- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 02 August 2021, Monday 12:09
- 3132 kez okundu
FATİH YAŞLI / sol.org.tr
Edebiyata kıyısından köşesinden bulaşan herkes Peyami Safa ismini duymuştur ama tıpkı onun gibi edebiyatçı olan babası İsmail Safa’yı, Safa’nın 2. Abdülhamid tarafından sürgüne gönderildiğini ve sürgünde yaşamını yitirdiğini pek kimse bilmez.
Bu sürgünün nedeni İsmail Safa’nın da imza attığı 1899 tarihli bir metindir ve bu metinde Afrika’da Boerler’e karşı sömürge topraklarını genişletme savaşı yürüten İngiltere’ye Abdülhamid’e karşı desteğini alabilmek için methiyeler düzülmekte ve savaşta başarı dilenmektedir.
Dönemin önemli Jön Türk’lerinden olan ve İngiltere Büyükelçiliği ile yakın ilişkileri herkesçe bilinen İsmail Kemal’in öncülüğünde hazırlanan bu metne aralarında Tevfik Fikret, Mehmed Rauf, Samipaşazade Sezai gibi dönemin ünlü isimlerinin de yer aldığı 89 kişi imza atmıştır.
Bu isimler “hürriyet ve adalet uğrunda en çok fedakârlıklar etmiştir” dedikleri İngiltere’nin Afrika’da hürriyet ve adaleti tesis edeceğine ve Afrika’ya medeniyet götürmeye devam edeceğine inandıklarını, bunun için de Boer Savaşı’nda İngiltere’yi desteklediklerini açıklamışlar, imzaladıkları metni de İngiltere Büyükelçiliği’ne teslim etmişlerdir.
İşin ilginç yanı, Abdülhamid de bu savaşta herhangi bir şekilde İngiltere’nin karşısında yer almamakta, hatta İngiliz kraliçesine destek telgrafları çekmektedir. Metni imzalayanlar ise bu tutumları karşılığında İngilizlerin Abdülhamid’i devirmek için kendilerine yardım edeceğini düşünmektedirler.
Beklentinin boşunalığı bir yana, tam da Afrika’da yaptığı katliamların ayyuka çıktığı bir dönemde İngiltere’ye böylesine bir destek açıklaması yapmanın utanç vericiliği ortadadır. Osmanlı aydını, olanca çaresizliğiyle, Abdülhamid’e karşı sömürgeci ve son derece zalim bir güçten medet ummuş, kurtuluşu orada aramıştır.
Osmanlı aydınının benzer bir tutumu Tanzimat’tan beri süreklileştirmiş olduğu ve bazen İngiltere bazen ise Fransa ya da Almanya, mutlaka Batılı bir güce yaslanması gerektiğini, arzu ettiği değişim ve dönüşüm için Batı müdahalesinin zorunlu olduğunu düşündüğü açıktır ve bu Batıya yaslanma ve oradan destek arama tutumu ile ilgili olarak Doğan Avcıoğlu “pabuççu muştası” tabirini kullanır.
Pabuç yapımında kalıp tam oturmadığında muşta ile yandan bir iki kez vurularak yapılan düzeltmeye atıfla kullanılan bu tabir, toplumun kendi iç dinamikleriyle bir dönüşüm yaşamasının imkânsız olduğu yönündeki inanca ve Batının elindeki muştayı kullanarak dönüşümü gerçekleştireceğine yönelik beklentiye işaret eder.
İşte önce Osmanlı sonra da Türkiye aydını, hem kendine hem de toplumun iç dinamiklerine güvenmediği için, hep bir “pabuççu muştası” arayışında olmuş, bu arayışta da gözünü hep Batıya dikmiştir. Dün büyükelçilikler, bugün ise büyükelçiliklerin yanı sıra uluslararası sivil toplum kuruluşları, Avrupa Birliği ve onun –başta fon sağlayıcı- çeşitli kurumları ile elbette ki Biden’ın başkan seçilmesinde bir kez daha görüldüğü üzere Amerika Birleşik Devletleri…
***
Sistemler kendileri sadece maddi düzlemde yeniden üretmezler, zihinsel düzlemde de yeniden üretilmeleri gerekir. Yani kapitalizmin kendisini yeniden üretmesi için emekçinin artı-değerine el koyması yeterli değildir, o el koymanın meşruiyet zemininin tesis edilmesine ve ideolojik hegemonyanın kurulmasına da ihtiyaç vardır.
İdeolojik hegemonya çeşitli araçlarla kurulur. Din ve milliyetçilik toplumun sınıfsal niteliğini ve sömürüyü gizlemeye yardımcı olur örneğin. Okulda, evde, askerde düzenin ideolojisi kuşaktan kuşağa aktarılır. Gazetelerde, dergilerde, televizyonlarda, internet sitelerinde, düzenli olarak kapitalizmin doğallığından ve insan fıtratına en uygun sistem olduğundan bahsedilir. Akademisyenler, sosyal bilimciler, iktisatçılar bunun üzerine makaleler, tezler, kitaplar yazarlar.
