- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 06 July 2021, Tuesday 11:18
- 1977 kez okundu
KORKUT BORATAV / sol.org.tr
“Faşizm sonrası seçenekler” gündemdedir. Siyasal alternatifleri geçen hafta bu köşede tartıştım (Sol Haber, 25 Haziran). Ekonomik seçenekler ise tamamen farklı güçlükler içeriyor.
Bugünkü iktisat sorunlarının kaynağında son kırk yılı belirleyen neoliberalizm yer alıyor. Ekonomide yol ayrımı neoliberalizm ile hesaplaşmayı da gerektirecektir. Ama nasıl? Kapsamı?
Sol çevrelerde bu tartışma kolay değildir. Bugün bir başlangıç yapalım.
Neoliberalizmle hesaplaşmanın güçlükleri
Neolberalizm Türkiye’ye kırk yıl önce 12 Eylül rejimi ile geldi. Zamanla değişime uğradı. Bugünkü neoliberal model ise 2001 krizi öncesinde bir IMF programı içinde Ecevit hükümetince başlatıldı. AKP tarafından tümüyle benimsendi; uzun süre revizyonsuz uygulandı.
Son dört yıldan beri Saray’ın siyasal öncelikleri ile bu modelin bazı kuralları zaman zaman çatışmaktadır; ama genel çerçeve korunarak…
İktisat politikalarında yirmi yıl uzun bir dönemdir. Neoliberalizm, sermayenin tahakkümü anlamına gelir. Türkiye’de “baskı” (12 Eylül darbesi) ile başlamış; giderek “rıza”ya da dayanmıştır.
Neoliberalizm zamanla insanlarımızın hayat tarzlarına da yerleşmiştir. Geçiş döneminin yarattığı şoklar, bölüşüm kayıpları geçmişte kalmış; pek çoğu unutulmuştur. Aynı modelin “verdikleri” de vardır. Sermaye tahakkümünün net bilançosunu bugünün sıradan emekçileri çıkaramaz. “Geçmiş kayıpları telafi etme çabaları” ve köktenci değişimler, sermaye çevrelerinin dışına da taşabilen tedirginliklere yol açabilir.
Bugünün ortamından hareket ederek örnekler verelim.
İki Temel sorun: Dış bağımlılık ve durgunlaşma…
Dış bağımlılık ve durgunlaşma… İçinde yaşadığımız, birbiriyle bağlantılı iki temel sorun… Ekonomik bağımlılık uzun geçmişe dayanır; neoliberal yıllarda ağırlaşmıştır. Durgunlaşma ise acil sorundur. Son yılların yarı-faşizm rejimi, Türkiye’yi durgunlaşmaya ve ağır bir toplumsal bunalıma sürükledi. Bunalım, yaygın ve yoğun işsizlik; mutlak yoksullaşma içinde yaşanıyor.
İktisat çevrelerinde yaygın bir tespite göre, bugünkü işsizlik oranlarının aşağı çekilmesi için en azından yüzde 5’lik bir büyüme temposunun yerleşmesi, sürdürülmesi gerekiyor. Ekonominin hızlı büyüdüğü son yılı (2017’yi) izleyen üç yıl Türkiye’nin yıllık büyüme ortalaması %1,8’dir; faal nüfustaki artış oranında... İstihdam düşerken işgücü piyasasına giren gençler işsiz kalmıştır. Onların geleceği, ülkenin geleceğidir.
Dahası, bu yıllarda Türkiye ekonomisinin büyüme potansiyeli de aşağı çekilmiştir. IMF, Türkiye ekonomisi için orta dönemde potansiyel büyüme hızını yüzde 3,3 olarak tahmin ediyor. IMF veri tabanı, son dört yıl gerçekleşen büyüme verilerine sonraki beş yılın öngörülerini ekliyor; buna göre Türkiye ekonomisi 2018-2026’da bu büyüme potansiyelinin dahi altında (%3,2’lik) bir tempoyla büyüyecektir. Bugünkü toplumsal bunalımın kalıcılaşması anlamına gelen bir durgunlaşma…
2017’den itibaren ekonomi yönetimi, iç talebi aşırı pompaladıkça, enflasyon ve cari işlem açıkları tırmanmış; dış kaynak akımları durmuş; ekonomi döviz krizlerine savrularak “hizaya gelmiş”; durgunlaşmıştır. Büyüme temposunu yabancı sermaye girişlerine bağımlı kılan yapısal arıza, durgunlaşma ile bütünleşmiştir.
Durgunlaşma olgusu yenidir. Uluslararası sermaye hareketlerinin canlı olduğu on yılı aşkın bir dönemde, yüksek tempolu dış kaynak girişleri ekonomiyi canlandırdı; dövizi ucuzlattı; ekonomik dinamizmin sürükleyicisi olan sanayi sektörünün rekabet gücünü eritti; ithalata bağımlı kıldı. Sözünü ettiğim yapısal arıza böylece oluştu. Sonraki dönemde ekonominin büyüme potansiyelini aşağı çeken etkenlerden biri de budur.
Bu bilanço, Türkiye’nin faşizm sonrasında çözmesi gereken iki temel sorunun birbiriyle bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor. Ekonomi dinamizmini yitirmiştir. Büyüme potansiyelini zorlama girişimleri, sürdürülemez dış açıklar, kriz ortamları yaratmakta; durgunlaşan ekonominin dış bağımlılığı kalıcı olmaktadır.
