- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 07 January 2019, Monday 8:31
- 2908 kez okundu
Fransa’da 2018, güzel bir olayla son buldu: Cumhurbaşkanı, “sokak” karşısında yenik düştü.
“Sokak” iktidara karşı
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a karşı ülke sokaklarını, meydanlarını dolduran “sarı yelekli” Fransızlar, devlet ve para gücünün yenilebileceğini gösterdiler. Başka ülkelere, benzer mücadelelere örnek oldular.
Sokağın Fransa’da iktidara meydan okuması ilk kez olmadı. 1789 sonrasının devrim dalgalarını kastetmiyorum. Uzağa değil, iki yıl öncesine, Hollande’ın cumhurbaşkanlığı dönemine göz atalım.
cumhurbaşkanı Macron, o tarihte ekonomiden sorumlu bakandır ve istihdam güvencelerini aşındıran bir yasa taslağını Şubat 2016’da parlamentoya sunmuştur. Mart-Haziran arasında Fransız kentleri yaygın protesto dalgalarına tanık olur. İlkyaz gecelerine taştığı için “Nuit Debout” (“gece ayaktayız”) diye anılan gösteriler etkili olur; yasa taslağı askıya alınır. Ne var ki, “sokağın zaferi” geçici olur. Parlamentodan Senato’ya kaçırılan taslak “Fransız usulü bir KHK” ile Anayasa Mahkemesi’ne sunulur ve 8 Ağustos’ta kesinleşir.
Gelelim sarı yeleklilerin sokak gösterilerine… Kasım 2018’de akaryakıt vergilerindeki artışın tetiklediği protestolar giderek genişledi. Macron’a karşı sınıfsal bir tepkiye dönüştü. Üç hafta sonra Cumhurbaşkanı yenilgiyi kabul etti.
10 Aralık’ta Elysee Sarayı’ndan yayımlanan bir TV programında Macron, sokaklardan yükselen “hiddet” dalgasına hak verdi; yoksul ve yoksun Fransızların günlük hayatta çektiği sıkıntıları algılamada kusurlu olduğunu itiraf etti. Akaryakıt zammını iptal etti. Asgari ücretleri artırdı; fazla mesaiyi ve ücretlilere ödenen yıl sonu primlerini vergiden muaf kıldı. Düşük emekli maaşlarına vergi indirimi getirdi. Servet vergisinin yeniden uygulanmasını ise kabul etmedi.
Böylece, 2016’nın “gece ayaktayız” gösterilerinde sadece geçici bir galibiyet elde eden “sokak”, iki buçuk yıl sonra somut taleplerinin çoğunu iktidara kabul ettirebildi.
Ancak, önemli bir soru hâlâ yanıtsızdır: Sarı yelekli kalabalıkların Elysee Sarayı’na yönelttiği sınıfsal tepki, Macron’un kısa vadeli ödünleri karşısında dağılıp gidecek midir?
“Sarı yelek hareketi”nin bazı özelliklerine ışık tutarak tartışalım.
“Sarı yelekliler” kimlerdi?
Sarı yelekli protestoları başlatan kalabalıklar, Fransa taşrasının emekçileridir. Pek çoğu “köylü” kimliğini koruyan çiftçiler; sosyal hizmetlerin giderek aşındığı, işsizliğin çok daha yaygın olduğu küçük kent, kasaba, kır işçileri; aile emeği ile, kendi hesabına çalışarak ayakta durmaya çalışan, borç yükü altında bunalan “esnaf”…
Akaryakıt fiyatlarındaki artış hepsini doğrudan etkiledi… Otomobil, araç sahipliği Fransız işçilerinin, emekçilerinin ortak bir özelliğidir; bu yüzden hepsi araçlarında “sarı yelek” taşır. Pompa fiyatları da bugünün Batı toplumlarında (Marksist terminolojiyle) “işgücünün değeri”nin bir öğesidir. Paris’in, büyük kentlerin işçileri de benzin zammını protesto eden taşra emekçilerine bu yüzden hızla katıldı.
