- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 21 March 2017, Tuesday 19:16
- 3836 kez okundu
Hayata Dair / Fikret ÇOBAN
Sandık her şeyi çözer mi? Sorunları ortadan kaldırır mı? Daha önceki milletvekili genel seçimlerinin birinde taraflar tartışırken, muhalif taraftan biri, halâ aklımda kalan şu sözleri söylemişti:
“Yavu bu sandık dediğiniz şey çamaşır makinesi mi ki her şeyi temizlesin, siz ülkeyi yönetemez hale geliyorsunuz, 3-5 yılda bir havlu atıyorsunuz, hadi milli iradeye gidelim diyorsunuz …’’
Ayniyle vaki ezberimdedir.
Anayasa dediğimiz şey bir borç defteri değil ki, hemen hemen hayatımızın her alanını etkiliyor.
Aklınıza gelebilecek ‘tüm hak ve özgürlükler’, hepsi Anayasa’da ifadesini bulur.
Bu yüzden Anayasa tartışması, sadece siyasetçilere bırakılamayacak kadar önemlidir. Sıradan bir vatandaş olarak benim de yakından ilgilenmem gereken bir ders olarak önümde duruyor, ben de dersime çalışıyorum!
Cumhurbaşkanı ve hükümet tarafı diyor ki; “rejim değil sistem’’ değişiyor. Bu sistemden nemalananlar bundan rahatsız oluyor ve sistemin değişmesini istemiyor.
Muhalefet ve hayır cephesinde bulunanlar ise, “bulunanlar’’ diyorum o tarafın Cumhurbaşkanı gibi bir lideri yok, herkes lider, herkes söz söyler vaziyette. Demokrasiler için herkesin söz söyler noktada olması kazanımdır, demokrasinin varlığı ile ilgilidir. İnşaat işçisi Hayri’nin yapısını yaptığı duvara tuğlalarla hayır yazması sosyal medyanın gündemi oldu, gençler de sokaklarda bedenleriyle ritmik hayır figürleri oluşturmaya başladı... Yani neyin nasıl gelişeceği nerden boy vereceği pek belli olmuyor!
Hayırcılar da diyor ki; ne sistemi kardeşim rejim değişiyor rejim . ‘Bir uçakta bile iki pilot varken 80 milyon tek kişinin yönetimine’ bırakılıyor.
Taraflar keskin, daha iki yıl önce Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı noktasında buluşanlar şimdi yüzyıllık (yalnızlık) ayrı gibiler.
Tabii kesin olan şey şu, siyaset sınıfının ihtiyacına göre, Türkiye’nin ihtiyacı mı değil mi pek tartışılamadı çünkü, 16 Nisanda sandık başına gideceğiz, tamam bu kesin de peki neyi oylayacağız bu tam kesin değil ki. Yüzde 15 civarında kararsız var. Kalan bir aylık sürede bu kararsızlar ikna edilmeye çalışılacak. Yani ‘anlık’ dalgalanmalar, kavgalar, gürültüler olacak, dolaysıyla işin özü gerçekten “sistem mi rejim mi değişiyor” sorusu askıda kalacak. Çünkü siyasilerin siyaset tarzları her şeyi belirlemeye devam edecek.
Genelde sandık sorun çözmesi için milletin önüne konur. Ama öyle bir durumdayız ki evet de kazansa hayır da kazansa anketlerin gösterdiğine göre yarı yarıya olacak, ne evetçiler ne de hayırcılar toplumu ikna edecek bir çoğunluğa ulaşmayacak gibi gözüküyor.
Demirel’in deyimiyle “siyasette 24 saat fazla zamandır, her şey değişebilir’’ sözünü de unutmamak kaydıyla yazıyorum bütün bunları.
