- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 01 May 2018, Tuesday 18:57
- 5237 kez okundu
Hayata Dair / Fikret ÇOBAN
İki ayda muhtar bile seçemiyoruz, zaman yetmiyor. Yerel örgütlerin, sendikaların seçimleri 3-5 aya yayılıyor; ama biz ne hikmetse Türkiye Cumhuriyeti Devletinin siyaset ve yönetim tarzını değiştirecek ‘başkanlık sistemine’ geçiş anlamına da gelen 24 Haziran’da seçimlere gidiyoruz. Hem parlamento oluşacak hem başkan seçilecek, bütün bunlar 2 ay içinde olup bitecek mi, birlikte göreceğiz. Daha önceki seçimler usul olarak bile olsa erkene alınacaksa mecliste tartışılır, meclis gerekli görürse seçim kararı alırdı. Demek ki başkanlık sisteminde parlamentonun bir hükmünün olmayacağı, bir dekor görevi göreceğini böylelikle şimdiden öğrenmiş olduk.
Başkanlık sistemi dünyada iki farklı şekilde uygulanıyor. Fransa gibi bazı ülkelerde hem cumhurbaşkanı hem başbakan birlikte rejimi yönetiyor. Yürütme yetkisini yani bakanlar kurulu yetkisini ikisi birlikte paylaşıyor. Özet geçiyoruz. Son karar başkanda oluyor, ama denetime ve itiraza açık.
ABD gibi bazı ülkelerde ise devlet başkanı hemen hemen tüm yürütme yetkisini kendinde topluyor. Fakat ABD’de eyalet sistemi olduğu için başkanlığın bir hükmü kalmıyor, vali gibi bir şey oluyor .
Dünyada Başkanlık sistemini uygulayan ülkelerin sayısı 38. Bunlar arasında ABD, Venezuela, Güney Kore, Meksika, Panama, Filipinler, Kenya, Kıbrıs, Brezilya, Ermenistan, Arjantin, Afganistan ve Suriye gibi ülkeler bulunuyor.
Başkanlık sistemi birkaç örnek dışında, demokratik bir siyasal sistemi sürdürememektedir. Başkanlık sistemi denemeleri özellikle Latin Amerika ülkelerinde diktatörlüklere ve askeri rejimlere dönüşmüştür. Bu nedenle, dünyada demokratik başkanlık sistemlerinden çok, demokratik olmayan başkanlık rejimlerinin uygulandığını söyleyebiliriz .
Başkanlık sistemlerinde seçimleri yalnızca bir aday kazanmakta, bu aday da kabine üyesi olan Bakanlarını atayarak yürütme organının tek gücü durumuna gelmektedir. Yürütme organının tek ve güçlü bir başkanca ele geçirildiği durumlarda Türkiye gibi demokrasi geleneği, hukuk sistemi ve demokratik kurumsal yapıları oturmamış olan ülkelerde sistemin demokratik yapıdan uzaklaşması çok kolay olabilmektedir.
Bir kişinin yürütme organını kontrol ettiği ve yasama organına karşı değil de (4 ya da 5 yılda bir yapılan seçimlerde) seçmene karşı sorumlu olması, sistemin demokratiklik niteliğine zarar vermektedir. Oysa, Parlamenter sistemlerde Hükümet, her an Parlamento tarafından güvenoyu ve güvensizlik oyu mekanizmalarıyla denetlenmektedir. Ayrıca, Parlamenter sistemlerde Meclis içinde Hükümet üyelerine karşı verilen yazılı ve sözlü soru önergeleri, Bütçe ve Araştırma Komisyonları yoluyla da Hükümet icraatları denetlenmektedir.
Bu durumda, demokratik sitemin ruhuna parlamenter sistemin daha çok uyduğu söylenebilir.
Halk tarafından seçilen güçlü bir Başkan, seçim dönemi boyunca Meclis denetiminden uzak biçimde iktidarda kaldığında sitemin demokratik yapıdan uzaklaşma riski, ciddi bir tehlike olarak mevcut olacaktır.
