- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 22 November 2018, Thursday 17:16
- 3372 kez okundu
Dün açıklanan enflasyon verilerinin neler ifade ettiği konusunda ayrıntılı bir tahlil yapmak ufuk açıcı olabilir. Madde madde ilerleyelim.
1- Eylül ayından sonra Ekim ayı enflasyon verileriyle Orta Vadeli Program'ın (OVP veya YEP=Yeni Ekonomi Programı) henüz 20 Eylül'de açıklanan 2018 enflasyon hedefi bir kez daha kadük oldu. Merkez Bankası'nın henüz geçen günlerde yapılan yılsonu enflasyon tahmininin de (yüzde 23,5) ömrü çok hızlı tükenmiş oldu. Geçen yılın Ekim ayındaki yüksek enflasyonun baz etkisine ve geçtiğimiz iki aydaki (Ağustos+Eylül) şok fiyat yükselişlerinin soğurucu etkilerine umut bağlayarak bu yılın Ekim enflasyonundan kısmi bir düzeltme bekleyenlerin de hevesleri kursaklarında kaldı.
2- Kasım ve Aralık aylarında geçen yılın baz etkisi pek olumlu sayılamayacağından dolayı, şimdiden yüzde 25,24 düzeyine çıkmış olan yıllık tüketici fiyatları enflasyonunun (TÜFE)'nin bu yılı yüzde 26'nın üzerinde bitireceği kaçınılmaz görünüyor. Daha vahimi, üretici fiyatlarının (ÜFE) yüzde 45 gibi yüksek bir platoya yerleşmiş olması. TÜFE ile arasındaki 20 puanlık açıklık, önümüzdeki aylarda TÜFE üzerinde potansiyel bir maliyet baskısı yaratmaya devam edecektir. 2019'da TÜFE artışını OVP ve TCMB tahmini olan yüzde 15,9 düzeyinde tutmanın da zor olacağı şimdiden söylenebilir. Her durumda, Nisan 2019'a kadar baz etkisinin alayhte çalışacağı bellidir.
3- TÜİK'in 12 aylık yurtiçi ÜFE verisinin yüzde 23,73 olmasının bize gösterdiği ise, ithalata bağımlı ekonominin kur artışlarına koşut olarak enflasyonu da önemli ölçüde ithal etmekte oluşudur. Doların 31.12.2017'de 3,77 TL düzeyinden 5 Kasım 2018'de 5,45 düzeyine geldiği esas alınırsa, yüzde 44,5'luk bir kur artışı (veya TL devalüasyonu) söz konusudur. Bu kur artışının gerek ÜFE artış oranına gerekse imalat sanayii ÜFE artışına (yüzde 42,6) yakınlığı dikkate alınırsa, kur artışlarının ÜFE'yi ne denli etkilediği anlaşılacağı gibi TÜFE'ye gecikmeli etkisinin bundan sonra da süreceği tahmin edilebilir. Kaldı ki, Ağustos ve Eylül'de kurun çok daha yüksek seviyelere çıktığı düşünüldüğünde, kurun gecikmeli etkilerinin bugün görünenden daha fazla olabileceği de öngörülebilir. Bir önemli saptama da şudur: AKP döneminin dörtte üçünde TL yüksek değerli tutulduğundan, ithalatın içerdeki enflasyon üzerinde aşağıya itici bir etkisi olmaktaydı. Şimdi işler tersine dönmüştür.
4- İthal petrol ve gaz fiyatlarındaki artışı ÖTV üzerinden sineye çekmenin sınırlarına muhtemelen Mart 2019 seçimlerinde gelinecektir. Ondan sonrasında fiyatlara buradan da artış baskısı gelecektir. Bu arada, Eczacılar Birliği'ne yapılan dayatmayla ithal ilaçlar için uygulanan 1 Avro =2,29 TL gibi zorlama kurların sürdürülebilmesinin de sınırlarına gelinmiştir. Birçok ilaç bulunamamaktadır. Grip aşısı gibi hastalık önleyici bir ilacın dahi bulunamamasının SGK üzerindeki dolaylı maliyetlerinin daha yüksek olduğunun farkına varamasalar bile, ilaç bulamayan hastaların şikayetlerini sürgit duymazdan gelmeleri olanağı yoktur.
5- Yıllık ortalama fiyat artışının, geniş kesimlerin temel ihtiyaçlarını oluşturan ürün gruplarında çok daha yüksek seyretmekte oluşu, sorunu daha yakıcı kılmaktadır. TÜFE'nin yıllık artışı yüzde 25,24 iken, bu oran gıda ve alkolsüz içki grubunda yüzde 29,26; ev eşyası grubunda yüzde 37,92; ulaştırmada yüzde 32, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 31,50, konutta yüzde 25,72'dir. Okulların açıldığı Ekim ayında giyim ve ayakkabıda yalnızca bir aylık fiyat artışı yüzde 12,74'tür. Düşük gelirli ailelerin maruz kaldığı enflasyon oranı demekki çok daha yüksektir. Bu gruptaki ailelerin gıda harcamalarının bütçelerinin asgari üçte birini oluşturduğu düşünülürse, satın alma güçlerindeki kayıpların daha önemli olacağı anlaşılır. Enflasyon, en adaletsiz vergi olma işlevini en çok sabit ve düşük gelirli aileler üzerinde hissettirir.
