- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 10 July 2018, Tuesday 19:35
- 3391 kez okundu
Konuk Yazar / Korkut BORATAV / sendika.org
Madımak Faciası üzerine söylenecek her şey söylendi; yazılması gerekenlerin pek çoğu da yazıldı. Yeni şeyler söyleyecek, bilinmeyen olguları açıklayacak değilim.
Facia sırasında ve sonrasında devlet aygıtının sorumluluk derecelerini, araştırıcılar ve Madımak kurbanlarının yakınları, temsilcileri, avukatları yıllardan beri incelemekte, ortaya koymaktadır. Ben sadece, facianın hemen sonrasında iktidar ve siyaset çevrelerinin olaya ilişkin demeçlerine, teşhislerine dikkat çekeceğim. Sadece bu söylemler dahi, bence, Türkiye’yi adım adım İslamcı faşizmin eşiğine taşıyan tehlikeli gidişin ön-işaretlerini taşımaktadır.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le başlayalım: Linç girişiminin ciddiyeti ortaya çıktıktan sonra, “halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyiniz” talimatını verdiği biliniyor. Güvenlik güçlerine verilen bu talimattaki “halk” sözcüğü ile elbette şeriatçı güruh kastedilmiştir.
Peki, öldürülen 33 aydın, sanatçı ve can pazarından sağ kurtulanlar? Demirel, onları “tahrikçiler” olarak görüyor: “Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır. Olay münferittir.”
Balık baştan kokar. Bu söylem, diğerlerine de yol gösterecektir.
Başbakan Tansu Çiller de şeriatçı güruhun “selameti” ile ilgili olduğu için gelişmelerden hoşnuttur. Bu güruh da “halk” olarak nitelendirilecektir: “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir.”
DYP’li İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu da,“halk” teşhisine katılmakta; bunları galeyana getiren “ötekilerle” ilgilenmekte ve baş tahrikçiyi teşhis etmektedir: “Aziz Nesin’in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir. Aziz Nesin hakkında da soruşturma açılabilir.”
Ana muhalefetin (ANAP’ın) lideri Mesut Yılmaz geri kalmayacaktır: “Devletin valisi, yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye’de halkımızın dini değerleriyle alay eden bir konuşmacıya karşı tepkisiz kalmışsa, milletin o valiye güvenmesini bekleyemezsiniz. Fikir özgürlüğünün halkımızın mukaddes değerlerine karşı kullanılmasına hiçbir şekilde kayıtsız kalamayız.”
Ne yazık ki, SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü de 3 Temmuz’da aynı söyleme katılacaktır: “Güvenlik güçlerimiz vatandaşlarımızın zarar görmemesine dikkat ederek olayları kontrol etmeye çalışmışlardır.” Burada, “zarar görmemesine özen gösterilen vatandaşlar” ifadesi, Demirel’in “halk” sözcüğüyle kastettiği cihatçı güruhtur.
Erdal İnönü’ye haksızlık yapmayalım.Linç girişiminden haberdar olduktan sonra “bazı yetkilileri” aradığını ve Madımak’takilere telefonla “en kısa zamanda takviye güç gönderileceği, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacakları” mesajını verdiğini daha sonra Aziz Nesin’den öğreniyoruz. Ne var ki, “yetkili makamların güvencesi”nin boş çıktığını ertesi gün fark eden İnönü, “zarar görmeyen vatandaşlar” ile ilgili yukarıdaki talihsiz demeci verecektir.
Erdal İnönü, sonraki yıllarda Madımak Faciası’nın sorumluluğunu üstlenmiştir. Oral Çalışlar’a, “olaylara geç müdahale edilmesinde Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakan Çiller ve Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in de benim kadar sorumluluğu var” açıklamasını yapmıştır.
Bu “itiraf”ta Genelkurmay Başkanı’nın yer alması, sözü geçen “güvence”nin adresi olarak da yorumlanabilir. Bu “adres” üzerinde de yeterince değerlendirme yapıldığını tahmin ediyorum.
“Aziz Nesin’in Sivas konuşmasında Müslümanların dinî değerleriyle alay ettiği” iddiası da doğrudan doğruya yalandır.Nesin’in konuşma metni olduğu gibi yayımlanmıştır ve Alevi kültürü, inançlarıyla ilgili bir söyleşiden ibarettir.Şeriatçı güruhun iddia ettiği ve siyasetçilerin benimsediği herhangi bir “tahrik” öğesi yoktur.Linç girişimi, Nesin’in, Salman Rüştü’nün Şeytan Ayetleri üzerinde daha önce yazdıkları bahane edilerek önceden örgütlenmişti.
