• 21 April 2020, Tuesday 9:38
FikretÇoban

Fikret Çoban

Veba , kolera, kuşpalazı , boğmaca, korona filan...

Dünya sadece insanlara ait değil. Her köşesinde başka canlılar da var. Aralarında evcilleştirip büyüttuklerimiz, besin kaynağı olarak beslediklerimiz de var. Her an her yerde karşımıza çıkan çeşit çeşit canlı türleri var.

Ama bunların yanında küçük bakteriler, korona gibi gözle görülmeyen virüsler de var. Doğa bir denge üzerine kurulu. Bu denge bozulduğu an insan hayatı bundan doğrudan etkileniyor.

Veba, kolera, karaçiçek, kuşpalazı, boğmaca, sıtma, kuduz gibi salgın ve bulaşıcı hastalıklar hep doğayla ilişkimizin bozulması ve diğer canlı türleri ile hayatın kontrolden çıkmasıyla ortaya çıkmıştır. Günümüzde bu hastalıklardan korkmuyoruz artık çünkü aşıları var, bu hastalıkların çaresi var. Tarihte yaşanmış bu saydığım salgın hastalıkların öldürücülüğü bugün bizleri eve hapseden koronadan kat kat fazla. İnsanlık büyük kayıplarına, acılarına karşın bilim sayesinde bu hastalıkların öldürücülüğünden kurtulmuş.

Mesela tarihte bilinen en büyük ölümcül salgın 'kara veba'dir. 1340-1350 yılları arasında İtalya'da ortaya çıkan ve ordan yayılan bu salgın hastalık Avrupa'da 100 milyona yakın insanın ölümüne neden olmuştur. Kitaplar nerdeyse Avrupa nüfusunun yüzde 40 azaldığını yazar.

Bu 'kara veba ' salgını sonrası insan ölümlerinin önüne geçilememesi Avrupa'da sadece siyaseti, yönetim biçimlerini değil, dini de sorgulamıştır. Dine ve kiliseye olan bağlılık azalmış dinde reform hareketleri, kültür ve sanat hayatında bildiğimiz rönesans hareketleri doğmuştur.

Ünlü İtalyan yazar Baccaso Dekameron Hikayelerinde bu 'kara veba' günlerini de anlatır. Vebadan kaçan 10 genç bir kiliseye sığınır, 2 hafta dünya ile ilişkilerini keserler, vakitlerini iyi geçirmek için kendilerince hikaye uydurma, anlatma oyunu oynarlar.

İşte dünyada ilk hikaye örnekleri de kabul edilen Dekameron Hikayeleri kiliseye sığınan 10 gencin anlattığı 100 hikayeden oluşur.

Bu tür insan hayatını derinden etkileyen salgın hastalıklar edebiyatı, sanatı olduğu gibi dini ve siyasi hayatları da derinden etkilemiştir. Dünyanın bir ucundan bir ucuna dolaşan, tabi insan sayesinde dolaşan korona sonrası dünya nasıl şekillenecek, daralan ekonomiler, kaybedilen pazarlar, sömürge ortamları ülkelerin biribiriyle ilişkisini nasıl etkileyecek, diplomasi mi yoksa emperyal politikalar güçler dengesini yeniden mi şekillendirecek, bütün bunlar şimdiden cevabı aranan sorulardır.

Tekrar etmiş olalım. Veba, kolera, kuduz, sıtma gibi zamanında çok öldüren bulaşıcı hastalıklardan nasıl korkmuyorsak günü gelecek göze görünmez virüs koronadan da korkmayacağız; çünkü bilim var, aydınlanma var, bu uğurda çaba gösteren kuruluşlar ve bilim insanları var. Bunu biliyoruz, umut ettiğimiz budur.

 

Nazim Hikmetin müzik olarak da bestelenen itirazı, isyanı içinde barındıran 'Hoş Geldin bebek' şiiriyle bu korona günleri yazısını tamamlayalım.

 

Hoş geldin bebek

Yaşamanın sırası sende

Senin yolunu gözlüyor

Kuşpalazı, boğmaca, karaçicek, sıtma

Yürek enfarktüsü falan

İşsizlik açlık falan

İş kazası, tren kazası, uçak kazası

Yer depremi, kuraklık falan

Hoş geldin

Yaşamanın sırası sende

Hapishane kapısı, polis copu

Senin yolunu gözlüyor sosyalizm filan

...

Demlenmiş sözler

 

Çok seviyorsun o çiçeği. Çok su veriyorsun. Hatta sen su verdiğin için ölüyor çiçek. Hayat tam böyledir bazen.

( Sabahattin Ali)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık