- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 14 April 2021, Wednesday 11:54
- 1238 kez okundu
Annemin çocukluğumuzdan beri tembih gibi yinelediği bir söz belleğimde yer etmiştir: “Sabırla koruk helva olur.” Sonra da uzun uzun açıklardı: Önce koruk olgunlaşır, üzüm olur. Üzümler toplanır, şıra yapılır, kaynatılır pekmez olur. O pekmezle de helva yapılır…
Sabrın niçin en büyük erdem sayıldığını anladığımız dönemden geçiyoruz. Özellikle küresel salgın, daha önce birçoğumuzun aklının köşesinden geçmeyecek şeylerin özlemini ve yoksunluğunu duymasına neden oldu. Eskiden son derece sıradan, basit gördüğümüz eylemlerin, alışkanlıkların ne büyük özgürlük ve nimet olduğunun ayırtına vardık. Bu dönem pek çok kişiyi yılgınlığa, hastalığa, çaresizliğe ve ölüme sürüklerken; bazılarının da kendini, yaşamı, yaratılışı, Tanrı’yı, inançları, dinleri, sistemleri, dünyayı sorguladığı süreci başlattı. (Hoş, bu soruların birçoğunu insanlık, düşünürler binlerce yıldır sorup yanıt bulmaya çabalıyor.) Kişisel Gelişim, Ruhsalcılık terimleri altında toplayabileceğimiz bu konularla ben de yıllardır ilgileniyorum. Ama, son zamanlarda eskiden olduğu gibi konuları sulandıran, insanları yanlış yönlendiren, kişilerin ilgi, merak ve gereksinimlerini kullananlar da yok değil. Neyse ki; bu konuları çok iyi araştıran, yazan, tartışan son derece bilgili ve yetkin kişiler de arttı ve artık çekinmeden bilgilerini, deneyimlerini, görüşlerini paylaşıyorlar. Tabii insanlığın uyanışı , “Kapitalist Dünya Düzeni” nin tüm engellemelerine karşın, gerçekleşecek. Bu da sabır gerektiriyor.
Yaratıcının tasarımı
Daha bu işlerin başında, hangi dine mensup olunursa olunsun, en fazla tartışılan konu; “Allah, Tanrı, Rab, Yüce Yaratıcı, Evren, Enerji” kavramları. Bunlar, kişilerin kendi inanç, görüş , düşüncelerine göre birbirlerinin yerine kullandığı kavramlar.
Tanrı’nın varlığına inanmayanlara, çocukluğumdan beri olağanüstü bulduğum sıradan bir özelliğimizi örnek göstererek yanıt veririm: Bir yerimiz kesildiğinde, hafif yaralandığında, kısa süre içinde kanama durur, pıhtılaşan kan ile yara kabuk bağlar, kabuk düşünce hafif bir iz kalır, o da zamanla yok olur. Bedenimiz ve biyolojik sistemimiz bunları kendiliğinden yaparken; bizler “Hadi kanım, orada pıhtılaş. Hücrelerim, kesiği iyileştirin, onarın” gibi komutlar vermiyoruz.
İnsanın çok gelişkin bir robot, yani “Andoid” (Android: Eski Yunanca’da “İnsansı” anlamı taşıyan bir sözcük. Zeki canlı varlıklar tarafından yapılmış insansı makinelere verilen ad.) olduğunu savunanlara da şunu derim: O kadar gelişkin bir robotu insanlık henüz yapamadı. Şu an ulaşılan bilim ve teknoloji ile üretilen en gelişkin robotun içindeki bilgisayarın yazılımını bilim insanları yapıyor. Peki insanın yazılımını, üretimini kim yaptı? Bu basit soruların ötesinde; en gelişkin robotun duyguları, özgün iradesi var mı? Bu konuda yapılan bilimkurgu filmlerde, insana benzer robotlar, insanların en çok sevgi duymasına, hatta ağlayabilmesine öykünmüyor mu? 1883 yılında Carlo Collodi tarafından yazılan Pinokyo masalının kahramanı da en çok, insan olabilmeyi istemiyor mu? Türlü maceralar ve sınavlardan sonra, masalın sonunda gerçek bir insana dönüşmek, en büyük ödülüdür. Ama, bu öyle kolay ve çabuk olmuyor.
