- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 31 March 2021, Wednesday 9:14
- 2828 kez okundu
İktidar, Cumhuriyeti başkalaştırmak yolunda dur durak tanımayacağını her vesileyle açıklıyor. Yani iktidarda kalacağı her yeni gün yeni maliyetler anlamına geliyor.
OĞUZ OYAN / sol.org.tr
İktidarın ülkeye ve topluma yüklediği toplumsal, siyasi ve ekonomik maliyetler çok yükseldi. Bunların önemli bir bölümünü ölçecek düzeneklere bile sahip değiliz. İktidarın aydınlanma karşıtı eylemleriyle toplumu Ortaçağ değerlerine mahkum etmesinin maliyetini neyle ölçeceksiniz örneğin? Ancak dolaylı göstergelere başvurabiliyoruz: İmam hatipleşmedeki sıçrama, eğitim düzeyindeki gerilemeler, kadın cinayetlerdeki artış, irticanın önünü açan düzenlemeler, tarikat üyelerinin askeri-sivil bürokrasiye sızması hatta ele geçirmesi, araç olarak kullanılmaya kalkılan radikal İslamcı teröristlerin Reyhanlı/Suruç/Ankara katliamları ve benzerleri, iktidarın ve ABD'nin kanatları altında palazlanan bir Nurcu tarikatın 15 Temmuz kanlı darbe girişimi, vb. gibi. Üstelik iktidar, Cumhuriyeti başkalaştırmak yolunda dur durak tanımayacağını her vesileyle açıklıyor. Yani iktidarda kalacağı her yeni gün yeni maliyetler anlamına geliyor.
Ekonomide sancılı dönem
Doğrudan ölçememek, toplumsal maliyetlerin önemini azaltmıyor kuşkusuz. Ama daha ölçülebilir olanlar da yok değil. Özellikle de ekonomik nitelikte olanlar. Milli gelir (GSYH) artışlarının tarihi ortalamaların altına inmesi, kişi başına milli gelirde 2007 düzeyine gerileyip orada patinaj yapılması, toplam veya kişi başına GSYH hedefleri bakımından 2023'te bile 2013 değerlerinin çok uzağında kalınacak olması, AKP iktidarının dışa bağımlı ve ufuksuz politikalarının açık başarısızlıklarıdır. Sadece toplumun geniş emekçi kesimleri açısından değil, sermayenin dahi -süreci ne kadar lehine yönetmiş olsa da- başarılı sayamayacağı bir tablo vardır ortada.
Bunlara sektörel kayıplar da eklenebilir. AKP dönemine, GSYH içinde sanayinin katma değerinin gerilemesi, teknoloji yoğun malların üretim ve ihracatında çok gerilerde kalınması; tarımda gıda egemenliğinin yitirilmesi gibi olumsuz gelişmeler damga vurmuştur. 2020'den itibaren Covid-19 etkisiyle birçok hizmet sektöründe telafisi zor kayıplar yaşanması bunlara eklenmiştir.
AKP döneminin faturasını kabartan gelişmeler arasında, iş cinayetlerinin ve işsizliğin alıp başını gitmesini başa yazmak gerekir. Covid-19 etkisiyle iyice bozulan 2020 işgücü verilerine göre, geniş tanımlı işsizlik genelde yüzde 27,4; kadınlarda yüzde 34,8; gençlerde yüzde 41,1. İşbaşında olanların sayısı 2020'de 2,7 milyon kişi azalırken, son bir yılda iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar 1,7 milyon kişi artmış durumda (DİSK-AR). Bu sosyal felaket tablosuna bir de iktidarın vurdumduymazlığı eklenmeli. Kısa Çalışma Ödeneği'nin Mart sonunda sona erdirilmesi ve sistemde yalnızca akut sömürü düzeneği olarak ücretsiz izin uygulamasının bırakılması, AKP'nin sınıf karakterini vurguladığı kadar emek kesiminin sendikal temsiliyetinin de yok hükmünde olduğunun bir göstergesi.
Ekonomide kriz algısının yükselmesine yol açan parasal etkenler ise, fiyat enflasyonunun kontrol edilememesi, TL'nin değerinin istikrar kazanamaması ve faizlerdeki oynaklık olarak ortaya çıkmakta. 2018'den bu yana üç döviz krizine yol açan bir sermaye iktidarının, sermayenin çıkarları doğrultusunda böyle davrandığını, oradan oraya savrulduğunu ileri sürmek de pek indirgemeci bir yaklaşım olur. TL cinsi borçlarını ödeyemez durumda olanlar yanında, hatırı sayılır miktarda döviz borçluları da vardır. Faizlerin çıkmasından rahatsız olanlar, faizleri düşürüp döviz kurunun çıkmasından mutlu olabiliyorlar mı? Her ne kadar sermaye içinde IMF tarzı sıkı para/maliye politikalarını savunanlar (TÜSİAD) kadar anti-faiz lobicileri (sektörel çıkarları ve TL cinsi yüksek borç düzeyleri bakımından düşük faiz yandaşı olanlar) olsa da, sermayenin ortak çıkarları bakımından bu denli oynaklık ve öngörülemezlik asla kabul edilebilir değildir. Çünkü bu gidişatın sonuçları, sermayenin bütün kesimleri açısından olumsuz olacaktır.
