- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 25 February 2019, Monday 15:24
- 3409 kez okundu
Brecht okumuş bir işçi şiirinde şöyle soruyordu:
“Bu kitaplar hep kralların adını yazıyor ama kayaları krallar mı taşıdı” diye ironi yapıyordu. “Her seferinde yıkılan Babil’i yeniden yapan işçiler hangi evinde oturmuşlar altınlar içinde yüzen odalarında” diye soruyordu.
Gecen hafta 3 işçi kardeşimiz 600 tonluk kaya parçasının altında kalarak feci şekilde can verdi. işte Brecht'in yıllar öncesinden sorduğu soruları biz de tekrar soralım.
Ne diye kayaların altında kalmış bu işçiler?
Kayalar daha mı değerleymiş evinde ekmek bekleyen çocukların babasından?
Neden önlem alınmamış, neden güvenlik önlemi yokmuş, neden önce can güvenliği denmemş?
Bu tür kazalar hiç eksik olmuyor, her gün basında yer alıyor.. Kanıksanmış, artik değişmez gibi bir algı oluşmuş durumda.
Gelin size bir hikaye anlatayım, gerçek bir hayat hikayesi.
''Bir zamanlar İngiltere'deki kömür madenlerinde de çok kaza oluyordu.
Demokrasinin olduğu gibi güçlü sosyalist hareketin de geleneği bulunan İngiltere'de, bir gün ortaya Arthur Scargill adında bir komünist çıktı ve United Mine Workers (Birleşik Maden İşçileri) sendikasının başına geçti.
Ve gerçek bir sınıf savaşı başladı. Maden işçileri, hayatlarına sahip çıkmaya ve talep etmeye başladılar.
Taleplerini vermezlerse bunu zorla almaya da hazırdılar.
Sokaklarda çatışmalar oldu. Kalabalık işçi orduları, devleti karşısına aldı. Her düzeyde sistemi sarstılar. Ve sonunda iş güvenliği ve kendi hayatları açısından önemli gördükleri şartları kabul ettirdiler.
Komünistlerin başlattığı sınıf savaşı, ancak bunlar alındıktan sonra askıya alındı.
Ve birden İngiltere'de maden kazaları devrinin sonu geldi. Vahşi kapitalizm kontrol altına alınmış ve ona burjuva gibi davranması için boyun eğdirilmişti.
Ne kârlar düştü, ne de işverenler zarar etti, sadece madenler düzgün çalıştı ve işçiler de burjuvazi de aynı anda iş yerinde rahat etti. İşveren zorla da olsa ahlaklı davranmaya başladığından, gece yastığa kafasını koyduğunda gönül rahatlığıyla uyudu.
Bizde ise oluşmamış, az gelişmiş kapitalizmimizde sosyalistler, sosyalist düşünce hep düşman olarak görüldü, sınıflar oluşamadı.
Bu yüzden devleti eline geçiren, kendisine makul yolu gösterecek bir sınıfsal ilkeden yoksun olduğundan, günü kurtarmak için hep vahşi kapitalizmin para kazanıcılarına destek verdi.
Bu korkunç düzenin yarattığı ağır sonuçlar yıllardır birikmekteydi ve sonunda sistem tam anlamıyla Soma'da çöktü. Sistemin dibindeki rezalet ortaya çıktı.
Sınıf haline gelemeyen işçiler, bu sistemde burjuvazi olamayan bazı para kazanıcıları tarafından arenaya atılmış ve aslanlar tarafından yenilmeyi bekleyen esirler gibidirler.
Türkiye'ye biraz sınıf bilinci, biraz sınıf savaşı gerekmektedir. Üstüne ölü toprağı serilmiş gibi durmakta olan sosyalist düşüncenin bir an önce canlanıp hareketlenmesi lazımdır.
Eğer Türkiye'nin biraz modern ve çağa uygun ülke olması şansı varsa, bunun yolu da buradan geçmek zorundadır.'' ( Serdar Turgut. Habertürk, Vahşi Kapitalizm -2014 Soma )
Demlenmiş Sözler
Denizlerimiz var güneş içinde;
Ağaçlarımız var, yaprak içinde,
Sabah akşam gider geliriz.
Denizlerimiz ile Ağaçlarımız arasında
Yoksulluk içinde...(Orhan Veli)
-
28.05.2024 Siz Hiç Siyah Kuğu Gördünüz mü ?
-
10.01.2024 Şiir başka şaire git !
-
28.12.2021 Vahşi olan doğa değil kapitalizmdir !
-
19.05.2021 DİKKAT : ORMANSIZLAŞTIRMA !
-
09.06.2020 Yasaklarla Yaşam! ve Oruç Aruoba ...
-
12.05.2020 Korona günlerinde ortaya karışık bir yazı ...
-
30.04.2020 Sürü Bağışıklığı ve Toprağın Tuzu
-
21.04.2020 Veba , kolera, kuşpalazı , boğmaca, korona filan...
-
20.04.2020 Ne şeysin sen virüs!
-
31.03.2020 Hapissek; aklımız göçebedir !
-
24.03.2020 İçi boş bir zırh : Devletler !
-
17.03.2020 Komşumuz Dünya !
-
10.03.2020 Haberleri Kullanma Kılavuzu !
-
03.03.2020 Ey yağmur bulutu...
-
25.02.2020 Çiçek açmış badem ağaçları ...
-
18.02.2020 Açların Gözbebekleri !
-
12.02.2020 Çaya şiir koy da içelim !
