- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 04 January 2022, Tuesday 10:52
- 1929 kez okundu
İlkay KUMTEPE
Gündemimize oturan ve tartışma yaratan Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili uzun süredir yazıp söyleyen biri olarak bir değerlendirme yapmak gerektiğini düşündüm. Böyle bir kanunun gerekliliğini söylesek de acaba beklentileri karşılayacak bir düzenleme olacak mıdır demekten de geri kalamıyoruz. Yaptık oldu anlayışı ile hazırlanan bir metin gerçek sorunlara çözüm olamaz.
Öğretmenlik Meslek Yasası taslak metnini incelemeye başladığımız zaman;
3. maddede “...eğitim öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan…” şeklinde belirtilmiş olan ibare eğitim yöneticiliğinin ayrı bir ihtisas alanı olmadığı izlenimi veriyor. Bu maddeye bakıldığında yöneticilik yine ikinci görev olarak tanımlanmaya devam edecek demek midir yoksa eğitim yöneticiliği için farklı alanlardan atamalar yapılacak mıdır belirsizdir. Halen birçok sorunu beraberinde taşıyan yönetici atama yönetmeliğinin eğitim liderliği ilkesi ile düzenlenmesi beklentimizi bu ilk maddede çöpe atmış bulunmaktayız. Hatta belki de eğitimci bile olmayanların eğitim yöneticisi olmasının yolu açılmış olabilir. Aynı maddede vurgulanan öğretmenliğin özel bir ihtisas mesleği olması yasa taslağının bütününe bakıldığında sözde kalmaktadır. Çünkü öğretmen yetiştirmeye yeterli önemi vermemektedir. Oysa özel ihtisas gerektiren meslek üyeleri özel önemle yetiştirilmelidir.
Öğretmen yetiştiren kurumlara girişte öğretmenlik mesleğine uygun olup olmaması değerlendirmesi yapılabilir. Ancak öğretmen yetiştirme amacı olan bir kurumdan eline diploma vererek mezun ettiğiniz kişiyi atamaya sıra geldiğinde bazı niteliklere sahip olup olmadığı yönünde değerlendirmeye almak kendi yaptığınız eğitimi reddetmek demektir. İşi öğretmen yetiştirmek olan kurumları ve yetiştirme sistemini yok saymaktır. Örneğin, mühendislik fakültesini bitiren birinin mühendis olabilmesi için ayrıca şartlar öne sürmek, tıp mezunu birinin doktor olabilmesi için şartlar öne sürmek mümkün müdür? Öğretmen olarak yetiştirilen bir kişiyi atamak için ayrıca yeterlilik şartları öne sürmek de mümkün olmamalıdır. Hele ki öğretmen olarak yetiştirilmiş birini halen aday öğretmen olarak tanımlamak, aday öğretmen olarak atanabilmek için de ayrıca sınavda belli sıralamaya girmek şartları öğretmenlik mesleğini yüceltmek değil küçültmek demektir. Öğretmen yetiştiren bir kurumdan mezun olan herkes öğretmendir. Aksi bu kurumlarda yeterli eğitimin verilmediği anlamına gelir.
Aday öğretmenin atama kriterlerini taşımadığı sonradan anlaşılırsa şeklinde başlayan bir madde var ki, biz işimizi doğru yapamadık, onca değerlendirmeye, soruşturmaya, sınava rağmen bir yanlışlık yapılmış mı denecek? Atama yapılmışsa aday öğretmenlik değil öğretmenlik söz konusudur. Aday öğretmenin “…aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alması” ve “Adaylık Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmede başarısız olması” durumlarında görevine son verilmesi hükümleri öğretmenin iş güvencesini ortadan kaldıran hükümlerdir. Ayrıca öğretmene adaylık mazereti ile baskı kurma, sindirme amacı taşımaktadır.
Öğretmen yetiştirme kurumundan mezun olmadan Aday öğretmenlik ve eğitimi tamamlanmalı, eğer öğretmenlik bir uzmanlık mesleği olarak belirlenecekse artık atanmış öğretmenin değerlendirilmesi, yetiştirilmesi gibi söylemler bu yasada olmamalıdır. Hiç bir şey olamazsan öğretmen olursun anlayışını kuvvetlendirecek değil ortadan kaldıracak, saygın bir meslek kılınacak öğretmenlik için öğretmen yetiştirme sisteminin ve bu kurumların kuvvetlendirilmesi gerekmektedir.
