- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 05 July 2018, Thursday 23:13
- 3330 kez okundu
konuk yazar / Nazif EKZEN / odatv
Bir başka deyimle, kapitalizmin bu seferki krizi, IMF’nin adlandırması ile “Büyük Bunalım - Great Ressesion”, bankaların ve finansal kuruluşların borçlarının devlet tarafından şu ana kadar görülmemiş ölçüde devralınmasıyla sonuçlanmıştır. Süreç yeni bir aşamaya girmiştir: Finans kapital uzunca bir süredir kapitalist devletlerin tahtına oturmuştu, krizle beraber bu yerini daha da güçlendirmiş ve finans kapital ile devlet daha fazla bütünleşmiştir. G-7 ve G-20 toplantılarında izlendiği kadarıyla bu işbirliğini kırabilmek için kimi ulusal devletlerin on yıldır (2008 - 2018) gösterdikleri çabalar da yeterli olmamaktadır.
NEO-LİBERAL ÇÖKÜŞ
Türkiye’nin de mali iflası çok sayıda ülke ile birlikte yaşadığı, 1873 - 1875 dünya finans krizi, kapitalizm tarihinde ilk finansal kriz oldu. İkinci benzer kriz 1929/30 kriziydi.2008 yılı Temmuz-Ağustos aylarında başlayan, yaşamakta olduğumuz kriz, 3.ve kapitalizm tarihinin en uzun krizi olarak kabul ediliyor. Fiilen 2007 Eylül ayında gelen ilk işaretlerden sonra, 2008 - 2009 krizin en ağır yaşandığı yıllar oldu.Dünya ekonomisinin içine girdiği resesyon ve ağır borç yükleri devam ediyor.Dünya, geçtiğimiz 10 yıldır bu ekonomik resesyondan çıkamıyor.
Piyasa ekonomilerinin kendi başlarına bu krizden çıkamayacakları daha krizin başlangıç döneminde söylenmişti.Öyle de oldu, piyasalar hiçbir şey yapmadı.Devlet o denli yüksek miktarlarda para bastı ve piyasaları likiditeye boğdu ki, piyasaların böyle bir politika ortaya koyabileceğini düşünmek mümkün değildi. 10. yıl biterken ilk kez (negatif olmayan) faiz politikaları konuşulmaya, uygulanmaya başlanır gibi. Kapitalizmin büyük ekonomilerinin aşırı likiditasyonunun nasıl bitirileceği ve kapitalizmin devasa borçlarının ödenmek değil, konuşulup konuşulmayacağı dahi belli değil.
Bugünlerde 2008 Temmuz - Ağustos 2018, dünya kapitalizmi son 250-300 yıllık döneminin “en büyük ve en uzun daralma” döneminden çıkabilmiş değil. Kaldı ki, krizin çok daha başlangıç döneminde söylenmişti.Kapitalizm böylesi bir krizden, daralmadan kendi başına çıkamazdı. Çıkamadı da.
Şimdi 10 yıl doldu ve büyük kapitalist devletler artık bu derin resesyondan çıkabilir miyiz, daha açıkçası, çıkmalıyız arayışında ilk denemelerde bulunmaya başladılar. İlk hedef faiz oranlarının sınırlı düzeyde de olsa yukarı çekilmesi ile başladı.2018 ilk altı ayı tamamlanırken % 2 düzeyine ulaşmış faiz var. İkinci adımda varlığa dayalı alımlar neredeyse durduruldu.
Bu piyasa hareketlerinin gerçek piyasa ile ilgisi yok. Yapılan, 10 yıl sonra piyasalarla ilgili bir test.
KAPİTALİZM İÇİN ESAS OLAN KRİZLERDİR
Krize ilk tepki Dr. P. Samuelson’dan gelmişti: “Piyasa güçlerine fazla serbesti vermek iyi değildir” diyordu. 21. yüzyılın hemen başında patlayan ve giderek en uzun dönemli hale gelen bugünkü krize yönelik en şiddetli tepki neo-liberal sistemin kurucularından, en büyük isimden, teorisyeninden hemen geldi.
Ağustos ayının son haftasında bankalardan gelen ilk işaretlerden sonra, büyük şokların ve iflasların geldiği ortaya çıkmıştı.2008 yılına girmeden hemen önce, krizin nedeni üzerinde sistemin kurucuları sayılan isimlerden itiraflar gelmeye başladı.
Az önce değindiğimiz gibi, bilinen en önemli isim, Prof. Dr. Paul Samuelson’dı. 27 Kasım 2007 Herald Tribune gazetesine gönderdiği mektupta, 1980 sonrası finansal sisteminin sorumlularından olduğunu kabul eder ve şu değerlendirmeleri yapar: “Ama bugün FED Başkanı B. Bernanke kendisi dahil hiç kimsenin büyük New York, Londra, Frankfurt ve Tokyo bankalarının konut krizi sonucu iflas etmeyeceklerini tahmin edemez durumda olduklarını söylüyor. Ben geçmişte, bugün finansal enstrümanların işleyişinin teorisinin geliştirilmesine katkı yapmış biri olarak tabii suçluyum.Bugün açıkça ortada ki, bu enstrümanlar şeffaflığı ortadan kaldırıyor ve aşırı riskli borçlanmaya yol açıyor.Bugün neden konuşuyorum?Geçmişte A. Greenspan’ın FED’ine ve İngiltere Merkez Bankasına para politikasında güçlü hizmet vermiş olan araçlar değişmek zorunda (…) bu durum tabii ki ümitsiz değil.Ama borçlanmayı düzenleyecek yeni ve rasyonel regülasyonlar gerekli.Böyle durumlarda büyük depresyonda önerdiğimiz gibi Merkez Bankası ve Hazine ‘son borç veren’ olmalı ve kendileri de borçlanmamalı.Spekülatif piyasalar kendi kendilerini düzeltemezler.Böyle ortamlarda orta yol izlenmelidir. Piyasa güçlerine fazla serbesti vermek iyi değildir.”
KAPİTALİZM TARİHİNİN BÜYÜK FİNANSAL KRİZLERİ
İki yüz elli yıllık kapitalizmin geçmişinde yaşanmış en uzun dönemli depresyon olan “1873 - 1894 Depresyonu” 1873 yılında ortaya çıkan “finansal kriz” ile başlamıştır. Finansal kriz 1873 - 1875 arasında dalgalanmalar halinde sürmüştür. Krizin başlattığı depresyon, kapitalizm tarihinin günümüze kadar bilinen en uzun dönemli depresyonu olmuştur.
IMF 2010 yılı ilkbaharında son yaşanan kriz ve sonuçları ve mevcut duruma ilişkin değerlendirmeleri yaparken, 2007/2008 krizinin adını da koydu. “Büyük Daralma - Great Recession” olarak değerlendirilen 2007 - 2008 krizi, son iki yüz elli yıllık kapitalizm tarihinin yaşanan (süresine bakarak, şimdilik diyebiliriz) en uzun süreli üçüncü bunalım dönemini oluşturuyor.
Tarihe “Uzun Depresyon” dönemi olarak geçen kapitalizmin ilk bunalım dönemi; 1873 Alman-Avusturya finansal krizi ile başlayıp, aralarında Osmanlı İmparatorluğunun da bulunduğu, dokuz ülkenin “mali iflasına” yol açan ve İngiltere’nin uluslararası pazardaki mutlak serbest ticaret üstünlüğüne son veren; sonuçları ile de I. Dünya Savaşına giden süreci başlatan, 1873 - 1894 yıllarını kapsayan bunalım dönemidir. Takip eden ikinci bunalım dönemi, 1929 finansal krizi ile başlayan 1929 - 1937 arasında yaşanan, korumacı-tekelci ulusal ekonomik yapıların İngiliz ekonomisinin uluslararası alandaki yerini doldurmayı hedefleyen ve sonuçları nedeniyle İkinci Dünya Savaşı’na yol açan ve tarihe, “Büyük Depresyon” olarak geçen dönemdir. Kapitalizmin son büyük krizi ise 2007 Ağustos finansal krizi ile ABD’de başlayan ve şimdilik en ağır olarak 2007 - 2009 Mart arasında yaşanmış olan “Büyük Daralma” dönemi. Ancak sonuçları itibariyle, diğerlerinden farklı olarak, bütün dünya ekonomilerini etkileyen özelliği ile “finansal yapıların ekonomik yapılarına en büyük yıkıcı darbeyi vuran” bir bunalım dönemi. (IMF’nin 21 Nisan günü açıkladığı “Mali İstikrar” raporu ile ayrıntılı bilgi veren IMF sözcüsü, dünyada halihazırda işlem gören 600 trilyon dolarlık “türev finansal aracın” varlığına dikkat çekmek zorunluluğunu duydu.)
1873 - 1894 finansal krizi ve sonuçları ile ilgili olarak derlediğimiz arşivde, kapitalizmin bu üç büyük bunalım dönemi ve sonuçlarına ilişkin bizim en çok dikkatimizi çeken durum, finansal krizler olarak başlayan bu süreçlere “ilk müdahale” yöntemleri... 1873 finansal krizinde henüz ortalıkta Merkez Bankaları yok. Devletlerin elinde müdahale aracı yok.Sonuçta dokuz devletin iflası ortaya çıkıyor. 1929 finansal krizinde, 1914 yılında ABD’de kurulmuş olan FED var ancak o denli kötü bir müdahale ile ortaya çıkıyor ki, krizin daha da derinleşmesine ve kötüleşmesine neden oluyor. 2007 Ağustos ayında ABD’de finansal krizin patlak vermesinden sonra FED yeni başkanı Bernanke ile öylesine piyasalara doğrudan müdahaleye başlıyordu ki, pek çok çevre dehşet içinde ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Çünkü Bernanke FED’in başına gelmeden önceki 30 yıllık akademik kariyerinde Merkez Bankalarının görevlerinin;
ekonomik büyümenin sağlanması veya istihdamın korunması gibi konularla ilgili olamayacağını savunagelmişti. Şimdi ekonomik aktivitenin korunması için elindeki bütün Merkez Bankası kaynaklarını piyasalara sunmaktaydı.
MERKEZ BANKALARININ HAMLELERİ
Gözüktüğü kadarıyla iki yüz elli yıllık bu tarihi süreçte yaşanan en büyük üç bunalım döneminden sonuncusuna Merkez Bankaları eli ile bütün dünyada yapılan aktif müdahaleler, resesyonun derin bir depresyona dönmesini en azından merkez ekonomiler için önlemiştir. Çevre ekonomilerde ise yaşadıkları resesyonun bir depresyona dönüp dönmeyeceği henüz netlik kazanmış gözükmemektedir.
Geçmişte, 1873 sonuçları devletlerin iflaslarını, 1929 bunalımı büyük şirketlerin iflaslarını getirmişti.2007 ise şimdilik kısmi büyük uluslararası yatırım bankalarının iflaslarını getirmiş ve çok ciddi bir “kamu borç stoku” oluşmasına yol açmıştır.Kriz sonrası gelinen noktada “zamanını doldurduğu” iddia edilen ulusal devletler, hükümetler trilyonlarca ABD doları tutarındaki çalışan sınıf ve orta sınıflardan aldıkları ya da ileride alacakları vergiyi bankacılık sistemini kurtarmak için kullanmaktan çekinmediler.Bu çapta nakit desteğine rağmen küresel deflasyonist çöküş önlenemedi.
KRİZ DEVAM EDİYOR
Krizin sona erdiği söylemleri yanıltıcıdır. Çünkü, teknik olarak resesyon bazı ülkelerde sona erse de, halen daha geniş çaplı bir kriz devam etmektedir. 2018 başında FED’in başkanlığındaki “faiz” politikasındaki arayışların nasıl sonuç vereceğini şimdilik bekleyip göreceğiz. 2008 - 2018 döneminde resesyonun en şiddetli olduğu yıllarda kaybedilen hâsılanın ancak çok az bir kısmı yerine konulabilmiştir.
Aslında 10 yıllık dönem içinde, 2010 yılı başından başlayarak, IMF ve Dünya Bankası kaynaklarının ısrarla yaymaya çalıştıkları gibi, daha hızlı bir büyüme oranı gerçekleşse dahi, bu, krizin sona ereceği anlamına gelmeyecektir. Çünkü yaşadığımız “düşüşün sona ermesi süreci” serbest piyasanın kendi kendine düzeltme yapmasıyla değil, dünya ekonomisinin şu ana kadar görebildiği ulusal devletlerin sağladığı en büyük mali ve parasal teşvikler sayesinde olmuştur. Öyle ki, önceki yıl, 2008 yılında, finansal sistemin tümden çöküşünü önleyen şey, sistemin kendi dinamikleri değil, özel sektör borçlarının kamu borcuna dönüştürülmesi ile olmuştur.
ENKAZI KİM KALDIRACAK
On yedi yıllık AKP iktidarı dönemi, 1980 sonrasının otuz beş yıllık neo-liberal düzen içindeki son dönemi.Sonuncu dönemi mi? Emin değiliz. Beklediğimiz esas işaretler, 35 yıllık (1980 - 2017) bir dönemin de bitip-bitmediğine ilişkin. Benzer işaretler 2015 genel seçimleri sonuçlarında da ortaya çıkmıştı. AKP iktidarı kendi dışında kimseye iktidar vermeyeceğini erken seçim dayatması ile Kasım 2015’te göstermişti. Referandum sonuçları, AKP döneminin sonunu gösteren somut işaretleri verecek miydi?Türkiye referandumda şaibeli bir dönem yaşadı.AKP oylarındaki güçsüzleşme sürdü.Nihayet son erken genel seçim sonuçları geldi.AKP son beş yıllık dönemdeki iki genel seçimde de çoğunluğu kaybetti. 2015 genel seçimlerini, Kasım 2015’te yaptığı erken genel seçim ile geri aldı. 2015 yılı dahil, AKP’nin kazanmış göründüğü ancak 1980 ile başlamış olan ve 35 yıldır süren “neo liberal” köktenci dönemin, globalleşme efsanesinin bütünüyle bittiğine ilişkin somut göstergeler tartışmasız yaşanıyor.
SEÇİMLER ARTIK HEP ŞAİBELİ
2008’de başlayıp aralıksız sürmekte olan dünya ekonomik ve finansal krizi, “neo-liberal” efsaneyi bitirdi. Dokuz-on yıldır dünya ekonomisi, geçmişte hiçbir dönem yaşamadığı kadar ağır bir borç yükümlülüğü altında. Bilmekte yarar var, 1980’li yılların başında “kalkınma iktisadını ve sosyal devleti”, kamu ekonomisini ve dünya ekonomisini ağır borç yükü altına soktuğu gerekçesi ile ret edip yerine piyasayı ikame eden neo-liberal iktisat ve iktisatçılar, şimdi savundukları düzenin dünyada çok ağır bir borç yükü ile çözümsüzlüğü ve kaosu yarattığını görüyorlar.
Dünya ekonomisi krizi onuncu yılında ve çözümsüzlük içindedir.Globalleşme ağır eleştiri altındadır.Şimdi 1970’li yılların sonu ve 1980’li yılların başında, dünyaya neo-liberalizmi dayatan ve işsizliği, gelir bölüşümü adaletsizliği adeta zorla dünya gündemine sokan liberalizm, 2008 sonrasında suskun.10 yıllık büyük suskunluk.
Krizden çıkış için hiçbir alternatif üretemeyen kapitalist dünya içinde, “gelişmekte olan ülkeler” grubunda gösterilen Türkiye ve benzeri konumdaki ülkeler % 1-2 aralığına düşen büyümeleri ve hızla büyümekte olan dış borçları nedeniyle daha ağır kriz koşulları ile karşı karşıyadır.
Türkiye bu ülkeler grubu içinde.Son dört-beş yıldır düşen büyüme ve artan kronikleşmiş bir enflasyon ve cari açık içinde yaşamaktadır. Ekonomik krizin koşulları Türkiye’de son beş yıl içinde daha da ağırlaşırken, özellikle son 1 yıl içinde, 2018 yılının ilk yarısında, yaygın şekilde bütün temel ekonomik göstergeler hızla kötüleşmeye devam etmiştir. AKP hükümeti seçim, referandum ekonomisi için kaynakları kamu harcamaları yolu ile sonuna kadar kullanmış ve kullanmaya seçim sonuna kadar devam etmiştir.
Peki, ortadaki enkazı kim kaldıracaktır. Deniyor ki, şimdi geçmişi kurcalamayın. Sayısını unuttuk ama dönüp dolaşıp “bir daha yeni Türkiye’ye geldik.”
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.