Sabır ve Tevekkül
İslamiyet’te sabırlı olmak gibi, insanlara önerilen ve öğütlenen “Tevekkül” ile “Sabır” arasındaki bağı son zamanlarda daha iyi kavradım.
Sen üzerine düşeni yap, gerisini Allah’a bırak diye özetleyebileceğimiz, tevekkül de sabır gibi herkesin kolay beceremeyeceği erdemlerdendir. Kişinin elinden geleni yapmış olması yeterli değildir; kendine karşı dürüst ve vicdanı rahatsa tevekkül eder. İşte o zaman sabretmek kolaylaşır. Çünkü, sabırla beklenen şeyin gerçekleşeceğine emindir; eğer olmazsa, ya hayırlı değildir, ya zamanı gelmemiştir ya da hak edilmemiştir. Böylece, gerçekleşince mutlu edecek şey, gerçekleşmediğinde de üzüntü vermez.
Bu dünyada yaşanan her deneyim, karşılaşılan her olay ve kişi bizim gelişimimiz ve insan olmayı becerebilmemiz içindir. Dünyaya insan görünümünde gelip, gerçek insan olamadan göçüp giden öyle çok ki… Bu ömrün sonunda “Hamdık, piştik, yandık” diyebilecek miyiz Yunus Emre gibi?..
İnşaallah.
Hak’tan gelen şerbeti içtik elhamdülillah,
Şu kudret denizini geçtik elhamdülillah.
Şu karşıki dağları, meşeleri, bağları,
Sağlık safalık ile aştık elhamdülillah.
Kuru idik yaş olduk, ayak idik baş olduk,
Kanatlandık kuş olduk, uçtuk elhamdülillah.
Vardığımız illere, şu safa gönüllere,
Baba Tapduk manasın saçtık elhamdülillah.
Beri gel barışalım, yad isen bilişelim,
Atımız eyerlendi eştik elhamdülillah.
İndik Rum’u kışladık, çok hayır şer işledik,
Uş bahar geldi geri göçtük elhamdülillah.
Dirildik pınar olduk, irkildik ırmak olduk,
Aktık denize dolduk, taştık elhamdülillah.
Taptuk’un tapusunda, kul olduk kapısında,
Yunus miskin çiğ idik, piştik elhamdülillah.
-
17.04.2022 Kötülükle savaşıyoruz
-
13.04.2022 EGEÇEP’ten doğa direnişçilerine ve İkizköy’e ödül
-
16.03.2022 Kıyıya vuran deniz yıldızlarını suyla buluşturanlar
-
25.01.2022 Kar özlemi ve anımsadıklarım
-
29.11.2021 Keşfetmeye değer kent: Salihli
-
06.11.2021 Can’ının istediğini yapmak
-
02.11.2021 Parmaklarıyla okuyup, can kulağıyla dinleyenlere engel yok!
-
24.07.2021 İnsan insanın kurdu değil; yurdu olmalı
-
16.07.2021 Haksızlık, liyakatsızlık ve "Çoklu Standart" her yerde!
-
06.07.2021 Yakan su!
-
18.06.2021 Gazeteci kimdir, nedir, ne yapar?
-
19.05.2021 Gençlere saygı duyuyorum ve güveniyorum
-
18.05.2021 Milas’tan doğan ödüllü marka: Alaboğaz Zeytinyağı
-
26.04.2021 Bir çocuğun ağzından Atatürk’ün yurt ve çocuk sevgisi
-
21.04.2021 Doğal sevinç kaynağı: Çocuklar
-
20.04.2021 "Sen yanmazsan, ben yanmazsam..."
-
16.03.2021 Yazmak için iyi nedenler olsun isterdim
-
03.03.2021 Çok şehit verdik, ama hesap veren yok!
