- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 24 June 2020, Wednesday 10:04
- 40020 kez okundu
KORKUT BORATAV / sol.org.tr
Bugünlerde Batı iktisat çevreleri, korona krizinin ekonomik boyutunu hafifletmenin yöntemlerini tartışıyorlar.
2008 krizinde izlenen politikalarda revizyon var mı? Bu soruya ve Türkiye uzantılarına göz atmak istiyorum.
Merkez bankaları, para politikaları
Batı ekonomilerinde ilk tepki, 2008-2009 krizinde uygulanan araçların canlandırılması oldu: Merkez bankaları finansal piyasalara astronomik düzeyde likidite pompaladılar; ama bu kez hızla, daha yüksek düzeylerde ve genişleterek…
2008 sonrasında bu yöntem ikinci el piyasalardan hazine alımları biçiminde gerçekleşmişti. Bugünlerde iki doğrultuda genişletilmektedir.
İlk olarak, merkez bankaları yeni ihraç edilen (“taze”) hazine tahvillerinin alımını da üstleniyor. Bu, bütçe açığındaki artışların tümüyle merkez bankalarınca finansmanı anlamına da gelebilir. Yani neoliberal para politikası ilkelerinin açıkça çiğnenmesi…Bu “ihlal”, İngiltere Merkez Bankası’nca açıkça beyan edilmiş (FT, 9 Nisan); ABD, Avrupa ve Japonya da ise fiilen gerçekleşmiş durumdadır.
İkinci olarak, merkez bankaları parasal genişlemenin bir bölümünü, özel şirket borç senetlerinin de alımı ile gerçekleştiriyor. Bu yöntem 2008 krizi sonrasında da uygulanmış; ama sınırlı tutulmuştu. Şimdilerde genişletilerek canlandırılıyor. Üstelik batık (“junk”) şirket tahvillerini de kapsayarak… “Serbest” piyasaların “kutsal” piyasa disiplini ilkesi de açıkça çiğnenmiş oluyor.
Bu uygulamalar sonunda, ABD ve Avrupa merkez bankalarının bilançolarındaki menkul varlıkların (borç senetleri vd) bu ülke millî gelirlerinin yüzde 40’ına ulaşacağı öngörülüyor. Bu konuda daha “sabıkalı” olan Japon Merkez Bankası’nda ise aynı oran yüzde 100’ü çoktan aşmıştır.
Hemen ifade edelim ki, parasal genişleme, toplam talebin, dolayısıyla millî gelirlerin doğrudan bir öğesi değildir; ilk aşamada servet transferleri ile sınırlıdır. Ana işlevi kriz ortamında batık sermaye gruplarını, özellikle finans kapitali desteklemektir.
Merkez bankalarından likidite genişlemesinin en “ölü” biçiminde, batık bir tahvil, nakde (paraya) dönüşür. Sonrasında ek parasal genişleme, düşük faizler ile beslenir; borsalara, öncelikle hisse senetlerine yönelir Finansal varlıkların (servetlerin) değerleri ile millî gelir arasındaki makas açılır. “Onarım” süreci ilerledikçe iç talep etkilenebilir. Bankalar üretime, yatırıma dönük kredileri artırırsa; şirketler kapasite kullanımını yukarı çekerse…
Batı ekonomileri bugün bu aşamada değildir. Üretim (GSYH) çift haneli oranlarda çökerken borsalar yükselmekte; finansal sistemin “balonlaşması” başlamaktadır.
Maliye politikaları…
Kamu harcamaları ise, parasal genişlemeden farklıdır; GSYH’nın bir öğesidir. Bunlardaki artış, ek vergilerle telafi edilmiyorsa, millî geliri doğrudan artırır. Ekonomi sıfır işsizlik, tam kapasite durumunda ise enflasyonu ve “nominal” millî geliri yukarı çeker. İşsizlik ve atıl kaynaklar varsa önce doğrudan doğruya, sonraki aşamalarda (“çoğaltan” etkisiyle) zincirleme gelir artışlarına yol açar.
Neoliberalizmin bütçe disiplini ilkesi, kamu açıklarını sınırlayan kurallar içerir. Korona salgını sonrasında tüm Batı’da bu ilke açıkça terk edildi; Keynes, özgün biçimiyle yeniden hatırlandı: Sert bir krizi frenleyecek en etkili yöntem, genişleyen bütçe açığıdır…
Bu uygulamaların G20 ülkelerindeki ilk bilançosunu IMF veriyor (Fiscal Monitor, Nisan 2020). Doğrudan talep genişletici bütçe açıkları, GSYH düzeylerine oranlanıyor. Toplamları, kapsanan ülke millî gelirlerinin yüzde 3,5’ine ulaşmıştır. 2008 krizinde benzer uygulamaların eşiği şimdiden aşılmıştır.
Önde yer alan ülkelerin tümü gelişmiş “merkez” ülkeleridir. GSYH’nın ,6’sı oranında bütçe katkısıyla Avustralya ilk sıradadır. Sonraki dörtlü (sırayla) Japonya, ABD, Kanada ve Almanya’dır. Bu ülkelerde ve Britanya’da salgının ilk altı ayında işsiz kalanlara ve/veya düşük gelirlilere açıktan (1000-1750 dolar arasında) nakit aktarımları yapılmıştır.