Bu kadarla da bitmeyip öğretmenlik süresince kariyer basamakları adı altında öğretmeni de sürekli bir sınava tabi tutmak, öğretmeni yetersiz gibi göstermek mesleği saygın kılmaz. Öğretmenler arasında da ayrıştırmaya, sınıflandırmaya neden olur. Ayrıca bunun için yazılı bir sınav şartı getirmek öğretmeni yenilik ve gelişmelerden, aktif öğretmenlik çalışmalarından uzaklaştırır. Eğitim sistemimizdeki sınav odaklılık öğretmene de yayılarak düşünen, araştıran, sorgulayan, yaratıcı bireyler yetiştirme hedefinden uzaklaşılmaktadır. Çağımızda bilgiye her türlü ve çok hızlı ulaşılabilirken bilgiyi nasıl kullandığına bakmadan ne bildiğini ölçmeye ve bunu ödüllendirmeye çalışan sistemler geleceğin sistemleri olamazlar.
Öğretmenlik meslek kanunu öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artırıcı, özlük haklarını iyileştirici niteliklere sahip olması gerekirken tam tersine ayrıştırıcı bir niteliğe sahiptir. Öğretmenlik Meslek Kanunu beklentileri karşılayacak yeterlikte değildir. Bu haliyle olacağına olmaması daha iyidir. Gerçek anlamda öğretmen sorunlarına çözüm olacak bir yasa hazırlamak paydaşların ve konu uzmanlarının geniş katılımlı katkısı ile mümkündür.
Bir Öğretmenlik Meslek Yasası, öğretmenlerin özlük haklarını daha insanca yaşam şartlarını karşılayacak şekilde genişletmelidir. Öğretmenlik atamalarında –kadrolu, sözleşmeli, ücretli- ayrıştırmayı ortadan kaldırmalıdır. Kariyer basamaklarında sınav şartı yerine öğretmenin yaptığı çalışmalar, akademik çalışmalar, hizmet içi eğitimler gibi kariyer gelişimini destekleyici kriterler önemsenmelidir. Öğretmenler arasında ders ücreti adaletsizliği, norm kadro, özel eğitim öğretmenliği, birleştirilmiş sınıf, nöbet, özel okul öğretmenliği, sözleşmeli öğretmenlik gibi birçok konuda kanun taslağında hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Doğal olarak yasa taslağı bir çözüm üretmekten uzaktır.
Bir kanunun uygulamada karşılaşılabilecekleri ön görerek herhangi bir açık oluşturmayacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Oysa oluşturulan taslakta net olmayan çok ifade vardır ve ayrıntılar yönetmeliklere havale edilmiştir. Yönetmelikler kanunları açıklar, kanunda olmayan hükümlerin yerine yönetmelik koymak keyfi hüküm getirmek demektir. Öğretmenlerin bir meslek yasası talebinde sorunların çözülmesi isteği yatmaktadır. Oysa yasa tasarısı bize sorunların daha da büyüyeceğini göstermektedir.
-
10.01.2025 GÜVEN SORUNU
-
24.11.2024 24 KASIM
-
29.10.2024 CUMHURİYET NEDİR?
-
13.08.2024 BEDEN EĞİTİMİ VE OYUN
-
03.05.2024 YENİ PROGRAM ÜZERİNE
-
16.01.2024 DEVLET AKLI
-
05.01.2024 EĞİTİMDE VELİNİN YERİ
-
24.12.2023 ÖĞRETİM YÖNTEMİ 'SINAV'
-
22.12.2023 SUÇLU KİM?
-
02.05.2023 ÖDEV
-
11.04.2023 SINAVLAR NEDEN?
-
27.03.2023 İLETİŞİM GÜRÜLTÜSÜ
-
01.03.2023 SARILACAK YARALAR
-
10.02.2023 BAŞARDIM, BAŞARILIYIM
-
13.01.2023 OKUMA ÖZGÜRLÜĞÜ
-
26.12.2022 ÖDÜL VE CEZA
-
06.12.2022 YENİ ÇAĞIN OKULU
-
30.11.2022 ÖZGÜRLEŞMEK Mİ KÖLE KALMAK MI?
