- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 17 March 2020, Tuesday 8:19
- 2677 kez okundu
Aralık ayında Çin'de başlayan Coronavirus bize uzaktı ve sadece haber olarak bakıyorduk. ‘Her kış mevsimi çıkarırlar böyle salgın bir hastalık, amaaan’ deyip geçiyorduk. Günler geçtikçe çember daraldı, bizi de içine aldı. Artık kaçacak yerimiz kalmadı. Çünkü hepimiz dünya denilen küresel bir köyde yaşıyoruz. O kadar içiçe ve komşuyuz artık. Devletlerin, büyük güçlerin; savaşlarla, işgallerle çizdikleri sınırlar da bir işe yaramadı, Çin Seddi bile bir işe yaramadı ki salgın duvarları aştı. Biz donumuzu giyene kadar dünyayı dolaştı. Demekki çağımız sınırların işe yaramadığı bir çağdır. O sınırlar ideolojilerde, çıkarlarda kaldı. Dünya tek; insanlık tek bir halk artık. Kötü bir hastalık da olsa Coranovirus insanlığın kaderinin ortak olduğunu gösterdi .
Demem o ki hepimiz bu dünyada yaşıyoruz. Süregiden bütün eşitsizliklere, savaşlara rağmen doğa dediğimiz büyük döngü, insanlar hayat sürsünler diye bizim bozduğumuz dünya eko sistemini dengelemek için çırpınıp duruyor.
Burada benim aklıma büyük bir dua geliyor. Uygar dünyanın yeryüzünden kökünü kazıdığı Kızılderililere ait bir dua:
'Sabahları güneş sana taze enerji getirsin. Geceleri ay seni yavaşca sağaltsın. Yağmur endişelerini alıp götürsün. Rüzgar varlığına taptaze güç üflesin. Dünyada nazikçe yürüyesin ve bütün yaşamın boyunca hayatın güzelliğini tadasın.'
Gerçek olan; kapitalizmin son bir kaç yüzyılda yeryüzünde yarattığı tahribat, eşitsizlikler, insan ve doğa sömürüsünün sınır tanımadığı adalet ve düzen anlayışıyla uyguladığı hayat tarsi, dünya denilen bu küresel köye böyle bir son hazırlamıştır.
Çağlar öncesinden Filozof Diogenes şöyle der: ''Hayatla ilgili yanlış fikirlere sahip olan insan sayısı gün geçtikçe artıyor, çünkü koyunlar gibi hastalığı birbirlerinden kapıyorlar.''
Sağlıklı, mutlu ve özgür bir şekilde yaşamak için gerekli olan ihtiyaçlar sıralamamızı neye göre belirliyoruz. Gerçekten biz istediğimiz için mi, onlar olmazsa mutlu olmayacağımız için mi? Lüks tüketim, lüks arabalar, lüks binalar bizi coronavirüsten, kötü hastalıklardan koruyor mu, daha iyi yaşamamızı sağlıyor mu?
Kapitalist küresel düzen öyle bir sistem kurmuş ki; bizim ihtiyaçlar sıralamamızı kendi zenginleşme önceliğine göre yapıyor. Lüks yiyecek ve içeçekler bizi kötü hastalıklardan korumadığı gibi bedenimizin sağlıklı kalmasını sağlamıyor ama tıkabasa tüketiyoruz işte.
Coronavirus salgını sınır tanımadığı gibi zengin fakir ayrımı da yapmıyor. Ünlü film artistleri, siyasetçiler, popüler futbolcu Ronaldo bile bu hastalığa yakalanmış durumda. Onların kendini koruyamadığı yerde alt gelir guruplarını varoşlarda yaşayanları, sınır boylarında yaşam mücedelesi veren göçmenleri düşünün. Gazetelerde okuduk , Ronaldo çocuklarıyla birlikte bu salgın geçinceye ve tedavi oluncaya kadar bir ada satın almış ve oraya yerleşmiş. Eeee fakirler ne alsın; kaldıysa makarna, kolanya ...