Başkanlık sitemlerinde sağ ve solda merkez partileri biçiminde iki siyasi partili sistem ortaya çıkmaktadır. Bu durumda, Parlamentoda çeşitlilik ve farklı görüşleri temsil olanağı da ortadan kalkmaktadır. Bu durumun eksik de olsa mevcut demokrasinin ve çoğulculuğun ruhu ile çeliştiği apaçık ortadadır.
Sonuç olarak, Türkiye’de demokratik rejimin gelişmesine ve kökleşmesine uygun olan sistem, Parlamenter sistemdir. Başkanlık sisteminin, Türkiye’yi demokratik sistemden koparma tehlikesini de beraberinde getireceği kaygısını taşıyanlar hayli çoğunluktur.
Şimdiye kadar birçok siyaset bilimci ve akademisyen tarafından başkanlık sistemi en çok otoriter rejimlere olan eğilimi artıracağı için eleştirilmiş ve bizim demokrasi geleneğimize uymadığı söylenmişti.
Çoğulcu demokratik sistemlerin vazgeçilmez ön şartı, azlığı çokluğu bir yana farklı siyasal görüşlerin örgütlenmesi ve gerektiğinde gücü oranında parlamentoda temsiliyet kazanmasıdır.
-
28.05.2024 Siz Hiç Siyah Kuğu Gördünüz mü ?
-
10.01.2024 Şiir başka şaire git !
-
28.12.2021 Vahşi olan doğa değil kapitalizmdir !
-
19.05.2021 DİKKAT : ORMANSIZLAŞTIRMA !
-
09.06.2020 Yasaklarla Yaşam! ve Oruç Aruoba ...
-
12.05.2020 Korona günlerinde ortaya karışık bir yazı ...
-
30.04.2020 Sürü Bağışıklığı ve Toprağın Tuzu
-
21.04.2020 Veba , kolera, kuşpalazı , boğmaca, korona filan...
-
20.04.2020 Ne şeysin sen virüs!
-
31.03.2020 Hapissek; aklımız göçebedir !
-
24.03.2020 İçi boş bir zırh : Devletler !
-
17.03.2020 Komşumuz Dünya !
-
10.03.2020 Haberleri Kullanma Kılavuzu !
-
03.03.2020 Ey yağmur bulutu...
-
25.02.2020 Çiçek açmış badem ağaçları ...
-
18.02.2020 Açların Gözbebekleri !
-
12.02.2020 Çaya şiir koy da içelim !
-
06.05.2019 Delikanlım iyi bak yıldızlara ...
-
16.04.2019 Bu Efsane Okullara Biz de Bir Selam Uçuralım ...
-
26.03.2019 Hepimiz o aletin kölesi olduk!
-
18.03.2019 Şiir başka şaire git...
-
12.03.2019 Öğrenmenin özgürlüğü !
-
25.02.2019 Okumuş bir işçi gibi soralım!
-
29.01.2019 Makyavelist Siyaset !
-
15.01.2019 Seçim mi geçim mi ?
-
18.12.2018 Hatıralar benim hallerimdir...
-
11.12.2018 Sarı Yelekliler; işçi sınıfına dahil değil mi !
-
04.12.2018 Nasıl gitmek bu !
-
05.06.2018 Memleket toprağındadır kökü
-
08.05.2018 “O mahur beste çalar ‘müjgan’la ben ağlaşırız!”
-
10.04.2018 Nereden geliyorsun?
-
03.04.2018 Dünya bir sahnedir !
-
20.03.2018 Banker Kastelli’den İnek Bank’a aldatılmış olmak !
-
06.03.2018 Hayatı şiirle sevmek!
-
27.02.2018 “Beyaz adam; beyaz betonun yenmeyeceğini ne zaman anlayacaksın!”
-
20.02.2018 Kendi çağında yaşa, ama onun tutsağı olma!
-
14.02.2018 ‘İhtiyaçlar’ sıralamamızı kim belirliyor!