* * *
Madımak Faciası’nın gerçekleştiği tarih anlamlıdır. Temmuz 1993’te Türkiye, 12 Eylül karanlığından çıkma arayışı içindeydi ve darbecilerin yasakladığı iki siyasetin, DYP ve SHP’nin koalisyonu tarafından yönetiliyordu.
1980 sonrasında askerî faşizmin, 1982 Anayasası’nın ve bu dönüşümlerin uygulayıcısı olan ANAP iktidarının ana gündemi, “Türkiye demokrasisinin altın çağı” olan 1960’lı-1970’li yılların siyasi, ideolojik ve toplumsal kazanımlarını kalıcı olarak tasfiye etmekti. Öncelikli hedeflerin ilk sırasında, sola dönük tüm akımların, sendikal, sosyalist, devrimci örgütlenmelerin yasaklanması; kadrolarının etkisizleştirilmesi yer almaktaydı.
Cunta, meşruiyet arayışını İslamcı akımlara açılımlarla desteklemeye çalıştı. İmam-Hatip okullarının, Kur’an kurslarının sayıları hızla artırıldı ve 1982 Anayasası, din derslerini ilk ve ortaöğretim kurumlarında zorunlu hale getirdi. Ne var ki bu adımlar, yasaklanan Merkez-Sağ siyasetçiler tarafından desteklenmedi. Bu siyasetin ana temsilcisi olan Adalet Partisi’nin liderleri, başta Süleyman Demirel, 12 Eylül rejimine ve onu büyük ölçüde benimseyerek devralan ANAP iktidarına karşı çıktı.
Turgut Özal 1987’de siyasi yasakları sürdürme referandumunu kaybetti ve “12 Eylül karanlığına son verme” fırsatı böylece doğdu. Temmuz 1993’e kadar uzanan sonraki altı yıl, bu fırsatın kullanıldığı aşamaları gösterir.
1987 genel seçim sonuçlarında, siyasetin zirvesi, Orta-Sol (SHP ve DSP) ve Merkez-Sağ (DYP) muhalefet ile 12 Eylül’ün ve 1982 Anayasa düzeninin ürünü olan ANAP arasında (bu üç akım seçmenlerin yüzde 90’ını toplayarak) saflaşmıştı. İslamcı ve faşizan sağ ise marjinalleşmişti.
1980 sonrasının emek-karşıtı, neoliberal bölüşüm politikalarının rövanşı, işçi sınıfının 1989’da başlattığı Bahar Eylemleri dalgasıyla alındı. Bu dalga, 1989 yerel seçimlerinde SHP’yi birinci parti yaptı; ANAP büyük kentlerin tümünde belediyeleri kaybetti.12 Eylül karanlığının sola açılarak aşılma fırsatı böylece doğmuştu. Bu tarihte, Türkiye’nin emekçi sınıfları sol siyasete daha yakın durmaktaydı.Halk sınıfları saflarında siyasî İslam, henüz kök salmamıştı ve 1970’li yılların devrimci birikiminin izleri hâlâ yaşanmaktaydı.Türkiye siyasetinin, on yıl önce sol akımların belirleyici olduğu yelpazeye yaklaşma fırsatı mevcuttu.
12 Eylül karanlığının sol siyaset öncülüğünde aşılma fırsatı 1991 seçimlerinde kaçırıldı.Orta-Sol partilerin bölünmüşlüğü ve sınıfsal muhalefetten uzak durmaları, halk sınıflarını kararsızlığa savurdu.Demirel (DYP) / İnönü (SHP) koalisyonu bu sürecin uzantısıdır. Yine de askerî faşizmin baskısını yaşamış olan bu iki partinin, ekonomik ve sosyal politikalarda değilse bile, insan hakları ve siyasî plüralizm alanlarında demokratik bir programı sahiplenme; hayata geçirme seçeneği hâlâ gündemde görünüyordu.
Bence, Madımak Faciası’nın kendisi değil; ama siyasetçilerin Sivas’ta patlak veren şeriatçı şiddete karşı gösterdikleri tepkiler, demokratikleşme gündeminin geçersizliğini göstermiştir.
İslamcı siyasetle göbek bağları bilinen Özal’ın partisinin (ANAP liderinin) Madımak güruhuna örtülü desteği şaşırtıcı değildir.