Bu konuda, eski bir IMF yöneticisiyken şimdi ekonomi yorumcusu olan Desmond Lachman'ın OdaTV ve Sözcü'de (29 Mart) yer alan görüşleri kayda değer. Ona göre, "doların güçlendiği ve ABD'nin en büyük bütçe genişlemelerinden birine gittiği koşullarda Türkiye'ye sermaye akışı ani bir şekilde durabilir. Ülkeniz Türkiye gibi spekülatif saldırılara açık bir ülke ise, ortodoks olmayan ekonomi politikaları izleyip de piyasalara kırmızı bayrak sallamak hiç de iyi bir fikir değildir. Hem de Merkez Bankası yakında rezervlerini tüketmişken ve bunu yaparken yerli parayı korumayı da başaramamışken. Ve de firmalarınız ABD dolarına kayıtlı borç dağlarıyla uğraşırken, üstelik çok önemli turizm sektörünüz koronavirüs salgını nedeniyle diz çökmüşken". Lachman, "faiz politikası hakkındaki 'eksantrik' bakış açısının kötü bir zamanda devreye girdiğini", (...) "Erdoğan'ın harekete geçmek için gelişmekte olan ülkelere yönelik sıcak para koşullarının daha fazla sıkılaştırıldığı bir zamanı seçtiğini" belirterek, bunun "herkes tarafından bir ekonomik başarısızlık olarak görüldüğünü" dile getiriyor.
Mevcut sistem içinde kalındığı sürece hiç de haksız bir eleştiri değildir. soL'daki son iki yazımızda biz de bu konuları işleyip durduk. TCMB'nin rezervlerini negatife düşürüp ardından faiz silahını da ıskartaya çıkararak ekonomi yönetiminin itibarını/güvenilirliğini yerle bir ettikten sonra, bir ödemeler dengesi krizinin ufukta olduğunu söylemek büyük bir öngörü bile sayılmaz. "Türkiye'ye sermaye akışının ani bir şekilde durması" öngörüsünün de başka bir anlamı zaten yoktur.
Dış politik maliyetler
Dış politikada gücünüz içerdeki gücünüz ölçüsündedir. Ekonominizi bir borç ödeme krizi (mali iflas) eşiğine getirmiş, dış kaynak girişlerine bağımlı ekonomizin ibresi sermaye çıkışları yönüne dönmüşse, milli paranın değer kaybı önlenemiyor veya yabancı paralar karşısında istikrarı sağlanamıyorsa ve buradan bir toparlanma yapabileceğinize dair güvenilirliğinizi de yitirmişseniz, dış ilişkilerde yeri tavizler için kıvama gelmişsiniz demektir. Bunun için herhangi bir ekonomik yaptırım tehdidine bile gerek kalmamıştır. Ekonomik kriz çıkarmak konusunda, bindiği dalı kesen iktidarlardan daha iyisini kimse yapamaz. RTE'nin bu bakımdan kimse eline su dökemez.
Böyle durumlarda dış ilişkilerde ödeyeceğiniz bedeller daha büyük bir mali bağımlılıkla sınırlı kalmaz. Ekonominizin küresel güçlerin çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırılması için yeni dayatmalar yapılmasıyla da yetinilmez. Hele bir de tâbi olduğunuz hegemon güçlerin hoşuna gitmeyen bazı dış politika tercihleriniz (S-400 ve Rusya ilişkisi, Suriye, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Libya, hatta Çin ve İran politikaları) olduysa, daha büyük kol bükmelere, dış politik tavizlere hazır olmalısınız. Zaten bir bölümü akut kriz öncesinde kendiliğinden yapılıverir; Doğu Akdeniz'de sondaj geminizi limana çekersiniz; S-400'ü hangarda tutmak için yalvar yakar olursunuz; Kıbrıs'ta işe yaramadığı kanıtlanmış BM müzakerelerine yeniden zorlanırsınız; Libya'dan ÖSO'yu çekmeye başlarsınız... Daha önemlisi, ülkenizin kuruluş belgelerinden olan Montrö Sözleşmesinden bir Cumhurbaşkanı kararnamesi ile çıkılabileceğini TBMM Başkanı ağzından söylersiniz. Meclis Başkanının geri adımının bir anlamı yoktur; mesaj ilgili yerlere verilmiş, amaç (Batı blokuna tam sadakat gösterisi) hasıl olmuştur. (Kaldı ki, nasıl Biden Putin'e doğrudan "katil" dememiş, sorulan soruya "evet" diyerek bu ifadeyi üstlenmişse -ki RTE de bunu böyle anlamıştır-, şimdi "ben Montrö sözcüğünü kullanmadım" üzerinden tevil imkânı yoktur).
ABD tezgahında iktidara hazırlanmış ve iktidarda olgunlaştırılmış siyasal İslamcı hareketlerin, içerde ve dışarda sıkıştıkça, Doğu ve Batı güçleri arasında gidip gelen sarkacın (sözde denge politikasının) hangi tarafına tutunacağı çok açıktır. Batı'nın ekonomik gücünün şimdilik baskın olmasının da bu taraf seçmede etkisi olabilecektir. Ne yazık ki Karadeniz'de güçler dengesini kıyıdaş ülkeler aleyhine, ABD emperyalizmi ve müttefikleri lehine döndürme çabaları, Montrö veya Kanal İstanbul teşebbüsleri olmasa dahi yürürlüktedir ve AKP Türkiye'sinin bu tehlikeli oyunda rol kapma iştahı ürkütücüdür.
Şu uyarıyı yapmadan bitirmeyelim: Türkiye Cumhuriyeti devleti, eğer Soğuk Savaş döneminde NATO'nun ileri karakolu olarak dahi yapmadığını bugünkü köşeye sıkışmış ve maceracı AKP iktidarı döneminde yapmaya kalkarsa, bunun ülkeye maliyeti yukarıda saydıklarımızın çok ötesinde olacaktır.
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.