- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 30 November 2018, Friday 8:07
- 3169 kez okundu
Mayıs’tan bu yana kriz istatistiklerini inceliyor; tartışıyoruz.
Süreç, üç aşamadan geçti. İlk aşama, krizin ön-koşullarını oluşturdu; 2017’nin tümünü ve 2018’in ilk üç ayını kapsadı. AKP bir seçim ekonomisinin malî ve parasal araçlarını sonuna kadar kullandı. Reel ekonomi (üretim, istihdam, gelirler) büyüdü; ısındı. Yüksek tempolu sermaye girişleri dış kırılganlıkları ağırlaştırdı; “finansal balon” oluştu; şişti.
İkinci aşama Mart’ta, dış kaynak hareketlerinde gerileme ile başladı. Ekonomi hızla döviz krizine girdi; finansal piyasalardaki gerilimler reel ekonomiye taşındı.
Üçüncü aşamaya Ağustos’ta girildi. Ekonomi dış dünyaya kaynak aktarmaya ve küçülmeye başladı. Emperyalist sistemin çevresine özgü bir ekonomik bunalıma girildi: Finans kapital, “balonlaşma” döneminde birikmiş alacaklarını, ekonomiyi küçülterek tahsil etmeye başlayacaktır. Yeterince topladıktan, kalanları güvenceye aldıktan sonra “muslukları” yeniden açacaktır. Ekonominin yeniden büyümeye başlaması ise zaman alacaktır.
Bu süreçte ekonominin dışsal bağlantıları öne çıktı. Bunları aşağıdaki tabloda kırılganlık göstergeleri aracılığıyla izleyelim.
2016 sonu (sütun 1), dış kırılganlıkların kronik ve “olağan” boyutlarını temsil etmektedir. 2017 ve Mart 2018 (sütun 2 ve 3) ekonominin ısınma, finansal sistemin “balonlaşma” dönemidir. 2018 Eylül (sütun 4), döviz krizinin ekonomik bunalıma dönüşmesini yansıtıyor.
Reel ekonomideki bunalımın istatistiklerini daha sonra tartışırız.
Dış kırılganlıklar artarken
Kronik dış kırılganlıklar Aralık 2016-2017 arasında, giderek Mart 2018’e kadar kesintisiz tırmandı. Bu üç tarihteki göstergelerin seyrini gözden geçirelim.
Cari açığın millî gelire oranı (yüzdeler olarak): 3,8→ 5,6 → 7,8… Mart 2018’de 12 aylık cari işlem açığı 55,3 milyar dolardır. “Yükselen piyasa ekonomileri” içinde Türkiye ilk sıradadır.
Not: Dolarlı milli gelirde IMF; dolar kurunda BIS verileri. Cari denge, son on iki ayın toplamıdır. (*) Haziran 2018. (**) Ağustos 2018
Dış borçlar / millî gelir oranı da (F,9 → S,5 → e,4) sürekli artmış; Mart 2018’de kritik yüzde 50’lik eşiği çok geride bırakmıştır. Kısa vadeli dış borçların toplam borçlarda ve millî gelirdeki payları da kesintisiz yükselmektedir (satır 2, 3, 4).
Olası bir kriz ortamında yabancı sermaye için önemli bir güvence kısa vadeli dış borçların Merkez Bankası rezervlerine oranıdır ve kritik eşik yüzde 100’dür. Türkiye’de bu eşik 2016’da aşılmış; hızla yükselerek Mart 2018’de 5’e ulaşmıştır.
Dış borcun, yaklaşık p’i özel sektöre aittir. Döviz geliri olmayan şirketlerin döviz borçları önemli riskler içerir. 1994 ve 2001’de bankaları da sürükleyen çöküntüler hatırlanmaktadır. Şirketlerin döviz varlıkları ile döviz borçları arasındaki makas (“döviz durumu”, satır 6) bu nedenle izlenir. On beş ay boyunca bu açığın millî gelire oranı da (yüzde olarak) kesintisiz yükselmiştir: -23,8 → -25,1 → -31,1…
Önümüzdeki on iki ayda vadesi gelen dış borçlara aynı dönem için öngörülen cari açığı ekleyiniz. Yakın gelecekteekonominin dış finansman gereksinimi (satır 7) elde edilir. Bu toplamın dolarlı millî gelire oranı da bir başka dışsal kırılganlığı yansıtır ve Mart 2018’e kadar kesintisiz artış gözlenmektedir: &,7 → 0,5 → 3,3...