Dış bağımlılığı ve durgunlaşmayı çözüm yöntemleri, yirmi yıllık neoliberal dönemin mirası olan direnmelerle karşılaşacaktır. Egemen sınıflar, ayrıcalıklı sermaye çevreleri elbette önlemeye çalışacaktır. Ama, halk sınıflarından da kaynaklanabilecek gerilimler söz konusu olabilir. Örnekler vereyim.
Dış bağımlılığın aşılması…
- yıllarda tekrarlanan döviz krizleri, dış bağımlılığın en azından hafifletilmesini acilleştirmiştir.
Neoliberalizmin dayanaklarından biri sermaye hareketlerinin serbestliğidir; bağımlılık olgusunun da önde gelen bir kaynağıdır. Tedavi, bu teşhisten hareket eder. Çözümün ilk adımı üzerinde fikir birliği var: Sermaye hareketlerinin denetimi, frenlenmesi…
Sermaye hareketlerinde denetimin etkili olabilmesi için, hane halklarının döviz mevduat hesapları, vergileme içermeyen döviz kurları ve enflasyon-bağlantılı faiz oranları ile TL’ye dönüştürülmelidir. Aksi halde sızıntılar engellenemez; denetim çaresiz kalır.
Ne var ki, bu adımın Türkiye toplumunun “orta sınıflar” olarak betimleyebileceğimiz kalabalık, etkili katmanlarında yaratabileceği tedirginliği düşünebiliyor musunuz?
Döviz mevduatı rantiyeler için bir yatırım aracıdır. Aynı zamanda çok sayıda insanımızın ülke içinde ve dışındaki geçmiş emeklerinin güvenceli birikimidir. Çoğunluğu nitelikli, beyaz yakalı emekçiler, profesyonel meslek sahipleri, emekliler… Anti faşist bir mücadelenin olası veya fiilî müttefikleri… Ve belki de ekonomik bağımsızlık önceliğine karşı bir muhalefet bloku…
Ekonomik durgunlaşmanın aşılması
Ekonomik durgunlaşmaya son verecek politikalar da, farklı katmanların tepkilerini tetikleyebilecektir.
Büyüme potansiyelini bir yüksek eşiğe taşımak için sermaye birikim oranı, kamu sektörü önceliğinde yukarı çekilmelidir. Âtıl emek rezervlerini harekete geçirecek boyutta bir yatırım temposu, ekonominin dinamizmini ve dış dengeyi hedefleyen doğrultuda planlanmalıdır.
Gelir düzeylerini artıracak; ancak tüketimin millî gelirdeki payını aşağı çekecek kritik bir adım…
Ne var ki, yirmi küsur yıllık neoliberalizmin Türkiye toplumuna ve emekçi sınıflarına bu alanda sunduğu bir “armağan” da vardır. Bu insanlarımızın tüketimi, gelir düzeylerini aşabilmiştir. Bu önemli dönüşümün dökümünü yaptık1.
Neoliberalizmin 21’nci yüzyıl Türkiyesi’ndeki coşkulu dönemini (ilk on beş yılını), önceki beş yıl ile karşılaştırdık. Bulgular ilginçtir:
- Kişi başına (ortalama) işçi ücretleri ve çiftçi gelirleri, kişi başına GSYH’daki artışın gerisinde kalmıştır. İşçi sınıfının ve köylülüğün millî gelirden ortalama paylarının aşınması…
- Kişi başına işçi ve çiftçilerin toplam (özel + kamusal) tüketim artışları ise, kişi başına GSYH’daki büyümeden hızlı seyretmiştir. Bu sınıfların (tüketimle ölçülen) refah düzeylerinde yükseliş…
- Bu iki emekçi sınıfın tüketim artışları neoliberal finansallaşmanın “armağanı”dır. On beş yıl sonunda tüketim kredilerinin millî gelirdeki payı sıçramıştır: %2 → . Refah artışını mümkün kılan “borç tuzağı”…
- Tüketim harcamalarının millî gelirdeki payındaki yükselme, neoliberal dönemde cari işlem oranındaki artışa eşittir. Dış kaynak girişleri, Türkiye ekonomisinde sermaye birikimini değil, toplam (ve işçi + köylü) tüketimini beslediği için…
Neoliberal bilanço (dış bağımlılık sayesinde) emekçilere “bölüşüm bozulurken, sürekli artan tüketim” sağlamıştı. Büyüme eğilimini yukarı çeken alternatif ise, aynı emekçilere “olası gelir artışları ile sınırlı tüketim” vaat edecektir.
Belki de, halk sınıfları saflarında tedirginlikleri, hatta direnişleri tetikleyerek…
***
Galiba son tahlilde şu sonuca ulaşıyoruz: Evveliyatı ile birlikte kırk yıla ulaşan neoliberalizmden kopmak için, sermayenin tahakkümüne son veren bir devrimci adım gereklidir.
Bu adımı mümkün kılan bir iktidar öncesinde, solcu iktisatçılar elbette ekonomik düzeni eleştirecektir. Güncel, geçerli alternatifler konusunda ise, neoliberalizmin sınırlarını olsa olsa zorlayan, düzen-içi seçeneklerle sınırlı kalınacaktır.
- 1..Boratav, “Türkiye’de Sınıfsal Bölüşüm Göstergeleri: 2003-2014”, Zor Zamanlarda Emek, (Derleyenler: A.Makal, A. Çelik), Ankara 2017, İmge.
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.