6- Daha kötüsü ne olabilir? Daha kötüsü, enflasyon ile birlikte ekonomik durgunluk veya gerilemenin birlikte yaşanması (stagflasyon) olabilir. Ekonomik durgunluk veya küçülme dönemlerinde, aile içinde işini kaybedenler, şanslıysa geçici bir süre işsizlik sigortasının asgari ücreti geçmeyen ödemeleriyle durumu idare etmeye çalışanlar, işini kaybetme korkusuyla daha düşük nominal ücretlere "ikna" edilenler, iş bulmak kaygısıyla kayıtdışı istihdama razı edilenler, bütün bunların üzerine bir de acımasız enflasyon vergisini sırtlanırlar. Hane halkının gelir düzeyinin çok aşağıya çekilmemesi için daha önce işgücü piyasasına girmemiş kadınlar ve çocuklar da bu piyasaya emek güçlerini arzederken (kriz dönemlerinde işgücü arzı azalmak yerine artmaktadır) daha ağır sömürü koşullarını kabullenmeye hazırdırlar. Buna bir de, YEP'in öngördüğü gibi, sosyal korunma harcamalarını kısmaya yeltenen emek düşmanı politikalar eklenir.
7- Stagflasyon durumunda ekonomi yönetimi de ne yapacağını bilemez durumdadır. (Gerçi AKP yönetimindekilerin olağan dönemlerde dahi ne yaptıklarını bilir halleri pek olmamıştır!). Talebi baskılayarak enflasyonu kısmaya çalışsalar, zaten talep durgunluk nedeniyle kısılmıştır. Ekonomik büyümeyi teşvik etmeye kalkışsalar, enflasyonu azdırmaktan korkarlar. Maliyet enflasyonunu aşağıya çekme araçlarına ise hiç sahip değillerdir (bu nedenle, "enflasyona karşı topyekün seferberlik" hamlesi, Ekim enflasyonunun gösterdiği gibi ellerinde patlar). Bugünkü yalpalamaların bir nedeni budur; diğer nedeni ise, beklediklerinden daha büyük şoklar yaşanmakta oluşudur. Bu nedenlerle, bir yandan YEP'te sıkı maliye politikaları öngörürler (kamu harcamalarını 2019'da 60 milyar TL kısmak, vergi gelirlerini 16 milyar TL arttırmak), diğer yandan çöken talebi kıpırdatmak için otomotiv ve diğer dayanıklı tüketim mallarında ÖTV ve KDV indirimleri yapmak, konuttaki çöküşten çıkmak için İşsizlik Sigortası'ndan fonladıklarını kamu bankalarını konut faizlerinde indirimlere zorlamak, tapu harcı oranlarını düşürmek gibi çelişkili önlemlere başvururlar.
8- Kamu TİS'lerinden yararlanan veya memur statüsünde olan emekçi kitlelerin ve onların emeklilerinin enflasyonla ilgili şimdiki beklentileri, enflasyon farkları üzerinden günü kurtaracak zamlar sağlanabilmesidir. Öyle ki, enflasyon farkının yüksek olması için adeta enflasyonun yüksek seyrini sürdürmesi beklentisi içine girilmiş, "enflasyona karşı topyekün savaş" bile iktidarın enflasyon farklarını düşük tutma hamlesi olarak görülmüştür. Bu, çaresizlikten çare çıkarma arayışıdır. Ücret artışlarının fiyat artışlarını hep geriden izlemesi ve enflasyonun aşındırmasına karşı gecikmeli zamların tam koruma sağlamaması şimdinin sorunu gibi gözükmemektedir. Kitlelerin sezgilerine güvenmek gerekir; aslında enflasyon farklarının dahi alınamayacağı bir gelecek hesabı yapıyorlarsa, sadece kamu ekonomisinin giderek kötüleştiğini değil iktidarın gerçek niteliğini de kavramaya başlamışlar demektir. Nitekim, seçimler nedeniyle Ocak'ta enflasyon zammı garanti gibidir; ama Temmuz için kim garanti verebilir? (Belki de, Emeklilikte Yaşa Takılanlar örneği bile tek başına öğretici olmuş olabilir!).
9- Emeğin ücret ve ücret dışı sosyal haklarında, bu arada çalışma hakkında çok önemli geri gidişlerin yaşanacağı bir döneme girilmektedir. Buna sadece inanç sistemi üzerinden rıza üretmenin zorlaşacağı bir dönemdir de bu. Bu nedenle, kitlelerin hoşnutsuzluğuyla başedebilmek için iktidarın devletin zor unsurlarını daha fütursuzca kullanmaya meyledeceği bir dönem de şekillenmektedir. Siyasal ve sendikal mücadelenin de buna karşılık verebilecek biçimde yeniden yapılanması şarttır.
***
Bir yıldönümü: Bugün YÖK'ün 6 Kasım 1982'de kuruluşunun 26. yılı. Bir zamanlar bu meşum tarihin yıldönümlerinde öğretim üyeleri ve öğrenciler protesto yürüyüşleri yaparlardı. Son birkaç yıldır üniversiteler üzerinde kurulan baskılar YÖK'ün ilk hallerini bile aratacak düzeylere geldiğinden ve YÖK'ün kendisinin dahi Saray yanında hiçbir hükmü kalmadığından olacak, kimsenin aklına 12 Eylül rejiminin bu merkezi baskı aygıtını protesto etmek bile gelmiyor. Faşizmin nasıl sıradanlaştığının ve ürkütücü hale geldiğinin çarpıcı bir resmidir.
Oğuz OYAN / sol.org.tr
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.