Başka neden yok mu? Yanıtı, Le monde (4 Aralık 2018), inşaat işçisi Gaby’nin ağzından özetliyor: “Yoksul olduğumuz için ve çocuklarımızı da yoksul kılmak istedikleri için buradayız…” Benzer bir yanıtı, işçi sınıfı kökenli genç bir Fransız romancısı, sarı yelekli insanlara bakarken vermiş:“Onlara baktığımda çalışma ile, yorgunlukla, açlıkla harap olmuş bedenleri gördüm; coğrafî ve toplumsal dışlanmışlık nedeniyle yıpranmış bedenleri gördüm. Ailemin bedenleri gibiydiler; çocukluğumda yaşadığım köyün sakinleri gibiydiler; yoksulluk ve sefalet sonunda sağlıklarını yitirmiş insanlar gibiydiler. Çocukluğum boyunca bu insanların, ‘biz kimsenin umurunda değiliz’ dediklerini hatırladım. Burjuvazi bu insanlara derhal nefret ve şiddetle saldırınca, kişisel olarak ben de hedeflenmiş oldum. Sarı yelekli bir insana hakaret eden herkes, bence babama da hakaret etmiştir”. (Edouard Louis, JACOBIN, 8 Aralık 2018).
Geçerli sınıfsal teşhis budur. Örgütlerin, partilerin katılımları, tutumları önemsiz değildir; ama temel nedenin yanında ikincildir.
Başlangıçta hiçbir parti bu hareketi tam olarak sahiplenmedi. Sendikalar önce uzak durdu; CGT daha sonra destekledi. Sendikalı işçiler ise eylemlere ilk günden başlayarak katıldı. Sosyalist hareketlerden en hızlı sahiplenme Melenchon’dan ve partisinden (IF’den) geldi. Neo-faşistler (başta Marine Le Pen’in partisi RN) kervana katıldı; sarı yelekli kalabalıkları ırkçı sloganlara, eylemlere sürüklemeye kalkıştı; tutmadı.
Öncü bir örgütten yoksun olan sarı yelekliler, bir hareket olarak devam etmeyecek; yine de Fransa’da sokağın iktidara karşı baş kaldırma tarihçesine kısmen başarılı bir sayfa ekleyecek. Daha da önemlisi, AB’nin neo-liberal / küreselleşmeci programının yeni lideri olarak pazarlanan “Macron simgesine”, belki de, ölümcül bir darbe vurarak…
Emmanuel Macron balonu
Fransa, son yıllarda ülkelerinin gücünü aşan işlevler üstlenen siyasetçiler yetiştirmektedir. Bu siyasetçilerin ihtirasları da kişisel yetenek ve kapasitelerini daima aşmıştır.
2007-2012 döneminin cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Dominique Strauss-Kahn iki örnektir. Sarkozy’nin balonu beş yılda söndü. IMF Başkanlığı’ndan Fransız Sosyalist Partisi liderliğine, oradan da cumhurbaşkanlığına yönelmeyi hedefleyen Strauss-Kahn ise “uçkur düşkünlüğüne” yenik düştü; siyasetten çekildi.
Emmanuel Macron üçüncü örnektir. Yirmi yedi yaşında (2004’te) Fransa’nın seçkin yüksek okulu ENA’dan mezun oldu. Sonraki on üç yılda benzerine az rastlanan bir yükseliş gerçekleştirdi. Aşamalarını sıralamakla yetineyim:
Maliye müfettişliği → bürokraside hızlı yükseliş → Jacques Attali’nin Reform Komisyonu üyeliği → Rothschild Bankası’nda yöneticilik → Seçkinlere açık Les Gracques ve Rotonde Klübü üyelikleri → Bilderberg’e davet → Cumhurbaşkanı Hollande’a ekonomi danışmanı → Ekonomi Bakanı → Bağımsız olarak cumhurbaşkanlığı adayı → Fransa Cumhurbaşkanı → En Marche (“İleri”) adıyla oluşturduğu yeni partinin parlamento seçimlerini de açık farkla kazanması…
Cumhurbaşkanlığı’nın ilk aylarında Macron, AB’yi ödünsüz neo-liberalizm doğrultusunda dönüştürme tasarımı ile öne çıktı. Öyle ki ABD dış politikasının prestijli, seçkin dergisi Foreign Policy Ocak 2018’de Macron’u okurlarına, “İngilizce konuşan, Almanya’yı seven, Avrupa’nın beklediği Fransız politikacı” olarak tanıttı.
“Sol-sağ ayrımı sadece Fransa’da değil, tüm dünyada geçersizdir; programlar önemsizdir; aslolan vizyondur” diyen; “vizyon” anlayışını da “serbest piyasa” dünyasına emanet eden Macron, hızla yıldızlaşmaktaydı.
Bu “yıldız”, elbette, Fransa’nın ötesi için de siyasî hedefler geliştirecekti. Avrupa Parlamentosu’nda vizyonunu temsil edecek “reformist ve ilerici” bir siyasî gruplaşmayı tasarladı. İtalya’da kendisini örnek alan Demokrat Parti lideri Renzi ve İspanya’da “çiçeği burnunda” liberal Ciudidanos Partisi ile işbirliği arayışları başlattı.
Ne var ki, bu arayışları, Fransa’daki sarı yelekliler hareketi karşısında ağır bir darbe aldı. Kritik aşama Mayıs’taki AB Parlamento seçimleridir ve partisi En Marche’ın ağır kayıplara uğrayacağı öngörülmektedir. O zaman Macron efsanesi son bulacak; sınırsız iddialarla başlayan Fransa cumhurbaşkanlığı da (Sarkozy ve Hollande gibi) “tek atımlık bir başka barut” olarak tarihe geçecektir.
Burjuvazinin tipik refleksi: Neo-faşizmle ittifak
Sarı yelekliler hareketi, Macron’un siyasî prestiji dışında başka bir tehdit de içeriyordu: Sermayenin tahakkümüne karşı sol ve sınıfsal bir muhalefet potansiyeli… Sınıfsal tepkiler (“servet vergisi talebi” gibi) sol içerik kazanmaya başlayınca, günümüz burjuva siyasetinin savunma stratejisi gündeme gelecekti: Gerektiğinde neo-faşizmle ittifak...
Sarı yelekli gösteriler yükselirken IŞİD militanı bir cihatçının Strasbourg’ta dört kişiyi öldürmesi, iktidar çevrelerince milliyetçi duyarlılıkları kışkırtan söylemlerle değerlendirildi.
- Aralık’ta Macron’un Elysee Sarayı’ndan yayımlanan konuşmasının sonu da benzer doğrultuda yorumlanabilir: “Ulus’u şizofreni izlerinden arındırmamızı istiyorum; Ulus öz kimliğini bu sayede anlayabilecektir. Göç konusunu da ele almak istiyorum. Bu soruna bakmamız gerekiyor.” (Voltaire Network, Aralık 2018).
Konuşma metninde Ulus (“Nation”) sözcüğü cümle içinde yer alıyor, ama özel ad gibi büyük harfle başlatılıyor.
Macron’un bu ifadesi, sarı yeleklileri parçalayıp milliyetçi sağa yönlendirme çabasıdır. “Deşifre” etmeye çalışalım: Ulusalcı duyarlılıkları sapkınlık olarak değerlendirmemeliyiz. Ulus’un sağlıklı öz kimliği, göçmenler konusunda tedirgindir ve haklıdır; bu sorunu çözmeliyiz…
Soldan gelen sınıfsal tehditlere karşı çağdaş burjuva siyasetinin tipik refleksi budur: Neo-faşizmle ittifak…
Örneklere zaman zaman değindim. Bence, neo-faşizmin özel bir türünü yaşayan Türkiye’de de geçerlidir. Daima tartışacağız.
Korkut BORATAV / sol.org.tr
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.