- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 09 June 2020, Tuesday 13:19
- 65536 kez okundu
Olmaması gerekir ama oluyor. Karar merkezlerini ne etkiliyor, hangi sunum ya da raporlar gidiyor da böyle milleti sokağa salıyorlar. Tehlike ortadan kalkmamışken, vaka sayılarında önemli düşüş yok iken o kadar insanları içerde tutup tutup da birden sokağa salarsanız sonuç ne olur?
Park yerleri, avm'ler, lokantalar, sokaklar çocuklarla, gençlerle dolup taşıyor...
Mesafe kuralı yok, ‘aman dikkat edelim’ diye dertleri yok. Yok çünkü kendileri sadece bulaştırıyor, sokaktan alıp evine yaşlı insanların yanına taşıyor.
O zaman ne anlamı kaldı 65 yaş üstü insanları 3 aydır evlerine hapsedip durmanın.
Bakan, akşam haberlerinde açıkladı, tehlike geçmiş değil, tedbirlere devam etmessek bu işin altından kalkmayız gibi sözler söyledi. Bizde covid 19’dan ölenlerin yüzde 95'i 65 yaş üstü kişilerdir, dedi. O zaman sormak gerekir bu 65 yaş üstü dediğiniz insanlar 3 aydır hapis, dışarı çıkmıyorlar, nerden kapıyor bunlar hastalığı da ölüp duruyorlar.
Tabi siz yaşlıları eve hapsedip gençleri sokağa hastalık merkezlerine salarsanız, tedbirleri günü birlik gevşetirseniz, sağlık bakanı ayrı, içişleri bakanı ayrı ve sonunda cumhurbaşkanı tam tersi bir karar açıklarsa işin suyu çıkar. Millet zaten dünden hazır gevşemeye, işin sonu nereye varır, kestiremiyorum.
Benim çevremden edindiğim izlenim, toplumsal risk algımızın ne kadar düşük olduğunu gösteriyor. Bize bir şey olmaz, buralara gelmez, hastanelerde vaka sayısı yok, nerden bulaşıcak gibi kendini tatmin edici algılar yerleştirmişler kafalarına, dolaysıyla bu da onlara kolaylık sağlıyor sokaklarda deli danalar gibi gezmelerine...
Seyahat yasağının kalkması başlı başına felakettir. Hele otobüslerde yüzde 50 uygulamasına son verilmesi tam bir felaket. Akşamları hala ölüm sayıları, vaka sayıları verilip dururken böyle işin suyunu çıkaran uygulamaların devreye girmesi, ‘ölen ölür kalanla yolumuza devam ederiz’ anlayışı mı diye sormadan edemiyor insan.
Dünyada bu hastalığın gerilediğine ilişkin, tehlikenin ortadan kalktığına ilişkin henüz bir açıklama, elde bir veri yok. Herkes birinci dalgadan sonra ikinci dalganın beklentisi ve ona karşı şimdiden ne gibi yeni tedbirler alalım ki birinci dalga kadar etkili olmasın arayışı ve hazırlığında. Çünkü bu hastalık pandemi durumunda, yok olması diye bir olay yok. Bir kişi de dahi kalsa yaşayacağı ve yayılacağı için bundan kurtuluş yok. Kurtulus, aşının bulunmasına kadar uyulacak tedbirler ve yasaklardır. Hep yasaklara karşı çıkmış biri olarak yasak savunmam da biraz tuhaf ama yaşam buna bağlı.
***
Oruç Aruoba
İnsanları derinliğine besleyen, farkında olmadan okudukça besleyen yazarlar, şairler ve felsefe yapan insanlar vardır. Benim hayatımın vazgeçilmezlerinden biri zamanla Oruç Aruoba olmuştu. 72 yaşında hayata veda etti. Kendi sözüyle söylersek 'insan öldükten sonra geriye kalandır'. Onda geriye kalmak, yarına kalmaktır. İnsan ölümlüdür, aslolan yaşamdır.
‘Acaba’ diye sorar ‘sarmaşık çiçek açacağı yere varmadan önce kaç kere dolanmıştır’ diye. Başka kim sorar bunu, kim dert edinir.
'Dünya ne ise oydu. Ben ne isem o oldum. Uyuşamadık, hepsi bu ...'
Oruç Aruoba'yı kısa bir şiiriyle uğurlayalım, o bizde yaşamaya devam edecek, çünkü yarına kalandır.
'bir ömür seni anacağım bir ömür seni okuyacağım
seninle daha bir güzelleşen kalbim
sızlıyor ne güzel tanıştık seninle
orman bütün sessizliğiyle yine yalnız
duracak orada ..'
-
28.05.2024 Siz Hiç Siyah Kuğu Gördünüz mü ?
-
10.01.2024 Şiir başka şaire git !
-
28.12.2021 Vahşi olan doğa değil kapitalizmdir !
-
19.05.2021 DİKKAT : ORMANSIZLAŞTIRMA !
-
12.05.2020 Korona günlerinde ortaya karışık bir yazı ...
-
30.04.2020 Sürü Bağışıklığı ve Toprağın Tuzu
-
21.04.2020 Veba , kolera, kuşpalazı , boğmaca, korona filan...
-
20.04.2020 Ne şeysin sen virüs!
-
31.03.2020 Hapissek; aklımız göçebedir !
-
24.03.2020 İçi boş bir zırh : Devletler !
-
17.03.2020 Komşumuz Dünya !
-
10.03.2020 Haberleri Kullanma Kılavuzu !
-
03.03.2020 Ey yağmur bulutu...
-
25.02.2020 Çiçek açmış badem ağaçları ...