Velhasıl, Marx ve Engels’in söylediği gibi, her çağda egemen fikirler egemen sınıfların fikirleridir; yani egemen sınıf, sahibi olduğu düzeni maddi olarak üretirken onun meşruluğuna dair bilgiyi ve fikri de üretir. Bu üretim esnasında ise hangi bilgi ve fikirlerin “önemli” olduğunu belirler, akademide ve düşünce dünyasında bazı bilgi ve fikirlerin öne çıkarılmasına, bazılarının ise gözden düşmesine çaba gösterir. Bazı konuları üzerine çalışılabilir ilan ederken, bazılarını ise bu kapsamın dışına çıkartır.
Hangi gazetede hangi fikrin savunulabileceğinden tutun da düşünce dünyasında hangi akımın moda olacağına ya da akademi dünyasında hangi meseleler üzerine çalışılabileceğine uzanan bu süreçte araç olarak ise para kullanılır. Ödenecek telif ücretlerinden tesis edilecek fonlara ya da desteklenecek projelere, bilginin ve fikrin üretimini düzenlemenin ve denetlemenin temel aracı paradır.
İşte son zamanlarda Türkiye kamuoyunun gündemine yerleşen “fon” meselesi de doğrudan bununla ilgilidir. Özellikle son kırk yılda, reel sosyalizmin çözülüşüne ve neoliberalizmin yükselişine paralel bir şekilde, bilgi giderek daha fazla piyasalaşmış ve metalaşmış, fikir üretiminin sınırlarının çizilmesinde para çok daha etkili bir rol oynamaya başlamıştır.
Bugün fonlar kapitalizmin meşruiyetinin tesis edilmesi ve ideolojik hegemonyanın kurulması için kullanılan en etkili araçlardır. Çünkü bugün “fonculuk” denilen mekanizma bütün bir düşünce dünyasını ve akademiyi ele geçirmiş, AB’den, şirketlerden veya vakıflardan para almadan bilgi ve fikir üretmek neredeyse imkânsız hale gelmiştir.
Bu mekanizma için çok net bir şekilde “parayı veren düdüğü çalar” sözü kullanılabilir.
Fon, sermayenin verdiği para karşılığında sizden onun meşruiyetine hizmet eden, onun çıkarlarına uygun olan, onun işine yarayan bilgilerin üretilmesini istemesi anlamına gelir.
Fon, sadece sermayenin çizdiği sınırlar içerisinde düşünsel ve akademik üretimde bulunabileceğiniz, bunun dışına çıkmayı göze aldığınızda ise maddi kaynaklardan yoksun bırakılabileceğiniz anlamına gelir.
Fon, sömürü düzeninin devamı adına bilginin ve düşüncenin sömürgeleştirilmesi anlamına gelir.
Ve dolayısıyla fon, emekçi sınıfların bilgi ve fikir düzleminde mülksüzleştirilmesi anlamına gelir; çünkü kapitalizm sadece kamusal varlıklara, ormanlara, sahillere “çökmek” demek değildir, kapitalizm fonlama aracılığıyla bilimsel üretime, bilgiye ve düşünceye de “çöker.”
***
2. Abdülhamid’in istibdat rejimine karşı İngiltere’den medet uman tavrın günümüzdeki temsilcilerinin, “pabuççu muştası” arayışına devam edenlerin, demokrasiyi Batıdan bekleyenlerin, fon mekanizmalarına ve fonculuğa bu kadar iştahla sahip çıkmalarında bir sıkıntı bulunmuyor. Onlar bu mekanizmaya ve bu mekanizmanın meşruiyetine hizmet ettiği şeye, yani kapitalizme iman etmiş durumdalar zaten.
Sıkıntı, kendisine solcu, Marksist, sosyalist vs. diyenlerde. Yazılarında, makalelerinde, kitaplarında Marksizm adına mangalda kül bırakmayanların, “sınıf” demeden cümle kurmayanların, dibine kadar “ortodoks” olanların, iş gündelik meselelere ve pratiğe geldiğinde adeta birer liberal kesilerek liberal apolojinin birbirinden muazzam örneklerini sergilemelerinde. Bunun için ise “otoriter rejim/faşizm” bahanesinin arkasına sığınmalarında. En temel ilkeleri, en basit konumlanma gereklerini bile “faşizm var” diyerek erteleyip geçersizleştirmelerinde.
Oysa ne otoriterliğin mevcudiyeti, ne de yapılacak herhangi bir tartışmanın otoriterleşmeye hizmet edeceği yönündeki iddia, solun temel ilkelerini gündeme getirmeyi ertelemesinin ve dolayısıyla inkâra yönelmesinin gerekçesi, mazereti olamaz. Solun işi liberalizme gövdesini siper etmek olmadığı gibi, “faşizmle yan yana düşmemek” gibi bir saçmalık adına kapitalizmin işleyiş mekanizmalarını ve emperyalizmin varlığını önemsizleştirmeye ya da unutturmaya hizmet etmek de değildir.
Günümüz Türkiye’sinde, kapitalizmden ayrı ele alınabilecek bir otoriterlik olmadığı gibi, kapitalizmden ayrı olarak mücadele edilebilecek bir otoriterleşme de yoktur. Ya da –bunu hatırlatmaya mecbur olmak dahi utanç verici ama- en azından sosyalistler için olmamalıdır.
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.