Şeriatçı güruha karşı Temmuz 1993’teki hoşgörüsü hangi Süleyman Demirel’i hatırlatıyor?12 Eylül sonrasında gösterdiği demokratik direnme çizgisini mi?1970’li yıllarda faşizan ve İslamcı sağ partiler (MHP ve MSP) ile oluşturduğu Milliyetçi Cephe çizgisini mi? Şüphesiz ikincisini…
Devam edelim: 1968’de bir AP kongresinde, öğrenci eylemlerini ve yürüyüşlerini eleştirenlere karşı “memleketimiz hareketlenmiştir; gösteriler yapılıyor diye asabımız bozulmamalıdır; sokaklar eskimez, takati olan yürür” (veya “sokaklar yürümekle eskimez”) tepkisini gösteren bilge Demirel’i mi? Çorum kıyımında CHP’yi suçlayan; faşistlerin zincirleme cinayetleri karşısında “bana milliyetçiler suç işliyor dedirtemezsiniz” çıkışını yapan Başbakan Demirel’i mi? Hiç şüphesiz ikincisini…
DYP’li Başbakan ve İçişleri Bakanı da Temmuz 1993’te Cumhurbaşkanı Demirel’i doğal olarak izlediler. Sonraki yılların Merkez-Sağ platformunu da bu yöneliş belirledi.Tansu Çiller’in derin devletin cinayetlerini açıktan destekleyen ve MSP-DYP koalisyonuna giden çizgisinin, sözünü ettiğim “İkinci Demirel”den ilham aldığı söylenebilir.
Daha da önemlisi, Temmuz 1993’te Başbakan Yardımcısı İnönü’nün de Demirel’den etkilenmiş olmasıdır. CHP / SHP / DSP tarafından temsil edilen Cumhuriyetçi siyasetin 1960 sonrasında İslamcı siyasetle ve şeriatçı şiddetle ilişkileri, elbette Erdal İnönü ile başlamaz. 1973’te CHP-MSP koalisyonu aşamasında İslamcı siyasetin anti-demokratik (şiddete yatkın) özü henüz algılanmamıştı; anlayış göstermek mümkündür. Bir yıl sonra, koalisyon hükümetinin Af Yasası TBMM’de görüşülürken MSP milletvekilleri oylarıyla, 141-142.madde hükümlülerini af dışında tuttular. Böylece de, Türkiye’nin demokratikleşmesinde Cumhuriyetçi ve siyasi İslamcı akımların anlaşamayacağı ortaya çıktı. Cumhuriyetçiliğin özünde demokratlık vardır.Siyasî İslam ise, bu özden yoksundur.
Madımak Faciası’ndan on beş yıl önce Kahramanmaraş’taki Alevi kıyımını örgütleyenlere karşı CHP hükümetinin teşhisi doğruydu: Cinayetler, “dinî duyarlılıkları olan halk” değil, laik düzene karşı çıkan silahlı çeteler tarafından işlenmişti. Bu algılama nedeniyle sıkıyönetim ilan edilmişti. Soruşturma ve davalardan beklenen sonuçlar alınmamıştı ama, en azından temel teşhis doğruydu.Temmuz 1980’de Demirel hükümeti döneminde gerçekleşen Çorum Alevi kıyımı sırasında da CHP’nin doğru teşhis yaptığı malumdur. Bu iki kıyımda, faşizan örgütlerin, sahte haberlerle İslamcı temaları kullanarak şeriatçı güruhu kullandığı malumdur ve 1993 Sivas eylemiyle benzerlik ortadadır.
Temmuz 1993’te siyaset çevreleri bu türden bir teşhis yapmaktan bilinçli olarak kaçtıkları için, Türkiye’nin İslamcı faşizm güzergâhına sürüklenmesinin ilk adımlarından birini attılar.
Temmuz 1993’te ortaya atılan “Müslüman halk ve tahrikçiler” karşıtlığına dayalı söylem, artık yerleşmiştir. Türkiye siyasetine, egemen ideolojiye damgasını vurmuştur.Bu nedenle Madımak davasının zaman aşımı gerekçesiyle kapanması sonrasında Başbakan Erdoğan, “milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” diyebilecek; dahası, mahkum yakınlarının mağduriyetini vurgulayacaktı.
Çeyrek yüzyıl önce Erdal İnönü’nün, gönülsüzce “vatandaşlarımız” diye adlandırdığı şeriatçı saldırganlar, Cumhuriyetçi siyasetin temsilcisi olarak bilinen CHP’nin bugünkü resmî söyleminde de gözetilmesi, tedirgin edilmemesi, desteği aranan saygın bir akımın temsilcilerine dönüşmüştür.
Ben de bu hazin yıldönümünde, çeyrek yüzyıl önce kaybettiğim iki dostumu, Asım Bezirci ağabeyimi ve Metin Altıok kardeşimi sevgiyle, hasretle anıyorum.
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.