- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 31 March 2020, Tuesday 9:57
- 6017 kez okundu
Psikiyatri bilimine göre çok düşünmek hastalık hallerinden biridir. Peki ya çok okumak. Gözlerin yırtılır gibi oluncaya kadar okumak, o yararlı mı? Bilmem, değildir herhalde.
Dünya pandemi tehlikesinde. Dolayısıyle evlerdeyiz. Kendimizleyiz. Kendimizi kendimizle zaman geçirmeye zorluyoruz, alışıyoruz. İnsan eve kapatılmışsa, hapisse, aklı göçebedir der, Borges. Öyledir, yoksa nasıl tutarsınız insanı aynı mekan ve zamanlarda. Ondandır anılara, eski fotoğraflara dalıp durmamız. Sığınacak bir evimiz var ama o yetmiyor, esas anılar, orda yaşanmışlıklar gelip gelip aklımıza yerleşiyor. Sıraya da koyamıyoruz, beni de beni de hatırla daha mutlu olursun, yeniden yaşarsın, ömür uzatmış olursun, deyip duruyor anılar... Eskiden güzel günler ileride, onu kendi ellerimizle biz var edeceğiz derdik, şimdi güzel günler eskide kaldı deyip, anılara sığınıyoruz. Annemin naftalin kokulu çeyiz sandığı gibi duruyor gözümün önünde anılar.
Katı olan her şey buharlaşıyor. Nasıldı o, tam olarak alayım buraya.
"Katı olan her şey buharlaşıyor, kutsal olan her şey dünyavileşiyor ve en sonunda insan hayatın gerçek koşullarıyla yüzleşiyor. Modern burjuva devletleri, böylesine kudretli güçlü olmasına ragmen, bir büyücüye benzeyen yer altı güçlerini kontrol edemez hale geliyor. " Engels ve Marks'ın birlikte yazdıkları Kominist Manifesto’da yer alan, akıllarda kalan bir bölümdür bu 'katı olan her şey buharlaşıyor' sözü de ana cümlesidir.
Modern toplumla birlikte feodol ilişkilerin çözüldüğünü anlattığı bir bölüm. Her şey değişiyor, asla tartışılmaz denilen kutsiyet içeren kavramlar bile gündelik hayatın tartışma konusu oluyor. Devlet gibi, din gibi katı şeylerin bile değiştiğini buharlaştıgını anlattığı bölüm. İnsanları birbirinden koparan, korkutan her şey buharlaşıyor. İnsan artık kendisiyle ve doğayla başbaşa kalıyor. Sömürünün ve sermaye düzeninin sürmesi adına yaratılan manevi değerler, ahlak, kültür, sanat ve kentler vb... her şey buharlaşıp bitince, insan kendisiyle ve benzeriyle başbaşa kalacak ve bunların hepsinin ne işe yaradığının farkına varacak, kime hizmet ettiğini görecek ve bu sayede insanlık tüm zincirlerini kırıp gerçek hayatla yani kendisiyle yüzleşecektir.
Şimdi bütün bunları düşünürken, korona günlerini evde hapis yaşarken, dünya sınırları, kültürleri, güçleri bir virüs karşısında biçare duruma düşmüşken 'Marks haklı' diyor insan.
Katı olan her şey buharlaşıyor sözüne atıf olarak 'Canavarlar Zamanı 'makalesinde Antonio Gramsci de şöyle devam eder: " ...tamam eski yok oluyor ama yeni de doğamıyor, doğum gecikiyor çünkü canavarlar zamanı" Gramsci’nin ‘Hapishane Defterleri'nde bahsettiği canavarlar zamanı 1930'lu yıllar dünyasının devletleridir.
Marks ve Gramsci’nin canavar imgesi burjuva sınıfın sahip olduğu devlet düzenidir. İnsana dayattığı yaşam biçimidir. Marks Kominist Manifesto'da olduğu gibi ünlü eseri Kapital'de iki üç kez kan emici canavarlar, vampirler imgesini kullanır. O zamanlar çocuk ölümlerinin çok olmasından, güvencesiz çalışmadan kaynaklı alt sınıfın yaşam koşulları o kadar berbat ki, bu vampirler metaforunu kan emici burjuvazi ifadesini kullanıyor.
