- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 20 April 2020, Monday 9:37
- 2508 kez okundu
‘Bir varmış bir yokmuş’, ‘evvel zaman içinde’ diye başlayan eski zaman masallarını ninelerinden dinleyerek büyümüş çocuklardık biz. Uzun kış gecelerinde masal da masal diye tuturduğumuz saatler vardı. O saat geldi mi masal dinlemeden uyumak yok, başka türlü kurtulamazlardı bizden; masal anlatılacak ve çocuklar uyuyacak.
Yakın zamanda ‘bir varmış bir yokmuş’ diye başlamaz artık çocukların masalları, büyükler yatırır dizine çocuğu, başlar korona günlerini anlatmaya... Yaşadığımız hayatın kendisi hem gerçek hem masal gibi.
Kötü sonlar, görünmez canavarlar, ıssız sokaklar, kefen giymiş insanlar, yanyana kazılmış binlerce mezar, cam mekanlardan konuşan insanlar, bir benzerini gördü mü kaçan, yön değiştiren insanlar.. Daha dün böyle degildi, ne oldu bu insanlara?... Sokaklarda yalnız kalmış, oraya buraya koşturup duran köpekler, köpeklerin çokluğundan şeytan görmüşe dönen kediler, ağaç başından inmeyen kuşlar...
Tam bir hayalet sokaklar.
Var mı yok mu, canlı mı degil mi 0,0001 milimetrik bir şeyin, görünmez bir canavarın esiri olmuştu dünya, insanlar evlere tıkılmış, günlerce hapis, gitmediği yer kalmayan bir virüs adı, o zamanlar koronavirus, bilimsel adı covid 19, özellikle yaşlı insanları sıraya koymuş öldürüp duruyordu, diye başlayan gercek mi, masal mı, ironi mi belli olmayan karantina günleriydi.
Büyük devletler, onların başkanları, orduları, büyük bankaları, uzay üstleri, menzilli füzeleri, nükleer santralleri bir işe yaramamış, oralarda in cin top oynuyordu. Hepsi köşe bucak bu 0,0001'lik varlığı bile belli olmayan virüsten kaçıyorlardı.
Artık korku filmleri degil, efsaneler degil, bizzat hayatın kendisi korku ve efsaneydi. Doktarlar hastalığa yakalanıyor, 15 gün sonra ölüyorlardı. Içlerinden biri vardı yüzü, huyu bakışı her şeyiyle insan bir doktor, ‘gerekirse virüsü yenmek için benim bedenimi denek olarak kullanabilirsiniz’ diyordu ve sonra ölüyordu. İzole edilmiş cesedi , binlerce mezardan birine gömülüyor ve ailesine bir numara veriliyordu. Salgın bittikten sonra, virüs yenildikten sonra, insanların yaşam garantisi sağlandıktan sonra mezarlara gidilebilecekti.
Akşam oldu mu herkes rakamlarla ve ülkelerle konuşuyordu. Sayılar havada uçuşuyordu. Hasta sayısı rakam, yoğun bakım rakam, ölen insan rakam yaş aralıkları rakam, dünya sıralaması rakam...
Makam sahibi olanlar akşam olunca biz şu konuda daha iyiyiz, ölüm oranlarımız dünyaya göre ortalardayız, ama niye Yunanistan’da , Guney Kore’de , Küba’da, Almanya’da, Vietnam’da virüs yayılımı neden az, ölüm neden yok diye soramıyordu... Biz ölümlü ülkelerle, İtalya, ABD, İspanya, İran'la yarışıyorduk, onlarla kendimizi mukayese ediyor, topluma böyle enjekte ediyorduk. İnsanlar ölüme, yaşlı insanların ölümüne alışmıştı...
Yalnız yaşayan kimsesiz yaşlı insanların bilmeden sokağa çıkması alaya alınıyor, gençler tarafından kameraya alınıyor, sosyal paylaşım sitelerinde yayımlanıyordu.