Daha az demokrasi, dengesi bozulan doğa ve kısıtlanan özgrlükler; bunun yerine daha çok güvenlik, daha çok baskı, daha gösterişli tüketim merkezlerinin egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz artık. Bu durumları olağanmış gibi çoğunluk kabullendi. Herkes demiyorum, orada ya da burada tepkisini, itirazını, isyanını gösteren 'insan kitlesi' az da olsa var tabi ki.
Coronavirüs çağın tüketim anlayışının ortaya çıkardığı dıştan bir virus, yavaş yavaş teker teker hepimizi buluyor. Ama esas virüs içimizde, vicdanımızda, vicdanlarımızın körlüğünde.. Önce ondan kurtulmamız lazım.
Işte o zaman yeni bir gelecek şansımız var. Ben buna inanıyorum.
Demlenmiş sözler....
Nasıl olsa dayanacaksın, insansın. Kendin söyledin insan. Düşün bir, kimler nelere dayanmadı, dayanacaksın ve yeni bir kişilik yaratacaksın... (Ferit Edgü )
-
28.05.2024 Siz Hiç Siyah Kuğu Gördünüz mü ?
-
10.01.2024 Şiir başka şaire git !
-
28.12.2021 Vahşi olan doğa değil kapitalizmdir !
-
19.05.2021 DİKKAT : ORMANSIZLAŞTIRMA !
-
09.06.2020 Yasaklarla Yaşam! ve Oruç Aruoba ...
-
12.05.2020 Korona günlerinde ortaya karışık bir yazı ...
-
30.04.2020 Sürü Bağışıklığı ve Toprağın Tuzu
-
21.04.2020 Veba , kolera, kuşpalazı , boğmaca, korona filan...
-
20.04.2020 Ne şeysin sen virüs!
-
31.03.2020 Hapissek; aklımız göçebedir !
-
24.03.2020 İçi boş bir zırh : Devletler !
-
10.03.2020 Haberleri Kullanma Kılavuzu !
-
03.03.2020 Ey yağmur bulutu...
-
25.02.2020 Çiçek açmış badem ağaçları ...
-
18.02.2020 Açların Gözbebekleri !
-
12.02.2020 Çaya şiir koy da içelim !
-
06.05.2019 Delikanlım iyi bak yıldızlara ...
-
16.04.2019 Bu Efsane Okullara Biz de Bir Selam Uçuralım ...
-
26.03.2019 Hepimiz o aletin kölesi olduk!
-
18.03.2019 Şiir başka şaire git...
-
12.03.2019 Öğrenmenin özgürlüğü !
-
25.02.2019 Okumuş bir işçi gibi soralım!
-
29.01.2019 Makyavelist Siyaset !
-
15.01.2019 Seçim mi geçim mi ?
-
18.12.2018 Hatıralar benim hallerimdir...
-
11.12.2018 Sarı Yelekliler; işçi sınıfına dahil değil mi !
-
04.12.2018 Nasıl gitmek bu !
-
05.06.2018 Memleket toprağındadır kökü
-
08.05.2018 “O mahur beste çalar ‘müjgan’la ben ağlaşırız!”
-
01.05.2018 Hangi sistem demokrasiye uygun: Başkanlık mı,Parlamenter sistem mi?
-
10.04.2018 Nereden geliyorsun?
-
03.04.2018 Dünya bir sahnedir !
-
20.03.2018 Banker Kastelli’den İnek Bank’a aldatılmış olmak !
-
06.03.2018 Hayatı şiirle sevmek!
-
27.02.2018 “Beyaz adam; beyaz betonun yenmeyeceğini ne zaman anlayacaksın!”
-
20.02.2018 Kendi çağında yaşa, ama onun tutsağı olma!
-
14.02.2018 ‘İhtiyaçlar’ sıralamamızı kim belirliyor!
