2016 Şöhret dünyasının politik yakışıklısına veda!
-
06.09.2016 Ruhumuza yapışan kirler!
-
12.07.2016 Suriyeli Göçmenler ve Irkçılık sorunu!
-
28.06.2016 Sıcaklarda, sıcak politika!
-
21.06.2016 Liseli Gençleri anlamak!
-
14.06.2016 Muşlu Ezgi’nin TEOG başarısı!
-
07.06.2016 Bilim Gereksizdir (!)
-
31.05.2016 Siz hiç ‘Siyah Kuğu’ gördünüz mü?
-
24.05.2016 Yalnızlık çoğaltıyor beni!
-
17.05.2016 Nerde kaldı bu demokrasi?
-
10.05.2016 Mor Kındıralar Solmuş! *
-
03.05.2016 Aşil’in Topuğu ve Kanlı Pazar!
-
26.04.2016 Kitap mı Tablet mi?
-
19.04.2016 17 Nisan Gurbet Bayramı!
-
12.04.2016 Eleştirel düşünme(me)k!
-
05.04.2016 Kürk Mantolu Madonna ve Sabahattin Ali
-
29.03.2016 Ömür çoğaltmak!
-
22.03.2016 “Memleket isterim”!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.