Mayıs sonunda AB, 750 milyar avro’luk bir onarım ve toparlanma fonuoluşturmayı kararlaştırdı. Salgından en sert etkilenen İspanya, İtalya, Fransa “aslan payı” beklentisindedir.
Hazineler şirketleri besliyor; bölüşümü etkiliyor
IMF belgesi, kapsanan 20 ülkede, şirketlere ve bankalara dönük kredi desteği, garanti ve hisse alımları biçimindeki (ve genellikle merkezî bütçelerde yer almayan) hazine katkılarını da tahmin etmiş.
Bu tür kamu desteklerinin G20 ülkeleri millî gelirleri içindeki (ağırlıksız) ortalaması yüzde 6,9’dur. Dikkat ediniz: Kapitalist devletlerin özel sermayeye kaynak aktarımı, kamu hizmetlerinin, sosyal transferlerin payını (%3,5’i) yaklaşık iki misli aşmaktadır.
Merkez bankalarının servet dağılımı üzerinde (yukarıda değindiğim) etkileri, şirketlere, bankalara dönük bu tür kamu transferleri ile doğrudan gelir dağılımına taşınmaktadır: Devletin millî geliri yeniden (“ikincil”) dağılımını sermaye lehine değiştirmesi…
Göreli büyüklükler karşılaştırıldığında Batılı ülkeler ön sıralarda yer alıyor. Millî gelire oranları ’u aşan göre ilk altı ülke Japonya ve Batı Avrupalılardır.
Batılı dev sermaye gruplarının bu alandaki sicili karanlıktır. Hazine kaynakları, temettü dağıtımına, zayıf şirketleri devralmaya veya kendi hisse senetlerinin alımında kullanılır… Ölçü öylesine kaçmaktadır ki IMF’nin yeni başkanı Georgieva bile bu konuda “temettü dağıtımını ve satın almaları durdurun…” doğrultusunda bir uyarı yazısı yayımlamak zorunda kalmıştır (FT, 21 Mayıs).
Türkiye’nin özel sorunu: Dış kaynaklar…
Salgın sonrasında Türkiye’deki uygulamalara da göz atalım.
Para politikalarında TCMB’nin özerkliği 2018 sonrasında son bulmuş; politika faizi enflasyonun altına çekilmiştir. Yukarıdaki örneklere bakarak bu adımı bugün anlayışla karşılayabiliriz. Ama, ötesinde kargaşa söz konusudur. Kamu bankaları-TCMB-Varlık Fonu-Hazine arasındaki bağlantılar, batık, “yandaş” şirketleri kurtarma, kredi akımını canlandırma, hatta döviz fiyatlarını da frenleme önceliklerine yönelmiştir. Sayılar, ayrıntılar izlenememektedir.
Maliye politikalarının Nisan’a kadar yansımasını IMF’nin sözünü ettiğim yayınından izleyelim. Buna göre, salgın sonrasında Türkiye’de merkezî bütçenin ekonomi canlandırmaya dönük katkısı millî gelirin yüzde 1,6’sıdır. Bu oranla Türkiye yirmi ülke içinde sondan altıncıdır. İki ülkede (Suudi Arabistan ve Güney Afrika’da) bu katkı sıfırdır. Salgın sonrasında ek sosyal harcamaların büyüklüğünü izliyoruz; bu toplamın yarısına bile ulaşmıyor.
Aynı dönemde Türkiye’de şirketlere, kredilere, garantilere dönük Hazine desteklerinin millî gelire oranını IMF yüzde 0,6 olarak belirlemiş. Bu oran, 2020’de Türkiye’nin genel kamu açığı (%2,2) ile merkezî bütçe açığı (%1,6) artış oranları arasındaki farktan türetiliyor. (IMF, Fiscal Monitor, Tablo A9, s.99 vd). Bu hesaplama “keyfi”dir.
Neden “keyfi” diyorum? Türkiye’deki “kapkaççı” kapitalizmin tipik ve yoz bir örneklerinin kamu kaynaklarına yansımasının IMF de farkındadır; ama KÖO (mega yatırımlar ve şehir hastaneleri) gibi bilinen örneklerin Hazine üzerindeki yükünü hesaplayamamaktadır.
Bunlara, salgın öncesinde ve içinde ölçüsüz boyutlara ulaşan ve yukarıda değindiğim para-maliye ve döviz politikalarının karışımından oluşan çapaçul uygulamaları ekleyin. İktidarın, yandaş şirketlere vd. aktardığı Hazine kaynaklarını hesaplamak imkânsızdır.
Bu “çapaçul” uygulamaların döviz piyasalarına bulaşması, Türkiye’nin, yukarıda tartıştığım Batı ekonomi politikalarından ayrışmasını da gösteriyor. Batılılar, kendi paralarıyla borçlanma ve borç ödeme özgürlüğüne sahiptir. IMF’nin eski baş iktisatçısı Blanchard dahi, “kamu açığından kaynaklanan borçlarımızı gerekirse para basarak -monetisation ile- ödeyebiliriz” doğrultusunda “fetva” verdi (VOX, 10 Nisan).
Türkiye ise böyle bir “ayrıcalık”tan yoksundur. 2020’ye 437 milyar dolar dış borç stoku ile girmiştir ve 12 ay içinde bunların yüzde 39’unun vadesi gelmektedir. Bu nedenle iktisat politikaları seçeneklerini dış finansman sorunlarını dışlayarak tartışamayız.
Önümüzdeki hafta bu konuya eğilmek istiyorum.
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.