- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 01 September 2018, Saturday 19:34
- 3351 kez okundu
Konuk Yazar / Korkut BORATAV / sol.org.tr
Hindistan’dan bir portre
Narendra Modi, 2014’te Hindistan’da sağcı Janata Partisi’nin (BJP’nin) başına geçti ve partisini açık farkla iktidara taşıdı; başbakan oldu.
Bu sonuç, Hindistan’ın ilerici çevrelerinde birkaç nedenle tedirginliklere yol açtı.
Bir kere, Modi’nin zaferi, laik Hint Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Kongre Partisi’nin (kısaca “Kongre”’nin) çok ağır yenilgisi ile gerçekleşmişti. Kongre, yeni parlamentoda ana muhalefet eşiğine dahi ulaşamamıştı. Bazen Kongre’ye destek veren komünist partiler de sert kayıplara uğramış; BJP ülke çapında örgütlü, etkili tek siyasî güç konumuna çıkmıştı.
Geleneksel Hindu milliyetçisi bir parti olan BJP, geçmişte de hükümetlerin içinde, başında yer almıştı; ama hepsinde koalisyon ortağı, lideri olarak… 2014’te tek parti olarak iktidara gelen BJP’nin seçim kampanyası, Hindu milliyetçiliğinin fanatik-dinî kanadı olan RSS tarafından örgütlenmişti. RSS hareketini “Hindu faşizminin temsilcisi” olarak nitelendirenler yaygındır.
BJP lideri ve yeni başbakan Modi’nin kimlik özgüllükleri de tedirgin ediciydi. Başbakanlığından çok önce kendisiyle röportaj yapan bir psikolog (Ashis Nandy), izlenimlerini şöyle aktarmış: “Hindistan’a karşı her Müslümanın potansiyel bir terörist ve hain olarak yer aldığı evrensel bir komplo teorisini çok sakin bir üslupla anlattı. Röportajdan sarsılarak çıktım; zira klasik ve klinik bir faşist vaka ile ilk kez karşılaşıyordum. Potansiyel bir katil, bir katliamcı da aynı kategoriye girer.”
Modi’nin siyasî geçmişi, bu değerlendirmeyi destekliyordu. Başbakanlığa Gujarat Eyalet Başkanlığı’ndan gelmişti. 2002’de bu eyalette bini aşkın Müslümanın ölümüyle sonuçlanan kıyımın sorumluluğunu taşımaktaydı. BJP liderliğini, “dış güçlerin inşa ettiği bir sapkınlık olan laik Cumhuriyeti tarihe gömme” misyonu ile üstlendiği anlaşılmaktaydı.
BJP-sermaye ilişkileri de dikkat çekiyor: Narendra Modi, seçim kampanyasında Gujarat’ta gerçekleştirdiği “piyasa mekanizmasına ve uluslararası sermayeye açılmayı” Hindistan’a taşımayı vadetmişti. Kongre’nin devletçi, “piyasa düşmanı” saplantılarını lanetlemişti. Modi’nin başbakanlığı da uluslararası ve büyük Hint sermayesinden tam destek aldı; coşkuyla karşılandı.Büyük sermayenin desteğinde ırkçı, tutucu bir lider ve siyasî hareket… Geleneksel faşizmin sentezi akla geliyor.
Hindistan 2019 seçimlerinin arifesindedir. Beş yıllık Modi / BJP iktidarının geleceğe taşınıp taşınmayacağı belirsizdir. Hindistan solunda “ne yapmalı?” sorusu gündemdedir. Komünist, sosyalist partilerle -laik Kongre arasında bir anti-faşist cephe kurulmalı mı? Sorunun yanıtı, “faşizm” teşhisinin ülke için geçerli olup olmamasına bağlıdır.
Hindistan’daki sol örgütlerde tartışmanın seyrini izlemem mümkün değil. BirGün Pazar’ın yazarlarından Vijay Prashad’dan katkılar beklenebilir. Ben, faşizm tartışmalarında Hindistan’dan iki örnek üzerinde odaklaşacağım. Bizlere de ışık tutabilir.
Faşistler iktidarda; faşizm değil…
Hindistan’ın Marksist iktisatçılarından Prabhat Patnaik, Monthly Review Online’da ( 27 Ekim 2017), “Faşizmin Günümüzde Yükselmesi” başlıklı bir yazı yayımlamış. Hindistan örneğine de ağırlık vererek…
Patnaik, günümüzde yaygınlaşan yükselen faşizmolgusuna, önce “ne değildir?” sorusuyla yaklaşıyor. Ona göre güncel faşizm, liberallerin yakıştırdığı sağ popülizmkavramıyla karıştırılmamalıdır. Geçen yüzyılın İtalyan / Alman faşizmlerinden de ayrıştırılmalıdır.
Patnaik’a göre günümüz faşizminin ülkesel özgünlükleri vardır; ama, tümünü birleştiren ideolojik, olgusal özellikler de geçerlidir.
En başta faşizmin akıldışı olması gelir. Faşizm, bilimsel önermelere, kanıtlara dayalı tartışmaya, aydınlanmaya, her türlü aykırı düşünceye karşı genel bir husumet halidir. Bu genel akıldışılık, “diğeri” kavramıyla bağlantılı “üstünlük” iddiasını da içerir. “Diğeri” tanımları ve “üstünlük” aidiyetleri ülkelere göre değişir: BJP faşistlerine göre “Hinduluk”, AfD faşistlerine göre “Almanlık”…
Bu ideolojik özellikleri Patnaik iki tarihsel gözlemle tamamlıyor. Birincine göre faşizm, orta sınıf tabanı olan, iktidarı hedefleyen bir harekettir. “Sivil” niteliği ve kitle tabanı ile askerî baskı rejimlerinden ayrılır. İktidara ulaşabilmesi için faşizm büyük sermayeyle anlaşmak zorundadır.
Patnaik, bize, aydınlanma değerlerinin tümüyle kavgalı, tutucu bir ideoloji ve hareketin, kapitalizmin bünyesinde var olduğunu anlatmış oluyor. Burjuvazinin faşizmi iktidara taşıma tercihi ona göre ekonomik kriz koşullarında oluşur: Düzen partileri bunalım karşısında çaresiz kalınca, geleneksel siyasetin Merkez Sağ / Merkez Sol sarkacı terk edilir; burjuvazi faşizme iktidar kapısını açar.
Patnaik, günümüz kapitalizminin yapısal bir kriz içinde olduğunu; düzen partilerinin ve neoliberalizme teslim olan geleneksel solun bunalıma yanıt getiremediğini belirliyor. Sonuç, faşist hareketlerin iktidara aday, ortak olmaları; hatta iktidara yerleşmelidir. Örneğin Hindistan’da faşistler (Modi), büyük sermayenin desteğiyle iktidardadır; ama orada veya herhangi başka bir ülkede faşist bir devlet (henüz) oluşmamıştır.
Patnaik Hindistan için geniş bir anti-faşist ittifakın gereksiz olduğunu düşünüyor. Sosyalist örgütler neoliberalizme karşı etkili, asgarî bir program önermeli ve buna katılan her hareketle ittifak oluşturmalı. Laiklik, bu asgarî programın öğesi değildir.
Faşizm gündemde değildir
Hindistan’dan bir felsefeci olan N.Mukherji tartışmaya katılıyor ve günümüzdeki baskıcı düzenleri, uygulamaları “faşist” olarak nitelendirenlere (Patnaik’e de) karşı çıkıyor. (Economic and Political Weekly, 14 Temmuz 2018).
Mukherji’nin faşizm tanımı, iki dünya savaşı arasındaki İtalya ve Almanya rejimlerine dayanmakta; aslında onlarla sınırlı kalmaktadır. Bu rejimler, istisnaî, ülkelere özgü koşullar sonunda ortaya çıkmış; yerleşmiştir.
Öncelikle emekçiler, artan eşitsizlikler, yoksullaşma, , kazanılmış haklarının aşınması nedeniyle toplumsal bunalım ortamına sürüklenmiştir. Sınıfsal gerilimler yükselmekte; tepki olarak “üstünlük” tezleri, “iç / dış düşmanlar” imgeleri içeren faşist ideoloji yaygınlaşmaktadır.
