• 22 March 2016, Tuesday 18:26
FikretÇoban

Fikret Çoban

“Memleket isterim”!

Hayata Dair / Fikret ÇOBAN

Soru bir: Bu gidişattan memnun musunuz ?

Bu olup bitenlere alışacak mısınız ?

Soru iki: Kendinizi güvende ve huzurda hissediyor musunuz ?

Devlet dediğimiz aygıt sizin işlerinizi kolaylaştırıyor mu?

“Bu benim devletim, tabii ki benim güvenliğinden o sorumlu ve ben devletime güveniyorum” diyor musunuz ?

Demek istiyorum ki; korkusuzca, endişe etmeden toprağınıza sağlam basıyor musunuz?

Yoksa her an sizi de bulabilecek korkusuyla bir terör depremi algısı içinde misiniz?

Efendim, açıkça soruyorum:

Bu topraklarda yaşadığınıza memnun musunuz?

Denizi, doğası, portakal ağaçları ve zeytinleriyle meşhur; horonı, efesi, halayları meşhur; Mevlana’sı, Yunus’u, Nazım’ıyla meşhur bu topraklarda doğup büyümüş olmak, bu kaderi, bu insan masumiyetini yaşamış biri olarak elbette memnunum.

Bu değil benim sorum?

Cevabını alamadığım gibi ben de cevabını yazamadım halâ ...

Nazım’ın, Davet şiirinde betimlediği gibi, Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket dediği Anadolu, kavimler kapısı, kültürler beşiği Anadolu .. Dolu olduğu için Anadolu olan bu topraklar, bu yaşatılanlara reva mıdır?

Bu topraklarda yaşayan insanların birey olarak ne birikimleri, ne yetenekleri var görülüyor mu?

Bunlar üzerinden hayat, bunlar üzerinden politika gelişiyor mu?

Kötümser bir ruh hali, kavgalı bir ruh hali, her an her şeyin olabileceği, bizi de içine alabileceği bir ruh hali, sahi nereye kadar gider bu?

Ekonomiye, girişimciliğe, çarşıya-pazara, sanata, müziğe, inancımıza, kültürümüze ve elbetteki tarihimize katkısı var mı bunun?                       

Anadolu bir desen, nakış nakış dokunmuş bir desen, kim bozabilir ki bu dokuyu. Soldurulmak istenebilir, zamanın ruhu iyi okunmamış olabilir, ama bu deseni bozamaz.

Yani kardeşim, bakıyorsun bu topraklar ne üretiyor? Ne güzellikler sunuyor insana?

Diğer taraftan terör, şiddet sarmalı, bir türlü çözülemeyen kangren olmuş insanın canını yakıp duran sorunlar?

Ya bu insanlar; denize, ırmaklara, portakala, zeytine, çaya, çiçeğe, çocuğa, kediye köpeğe dokunmuyor mu hiç ...

Benim hızımı, kabarmış duygularımı ancak bir şiir yatıştırabilir.

Şiirle kalın !

 

 

Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

 

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

 

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

 

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikâyet ölümden olsun.

(Cahit Sıtkı Tarancı)

 

Demlenmiş sözler ...

Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti,

çünkü iki kişiydik!

                                                  (Özdemir Asaf)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık