- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 27 March 2021, Saturday 9:13
- 2186 kez okundu
Yusuf YAVUZ / sol.org.tr
Anadolu’da binlerce yıllık konar-göçer hayvancılık geleneğini sürdüren son topluluk olan Sarıkeçili Yörükleri için yaz yurduna göç etme zamanı yaklaştı. Ancak bu yazı geçirebilecekleri yayla için henüz otlatma izin çıkmaması endişe yarattı. Sarıkeçililer Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Savran, “Bizim gidecek başka bir yerimiz yok. Biz uzaya gidecek değiliz. Havalar artık erken ısınıyor. Nisan’ın 10’unda yola düşmek zorunda kalıyoruz. Keçiler vakit gelince durmazlar. Tamamı yaylalara doğru göç etmek zorunda. Eğer kış yurdunda kalırlarsa hayvanlar telef olur, ölürler. Göç de zaman gibidir, mevsimler gibidir. Hani zamanı durduramayız ya, göç de öyledir, durmaz. Keçiler durmaz, çeker giderler” diye konuştu.
Kış aylarını Mersin sahillerinde, yaz aylarını ise Konya ve Karaman yaylalarında geçiren Sarıkeçililer yılda iki kez keçileri, develeri ve çoban köpekleri ile birlikte kıl çadırlarını da yükleyip Torosları aşıyorlar. Yaklaşık 500 kilometrelik zorlu göç yolu, coğrafyanın, yağmurun, suyun ve otun döngüsüne göre ve doğanın saatine uygun ayarlanıyor. Ancak son yıllarda yaşam alanları gittikçe daralan Sarıkeçililer için bu yıl yaz yurdu izni henüz çıkmadı.
Sarıkeçililer için yurt yeri belirsizliği endişe yarattı
Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı yerel şefliklerin otlatma planı kapsamında keçilerini otlatacakları alanları belirlediğini ve buna göre göç ettiklerini dile getiren Sarıkeçililer Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Savran, Ocak ayından bu yana çaba harcadıkları halde önümüzdeki yaz için henüz kendilerine yer gösterilmediğini belirterek, “Yaz yurdunu belirlemek için iki aydan bu yana çaba harcıyoruz. Göç edeceğimiz yerleri önceden orman idaresine bildiriyoruz ve şeflikler aracılığı ile izin alıyoruz. Buna göre de otlatma planları yapılıyor. Fakat Ocak ayından bu yana çaba harcamamıza rağmen yazı geçireceğimiz yurt yeri için belirsizlik sürüyor” dedi.
‘Göç vakti gelince keçilerin durması mümkün değil’
Kış aylarında Mersin’in Aydıncık ve Gülnar ilçelerinde bulunan Sarıkeçililer yıllardır Nisan ayının ortalarından itibaren yaz yurduna, yaylalara doğru göç ediyor. Ancak iklim krizi en çok doğrudan doğanın içinde yaşamlarını sürdüren konar-göçerleri etkiliyor. İklim değişikliğinin göç zamanının birkaç yıldır Nisan ayının başına doğru çekilmesine neden olduğunu dile getiren Dernek Başkanı Pervin Savran, göç vakti geldiğinde keçilerin kış yurdunda durmasının mümkün olmadığını söylüyor.
‘Bize henüz bir otlatma planı verilmedi’
Yaz aylarını Konya’nın Bozkır, Seydişehir ve Güneysınır gibi ilçelerindeki yaylalarda geçirdiklerini anlatan Savran, “Bizim geçeceğimiz yerler belli. Mayıs ve Ekim ayları arasında yazı geçirdiğimiz yerler de belli. Geçmişte yaz dönemi için keçi sayımıza göre otlatma planları veriliyor, ada pafta numaralarıyla keçilerimizi otlatabileceğimiz alanlar belirleniyordu. Ama bu yıl iki aydır uğraşmamıza rağmen bize henüz bir otlatma planı verilmedi. Göç zamanı yaklaştı, henüz bir izin yok. Şimdi yurtsuz şekilde geri dönüyoruz” diye konuştu.
Muhtar, köylülerin yörükleri istemediğini söyledi
Bozkır ilçesinde Kaymakamlık yetkilileri ve Ahırlı Orman İşletme Şefliği ile görüşme yaptıklarını belirten Pervin Savran, yaşadıkları sorunu şöyle anlattı: “Çobanlarımızdan biri 15 yıldır yaz aylarını Bozkır ilçesindeki Çiftlik köyü Kayacık Mevkii’nde geçiriyor, burada hayvancılık yapıyor. Geçtiğimiz hafta gelip önümüzdeki yaz için izin almak için yetkililere başvurduk. Orman İşletme Şefi yerinde yokmuş. Bu hafta yeniden geldik, Şef yine yerinde yok. Daha sonra ilçe Kaymakamı ile görüştük, göç hazırlığımızı yaptığımızı bildirdik. Sonra Orman İşletme Şefi geldi ve talebimizi bildirdik. Bize köy Muhtarının dilekçe ile başvurarak Yörükleri istemediğini belirttiğini bildirdi. Ardından muhtar ile görüşmek için gittik, şikâyetinin ne olduğunu sorduk. Muhtar da kendisinin Yörüklerden son derece memnun olduğunu ancak köylülerin istemediğini söyledi. ‘Orman işletme şefi izin verirse versin’ dedi, bize.”
‘Otlatma parasını devlete ödeyelim, haraç vermek istemiyoruz’
Yaşadıkları belirsizlik yüzünden yıpratıldıklarını söyleyen Sarıkeçililer Derneği Başkanı Pervin Savran, “Biz yıllardır hayvan başına otlatma bedellerini orman idaresine ödeyelim istiyoruz. Çadırımızda vergi levhamız olsun, ürettiklerimizle bu ülkeye katkımız olsun ama kimseye haraç vermeyelim istiyoruz. Bir aileden 8-10 bin lira civarında para talep ediyor muhtarlar. ‘Köye, camiye yardım, boru alacağız, halı döşeyeceğiz, tel çekeceğiz’ diyerek haraç istiyorlar. Biz ise haraç vermeyelim, kullandığımız arazinin otlatma bedelini devletimize ödeyelim, makbuzu kesilsin istiyoruz” iddialarını dile getirdi.
“Yörüğün tapulu mülkü yok, biz göçe göçe geleceğiz” diyen Savran, “Kimseyi üzmek istemiyoruz ama bizler aya da gidecek değiliz. Keçilerimizi Orman İşletmesinin bahçesinde de otlatacak değiliz. Bir çözüm bulmak zorundayız. Bizi çözümsüzlüğe itiyorlar. Keçiyi orman arazisine sokmayanlar, ormanlarımızı tıraşlayıp kesiyorlar. Kış yurdunda da yaz yurdunda da inanılmaz orman kesimleri yapılıyor. Dışa bağımlı olmayacakmışız ağaç konusunda. Ben de şunu söylüyorum; o zaman ette sütte dışa bağımlı mı olalım. Ülke ekonomisine biz de katkı veriyoruz. Münavebeli, yani dönüşümlü otlatma yapıyoruz. Bizler ormanı koruyoruz, yangını önlüyoruz” görüşünü dile getirdi.
‘Göç de zaman ve mevsimler gibidir, durmaz’
Yaşadıkları soruna bir çözüm bulunmasını isteyen Dernek Başkanı Pervin Savran, şunları dile getirdi: “Bizim gidecek başka bir yerimiz yok. Biz uzaya gidecek değiliz. Havalar artık erken ısınıyor. Nisan’ın 10’unda yola düşmek zorunda kalıyoruz. Keçiler vakit gelince durmazlar. Tamamı yaylalara doğru göç etmek zorunda. Eğer kış yurdunda kalırlarsa hayvanlar telef olur, ölürler. Göç de zaman gibidir, mevsimler gibidir. Hani zamanı durduramayız ya, göç de öyledir, durmaz. Keçiler durmaz, çeker giderler.”
Nisan ayının ilk haftası sahilden yaylaya göç başlayacak
Bu yıl yaz göçlerinin Nisan ayının ilk haftasında başlayacağını dile getiren Savran, Mersin sahillerinde kışladıkları bölgeden üç ayrı güzergâhı kullanarak Konya yaylalarına doğru Torosları aşacaklarını belirterek, “Eski usulle göç eden 140 ailemiz var. Ama gideceğimiz yaz yurdumuz henüz netleşmedi. Biz yetkililerden bir lütuf beklemiyoruz. Sadece şunu söylüyoruz: Eğer biz bu doğanın içinde yaşayacaksak, bu canlılara kelepçe takmamalıyız. Eğer bu canlılara (keçilere) kelepçe takmaya kalkarsak belki de onlardan önce biz yok olacağız. Belki bu canlılar kalacak ama biz yok olacağız” dedi.
İklim krizi: ‘Çölde yaşarcasına bir kavrulma bizi bekliyor’
Türkiye’nin doğa politikalarının da hatalı olduğunu savunan Savran, konuyla ilgili görüşlerini ise şöyle anlattı: “Bize göre hiçbir şey doğaya ve göre canlıların haklarına göre yönetilmiyor. Bir yerde kömür için meşe ağaçları kesiliyor. Bir yerde kaba kesim yapılıyor. Doğal yaşam adeta yok ediliyor. Bir yerde tahribat olduğunda benim kalp atışlarım değişiyor. Bu beni çok rahatsız ediyor. Coğrafya çok değişti. Önümüzde çok büyük sorunlar var. Su sorunu bunlardan biri. Yağışlar çok azaldı. Biz bu yaşananı ‘kuraklık’ olarak değerlendirmiyoruz. Kuraklık kısmını geçtik, artık ‘kavrulma’ aşamasındayız. Bildiğimiz çölde yaşarcasına bir kavrulma bizi bekliyor. Çünkü mevsimin belirli dönemlerinde yaşadığımız bu aşırı kavurucu sıcaklığı şimdiden fark ediyoruz. Çünkü ağacın dalındaki rüzgâr eskisi gibi kendi doğallığında esmiyor. Rüzgâr rahat değil, rahat esmiyor. Kuşlar bile kendine has o ahenkli cıvıltılarını sürdüremiyor. Bu yaşadığımız yıkımlarla bütün canlı yaşamın enerjisi yok ediliyor. Göçerken günün belirli saatlerinde asfalta çıktığımızda inanılmaz bir sıcaklık, bir alev topuyla karşılaşıyoruz. Bu yıl nevruz gecesinde ayın etrafında beyaz bulutlardan bir halka vardı.
Doğayı akışına bırakın, bu ormanlar, dağlar bize yeter
Atalarımız böyle olduğunda bunun hayra alamet olmadığına inanırlardı. Geceyle gündüzün eşitlendiği gecede ayın etrafında böyle bulutların oluşması iyiye işaret değildir. Ben eskiden dua ederken, ‘saçı dökülmüşün, beli bükülmüşün, kundaktaki bebeğin yüzü suyu hürmetine’ diye dua ediyordum. Son birkaç senedir, ‘kurdun- kuşun, ağacın- otun, tüm canlıların yüzü suyu hürmetine, bizleri de susuz bırakma Rabbim’ diye dua ediyorum. Mesela Konya Ovasında yağış yok, bizim göçümüz başladığı zaman yağmurlar iniyor. Herkes ‘siz yollara döküldünüz, bizim yağışımız geldi’ diyor. O keçiler için, meleşen oğlaklar için su geldi. Kolay değil, ot yok, su yok. Biz yetkililerden doğayı kendi akışına bırakmalarını istiyoruz. Bu ormanlar, bu dağlar hepimize yeter.
‘Çin’den gelen sarımsak benim genlerime uymuyor’
Pazar yerine gittiğimde satıcı esnaflar sesleniyorlar, ‘gel şunu verelim, bunu verelim’ diyorlar. Ne geleceğim? Susam yetiştirmiyorsunuz ama kalkıp tahin satıyorsunuz. Şu tahinin içine koyduğunuz susam Afrika’dan geliyor. Pazardan alacak olduğum sarımsak Çin’den geliyor. Oysa biz Anadolu’da yaşıyoruz. Biz bu coğrafyanın genlerini taşıyoruz. Çin’den gelen sarımsak benim genlerime uymuyor. İçimden bir ses, ‘bunu alma, bu yenmez’ diyor bana. Bir okuyup-yazmışlığım yok. Bir bilgim yok ama o görünen nimet bana sesleniyor; ‘sen beni yiyemezsin’ diyor. Bu bana dokunuyor. Ben artık kendimden endişe etmeye başladım. Bana ne oluyor böyle diyorum. Bu nedenle doğayı akışına bıraksınlar. O ağaç kesilmek istemiyor, o sular, o canlılar hapsedilmek istemiyor.”
Katar ile su anlaşması: ‘Gökten inen her damla buradaki yaprakların hakkı’
Türkiye’nin Katar ile suyun yönetimi konusunda bir anlaşma yaptığını öğrendiğini dile getiren Pervin Savran, “Böyle bir anlaşma yapılmadan önce buradaki canlılara soruldu mu? Bu topraklarda yaşayan ve kadim su hakkı olan göçerlere soruldu mu? Eğer su konusunda bir anlaşma yapılacaksa bunu tüm canlıların su hakkını hesaba katarak yapılması gerekir. Gökten inen her damla yağmur, buradaki yaprakların hakkı. Kolay değil, bu yapraklar geceli gündüzlü bir damla yağmuru bekleşiyor. Bu kuşlar ağızlarını açmış tek bir damla için bekliyor. Bunlara soruldu mu böyle bir anlaşma yapılmadan önce?” ifadelerini kullandı.
Sarıkeçililerin UNESCO dosyası 13 yıldır beklemede
Doğanın içinde yaşamlarını sürdüren Sarıkeçili Yörüklerinin çok büyük bir kısmı Batı ve Orta Anadolu’nun çeşitli kentlerinde yerleşik yaşama geçmiş. Ancak köklü bir üretim kültürüne sahip olan Sarıkeçililerin Mersin ve Konya arasında konar-göçer yaşamı sürdüren son aileleri zamana direniyor. Bir tür doğa okulu niteliğindeki bu zengin kültürün UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Projesi (SOKÜM) kapsamına alınması ve destekleyici politikalar üretilmesi için 2008 yılında bir çalışma başlatılmıştı. Sarıkeçililer için hazırlanan UNESCO dosyası Kültür ve Turizm Bakanlığı’na sunuldu ancak bu tarihten sonra konuyla ilgili somut bir adım atılmadı.
Mesir macunu ve keşkek somut olmayan miras listesinde
Türkiye’den 2008’de Meddahlık Geleneği ve Mevlevi Sema Törenleri, 2009’da Âşıklık Geleneği ve Karagöz, 2010’da Yaren ve Sıra Geceleri, 2011’de Geleneksel Tören Keşkeği, 2012’de mesir Macunu Festivali, 2013’te Türk Kahvesi, 2014’te Ebru Sanatı, 2016’da Lavaş ekmeği yapımı, 2017’de Hıdrellez ve Islık dili, 2018’de Dede Korkut Ata Mirası, 2019’da Geleneksel Türk Okçuluğu, 2020’de ise Minyatür sanatı ile Mangala adı verilen geleneksel oyun UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesine alınan kültürel değerler arasında yer alıyor.
Sarıkeçililer Dede Korkut’un kültürel taşıyıcıları
Ancak Dede Korkut destanlarında anlatılan yaşamın ve kültürün son taşıyıcıları olan Sarıkeçililer’in ‘Mangala’ adını verdikleri geleneksel bir oyunları da var. Ancak her türlü zorluğa rağmen yaşayan bu canlı kültürün halen UNESCO listesine alınması için gerekli adımların atılmaması şaşırtıcı. Sarıkeçililer, kültürleri tamamen yok olmadan bu konuda gerekli adımların atılmasını bekliyor.
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.