- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 19 May 2021, Wednesday 15:11
- 4939 kez okundu
Hayatımızı devam ettirebilmemiz için her şeyden önce doğaya ve onun başlıca oksijen kaynağı ormanlara ihtiyacımız var. Yatlardan, katlardan, gökdelenlerden barajlardan önce ormanlara ve ormanların sağladığı ekosisteme yani tüm canlıların yaşam enerjisine ve özgürlüğüne ihtiyacımız var.
Bilim insanları , Dünyanın 1' lik alanının ormanlardan oluştuğunu söylüyorlar. Bu demek oluyor ki tüm canlı yaşamı için, insanlar için oksijen üretimini bu 1 'lik alanı kaplayan ormanlar üretiyor. Yaşam kaynağımız, soluk borumuzu dolduran havayı, oksijeni bu ormanlar üretiyor.
Peki dunya ortalaması bu. Türkiye ortalaması ne, ormanların? Dünya ortalamasının üzerinde miyiz acaba? Olsak ne iyi olur değil mi? Hayır o kadar değil ormanlık alanın Türkiye ortalaması !.
Avrupa ortalaması ise %0/0 28. Gördüğünüz gibi Avrupa ortalamasının bile altındayız. Şimdi bazen siyasetçilerin, yazarların, bazı uzman kişilerin 'ormansızlaşma!' diye bir kavram kullandıklarını görüyoruz. Ormanlık alanlarımızın gittikçe azalması, daralması, orman vasfı dışına çıkarılmasıyla oluşan orman kaybını 'ormansızlaşma' diye açıklıyorlar. işte bunu önlemek için ağaçlandırma kampanyaları adı altında kendilerini gösterecekleri, reklam edecekleri günler, etkinlikler düzenliyorlar. Efendiler ! Bir işin adını doğru koyalım . Ormansızlaşma deği,l 'ORMANSIZLAŞTIRMA'; devlet eliyle yapılan ORMANSIZLAŞTIRMA'dır işin aslı. Yani orman durup dururken mi yok oluyor, faili kim? Şimdi yangınlar falan diyecekler ama yangınlar tabiki felaket, o kadar orman alanı, tüm canlı sistemiyle birlikte bir iki saat içinde yok olup gidiyor. Ama siz yangından sonra bu alanları olduğu gibi korursanız, bir iki yıl içinde ormanın tekrar canlandığını görürsünüz; orman kendini hemen yeniler, düzenini kurmaya başlar. Doğada pes etmek yok, yenilmek yok. Ancak insan eliyle yok edilir doğa!
Ormanı koruyan yasalar, kanunlar bir şekilde siyaset eliyle baypas edilerek, işin kılıfına uydurularak yangınlardan daha vahimi yapılır. Zaten yanan alanlar korunsa orman alanı dışına çıkarılıp başka amaçlar için kullnılmasa, ormanı tapu gibi koruyan devlet yasaları işletilse, siyasetçilerin insafına bırakılmasa, yangınlar da azalır .
Şaka gibi ama son 50 yıldır orman yasaları üzerinde tam 70 kez oynanmış, bunun 20'si son on yıla ait. Siz düşünün gerisini.
Onu bunu bilmem, yaşadığımız coğrafyada yanımızdaki, yöremizdeki ormanların yok edilmesi başlı başına ORMAMSIZLAŞTIRMA' dır.
Bu ne demek; iklim değişikliğine ortam hazırlamak, pandemi türü bulaşların çoğalmasına davetiye çıkarmaktır.
Gidin okuması yazması olmayan, size göre cahil belki, ama doğayla içiçe olan insanların doğadan neler öğrendiklerini görün. Ormanın toprağı nemli tuttuğnu, ağaçlar sayesinde güneş ışınlarının emildiğini, sıcaklık dengesinin kurulduğunu, nem ve buhar döngüsüyle yağış sisteminin oluştuğunu anlatacaklardır. Bulutların ormanlık alandan yükseldiğini görüp yağışın yönünün nerden geleceğini bilir ve size söylerler. Eğer bu topraklarda yaşayan, bu coğrayayı kader bilmiş insanlar bil cümle herkes bu ORMANSIZLAŞTIRMA'nın ne demek olduğunun farkına varıp karşı çıkmazlarsa; orman ve ağaç katliamının önüne geçemezlerse, gelecek hızla kuraklık ve çölleşmedir.