-
23.11.2022 AMAÇ NE?
-
07.11.2022 Çocukların çığlıklarını duyun artık
-
17.10.2022 AKILLI TAHTALAR GERÇEKTEN AKILLI MI?
-
13.10.2022 ÇOCUKLAR VE SORUMLULUK
-
04.08.2022 UZMAN ÖĞRETMEN BAŞÖĞRETMEN
-
10.01.2022 EĞİTİM GÜNDEMİ
-
07.12.2021 Şura Sonrasında Okul Öncesi Eğitimi
-
24.08.2021 OKULLARI AÇALIM
-
10.08.2021 Bakan Ziya, Öğretmen Ziya,
-
02.08.2021 Yangınlar, Yangınlar…
-
27.07.2021 DOĞADAN ALDIKLARIMIZI GERİ ALIR
-
10.06.2021 BİR SINAV SONRASI
-
21.05.2021 Okul ve Çocuklar 3
-
20.05.2021 Okul ve Çocuklar 2
-
19.05.2021 OKUL VE ÇOCUKLAR
-
13.04.2021 SALDIM ÇAYIRA
-
30.03.2021 EĞİTİMİ BİTİRDİK
-
26.01.2021 NELERİ TELAFİ ETMELİYİZ?
-
31.12.2020 KÖTÜLÜĞÜN ANATOMİSİ OLUR MU?
-
14.12.2020 ÖZEL EĞİTİM
-
24.11.2020 YENİ EĞİTİM ANLAYIŞI
-
29.09.2020 UZAKTAN EĞİTİMİN DİYETİ
-
21.09.2020 SALGINDA KAYIPLAR VE ADİL EĞİTİM
-
16.09.2020 BAŞIMIZA İCAT ÇIKARMA
-
14.09.2020 CORONADA BİRİNCİ SINIF OKUTMAK
-
29.05.2020 NASIL BİR NORMAL?
-
04.05.2020 SALGINDA ÖĞRETMEN
-
20.04.2020 Öğretmenliğin Ödülü
-
30.03.2020 UZAKTAN EĞİTİM
-
28.02.2020 Sınıf Tekrarı
-
30.01.2020 “GÖL 1938” İnanç ve Azmin Öyküsü
-
31.12.2019 DUYGU YİTİMİ
-
25.12.2019 ULUSAL DEĞERLER
-
17.12.2019 ÖZEL OKUL VE TÜKETİM TOPLUMU
-
04.12.2019 EĞİTİMİN ANA AKTÖRÜ ÖĞRETMEN
-
01.11.2019 KURULUŞ FELSEFESİ
-
02.09.2019 OKUL MÜDÜRÜ MÜ EĞİTİM LİDERİ Mİ?
-
26.08.2019 EĞİTİM BATAKLIĞI
-
20.08.2019 Sendikacılık
-
30.07.2019 Eleme Sistemi
-
22.07.2019 Tersine Taşımalı Eğitim
-
15.07.2019 Kalkınma Planında Eğitim
-
06.07.2019 Eğitimin Yönetimi
-
03.05.2019 Yine Kadınlar Yine Çocuklar
-
22.02.2019 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
-
06.02.2019 Eğitim ve Değerler
-
21.01.2019 Küçük yaşta evlilik olmaz
-
11.01.2019 Şiddet ‘domino taşı’ gibidir
-
09.01.2019 Toplumsal yara: Şiddet
-
02.01.2019 Bu ülkede ‘Kadın’ olmak …
-
25.12.2018 Lider Öğretmen
-
17.12.2018 Değişim Öğretmenle başlar
-
30.11.2018 Öğretmenliği öğrenmek
-
20.11.2018 Okullar ve Kurumsallık
-
30.10.2018 Mesele ‘ders saatleri’ mi?
-
19.10.2018 Süresiz Nafaka
-
14.09.2018 TECAVÜZ
-
08.08.2018 Eşitlik mi Adalet mi?
-
24.07.2018 Gelişmiş ailelerin az gelişmiş çocukları!
-
05.07.2018 İstismar
-
02.06.2018 Eğitim ve Seçim / 2
-
26.05.2018 Eğitim Sistemi ve Seçim
-
23.05.2018 Sevgi
-
08.05.2018 Zorbalık
-
01.05.2018 ‘Ensest’in resmî hali …
-
14.04.2018 ‘Öğretmeni Değerlendirmek’
-
28.03.2018 “Öğretmenlere şiddeti durdurun” demek yeter mi?
-
21.03.2018 Karar verme özgürlüğü
-
09.03.2018 ‘Kadınlar Günü’
-
27.02.2018 Ne Yap(ma)malı …
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.