Sonra bir maske tartışması vardı. Dünya sağlık örgütü bir takmayın, bir takın diyordu, insanlar yakın anlıyordu, maskeleri yakıyorlardı. Sonra takılmasına karar veriliyor bu sefer de bizde kim dağıtacak, ücretli mi ücretsiz mi olacak tartışması günlerce sürüyordu. Maskelere en kolay şekliyle herkes her yerden ulaşabilecekken, iş siyasete dökülüyor, arap saçına dönüyordu...
Bir varmış bir yokmuş ... İnsanlar evlerde hapisti ama okuyordu, yazıyordu.. Böyle dar zamanlarda üretilir sanat, efebiyat, felsefe; bunu biliyordu... Sorup sorgulamaya zaman vardı. Düşünenler vardı, düşündüklerini korkusuzca yazanlar vardı. Geleceğe ışık tutan fikirler dinleniyordu. Bilim eski görkemli günlerine doğru ilerliyordu... Dünya, bilim ne diyecek diye bekliyordu. Kurtuluş bilim insanlarının bulacağı virüs aşısındaydı...
Demlenmiş sözler...
“Bir gün benim fikirlerim bilimle çelişirse bilimi esas alın.” M.Kemal Atatürk
-
28.05.2024 Siz Hiç Siyah Kuğu Gördünüz mü ?
-
10.01.2024 Şiir başka şaire git !
-
28.12.2021 Vahşi olan doğa değil kapitalizmdir !
-
19.05.2021 DİKKAT : ORMANSIZLAŞTIRMA !
-
09.06.2020 Yasaklarla Yaşam! ve Oruç Aruoba ...
-
12.05.2020 Korona günlerinde ortaya karışık bir yazı ...
-
30.04.2020 Sürü Bağışıklığı ve Toprağın Tuzu
-
21.04.2020 Veba , kolera, kuşpalazı , boğmaca, korona filan...
-
31.03.2020 Hapissek; aklımız göçebedir !
-
24.03.2020 İçi boş bir zırh : Devletler !
-
17.03.2020 Komşumuz Dünya !
-
10.03.2020 Haberleri Kullanma Kılavuzu !
-
03.03.2020 Ey yağmur bulutu...
-
25.02.2020 Çiçek açmış badem ağaçları ...
-
18.02.2020 Açların Gözbebekleri !
-
12.02.2020 Çaya şiir koy da içelim !
-
06.05.2019 Delikanlım iyi bak yıldızlara ...
-
16.04.2019 Bu Efsane Okullara Biz de Bir Selam Uçuralım ...
-
26.03.2019 Hepimiz o aletin kölesi olduk!
-
18.03.2019 Şiir başka şaire git...
-
12.03.2019 Öğrenmenin özgürlüğü !
-
25.02.2019 Okumuş bir işçi gibi soralım!
-
29.01.2019 Makyavelist Siyaset !
-
15.01.2019 Seçim mi geçim mi ?
-
18.12.2018 Hatıralar benim hallerimdir...
-
11.12.2018 Sarı Yelekliler; işçi sınıfına dahil değil mi !
-
04.12.2018 Nasıl gitmek bu !
-
05.06.2018 Memleket toprağındadır kökü
-
08.05.2018 “O mahur beste çalar ‘müjgan’la ben ağlaşırız!”
-
01.05.2018 Hangi sistem demokrasiye uygun: Başkanlık mı,Parlamenter sistem mi?
-
10.04.2018 Nereden geliyorsun?
-
03.04.2018 Dünya bir sahnedir !
-
20.03.2018 Banker Kastelli’den İnek Bank’a aldatılmış olmak !
-
06.03.2018 Hayatı şiirle sevmek!
-
27.02.2018 “Beyaz adam; beyaz betonun yenmeyeceğini ne zaman anlayacaksın!”
-
20.02.2018 Kendi çağında yaşa, ama onun tutsağı olma!
-
14.02.2018 ‘İhtiyaçlar’ sıralamamızı kim belirliyor!
