- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 06 May 2019, Monday 8:59
- 2941 kez okundu
Korkut BORATAV – sol.org.tr
Adına bakılırsa Şermin (“Sharmine”) Narwani, İran kökenli olmalı. Oxford Üniversitesi, St. Antony College’de bir süre öğretim görevlisi olarak çalıştığı; sonra gazeteciliğe başladığı anlaşılıyor. Suriye iç savaşını ilk günlerinden itibaren yakından izlediğini; önde gelen Batılı gazetelerde, sitelerde Suriye ve Orta Doğu hakkında çok sayıda yazı ve haber yayımladığını öğreniyoruz.
Salon dergisinin dış siyaset editörü Patrick Lawrence, Şermin Lawrence ile uzunca bir röportaj yapmış; ilk bölümünü derginin 21 Nisan 2019 sayısında yayımlamış.
Körfez savaşından bu yana çeşitli yerlerde emperyalizmin Orta Doğu saldırganlığı üzerinde yazılarım yayımlandı. Bazılarında, bu trajedide Türkiye’ye biçilen ve bizimkilerin üstlendiği rolleri de gözden geçirdim. Emperyalizmin “rejim değiştirme” gündemi içinde Orta Doğu’ya getirdiği yıkımları da eleştirdim. Bunların bir bölümü Türkiye’nin Faşizmleri ve AKP (İmge, 2015) başlıklı kitapta (ss. 270-318) yer aldı.
Şermin Narwani’nin Salon’da yayımlanan söyleşisi, bu değerlendirmeleri değiştirmiyor; ama yeni bilgiler, güncellemeler getiriyor; unutulan olguları hatırlatıyor. Bazı kesimlerini aktarmak istedim.
Beşar Esad’ın reformları
Narwani, “Arap baharı” diye anılan ayaklanmaların Suriye’de ciddi bir reform programına yol açtığını hatırlatıyor. Aktarıyorum:
“2011 reformları kapsamlı ve önemliydi. Önce, toplu gösterileri yasaklayan elli yıllık olağanüstü hal kaldırıldı. Bu karar, diğer Arap liderlerin, ülkelerindeki kalkışmalar karşısında izledikleri yolun tam karşıtıydı; o yüzden önemliydi.”
- uygulanmasına imkân verilseydi kıyımlar önlenebilirdi. Çok partili bir siyasî sistem öneriliyordu. Başkanlık süresi kısıtlanacak; devlet güvenlik mahkemeleri kaldırılacak; genel af gelecek; ifade özgürlüğü, yerel yönetimlerin yetkileri genişletilecek; gazetecilerin tutuklanmasına yol açan medya yasası değiştirilecekti.”
“Muhalefetle diyalog için bir komite öneriliyordu; ancak hapishanelerde yıllar geçirmiş olan yerli muhalifler bu öneriyi reddetti. Esad’ın hızla istifa edeceğini, reform programını açıkça desteklemenin anlamsız olacağını düşünüyorlardı. Dış müdahaleye, yaptırımlara ve silahlanmaya ise karşıydılar.”
“2012 başında dahi bazı reformlar hayata geçmişti. Şam’da muhalifleri, cep telefonlarından arayıp buluşabiliyordum; serbestçe siyaset tartışabiliyordum.”
“Muhaliflerin birçoğu Anayasa referandumunu boykot etti; katılım oranı ise yüzde 60’ın biraz altında kaldı. Dolayısıyla Suriyelilerin ılımlı bir çoğunluğunun reformlara güvendiği söylenebilir.”
Muhalifler nasıl silahlandı?
Ne var ki, emperyalizm, ilk günden itibaren, silahlı yöntemlerle “rejim değiştirme” seçeneğinde kararlıydı. Umulan “saray darbesi” gerçekleşmedi. Muhalefetin silahlı ayaklanmaya dönüşmesi gerekecekti.
Bunun için sokak gösterilerinin şiddetlenmesi; Suriyeli ve yabancı cihatçıların, silahların ülkeye sokulması zorunluydu.
Nasıl gerçekleştirildi? Narwani, bilinenleri tekrarlayarak yanıtlıyor:
“Artık biliyoruz ki militanları silahlandıran, eğiten, teçhiz eden; finansmanını karşılayan ülkeler ABD, Britanya, Fransa, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye’dir. Özellikle ilk dönemde açığa çıkmamak için girift yöntemler uygulandı.”
“Silahlar, çatışmanın farklı aşamalarında Suriye’ye komşu beş ülkeden (Lübnan, Ürdün, Türkiye, Irak ve İsrail’den) girdi. Çoğu herhalde Türkiye’den ve NATO üyeleri ile işbirliği içinde geçti.”
Emperyalist müdahale nasıl meşrulaştırıldı?