-
28.01.2021 Covit 19 Aşısı hakkında akla gelen sorulara yanıtlar
-
27.01.2021 DELİCE
-
14.01.2021 Evdeki dönüşümlü atıkların toplanması
-
13.11.2020 Atatürk Sevgisi azalmaz
-
04.11.2020 İnternet etiğine bir değinelim
-
03.11.2020 Kadınlarımızın KARA yazgısını kim AKlayacak?
-
14.10.2020 Labranda’nın çağdaş dervişi
-
03.09.2020 Mihenk Taşı, Turnusol Kağıdı
-
31.08.2020 Göç etmek
-
15.08.2020 Siyasal öngörülerim
-
02.07.2020 İnancın Sınanması
-
01.07.2020 Kötü işletmecilik
-
25.06.2020 Yürüten iktidar!
-
08.06.2020 “Siyasi Parti Dini”
-
05.06.2020 Karantina dönemine ilişkin...
-
02.06.2020 Patlicez gari!
-
27.04.2020 Bodrum’un acı otu Koronayı yener!
-
20.04.2020 Korona herkesi eşitledi mi?
-
15.01.2020 Din bu mudur?
-
11.01.2020 Tiyatro diye bir şey var
-
10.01.2020 Ne ummuştuk, ne oldu!...
-
30.12.2019 “Sapere Aude!”
-
28.12.2019 Güllük’ün bitmeyen ulaşım sorunları
-
03.12.2019 “DÜNYAYI SANAT KURTARACAK”
-
09.10.2019 Hepimizin içinde biraz “Joker” var
-
27.09.2019 “Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin”
-
13.09.2019 “İnsanlığın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum”
-
06.08.2019 Kutsal ve Tağut nedir?
-
03.07.2019 İNSANLIK NE ZAMAN KOŞACAK?
-
25.05.2019 Ruh Açlığı
-
13.05.2019 Dikkat edilmesi gereken şeyler
-
17.04.2019 "Barışçıl Savaşçılar" olacağız
-
07.03.2019 YALNIZCA İNSAN OLMAK İSTİYORUZ
-
25.02.2019 Yıllar sonra “Ruhlarımızı tokuşturmak”
-
19.02.2019 Yaşam - sevdiğim için - güzel
-
05.02.2019 Yaşanabilir yer olsun
-
19.01.2019 DEFTERLER
-
25.12.2018 Sevdiğim ve sevmediğim kentler
-
30.11.2018 Yaşam gibi; acı ve güzel
-
02.10.2018 Yeni üyelerle daha güçlüyüz
-
05.09.2018 Sakarya Savaşı, 15 Temmuz’da mı kazanıldı?
-
15.08.2018 “Siyasi iktidar bizi cezalandırmak istiyor!”
-
18.07.2018 Bu nasıl Okul Aile Birliği Başkanı?
-
06.07.2018 Nicelik değil nitelik ve niyet önemli!
-
06.07.2018 Seçimde kim kazandı?
-
12.06.2018 Tarihimizde dönüm noktası olacak bir seçim
-
15.05.2018 “Güç bende artıııık!”
-
10.05.2018 Anımsanması gereken notlar
-
27.04.2018 Millet, egemenliğine sahip çıksın!
-
24.04.2018 “Çamlak Çömlek Patladı!”
-
17.04.2018 Hoşgörüsüzlük ve değişik bakış açıları
-
13.04.2018 Şeker fabrikaları neden önemli?
-
04.04.2018 “HAK”tan yana olmak
-
03.04.2018 Anı misillemesi
-
06.03.2018 Amaç Osmanlı’yı yüceltmek, Cumhuriyeti küçümsemek midir?
-
20.02.2018 Yozlaşmış cinsellik
-
15.02.2018 Atatürkçü Düşünce Derneği, DKÖ değil mi?
-
16.01.2018 Nasıl Atatürkçü olunur?
-
15.01.2018 “Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorum”
-
12.01.2018 ‘Güllük Kütüphanesi’nin kaderi kimin elinde?
-
09.01.2018 “Bir olalım, iri olalım, diri olalım”*
-
27.12.2017 Güncel siyasetten ruhsal kurtuluşa ...
-
15.12.2017 Spora ve sporcuya yatırım
-
12.12.2017 Sağlık ve huzur için “Tai Çi Çuan”
-
05.12.2017 “Yazmasam deli olacaktım”
-
24.11.2017 İnsanın değerinin ölçütü nedir?