Bu ortamın faşizmi iktidara taşıması için, kapitalizmin çökme eşiğine gelmesi; dahası, sosyalist, komünist partilerin liderliğinde devrimci bir işçi sınıfı hareketinin yükselmesi gerekmiştir. Egemen sınıflar sosyalizm tehdidini, faşizmi iktidara getirerek önlemişlerdir.
Bugünün Hindistan’ında ve dünyasında anti-kapitalist devrimleri gündeme getiren son iki olgu yoktur.
Günümüzün toplumsal, siyasî sorunlarını geçen yüzyıla özgü olgu ve kavramlarla çözümlemek ve çözmek yanıltıcı olmaktadır. İdeolojik söylemlerdeki benzerliklerden tarihsel paralellikler çıkarılmamalıdır.
Neoliberal rejimlerin dünya çapında yarattığı toplumsal çöküntüler, etkili sol muhalefetlerin yokluğunda aşırı sağ akımları iktidara taşıyabilmektedir. Hindistan’da Modi iktidarında olduğu gibi… Bu ortamlarda sol akımların “faşizm” odaklı temalardan uzak durması; liberal duyarlıkları tedirgin eden uygulamalar, baskılar üzerinde değil, halk sınıflarının sıkıntıları, talepleri üzerinde odaklanması gerekir.
Hindistan sermayesinin iktisadî öncelikleri, Modi’nin Hindu fanatizmini frenlemektedir; frenleyecektir.
Hindistan – Türkiye Benzerlikleri
Bu yazının başında Modi ile ilgili tespitlerimin bir bölümünü 2014’te, “Aşina Olduğumuz Bir Portre” başlığı altında yayımlamıştım. “Aşinalık”, elbette o tarihlerdeki Türkiye başbakanı ile ilgilidir. İki siyasetçi de ülkelerindeki laik cumhuriyete, kurumlarına, simgelerine kesinlikle karşıydı. Ülkelerin tarihi, yapısı, AKP ve BJP’nin ideolojik kaynakları, “düşman” anlayışını değiştirmektedir; ama “düşmanlar”ın etkisiz kılınması, susturulması, mümkünse dışlanması hususunda görüş birliği vardır.
Yazı, şu cümlelerle son buluyordu: “2014 Hindistan’ını on bir yıl öncesinin Türkiye’si ile karşılaştıralım. Tutucu köktendinciliğin sağladığı kitle tabanı sayesinde her iki ülkede de tek parti iktidarı kalıcı görünmektedir. Yabancı ve yerli sermaye için ise, köktendinciliğin nihaî hedeflerinin toplumsal, siyasal sonuçları değil, neo-liberal programa kesin bağlılık önemlidir.”
Bu benzerlik 2018’de devam ediyor mu? Hindistan’ın federal yapısı, Modi’nin maksimum programına engeller getirmekteydi; Modi de ilk iktidar döneminde bu programı arka planda tuttu. Aynı “ihtiyatlı çizgi”, AKP’nin ilk dört yılı için de geçerli olmuştu.
Bugünün Türkiyesi’ne geldiğimizde, iktidar el değiştirmemiş; buna karşılık üç anayasa referandumu ve 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimi sonunda “Parti” iktidarı, tam yetkili “Lider”e devredilmiştir. Anayasal, yasal, kurumsal değişiklikler, uygulamalar, 2018’de oluşan iktidarı fiilen kalıcı hala gelmiştir. Süresi? Bilemeyiz.
Muhalif akımlar bu durumun farkında değildir veya açıkça ifade etmemektedir. Geçmişten kalan özgürlük alanları hâlâ vardır; ama kesintisiz daralmakta ve (daha da önemlisi) etkisizleşmektedir.
Kısacası, Patnaik’in Hindistan için tespiti (“faşistler iktidardadır; ama faşist devlet [henüz] oluşmamıştır”) Türkiye’de geçerli değildir. Uzun iktidar yılları ya faşistleri “evcilleştirir”; ya da faşizmi yerleştirir. Türkiye ikinci durumu yaşadı.
Hindistan faşizmi on bir yıl arayla Türkiye’yi izlemeye başlamıştı. Umalım ki 2019 seçimlerinde Hindistan halkı bu benzeşmeye son verir. Aksi halde? Kesin konuşmayalım. Tarihsel benzetmeler yanıltıcı da olabiliyor.
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.