-
30.01.2018 Ey Yağmur Bulutu, ‘Onlara sen anlat, savaş kötüdür!’ de
-
23.01.2018 En doğru ben değilim!
-
16.01.2018 Sen ne fena çocuksun !
-
09.01.2018 Devrimci geçmişlerimiz için!
-
26.12.2017 Değişirken değişmemek!
-
12.12.2017 Bir Şiirdir Şehr-i Kudüs!
-
28.11.2017 Serkan Öğretmen’in Kitap Listesi!..
-
21.11.2017 Yazı bir işe yaramalı!
-
14.11.2017 Yazsan ne yazacaksın?
-
07.11.2017 “TEOG MEOG”, bu işin sonu yok!
-
31.10.2017 Dün, Takvimde Biter
-
17.10.2017 Ahlat ağacının kokusu ...
-
10.10.2017 İnsan vefasızdır!
-
03.10.2017 Ne olacak bu çocukların hali?
-
25.04.2017 İnsan Hafızası Biriktirir!
-
04.04.2017 Seçilme yaşı 18’e inecek mi bilmem ama !...
-
28.03.2017 Böyle yazılar yazmak hüzün veriyor!
-
21.03.2017 Referanduma giderken
-
14.03.2017 Kederliyim!
-
07.03.2017 Günler geçiyor ama aynı değil!
-
28.02.2017 Kalbiniz acır işte!
-
21.02.2017 ‘’Bozuk Adalet!”
-
14.02.2017 Sen ne diyorsun!
-
07.02.2017 Trump Gelir Trump Gider!
-
31.01.2017 İnsanın Adalet Terazisi!
-
24.01.2017 Hayat alabildiğine aydınlık!
-
17.01.2017 Kırbaç! *
-
10.01.2017 İnsan ve Robotlaşan insan !
-
03.01.2017 Kötülük bu!
-
27.12.2016 Şiir ‘kötülüğü’ yensin!!
-
20.12.2016 Haberler ne haber !
-
06.12.2016 Çocukları koruyamıyorsan kendinden söz etme!
-
29.11.2016 Havana sokaklarında Nazım ve Fidel!
-
22.11.2016 ‘Dostyevskinin köpeği’!
-
15.11.2016 Ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!
-
08.11.2016 Öğrenmenin özgürlüğü!
-
25.10.2016 Özal’dan bugüne başkanlık tartışmaları!
-
18.10.2016 Devlet, ele geçirilecek bir şey midir?
-
11.10.2016 Kalbimi elime alıp üzüm gibi ezesim geliyor !
-
04.10.2016 “Her şey naylondandı o kadar!”
-
27.09.2016 “Çöl kimseyi sevmiyordu!” (Milas Lisesi mezunu bir yazardan ...)
-
20.09.2016 Şöhret dünyasının politik yakışıklısına veda!
-
06.09.2016 Ruhumuza yapışan kirler!
-
12.07.2016 Suriyeli Göçmenler ve Irkçılık sorunu!
-
28.06.2016 Sıcaklarda, sıcak politika!
-
21.06.2016 Liseli Gençleri anlamak!
-
14.06.2016 Muşlu Ezgi’nin TEOG başarısı!
-
07.06.2016 Bilim Gereksizdir (!)
-
31.05.2016 Siz hiç ‘Siyah Kuğu’ gördünüz mü?
-
24.05.2016 Yalnızlık çoğaltıyor beni!
-
17.05.2016 Nerde kaldı bu demokrasi?
-
10.05.2016 Mor Kındıralar Solmuş! *
-
03.05.2016 Aşil’in Topuğu ve Kanlı Pazar!
-
26.04.2016 Kitap mı Tablet mi?
-
19.04.2016 17 Nisan Gurbet Bayramı!
-
12.04.2016 Eleştirel düşünme(me)k!
-
05.04.2016 Kürk Mantolu Madonna ve Sabahattin Ali
-
29.03.2016 Ömür çoğaltmak!
-
22.03.2016 “Memleket isterim”!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.