-
06.05.2019 Delikanlım iyi bak yıldızlara ...
-
16.04.2019 Bu Efsane Okullara Biz de Bir Selam Uçuralım ...
-
26.03.2019 Hepimiz o aletin kölesi olduk!
-
18.03.2019 Şiir başka şaire git...
-
12.03.2019 Öğrenmenin özgürlüğü !
-
29.01.2019 Makyavelist Siyaset !
-
15.01.2019 Seçim mi geçim mi ?
-
18.12.2018 Hatıralar benim hallerimdir...
-
11.12.2018 Sarı Yelekliler; işçi sınıfına dahil değil mi !
-
04.12.2018 Nasıl gitmek bu !
-
05.06.2018 Memleket toprağındadır kökü
-
08.05.2018 “O mahur beste çalar ‘müjgan’la ben ağlaşırız!”
-
01.05.2018 Hangi sistem demokrasiye uygun: Başkanlık mı,Parlamenter sistem mi?
-
10.04.2018 Nereden geliyorsun?
-
03.04.2018 Dünya bir sahnedir !
-
20.03.2018 Banker Kastelli’den İnek Bank’a aldatılmış olmak !
-
06.03.2018 Hayatı şiirle sevmek!
-
27.02.2018 “Beyaz adam; beyaz betonun yenmeyeceğini ne zaman anlayacaksın!”
-
20.02.2018 Kendi çağında yaşa, ama onun tutsağı olma!
-
14.02.2018 ‘İhtiyaçlar’ sıralamamızı kim belirliyor!
-
30.01.2018 Ey Yağmur Bulutu, ‘Onlara sen anlat, savaş kötüdür!’ de
-
23.01.2018 En doğru ben değilim!
-
16.01.2018 Sen ne fena çocuksun !
-
09.01.2018 Devrimci geçmişlerimiz için!
-
26.12.2017 Değişirken değişmemek!
-
12.12.2017 Bir Şiirdir Şehr-i Kudüs!
-
28.11.2017 Serkan Öğretmen’in Kitap Listesi!..
-
21.11.2017 Yazı bir işe yaramalı!
-
14.11.2017 Yazsan ne yazacaksın?
-
07.11.2017 “TEOG MEOG”, bu işin sonu yok!
-
31.10.2017 Dün, Takvimde Biter
-
17.10.2017 Ahlat ağacının kokusu ...
-
10.10.2017 İnsan vefasızdır!
-
03.10.2017 Ne olacak bu çocukların hali?
-
25.04.2017 İnsan Hafızası Biriktirir!
-
04.04.2017 Seçilme yaşı 18’e inecek mi bilmem ama !...
-
28.03.2017 Böyle yazılar yazmak hüzün veriyor!
-
21.03.2017 Referanduma giderken
-
14.03.2017 Kederliyim!
-
07.03.2017 Günler geçiyor ama aynı değil!
-
28.02.2017 Kalbiniz acır işte!
-
21.02.2017 ‘’Bozuk Adalet!”
-
14.02.2017 Sen ne diyorsun!
-
07.02.2017 Trump Gelir Trump Gider!
-
31.01.2017 İnsanın Adalet Terazisi!
-
24.01.2017 Hayat alabildiğine aydınlık!
-
17.01.2017 Kırbaç! *
-
10.01.2017 İnsan ve Robotlaşan insan !
-
03.01.2017 Kötülük bu!
-
27.12.2016 Şiir ‘kötülüğü’ yensin!!
-
20.12.2016 Haberler ne haber !
-
06.12.2016 Çocukları koruyamıyorsan kendinden söz etme!
-
29.11.2016 Havana sokaklarında Nazım ve Fidel!
-
22.11.2016 ‘Dostyevskinin köpeği’!
-
15.11.2016 Ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!
-
08.11.2016 Öğrenmenin özgürlüğü!
-
25.10.2016 Özal’dan bugüne başkanlık tartışmaları!
-
18.10.2016 Devlet, ele geçirilecek bir şey midir?
-
11.10.2016 Kalbimi elime alıp üzüm gibi ezesim geliyor !
-
04.10.2016 “Her şey naylondandı o kadar!”
-
27.09.2016 “Çöl kimseyi sevmiyordu!” (Milas Lisesi mezunu bir yazardan ...)
-
20.09.2016 Şöhret dünyasının politik yakışıklısına veda!
-
06.09.2016 Ruhumuza yapışan kirler!
-
12.07.2016 Suriyeli Göçmenler ve Irkçılık sorunu!
-
28.06.2016 Sıcaklarda, sıcak politika!
-
21.06.2016 Liseli Gençleri anlamak!
-
14.06.2016 Muşlu Ezgi’nin TEOG başarısı!
-
07.06.2016 Bilim Gereksizdir (!)
-
31.05.2016 Siz hiç ‘Siyah Kuğu’ gördünüz mü?
-
24.05.2016 Yalnızlık çoğaltıyor beni!
-
17.05.2016 Nerde kaldı bu demokrasi?
-
10.05.2016 Mor Kındıralar Solmuş! *
-
03.05.2016 Aşil’in Topuğu ve Kanlı Pazar!
-
26.04.2016 Kitap mı Tablet mi?
-
19.04.2016 17 Nisan Gurbet Bayramı!
-
12.04.2016 Eleştirel düşünme(me)k!
-
05.04.2016 Kürk Mantolu Madonna ve Sabahattin Ali
-
29.03.2016 Ömür çoğaltmak!
-
22.03.2016 “Memleket isterim”!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.