-
30.01.2018 Ey Yağmur Bulutu, ‘Onlara sen anlat, savaş kötüdür!’ de
-
23.01.2018 En doğru ben değilim!
-
16.01.2018 Sen ne fena çocuksun !
-
09.01.2018 Devrimci geçmişlerimiz için!
-
26.12.2017 Değişirken değişmemek!
-
12.12.2017 Bir Şiirdir Şehr-i Kudüs!
-
28.11.2017 Serkan Öğretmen’in Kitap Listesi!..
-
21.11.2017 Yazı bir işe yaramalı!
-
14.11.2017 Yazsan ne yazacaksın?
-
07.11.2017 “TEOG MEOG”, bu işin sonu yok!
-
31.10.2017 Dün, Takvimde Biter
-
17.10.2017 Ahlat ağacının kokusu ...
-
10.10.2017 İnsan vefasızdır!
-
03.10.2017 Ne olacak bu çocukların hali?
-
25.04.2017 İnsan Hafızası Biriktirir!
-
04.04.2017 Seçilme yaşı 18’e inecek mi bilmem ama !...
-
28.03.2017 Böyle yazılar yazmak hüzün veriyor!
-
21.03.2017 Referanduma giderken
-
14.03.2017 Kederliyim!
-
07.03.2017 Günler geçiyor ama aynı değil!
-
28.02.2017 Kalbiniz acır işte!
-
21.02.2017 ‘’Bozuk Adalet!”
-
14.02.2017 Sen ne diyorsun!
-
07.02.2017 Trump Gelir Trump Gider!
-
31.01.2017 İnsanın Adalet Terazisi!
-
24.01.2017 Hayat alabildiğine aydınlık!
-
17.01.2017 Kırbaç! *
-
10.01.2017 İnsan ve Robotlaşan insan !
-
03.01.2017 Kötülük bu!
-
27.12.2016 Şiir ‘kötülüğü’ yensin!!
-
20.12.2016 Haberler ne haber !
-
06.12.2016 Çocukları koruyamıyorsan kendinden söz etme!
-
29.11.2016 Havana sokaklarında Nazım ve Fidel!
-
22.11.2016 ‘Dostyevskinin köpeği’!
-
15.11.2016 Ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!
-
08.11.2016 Öğrenmenin özgürlüğü!
-
25.10.2016 Özal’dan bugüne başkanlık tartışmaları!
-
18.10.2016 Devlet, ele geçirilecek bir şey midir?
-
11.10.2016 Kalbimi elime alıp üzüm gibi ezesim geliyor !
-
04.10.2016 “Her şey naylondandı o kadar!”
-
27.09.2016 “Çöl kimseyi sevmiyordu!” (Milas Lisesi mezunu bir yazardan ...)
-
20.09.2016 Şöhret dünyasının politik yakışıklısına veda!
-
06.09.2016 Ruhumuza yapışan kirler!
-
12.07.2016 Suriyeli Göçmenler ve Irkçılık sorunu!
-
28.06.2016 Sıcaklarda, sıcak politika!
-
21.06.2016 Liseli Gençleri anlamak!
-
14.06.2016 Muşlu Ezgi’nin TEOG başarısı!
-
07.06.2016 Bilim Gereksizdir (!)
-
31.05.2016 Siz hiç ‘Siyah Kuğu’ gördünüz mü?
-
24.05.2016 Yalnızlık çoğaltıyor beni!
-
17.05.2016 Nerde kaldı bu demokrasi?
-
10.05.2016 Mor Kındıralar Solmuş! *
-
03.05.2016 Aşil’in Topuğu ve Kanlı Pazar!
-
26.04.2016 Kitap mı Tablet mi?
-
19.04.2016 17 Nisan Gurbet Bayramı!
-
12.04.2016 Eleştirel düşünme(me)k!
-
05.04.2016 Kürk Mantolu Madonna ve Sabahattin Ali
-
29.03.2016 Ömür çoğaltmak!
-
22.03.2016 “Memleket isterim”!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.