Balonlaşmanın beslenmesi, yansıması
Ekonominin kronik dış bağımlılığı geçmişin mirasıdır; AKP’li yıllarda da iniş-çıkışlı bir süreç içinde artmıştır. Örneğin 2003-2007’de coşkulu sermaye girişlerinin beslediği canlanma, 2008 sonunda çöktü; kriz patlak verdi. Öncelikle kısa vadeli dış krediler tahsil edildi; dış borç stoku aşağı çekildi. Ekonomi on iki ay boyunca küçülerek finans kapitale kaynak aktardı. 2010-2014’te dış kaynak muslukları yeniden açıldı; önceki kırılganlıklar aşıldı.
2016’yı izleyen on dört ayda sermaye hareketleri canlandı. Institute of International Finance, “yükselen piyasa ekonomileri”ne finansal akımların 2017’de 262 milyar dolar arttığın belirledi. Türkiye artıştan önemlice pay aldı; 2017’de 49 milyar dolar yabancı sermaye girişinden yararlandı. Bir önceki yıl göre D artış… Bu ivme Ocak-Şubat 2018’de de süregeldi: 12 ay öncesine göre dış kaynak girişleri v arttı.
Mart sonrasında oluşacak krizin ana sorumlusu da böylece belirleniyor: Dış kırılganlıkları on beş ay içinde sürdürülemez düzeye çıkaran finans kapital…
“Balonlaşma” ile finansal sistemde, riskleri besleyen, olağanı aşan şişme kastedilir. Türkiye gibi dış bağımlılık (örneğin yüksek cari açıklar) taşıyan çevre ekonomilerinde önce döviz piyasalarına yansır.
Buralarda “işler yolunda gidiyor mu?” sorusu, döviz kuru hareketlerine bakılarak yanıtlanır. “Ucuzlayan döviz” ortamı, dış kaynak girişlerinin cari açığı fazlasıyla aştığı zamanlarda gözlenir. İç talep, dış ve iç dengesizlikler zorlanmadan canlanır. Yüksek yabancı sermaye girişleri koşullarında “pahalılaşan döviz” ise “finansal balonlaşma”ya işaret eder.
2016 sonu-Mart 2018 dönemi bu son özellikleri taşıyor (satır 8): İlk 12 ayda nominal dolar kuru yüzde 20’yi aşkın bir tempoda yükselmiştir. Sonuç, 2017’de T.C. devlet tahvili üzerinden sağlanan dolar cinsi sıcak para (“arbitraj”) getirilerinin yüzde 4’ün altına inmesi olmuştur. Sonraki üç ayda doların değerlenmesi sürmüştür. Hisse senetlerine, tahvillere para bağlamış olan spekülatör finans kapital için ideal ortam, dövizin değil, yerli paranın değerlenmesidir.
Bank of International Settlements (BIS) ülkeler-arası nominal ve reel döviz hareketlerini izler. Bu verilere göre 2016 sonu ile Mart 2018 arasında yükselen piyasa ekonomileri içinde dolar fiyatı yüzde 25’i aşan iki ülke vardır: Türkiye ve Arjantin… Yılın ikinci yarısında finansal krize adaylıklarını böylece peşinen ilan etmişlerdir.
Aynı dönemde Türkiye’de reel döviz kuru da yükselmiş; döviz fiyatlarının enflasyondan hızlı arttığı belirlenmiş; enflasyon beklentileri de yukarı çekilmiştir. Finansal sistem için ek bir tedirginlik kaynağı…
Kriz istatistikleri: Ülke yoksullaşır; kırılganlıklar hafifler…
Finans balonları bazen krize yol açmadan (“patlamadan”) hava kaçırır; geçiştirilir. Türkiye’de ise balonlaşmanın sürdürülemeyeceği, patlayacağı Mart 2018 sonrasında ortaya çıktı. Nedeni, dış kaynak musluklarının kısılmasıdır.
FED’den kaynaklanan likidite daralması, Şubat 2018’de Batı borsalarında sert düşüşler ile yeni bir ivme kazandı. “Güney” coğrafyasından fon çıkışları gündeme geldi.
- ülkelerden? Birkaç yıldan beri, finans uzmanları “yükselen piyasaların kırılganları” listeleri hazırlamaktadır. Bizim tablodaki kırılganlık göstergeleri ve benzerleri sürekli gözlem altındadır. Türkiye bu listelerin demirbaş üyesidir.
Yüksek kırılganlık, hem yüksek getiri, hem yüksek risk demektir. Kırılganlıkların “sürdürülemezliği” algılandığı anda, “çıkış kararı” alınır. Algılama gerçek olur; sermaye çıkışları, krizi tetikler.
