- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 14 October 2019, Monday 16:18
- 2388 kez okundu
Prof.Dr. İzzettin ÖNDER / odatv.com
“Eğer” sözcüğü ile başlayan bir ifade, oluşmuş durumun başka koşullarda ya da farklı kararlarla farklı ve daha olumlu olarak gerçekleşebileceğini anlatır. Bu mantık bazı hallerde fevkalade geçerli olabildiği gibi, bazı durumlarda da oksimoron özelliği taşır. Bu ifadenin tartışılmasının yeri burası olmadığından, derin tartışmaya girmeden, olaylar ya da oluşumlar arasındaki nedensellik ilişkisi üzerinden günümüzün gelişmelerini irdelemeye yöneleceğim. Şöyle ki, hiçbir olay ya da oluşum sebepsiz ve mazisi olmadan oluşamadığı gibi, belirli neticeleri oluşturmadan da tarih sahnesinde yerini almaz. Suriye’nin kuzeyinde yürütülen operasyon da hem bir geçmişin birikimli sonucudur hem de oldukça önemli etkilerini ileriki dönemlere taşımaya adaydır. Ne var ki, bu denli karmaşık bir olayın tüm neden ve sonuçlarının böyle bir yazıda analizi olanaklı olamayınca bazı önemli noktalara değinmekle yetineceğim.
Kucağımıza siyasi ve askeri yönüyle bir bomba gibi düşmüş olan son operasyon ne sebepsizdir ne de kesinlikle öngörülemez niteliktedir. Keşke siyasilerimiz usta birer satranç oyuncusu ya da usta matematikçi olmuş olsa idi ne böylesi olaylara saplanır, ne de kalkınma çabalarımızda akamete uğrardık! Heyhat, o fırsat şimdilerde biraz ileride görülüyor. Umarım yanılıyorumdur!
BUGÜN GELDİĞİMİZ NOKTA, DEVASA ORTADOĞU PROJESİ HAMLELERİNDEN BİRİNİ İŞARET ETMEKTE
Önce içteki manzaraya bir bakmamız gerekmektedir. Bir ülkede iç siyasetin temel ilkeler çerçevesinde şekillenmesi çoklu ulusal ve uluslararası koşul ve dinamiklere tabi olmakla beraber, orta vadeli yürüyüşlerde gidişata hâkim olmak oldukça olasıdır. Bugünkü Türkiye böyle bir tabloda fazla olumlu görüntü vermemektedir. İçte parçalanmış bir toplum, belli-belirsiz sebeplerle siyasi kadronun (ülkenin değil!) anlaşılamaz beka sorunu, bütçede yama yapacak yer kalmamış olması; dışta ise hemen tüm komşularıyla çatışmalı bir siyaset sürdürürken, bu olumsuz veriler üzerinde siyasilerin kısa erimli hesaplarıyla uzun erimli askeri harekâta girişmiş bulunmaktayız. Sonucun ülkemiz ve insanlık için olumlu sonuçlanması dileği ile bazı noktalara değinmekte yarar görmekteyim. Her şeyden önce, girilen aşamanın iç ve dış hazırlayıcı politikalarını iyi yorumlayabildiğinden kuşku duyduğum siyasi çevrelerin, girilen oyunun ileri hamlelerinden çok iç siyasi etkilerini hesaba kattığı kanısındayım. Oysa bugün geldiğimiz nokta, devasa Ortadoğu projesi hamlelerinden birini işaret etmektedir.
İyi oyuncu hamasete değil, akla sığınır; akıl ile yürütülen siyasette hırs geri plana çekilerek, öngörüye dayalı hesaplamalar ve siyasi manevra olanakları devreye sokulur. Bu açıdan meseleye yaklaştığımızda, girişilen dış müdahalede iç siyasetin konsolidasyonundan, mali durumun düzeltilme çabalarına dek bir dizi iç sorunun dış hamlelerle çözülebileceği düşüncesinin başat olduğunu görmekteyiz. Aklın kullanıldığı siyasi hesaplamalarda hiçbir zaman dış risklerin içte siyasi tabanın konsolidasyonunda kullanılması söz konusu olamaz, çünkü dış riskler içte ekonomiyi olduğu kadar bizzat konsolide edilmeye çalışılan siyasi tabanı da eritir.
Bir maceraya sürüklenirken öngörülmedik aşamalar bahane oluşturamaz. Bir zamanlar kendisini dünya devi olarak gören Amerika Ortadoğu’da sınırların değiştirileceğini basa basa anlatırken, akabinde Büyük Ortadoğu projesi diye ne olduğu ve içinin kimler tarafından doldurulduğu açıkça bilinen proje eş başkanlığına atama yaptı. Ne ilginçtir ki, ağa kendi projesine kendi elemanını değil de, başka iki ülkenin hem de en üst düzey siyasisini atadı. Bu atama yapılırken ne atama yapan merci ne de atanan siyasiler ilgili ülke haklarından izin alma külfetine girdi. Belki de, uzun zaman süzgecinden imbiklenerek gelen Dışişleri elemanlarından, monşer olduklarından dolayı bilgi ve görüş alma külfetine de girilmedi. Eğer, ufak bir zahmete katlanılıp monşerlerle bir fikir alış verişi yapılmış olsaydı, belki bugün durum daha farklı olabilirdi!