-
16.11.2017 İçtenlik
-
14.11.2017 Milas ve Güllük’te bitmeyen sorunlar …
-
27.10.2017 Farklı bir turizm anlayışı: ‘Mor Salkım Bağları’
-
11.10.2017 Dünyanın en güzel tatlısı!
-
10.10.2017 Okumak, anlamak ve bilmek
-
07.10.2017 Devlet, “Ana” ya da “Baba” değil artık!
-
23.09.2017 Öncelik, cehaletle savaştır
-
19.09.2017 ‘Özel Okul Devlet Teşviği’ kime verilir?
-
09.09.2017 Türban, keşke müslüman ve iyi insan olmaya yetseydi …
-
08.09.2017 ‘Vicdan azabı’ en büyük cezadır!
-
05.09.2017 Bu 30 Ağustos’ta yaşadıklarım, hissettiklerim …
-
05.08.2017 Güllük’ün çok ciddi ve sıradan sorunları var …
-
03.08.2017 Sanata susamışlık
-
13.07.2017 Ören de kötüye gidiyor sanki!
-
30.06.2017 “Deniz İnsanları”
-
28.06.2017 “Oğlumu ‘Fikri ve vicdanı hür’ yetiştirmek istiyorum”
-
15.06.2017 Tehlike sürüyor!
-
12.06.2017 Bu nasıl bir Ramazan?
-
22.05.2017 Evde pizza yapmanın pratik yoları
-
11.05.2017 “Hayatımın en yorucu ve en güzel haftasonuydu!”
-
03.05.2017 Neye ve kime güveneceğiz?
-
24.04.2017 Ata’ya mektup
-
18.04.2017 Hukuk ve Demokrasi kaybetti
-
04.04.2017 Türkiye’yi işgalin zemini hazırlanıyor
-
31.03.2017 Atatürkçü vatanseverlerin buluşma noktaları
-
14.03.2017 ‘Mağduriyet Edebiyatı’ uluslararasılaştı!
-
10.03.2017 İleride emekli maaşı alamayacak mıyız?
-
08.03.2017 Kadın ve Cumhuriyet
-
23.02.2017 Adaletin bu mu ...?
-
15.02.2017 Saati tersine kurmak
-
11.02.2017 İzmir’i seviyorum
-
08.02.2017 Kirli propaganda
-
24.01.2017 Evlatlarımız ve vatanımızdan değerli neyimiz var?
-
12.01.2017 “Salla başı al maaşı”
-
06.01.2017 Yüz kızarması ve yiğitlik
-
24.12.2016 Türkiye artık “Cumhur”un olmayacak mı?
-
17.12.2016 Şeytanı yeneceğiz!
-
10.12.2016 Eğreti Şiir
-
03.12.2016 İlişki ve evlilik seyri üzerine ...
-
25.11.2016 Sanatla aydınlatanlar
-
11.11.2016 Bu ülkenin toprağında taşında ‘O’nun izi var
-
14.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 2
-
13.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 1
-
29.09.2016 Şort bahane!
-
20.09.2016 Toplumsal barış ve huzuru bozmak için mi?
-
06.09.2016 Mutlu olmanın yollarından biri
-
01.09.2016 "Bu cennet vatan uğruna"
-
25.08.2016 "Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini"
-
22.08.2016 “Ey Türk İstikbalinin Evladı!”
-
16.08.2016 Kütüphane ve domuzlar
-
01.08.2016 “Şimdi insanlar şeytan olmuş yavrum”
-
26.07.2016 İç savaş tehlikesi ve TSK’nın durumu
-
19.07.2016 Gün gelir, ‘O HALK’a işin düşer
-
08.07.2016 Kanıksama!
-
28.06.2016 Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin ...
-
14.06.2016 Yeşili koruyamıyoruz
-
10.06.2016 Cumhurbaşkanının diploması ...
-
09.06.2016 “Hareketi Severiz!”
-
25.05.2016 Kadının hakları ve kazanımları açısından geriye gidiş: Boşanma Komisyonu Raporu
-
23.05.2016 Herkes 19 Mayıs’ı kendince kutladı
-
17.05.2016 Anne olmak, var olmak, var etmek
-
22.04.2016 Nasıl bir Din dersi?
-
20.04.2016 Doğa turizmine yatırım kaçınılmaz
-
15.04.2016 Gülçin ERŞEN
-
04.04.2016 Allah, sevenden ve sevgiden yanadır
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.