-
30.01.2018 Ey Yağmur Bulutu, ‘Onlara sen anlat, savaş kötüdür!’ de
-
23.01.2018 En doğru ben değilim!
-
16.01.2018 Sen ne fena çocuksun !
-
09.01.2018 Devrimci geçmişlerimiz için!
-
26.12.2017 Değişirken değişmemek!
-
12.12.2017 Bir Şiirdir Şehr-i Kudüs!
-
28.11.2017 Serkan Öğretmen’in Kitap Listesi!..
-
21.11.2017 Yazı bir işe yaramalı!
-
14.11.2017 Yazsan ne yazacaksın?
-
07.11.2017 “TEOG MEOG”, bu işin sonu yok!
-
31.10.2017 Dün, Takvimde Biter
-
17.10.2017 Ahlat ağacının kokusu ...
-
10.10.2017 İnsan vefasızdır!
-
03.10.2017 Ne olacak bu çocukların hali?
-
25.04.2017 İnsan Hafızası Biriktirir!
-
04.04.2017 Seçilme yaşı 18’e inecek mi bilmem ama !...
-
28.03.2017 Böyle yazılar yazmak hüzün veriyor!
-
21.03.2017 Referanduma giderken
-
14.03.2017 Kederliyim!
-
07.03.2017 Günler geçiyor ama aynı değil!
-
28.02.2017 Kalbiniz acır işte!
-
21.02.2017 ‘’Bozuk Adalet!”
-
14.02.2017 Sen ne diyorsun!
-
07.02.2017 Trump Gelir Trump Gider!
-
31.01.2017 İnsanın Adalet Terazisi!
-
24.01.2017 Hayat alabildiğine aydınlık!
-
17.01.2017 Kırbaç! *
-
10.01.2017 İnsan ve Robotlaşan insan !
-
03.01.2017 Kötülük bu!
-
27.12.2016 Şiir ‘kötülüğü’ yensin!!
-
20.12.2016 Haberler ne haber !
-
06.12.2016 Çocukları koruyamıyorsan kendinden söz etme!
-
29.11.2016 Havana sokaklarında Nazım ve Fidel!
-
22.11.2016 ‘Dostyevskinin köpeği’!
-
15.11.2016 Ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!
-
08.11.2016 Öğrenmenin özgürlüğü!
-
25.10.2016 Özal’dan bugüne başkanlık tartışmaları!
-
18.10.2016 Devlet, ele geçirilecek bir şey midir?
-
11.10.2016 Kalbimi elime alıp üzüm gibi ezesim geliyor !
-
04.10.2016 “Her şey naylondandı o kadar!”
-
27.09.2016 “Çöl kimseyi sevmiyordu!” (Milas Lisesi mezunu bir yazardan ...)
-
20.09.2016 Şöhret dünyasının politik yakışıklısına veda!
-
06.09.2016 Ruhumuza yapışan kirler!
-
12.07.2016 Suriyeli Göçmenler ve Irkçılık sorunu!
-
28.06.2016 Sıcaklarda, sıcak politika!
-
21.06.2016 Liseli Gençleri anlamak!
-
14.06.2016 Muşlu Ezgi’nin TEOG başarısı!
-
07.06.2016 Bilim Gereksizdir (!)
-
31.05.2016 Siz hiç ‘Siyah Kuğu’ gördünüz mü?
-
24.05.2016 Yalnızlık çoğaltıyor beni!
-
17.05.2016 Nerde kaldı bu demokrasi?
-
10.05.2016 Mor Kındıralar Solmuş! *
-
03.05.2016 Aşil’in Topuğu ve Kanlı Pazar!
-
26.04.2016 Kitap mı Tablet mi?
-
19.04.2016 17 Nisan Gurbet Bayramı!
-
12.04.2016 Eleştirel düşünme(me)k!
-
05.04.2016 Kürk Mantolu Madonna ve Sabahattin Ali
-
29.03.2016 Ömür çoğaltmak!
-
22.03.2016 “Memleket isterim”!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.