TÜRKİYE PROJENİN YÜRÜMESİNE KATKI SAĞLAMA DURUMUNA DÜŞÜRÜLÜYOR
Ortadoğu’yu şekillendiren ağa doğal olarak projesini de tedricen uygulamaya koyacaktı. Ortadoğu’nun üç önemli devletleri olan Türkiye, İran ve Mısır’ın odakta olduklarını tahmin etmek çok da zor değildi. Zaten Mısır derhal halledildi. Sıra İran ve Türkiye’de idi. Bir NATO üyesi olarak Türkiye, İran gibi doğrudan değil, biraz farklı ve dolaylı işleme tabı tutuluyordu; dış tacizle Türkiye’ye yönelmek gerekiyordu. Ortadoğu’da da para verenin taşeronu olarak istenilen amaç doğrultusunda kullanılabilecek çok sayıda beyni yıkanmış insan vardı. Bu insanlara askeri mühimmat vererek besleyip, olayı perdeleyebilmek için de, bazı aşırı olayları baskılayarak göz boyayıcı sürenin dolması ve durumun olgunlaşması gerekiyordu. Taşeronlar beslenip yetiştirilirken, aynı zamanda da Türkiye’ye dostane yaklaşımlarla mücadele görüntüsü verilip, işin ihalesinin realize edilme zamanı olgunlaştığında da devir teslim yapılması tasarlanıyordu.Karşılıklı ve hesaplı sürdürülen atışmalı mücadelede süreç olgunlaştı (ip çekme oyununda bir tarafın ipi aniden bırakması gibi) ve işlemeye başlıyor. İlginçtir ki, Türkiye, yılların dostu Suriye topraklarında operasyona sürüklenerek, amaçtan bağımsız da olsa, projenin yürümesine katkı sağlama durumuna düşürülüyor.
SONUN BAŞLANGICI DA BUDUR
Eğer aklını hırsa kurban edenlerin dışarı itilip, monşerler devreye alınmış olsa idi buralara nasıl varılırdı konusu, iki durum aynı anda test edilemeyeceğinden dolayı bilinemez. Ancak, sürecin dışında kalmada ayak diremiş olan İran örneği önemli bir göstergedir. Ülkeler arasında mutlak bağımsızlık yoktur, olamaz da. Fakat ülkeler arasında bu denli bağ da olamaz. NATO üyesi olmak bazı durumları zaruri kılabilir, ancak ülke siyasetine bu denli giriş, salt güçlü devletin davranışlarıyla değil, hatta ondan da öte, ülke siyasilerinin aklın önüne geçirilen hırsın basireti körleştiren davranışı ile açıklanır. Bu süreç salt çok değişkenli ve denetlenemez güçlerin sürüklediği belirsizlikle açıklanamaz. Ülkede ekonomi ve siyaset siyasilerin özel amaçları doğrultusunda rayından çıkarıldığında ortaya çıkan siyasi zafiyet içte toplumu bölerken, maalesef dıştan da siyasete dolaylı yollardan etkili olma olanağı sağlayabilir. İlk anda denge gibi görülebilen süreç, merkezkaç kuvveti ile kütlenin giderek merkezden uzaklaşması misali, iç siyasi dengede sarsıntı yaşanır, duruma hâkim olmaya çalışan başat siyasi kadro ise çoklu siyasi süreçten, tek siyasetçi hâkimiyeti ile durumu kotarmaya yönelerek siyaseti sertleştirir. Sonun başlangıcı da budur.
ÜLKE MESELESİ ÖNÜNE PARTİ VE SİYASETÇİ MESELESİ GEÇTİ
Suriye operasyonunun yükselttiği hamaset duyguları siyasette ve yönetimde ülkenin kaosa sürüklenmesi ile sonuçlanabilir. Muhalefet partileri üzerinde kurulan baskı, büyük bir oy patlaması ile kaybedilen İstanbul Büyükşehir Başkanlığı üzerine kurulan ve tüm hukuk ve hak arama yöntemini çiğneyen baskıda yansıdığı üzere, ülke geleceği açısından iç açıcı gözükmemektedir. Öyle anlaşılıyor ki, ülke meselesi önüne parti ve siyasetçi meselesi geçmiştir.
Bol kaynakların taşa toprağa yatırılmasıyla yitirilen inanılmaz fırsatların karşımıza borç yığını olarak çıkmasına ek olarak, anlamsız yinelenen seçimlerle yitirilen kaynaklar da eklenince askeri operasyon önemli fırsat sağladı. Medyadan izlendiği kadarı ile, vergi sisteminde yaygınlaşma ve oran ve matrah değişiklikleri ile gelir artırımı yoluna gidilmesi düşünülmektedir. Eğer gerekli özen gösterilemezse ki, bu koşullarda oldukça zor gözüküyor, orta gelir tuzağında patinaj yapan ülkemiz, yeni vergi yükleri ile daha bozuk gelir dağılımına sürüklenecektir. Sermaye tepkisi nedeniyle yatırımlar daralabileceği gibi, işsizlik de daha yüksek boyutlara çıkabilecektir. Ancak, operasyonun bu koşulları dayattığı düşünülebileceği gibi, acaba tersi de düşünülebilir mi? Bu muhakemeyi değerli okuyuculara bırakmakla beraber, şunu da belirtmekte yarar görüyorum. Örneğin, 2000 IMF-Derviş programını ve bol serseri parayı ülkeyi buraya getiren hırsla değil de, sanayinin tüm ülkeye yayılması programları ve teknolojide hamlelere yöneltici akılla kullansaydık bugünkü durum daha farklı olmaz mı idi!
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.