Şimdi de bir canavar var kapımızda. Bizleri içeri tıktı, evlerimize hapsetti. Bu göze görünmez canavarın hayatlarımızı tehdit edeceği dünyanın gidişatından belliydi. Kuş gribi, domuz giribi, sars , mers derken bir hayalet gibi dünyamızı alt üst eden covid 19 namı diğer adıyla korona.
Sonuç olarak insanlığa belâ edilen bu kötülüklerin başı; kural ,vicdan tanımayan varsa yoksa kâr, daha çok kar diyen sermaye düzenleridir. Aslında insanlığa sunduğu hiçbir şey yok ama sahip olduğu güç, kudret sayesinde hükmünü sürdürüyorlar.
Böyle gider mi? İnsanlık; sermaye düzenlerinin sahip olduğu yönetim biçimlerini, kültürleri, değerleri, ahlâk ve adalet anlayışlarını aşarak, değiştirerek; daha sosyal, daha kamusal olana, doğayla ve insanla iyi geçinmeyi esas alan sistem arayışlarına yönelir mi?
Soru bu?
Demlenmiş sözler...
“İnsanın öğretmeninin doğa
Kitabının insanlık
Okulunun hayat olduğu günler gelecek mi?” ( Halil Cibran)
-
28.05.2024 Siz Hiç Siyah Kuğu Gördünüz mü ?
-
10.01.2024 Şiir başka şaire git !
-
28.12.2021 Vahşi olan doğa değil kapitalizmdir !
-
19.05.2021 DİKKAT : ORMANSIZLAŞTIRMA !
-
09.06.2020 Yasaklarla Yaşam! ve Oruç Aruoba ...
-
12.05.2020 Korona günlerinde ortaya karışık bir yazı ...
-
30.04.2020 Sürü Bağışıklığı ve Toprağın Tuzu
-
21.04.2020 Veba , kolera, kuşpalazı , boğmaca, korona filan...
-
20.04.2020 Ne şeysin sen virüs!
-
24.03.2020 İçi boş bir zırh : Devletler !
-
17.03.2020 Komşumuz Dünya !
-
10.03.2020 Haberleri Kullanma Kılavuzu !
-
03.03.2020 Ey yağmur bulutu...
-
25.02.2020 Çiçek açmış badem ağaçları ...
-
18.02.2020 Açların Gözbebekleri !
-
12.02.2020 Çaya şiir koy da içelim !
-
06.05.2019 Delikanlım iyi bak yıldızlara ...
-
16.04.2019 Bu Efsane Okullara Biz de Bir Selam Uçuralım ...
-
26.03.2019 Hepimiz o aletin kölesi olduk!
-
18.03.2019 Şiir başka şaire git...
-
12.03.2019 Öğrenmenin özgürlüğü !
-
25.02.2019 Okumuş bir işçi gibi soralım!
-
29.01.2019 Makyavelist Siyaset !
-
15.01.2019 Seçim mi geçim mi ?
-
18.12.2018 Hatıralar benim hallerimdir...
-
11.12.2018 Sarı Yelekliler; işçi sınıfına dahil değil mi !
-
04.12.2018 Nasıl gitmek bu !
-
05.06.2018 Memleket toprağındadır kökü
-
08.05.2018 “O mahur beste çalar ‘müjgan’la ben ağlaşırız!”
-
01.05.2018 Hangi sistem demokrasiye uygun: Başkanlık mı,Parlamenter sistem mi?
-
10.04.2018 Nereden geliyorsun?
-
03.04.2018 Dünya bir sahnedir !
-
20.03.2018 Banker Kastelli’den İnek Bank’a aldatılmış olmak !
-
06.03.2018 Hayatı şiirle sevmek!
-
27.02.2018 “Beyaz adam; beyaz betonun yenmeyeceğini ne zaman anlayacaksın!”
-
20.02.2018 Kendi çağında yaşa, ama onun tutsağı olma!
-
14.02.2018 ‘İhtiyaçlar’ sıralamamızı kim belirliyor!