Türkiye bu olguyla önce Mart’ta karşılaştı; dış kaynak girişleri önce yavaşladı; Ağustos ve Eylül’de “net çıkışlar” gerçekleşti. Tablonun son sütunu, krizi yansıtan göstergeleri Eylül 2018’e kadar taşımaktadır. Altı ayda dolar kurundaki D’lük sıçrama, döviz krizinin zirve noktasıdır ve tüm öğeleriyle bunalıma girildiğini gösterir.
Bu tür krizlerin bir işlevi, sürdürülmesi imkânsız dış kırılganlıkları hafifletmektir. Net çıkış, dış alacakların tahsili anlamına gelir. Bu tahsilat bir yandan ekonomiyi küçültür; toplumu yoksullaştırır; bir yandan kırılganlıkları hafifletir.
Tablodaki örneklere göz atalım.
Döviz pahalılaştığı ve ekonomi durgunlaştığı için dolarlı milli gelirin 2018’de yüzde 16 düşeceği öngörüldü. Kriz, Ağustos-Eylül’de iç talebi çökerttiği için ekonomi cari fazla verdi. Bu iki etken cari açık / millî gelir oranını 1,3 puan aşağı çekti (sütun 4, satır 1). Bu kırılganlık göstergesini hafifleten, yoksullaşma ve döviz krizi oldu.
Dış borçların millî gelire oranı Mart’ta yüzde 65,4’le zirveye oturduktan üç ay sonra 1,4 puan düştü; yüzde 64’e indi (sütun 4, satır 2). Dış kredilerin bir bölümü tahsil edildi. Sıcak para getirilerinin döviz karşılığı ödendi; TL’nin değer kaybı bunların dolar toplamını da aşındırdı. Sonuçta dış borç stoku 10 milyar dolar azaldı. Ağustos-Eylül ödemeler dengesi tablolarına bakınız: Borç ödemeleri, cari işlem fazlası ve rezervlerden yapılmıştır. Küçülerek ve “sermayeden yiyerek” finans sermayesine kaynak aktarımı…
Bu işlemler, 12 içinde vadesi gelen dış borç toplamını da 6 milyar dolar düşürdü. Bu “katkıya” cari açığın daralmasını da ekleyin; yakın geleceğin dış finansman gereği (göreli olarak) 2,2 puan hafifler (sütün 4, satır 7). Kısa vadeli dış borç stoku da Mart-Eylül arasında azaldı; millî gelire oranı 0,7 puan indi (Sütun 4, satır 3). Toplam dış borçlarda kısa vadelilerin payında ise değişme yoktur.
Döviz borçlusu şirketler Mart sonrasında piyasalardan can havliyle dolar toplamaya başladılar. Hem döviz krizine katkı yaptılar, hem de döviz açıklarını beş ayda 7 milyar dolar azalttılar. Bu açığın millî gelire oranı da 0,9 puan aşağı çekildi (sütun 4, satır 6).
Kıssadan hisse
Dış kırılganlıkların hafiflemesine niçin sevinemiyoruz?
Zira, kırılganlıkların “hafiflemesi”, emperyalist sisteme net kaynak aktarımı ve reel ekonomide (üretimde, istihdamda, tüketimde, gelirlerde) somut kayıplar sayesinde mümkün oluyor.
Bu maliyetler, dış bağımlılığa son verecek midir?
Eylül 2018’deki göstergeler, 2016 ve 2017 değerlerinin çok daha üzerindedir. Demek oluyor ki, ekonominin önceki (ve esasen yüksek olan) kırılgan konumuna dönebilmesi için bu tür maliyetlerin bir süre daha devam etmesi gerekecek.
Finans kapital kaynak aktarımını ve finansal güvenceleri daha erken bir tarihte yeterli bulur ve muslukları açarsa, ekonomi “yeni olağan hayata”, 2016’ya göre çok daha bağımlı bir konumda geçecektir.
Krize rağmen düzelmeyen tek kırılganlık göstergesine de dikkat çekelim: Kısa vadeli kredilerin rezervlere oranı… Altı ayda 34 puan artış… (Bk. sütun 4, satır 6). Nedeni Mart-Eylül arasında TCMB rezervlerinde 20 milyar dolarlık erimedir. Yukarıdaki teşhisi tekrarlayayım:Sermayeden yiyerek finans sermayesine kaynak aktarımı…
Kıssadan hisse nedir?
Krizin ana sorumlusu, maliyetini de üstlenmeli; finans kapitale kaynak aktarımına izin verilmemelidir.
Korkut BORATAV / sol.org.tr
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.