Çünkü bütün felaketler insan eliyle, onların sahip oldukları ve sınırsız gibi gördükleri askeri, ekonomik ve siyasi güçler sayesinde oluyor. Çünkü bu güçleri elinde bulunduran yapılar, kuvvetler, aşağıdan doğru denetlenmezse, kontrol edilmezse, bunlar hayatı kendilerinden ibaret görüyorlar.
Şurda ya da burda yaşayan bizler, işin farkında olan bizler, günlük hayatı sahici sıradan ve basit yaşayan bizler bu işin farkına varıp geleceğimizi yok eden, hayatın canlılığını tektipleştiren 'üst akıllara' 'oligarşik akla' karşı etkili, caydırıcı bir güç durumuna gelemezsek, işimiz zor gibi.
Doğanın kimsesiz olmadığını, ağaçların, derelerin, toprağın, suyun, denizin ve tabiki kedilerin, köpeklerin, kuşların kimsesiz olmadığını, yaşamın sadece bize ait olmadığını göstermek ve görmeyenlere öğretmek zorundayız.
Yazımı bir hikaye ile bitireyim.
''Bir öğretmen öğrencileriyle her sabah iyilik, güzellik, doğanın insana sunduğu karşılıksız sevgi üzerine konuşuyordu .Yine bir sabah tam konuşmasına başlarken pencere pervazına bir kuş kondu. Kuş bir süre öttü ve uçtu. Öğretmen öğrencilerine şöyle dedi :
Bugünkü ders sona erdi !''
***
Çünkü insanın gerçek okulu, gerçek öğretmeni doğadır!
Doğaya biraz fırsat tanıyalım, soluk alsın; kendini yenilesin !
Yoksa bundan böyle insan insana sarılamadığımız gibi, bayram da yok.
Ancak böyle balkondan balkona kutlarız bayramları...
Maskelerimizi çıkarıp atacağımız, iki yüzlü olmaktan kurtulacağımız günler dileğiyle nice özgür bayramlara ...
-
28.05.2024 Siz Hiç Siyah Kuğu Gördünüz mü ?
-
10.01.2024 Şiir başka şaire git !
-
28.12.2021 Vahşi olan doğa değil kapitalizmdir !
-
09.06.2020 Yasaklarla Yaşam! ve Oruç Aruoba ...
-
12.05.2020 Korona günlerinde ortaya karışık bir yazı ...
-
30.04.2020 Sürü Bağışıklığı ve Toprağın Tuzu
-
21.04.2020 Veba , kolera, kuşpalazı , boğmaca, korona filan...
-
20.04.2020 Ne şeysin sen virüs!
-
31.03.2020 Hapissek; aklımız göçebedir !
-
24.03.2020 İçi boş bir zırh : Devletler !
-
17.03.2020 Komşumuz Dünya !
-
10.03.2020 Haberleri Kullanma Kılavuzu !
-
03.03.2020 Ey yağmur bulutu...
-
25.02.2020 Çiçek açmış badem ağaçları ...
-
18.02.2020 Açların Gözbebekleri !
-
12.02.2020 Çaya şiir koy da içelim !
-
06.05.2019 Delikanlım iyi bak yıldızlara ...
-
16.04.2019 Bu Efsane Okullara Biz de Bir Selam Uçuralım ...
-
26.03.2019 Hepimiz o aletin kölesi olduk!
-
18.03.2019 Şiir başka şaire git...
-
12.03.2019 Öğrenmenin özgürlüğü !
-
25.02.2019 Okumuş bir işçi gibi soralım!
-
29.01.2019 Makyavelist Siyaset !
-
15.01.2019 Seçim mi geçim mi ?
-
18.12.2018 Hatıralar benim hallerimdir...
-
11.12.2018 Sarı Yelekliler; işçi sınıfına dahil değil mi !
-
04.12.2018 Nasıl gitmek bu !
-
05.06.2018 Memleket toprağındadır kökü
-
08.05.2018 “O mahur beste çalar ‘müjgan’la ben ağlaşırız!”
-
01.05.2018 Hangi sistem demokrasiye uygun: Başkanlık mı,Parlamenter sistem mi?
-
10.04.2018 Nereden geliyorsun?
-
03.04.2018 Dünya bir sahnedir !
-
20.03.2018 Banker Kastelli’den İnek Bank’a aldatılmış olmak !
-
06.03.2018 Hayatı şiirle sevmek!
-
27.02.2018 “Beyaz adam; beyaz betonun yenmeyeceğini ne zaman anlayacaksın!”