-
30.01.2018 Ey Yağmur Bulutu, ‘Onlara sen anlat, savaş kötüdür!’ de
-
23.01.2018 En doğru ben değilim!
-
16.01.2018 Sen ne fena çocuksun !
-
09.01.2018 Devrimci geçmişlerimiz için!
-
26.12.2017 Değişirken değişmemek!
-
12.12.2017 Bir Şiirdir Şehr-i Kudüs!
-
28.11.2017 Serkan Öğretmen’in Kitap Listesi!..
-
21.11.2017 Yazı bir işe yaramalı!
-
14.11.2017 Yazsan ne yazacaksın?
-
07.11.2017 “TEOG MEOG”, bu işin sonu yok!
-
31.10.2017 Dün, Takvimde Biter
-
17.10.2017 Ahlat ağacının kokusu ...
-
10.10.2017 İnsan vefasızdır!
-
03.10.2017 Ne olacak bu çocukların hali?
-
25.04.2017 İnsan Hafızası Biriktirir!
-
04.04.2017 Seçilme yaşı 18’e inecek mi bilmem ama !...
-
28.03.2017 Böyle yazılar yazmak hüzün veriyor!
-
21.03.2017 Referanduma giderken
-
14.03.2017 Kederliyim!
-
07.03.2017 Günler geçiyor ama aynı değil!
-
28.02.2017 Kalbiniz acır işte!
-
21.02.2017 ‘’Bozuk Adalet!”
-
14.02.2017 Sen ne diyorsun!
-
07.02.2017 Trump Gelir Trump Gider!
-
31.01.2017 İnsanın Adalet Terazisi!
-
24.01.2017 Hayat alabildiğine aydınlık!
-
17.01.2017 Kırbaç! *
-
10.01.2017 İnsan ve Robotlaşan insan !
-
03.01.2017 Kötülük bu!
-
27.12.2016 Şiir ‘kötülüğü’ yensin!!
-
20.12.2016 Haberler ne haber !
-
06.12.2016 Çocukları koruyamıyorsan kendinden söz etme!
-
29.11.2016 Havana sokaklarında Nazım ve Fidel!
-
22.11.2016 ‘Dostyevskinin köpeği’!
-
15.11.2016 Ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!
-
08.11.2016 Öğrenmenin özgürlüğü!
-
25.10.2016 Özal’dan bugüne başkanlık tartışmaları!
-
18.10.2016 Devlet, ele geçirilecek bir şey midir?
-
11.10.2016 Kalbimi elime alıp üzüm gibi ezesim geliyor !
-
04.10.2016 “Her şey naylondandı o kadar!”
-
27.09.2016 “Çöl kimseyi sevmiyordu!” (Milas Lisesi mezunu bir yazardan ...)
-
20.09.2016 Şöhret dünyasının politik yakışıklısına veda!
-
06.09.2016 Ruhumuza yapışan kirler!
-
12.07.2016 Suriyeli Göçmenler ve Irkçılık sorunu!
-
28.06.2016 Sıcaklarda, sıcak politika!
-
21.06.2016 Liseli Gençleri anlamak!
-
14.06.2016 Muşlu Ezgi’nin TEOG başarısı!
-
07.06.2016 Bilim Gereksizdir (!)
-
31.05.2016 Siz hiç ‘Siyah Kuğu’ gördünüz mü?
-
24.05.2016 Yalnızlık çoğaltıyor beni!
-
17.05.2016 Nerde kaldı bu demokrasi?
-
10.05.2016 Mor Kındıralar Solmuş! *
-
03.05.2016 Aşil’in Topuğu ve Kanlı Pazar!
-
26.04.2016 Kitap mı Tablet mi?
-
19.04.2016 17 Nisan Gurbet Bayramı!
-
12.04.2016 Eleştirel düşünme(me)k!
-
05.04.2016 Kürk Mantolu Madonna ve Sabahattin Ali
-
29.03.2016 Ömür çoğaltmak!
-
22.03.2016 “Memleket isterim”!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.