-
18.02.2020 Açların Gözbebekleri !
-
12.02.2020 Çaya şiir koy da içelim !
-
06.05.2019 Delikanlım iyi bak yıldızlara ...
-
16.04.2019 Bu Efsane Okullara Biz de Bir Selam Uçuralım ...
-
26.03.2019 Hepimiz o aletin kölesi olduk!
-
18.03.2019 Şiir başka şaire git...
-
12.03.2019 Öğrenmenin özgürlüğü !
-
25.02.2019 Okumuş bir işçi gibi soralım!
-
29.01.2019 Makyavelist Siyaset !
-
15.01.2019 Seçim mi geçim mi ?
-
18.12.2018 Hatıralar benim hallerimdir...
-
11.12.2018 Sarı Yelekliler; işçi sınıfına dahil değil mi !
-
04.12.2018 Nasıl gitmek bu !
-
05.06.2018 Memleket toprağındadır kökü
-
08.05.2018 “O mahur beste çalar ‘müjgan’la ben ağlaşırız!”
-
01.05.2018 Hangi sistem demokrasiye uygun: Başkanlık mı,Parlamenter sistem mi?
-
10.04.2018 Nereden geliyorsun?
-
03.04.2018 Dünya bir sahnedir !
-
20.03.2018 Banker Kastelli’den İnek Bank’a aldatılmış olmak !
-
06.03.2018 Hayatı şiirle sevmek!
-
27.02.2018 “Beyaz adam; beyaz betonun yenmeyeceğini ne zaman anlayacaksın!”
-
20.02.2018 Kendi çağında yaşa, ama onun tutsağı olma!
-
14.02.2018 ‘İhtiyaçlar’ sıralamamızı kim belirliyor!
-
30.01.2018 Ey Yağmur Bulutu, ‘Onlara sen anlat, savaş kötüdür!’ de
-
23.01.2018 En doğru ben değilim!
-
16.01.2018 Sen ne fena çocuksun !
-
09.01.2018 Devrimci geçmişlerimiz için!
-
26.12.2017 Değişirken değişmemek!
-
12.12.2017 Bir Şiirdir Şehr-i Kudüs!
-
28.11.2017 Serkan Öğretmen’in Kitap Listesi!..
-
21.11.2017 Yazı bir işe yaramalı!
-
14.11.2017 Yazsan ne yazacaksın?
-
07.11.2017 “TEOG MEOG”, bu işin sonu yok!
-
31.10.2017 Dün, Takvimde Biter
-
17.10.2017 Ahlat ağacının kokusu ...
-
10.10.2017 İnsan vefasızdır!
-
03.10.2017 Ne olacak bu çocukların hali?
-
25.04.2017 İnsan Hafızası Biriktirir!
-
04.04.2017 Seçilme yaşı 18’e inecek mi bilmem ama !...
-
28.03.2017 Böyle yazılar yazmak hüzün veriyor!
-
21.03.2017 Referanduma giderken
-
14.03.2017 Kederliyim!
-
07.03.2017 Günler geçiyor ama aynı değil!
-
28.02.2017 Kalbiniz acır işte!
-
21.02.2017 ‘’Bozuk Adalet!”
-
14.02.2017 Sen ne diyorsun!
-
07.02.2017 Trump Gelir Trump Gider!
-
31.01.2017 İnsanın Adalet Terazisi!
-
24.01.2017 Hayat alabildiğine aydınlık!
-
17.01.2017 Kırbaç! *
-
10.01.2017 İnsan ve Robotlaşan insan !
-
03.01.2017 Kötülük bu!
-
27.12.2016 Şiir ‘kötülüğü’ yensin!!
-
20.12.2016 Haberler ne haber !
-
06.12.2016 Çocukları koruyamıyorsan kendinden söz etme!
-
29.11.2016 Havana sokaklarında Nazım ve Fidel!
-
22.11.2016 ‘Dostyevskinin köpeği’!
-
15.11.2016 Ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!
-
08.11.2016 Öğrenmenin özgürlüğü!
-
25.10.2016 Özal’dan bugüne başkanlık tartışmaları!
-
18.10.2016 Devlet, ele geçirilecek bir şey midir?
-
11.10.2016 Kalbimi elime alıp üzüm gibi ezesim geliyor !
-
04.10.2016 “Her şey naylondandı o kadar!”
-
27.09.2016 “Çöl kimseyi sevmiyordu!” (Milas Lisesi mezunu bir yazardan ...)
-
20.09.2016 Şöhret dünyasının politik yakışıklısına veda!
-
06.09.2016 Ruhumuza yapışan kirler!
-
12.07.2016 Suriyeli Göçmenler ve Irkçılık sorunu!
-
28.06.2016 Sıcaklarda, sıcak politika!
-
21.06.2016 Liseli Gençleri anlamak!
-
14.06.2016 Muşlu Ezgi’nin TEOG başarısı!
-
07.06.2016 Bilim Gereksizdir (!)
-
31.05.2016 Siz hiç ‘Siyah Kuğu’ gördünüz mü?
-
24.05.2016 Yalnızlık çoğaltıyor beni!
-
17.05.2016 Nerde kaldı bu demokrasi?
-
10.05.2016 Mor Kındıralar Solmuş! *
-
03.05.2016 Aşil’in Topuğu ve Kanlı Pazar!
-
26.04.2016 Kitap mı Tablet mi?
-
19.04.2016 17 Nisan Gurbet Bayramı!
-
12.04.2016 Eleştirel düşünme(me)k!
-
05.04.2016 Kürk Mantolu Madonna ve Sabahattin Ali
-
29.03.2016 Ömür çoğaltmak!
-
22.03.2016 “Memleket isterim”!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.