Anayasalar, adı üzerinde “ana’’dır ve toplum sözleşmesidir. Anayasanın toplum sözleşmesi niteliğini kazanması için, bu ülkede yaşayan herkesin olmasa bile çoğunluğun görüşlerini ortak noktalarda buluşturması gerekir. Her kesimin görüşlerini açıkladığı, etkilemeye ve etkilenmeye açık olduğu, birbirini dinlerken dönüştüğü, toplumun bu tartışmadan haberdar olduğu, bilgilendiği bir sürecin sonucunda yapılacak bir anayasa kuşkusuz daha iyi olur(du).
Vatandaşlık hukunun geliştiği, haklarımızı öğrendiğimiz, uygulamaya başladığımız, siyasal kültürün değiştiği
böyle bir sürecin sonunda hazırlanacak anayasaya: ‘İşte benim Anayasam’ diyebilirdik.
Demlenmiş Sözler ...
Sonra bir şey kırılıyor birden bire çıt diye. Serüven bitmiştir artık, gün eski yavanlığına bürünüyor yeniden. Dönüp bakıyorum; ardımda o güzel ezgili biçim bütünüyle geçmişe gömülüyor.
Jean-Paul Sartre (Bulantı romanından)
-
28.05.2024 Siz Hiç Siyah Kuğu Gördünüz mü ?
-
10.01.2024 Şiir başka şaire git !
-
28.12.2021 Vahşi olan doğa değil kapitalizmdir !
-
19.05.2021 DİKKAT : ORMANSIZLAŞTIRMA !
-
09.06.2020 Yasaklarla Yaşam! ve Oruç Aruoba ...
-
12.05.2020 Korona günlerinde ortaya karışık bir yazı ...
-
30.04.2020 Sürü Bağışıklığı ve Toprağın Tuzu
-
21.04.2020 Veba , kolera, kuşpalazı , boğmaca, korona filan...
-
20.04.2020 Ne şeysin sen virüs!
-
31.03.2020 Hapissek; aklımız göçebedir !
-
24.03.2020 İçi boş bir zırh : Devletler !
-
17.03.2020 Komşumuz Dünya !
-
10.03.2020 Haberleri Kullanma Kılavuzu !
-
03.03.2020 Ey yağmur bulutu...
-
25.02.2020 Çiçek açmış badem ağaçları ...
-
18.02.2020 Açların Gözbebekleri !
-
12.02.2020 Çaya şiir koy da içelim !
-
06.05.2019 Delikanlım iyi bak yıldızlara ...
-
16.04.2019 Bu Efsane Okullara Biz de Bir Selam Uçuralım ...
-
26.03.2019 Hepimiz o aletin kölesi olduk!
-
18.03.2019 Şiir başka şaire git...
-
12.03.2019 Öğrenmenin özgürlüğü !
-
25.02.2019 Okumuş bir işçi gibi soralım!
-
29.01.2019 Makyavelist Siyaset !
-
15.01.2019 Seçim mi geçim mi ?
-
18.12.2018 Hatıralar benim hallerimdir...
-
11.12.2018 Sarı Yelekliler; işçi sınıfına dahil değil mi !
-
04.12.2018 Nasıl gitmek bu !
-
05.06.2018 Memleket toprağındadır kökü
-
08.05.2018 “O mahur beste çalar ‘müjgan’la ben ağlaşırız!”
-
01.05.2018 Hangi sistem demokrasiye uygun: Başkanlık mı,Parlamenter sistem mi?
-
10.04.2018 Nereden geliyorsun?
-
03.04.2018 Dünya bir sahnedir !
-
20.03.2018 Banker Kastelli’den İnek Bank’a aldatılmış olmak !
-
06.03.2018 Hayatı şiirle sevmek!
-
27.02.2018 “Beyaz adam; beyaz betonun yenmeyeceğini ne zaman anlayacaksın!”
-
20.02.2018 Kendi çağında yaşa, ama onun tutsağı olma!
-
14.02.2018 ‘İhtiyaçlar’ sıralamamızı kim belirliyor!
-
30.01.2018 Ey Yağmur Bulutu, ‘Onlara sen anlat, savaş kötüdür!’ de
-
23.01.2018 En doğru ben değilim!
-
16.01.2018 Sen ne fena çocuksun !
-
09.01.2018 Devrimci geçmişlerimiz için!
-
26.12.2017 Değişirken değişmemek!
-
12.12.2017 Bir Şiirdir Şehr-i Kudüs!
-
28.11.2017 Serkan Öğretmen’in Kitap Listesi!..
-
21.11.2017 Yazı bir işe yaramalı!
-
14.11.2017 Yazsan ne yazacaksın?
-
07.11.2017 “TEOG MEOG”, bu işin sonu yok!
-
31.10.2017 Dün, Takvimde Biter
-
17.10.2017 Ahlat ağacının kokusu ...
-
10.10.2017 İnsan vefasızdır!
-
03.10.2017 Ne olacak bu çocukların hali?
-
25.04.2017 İnsan Hafızası Biriktirir!
-
04.04.2017 Seçilme yaşı 18’e inecek mi bilmem ama !...
-
28.03.2017 Böyle yazılar yazmak hüzün veriyor!
-
14.03.2017 Kederliyim!
-
07.03.2017 Günler geçiyor ama aynı değil!
-
28.02.2017 Kalbiniz acır işte!
-
21.02.2017 ‘’Bozuk Adalet!”
-
14.02.2017 Sen ne diyorsun!
-
07.02.2017 Trump Gelir Trump Gider!
-
31.01.2017 İnsanın Adalet Terazisi!
-
24.01.2017 Hayat alabildiğine aydınlık!
-
17.01.2017 Kırbaç! *
-
10.01.2017 İnsan ve Robotlaşan insan !
-
03.01.2017 Kötülük bu!
-
27.12.2016 Şiir ‘kötülüğü’ yensin!!
-
20.12.2016 Haberler ne haber !
-
06.12.2016 Çocukları koruyamıyorsan kendinden söz etme!
-
29.11.2016 Havana sokaklarında Nazım ve Fidel!
-
22.11.2016 ‘Dostyevskinin köpeği’!
-
15.11.2016 Ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!
-
08.11.2016 Öğrenmenin özgürlüğü!
-
25.10.2016 Özal’dan bugüne başkanlık tartışmaları!
-
18.10.2016 Devlet, ele geçirilecek bir şey midir?
-
11.10.2016 Kalbimi elime alıp üzüm gibi ezesim geliyor !
-
04.10.2016 “Her şey naylondandı o kadar!”
-
27.09.2016 “Çöl kimseyi sevmiyordu!” (Milas Lisesi mezunu bir yazardan ...)
-
20.09.2016 Şöhret dünyasının politik yakışıklısına veda!
-
06.09.2016 Ruhumuza yapışan kirler!
-
12.07.2016 Suriyeli Göçmenler ve Irkçılık sorunu!
-
28.06.2016 Sıcaklarda, sıcak politika!
-
21.06.2016 Liseli Gençleri anlamak!
-
14.06.2016 Muşlu Ezgi’nin TEOG başarısı!
-
07.06.2016 Bilim Gereksizdir (!)
-
31.05.2016 Siz hiç ‘Siyah Kuğu’ gördünüz mü?
-
24.05.2016 Yalnızlık çoğaltıyor beni!
-
17.05.2016 Nerde kaldı bu demokrasi?
-
10.05.2016 Mor Kındıralar Solmuş! *
-
03.05.2016 Aşil’in Topuğu ve Kanlı Pazar!
-
26.04.2016 Kitap mı Tablet mi?
-
19.04.2016 17 Nisan Gurbet Bayramı!
-
12.04.2016 Eleştirel düşünme(me)k!
-
05.04.2016 Kürk Mantolu Madonna ve Sabahattin Ali
-
29.03.2016 Ömür çoğaltmak!
-
22.03.2016 “Memleket isterim”!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.