-
20.02.2018 Kendi çağında yaşa, ama onun tutsağı olma!
-
14.02.2018 ‘İhtiyaçlar’ sıralamamızı kim belirliyor!
-
30.01.2018 Ey Yağmur Bulutu, ‘Onlara sen anlat, savaş kötüdür!’ de
-
23.01.2018 En doğru ben değilim!
-
16.01.2018 Sen ne fena çocuksun !
-
09.01.2018 Devrimci geçmişlerimiz için!
-
26.12.2017 Değişirken değişmemek!
-
12.12.2017 Bir Şiirdir Şehr-i Kudüs!
-
28.11.2017 Serkan Öğretmen’in Kitap Listesi!..
-
21.11.2017 Yazı bir işe yaramalı!
-
14.11.2017 Yazsan ne yazacaksın?
-
07.11.2017 “TEOG MEOG”, bu işin sonu yok!
-
31.10.2017 Dün, Takvimde Biter
-
17.10.2017 Ahlat ağacının kokusu ...
-
10.10.2017 İnsan vefasızdır!
-
03.10.2017 Ne olacak bu çocukların hali?
-
25.04.2017 İnsan Hafızası Biriktirir!
-
04.04.2017 Seçilme yaşı 18’e inecek mi bilmem ama !...
-
28.03.2017 Böyle yazılar yazmak hüzün veriyor!
-
21.03.2017 Referanduma giderken
-
14.03.2017 Kederliyim!
-
07.03.2017 Günler geçiyor ama aynı değil!
-
28.02.2017 Kalbiniz acır işte!
-
21.02.2017 ‘’Bozuk Adalet!”
-
14.02.2017 Sen ne diyorsun!
-
07.02.2017 Trump Gelir Trump Gider!
-
31.01.2017 İnsanın Adalet Terazisi!
-
24.01.2017 Hayat alabildiğine aydınlık!
-
17.01.2017 Kırbaç! *
-
10.01.2017 İnsan ve Robotlaşan insan !
-
03.01.2017 Kötülük bu!
-
27.12.2016 Şiir ‘kötülüğü’ yensin!!
-
20.12.2016 Haberler ne haber !
-
06.12.2016 Çocukları koruyamıyorsan kendinden söz etme!
-
29.11.2016 Havana sokaklarında Nazım ve Fidel!
-
22.11.2016 ‘Dostyevskinin köpeği’!
-
15.11.2016 Ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!
-
08.11.2016 Öğrenmenin özgürlüğü!
-
25.10.2016 Özal’dan bugüne başkanlık tartışmaları!
-
18.10.2016 Devlet, ele geçirilecek bir şey midir?
-
11.10.2016 Kalbimi elime alıp üzüm gibi ezesim geliyor !
-
04.10.2016 “Her şey naylondandı o kadar!”
-
27.09.2016 “Çöl kimseyi sevmiyordu!” (Milas Lisesi mezunu bir yazardan ...)
-
20.09.2016 Şöhret dünyasının politik yakışıklısına veda!
-
06.09.2016 Ruhumuza yapışan kirler!
-
12.07.2016 Suriyeli Göçmenler ve Irkçılık sorunu!
-
28.06.2016 Sıcaklarda, sıcak politika!
-
21.06.2016 Liseli Gençleri anlamak!
-
14.06.2016 Muşlu Ezgi’nin TEOG başarısı!
-
07.06.2016 Bilim Gereksizdir (!)
-
31.05.2016 Siz hiç ‘Siyah Kuğu’ gördünüz mü?
-
24.05.2016 Yalnızlık çoğaltıyor beni!
-
17.05.2016 Nerde kaldı bu demokrasi?
-
10.05.2016 Mor Kındıralar Solmuş! *
-
03.05.2016 Aşil’in Topuğu ve Kanlı Pazar!
-
26.04.2016 Kitap mı Tablet mi?
-
19.04.2016 17 Nisan Gurbet Bayramı!
-
12.04.2016 Eleştirel düşünme(me)k!
-
05.04.2016 Kürk Mantolu Madonna ve Sabahattin Ali
-
29.03.2016 Ömür çoğaltmak!
-
22.03.2016 “Memleket isterim”!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.