“Dış destekli ve silahlı rejim değiştirme” operasyonunun tasarımcıları, Suriye devletinin ve toplumunun sekiz yıl boyunca direnebileceğini öngöremedi. Bildiğimiz nedenleri Narwani tekrarlıyor:
“Suriye devleti zengin değildi; ama yurttaşlarına temel hizmetleri, eğitimi, sağlığı, ucuz gıdayı ulaştırabiliyordu. Anti-emperyalist, anti-siyonist, bağımsızlıkçı bir dünya görüşünde de yurttaşları ile hemfikirdi. Esad, Şam, Halep ve büyük kent merkezlerinde; iş çevreleri, seçkinler, silahlı kuvvetler, Hıristiyan, Dürzi, Alevi azınlıklar ve laik Sünniler tarafından destekleniyordu. Baas Partisi’nin, çoğu Sünni 3 milyon üyesi vardı.”
Silahlı ayaklanma, Batı basınının etkili rol oynadığı bir propaganda kampanyası yoluyla uluslararası kamuoyunda saygınlık, meşruluk kazanacaktı. Şermin Narwani şöyle konuşuyor:
“Modern Batı savaşları imgelerin manipülasyonu ve yanlış bilgilendirmeye dayanmıştır. Amerikalılar da bunu herkesten iyi yapar.”
“İlk günden itibaren Amerikalılar Esad’ın, barışçı bir devrime karşı sivil halkı gözetmeden öldürdüğü öyküsünü yaydı. Doğru muydu? Değil. Gösterilerin ilk ayında pusuya düşürülerek öldürülen 88 Suriyeli askeri, adları, yaşları, rütbeleri, doğum yerleri ile tespit ettim. Haziran 2011’de İdlib’de 100 Suriyeli asker daha öldürüldü; çoğunun kafası kesildi. Bunlara rağmen basın, ‘silahsız ve barışçı muhalefet’ öyküsünde uzun süre ısrar etti. Muhalifler, damlarda lastik yakıyor; Batı’da bombardıman görüntüleri olarak yayımlanıyordu.”
Propaganda kampanyasının bir boyutu, “ceset sayısı” üzerine kurulmuştur. Narwani şöyle konuşuyor:
“Ayaklanmanın ilk on ayının ölümlerini, Birleşmiş Milletler (BM) 5000 olarak tahmin etti. Suriye güvenlik güçlerinin kaybı 2569 kişiydi. Geri kalan ölüler, hükümet yanlısı, muhalefet yanlısı sivillerden ve isyancılardan oluşuyordu. Bir yıl sonra ölü sayısı on misli artmıştı; ama BM, bunların yüzde 92,5’inin erkek olduğunu belirledi. Bu sayılar, sivil nüfusun ağırlık taşıdığı ölümleri temsil etmez. Ne var ki, ana akım Batı medyası bu tür bilgilerle ilgilenmedi; ‘kim ölüyor; kim öldürüyor’ sorularını asla sormadı.”
Şermin Nawari, Suriye’den haber veren, yorum yapan meslektaşlarını açıkça savaş kışkırtıcılığı ile suçluyor. Ona göre “bunlara, muharip medya mensupları demek daha doğrudur.”
Türkiye’de ana ve yandaş medya Suriye haberlerini büyük ölçüde Batı basınından izledi; dolaylı, bazen bilinçli olarak suç ortaklığına katıldı. Az sayıda bilgili, ilerici ve duyarlı gazetecinin, yazarın, uzmanın gerçeğe ışık tutan katkılarını da unutmayalım. Ne yazık ki, etkileri sınırlı kaldı.
2015 sonrasında hava destekli Suriye ordusunun, kentleri cihatçılardan temizleme operasyonlarının artan sivil kayıplarına yol açtığı da biliniyor. Ne var ki, Amnesty International ve Airways tarafından yayımlanan ortak bir rapora göre, nüfusa göre en yüksek oranlı sivil kaybı, Ekim 2017’de Rakka’nın IŞİD’den temizlenmesi sırasında ABD uçak ve topçu bombardımanı sonunda gerçekleşmiştir: 11.218 bina tamamen yıkılmış; kentin yüzde 70’i harap olmuş; 1600 ile 3000 arasında sivil can vermiştir (World Socialist Web Site, 26 Nisan).
Sekiz yılın bilançosu?
ABD emperyalizminin sekiz yıl önce başlattığı Suriye yıkımının askerî ve politik bilançosu nedir? Şermin Nawari’nin yanıtını aktaralım:
“ABD, Eylül 2015’te Rusya ve müttefikleri karşısında yenik düştü. Nedeni basittir: Rusya ve Çin, ABD’nin Güvenlik Konseyi’nden bir müdahale kararı çıkarmasını engelleyince, Obama Afganistan ve Irak deneyimlerini de hatırladı ve Rusya ile Suriye hava sahasında çatışmaktan kaçındı. Havaya ve karaya hâkim olan, savaşı da kazanır.”
“Siyasî süreçte kazananlar, Suriye, Rusya ve İran oldu. Suriye’deki kayıpları Türkiye’yi zedelemiştir; çaresizce yeni bir jeopolitik denge arayışı içindedir. Fransa ve Almanya, sınırlarına yeni sığınmacıların yığılmasından endişe ediyor; Suriye’de ABD ile yollarını ayırmaya niyetleniyor. Siyasî çözüm de Suriye, Rusya ve İran’ın istekleri doğrultusunda seyredecektir.”
Nawari’nin bu yargıları, bence, “uzun dönem” için geçerlidir. Yakın gelecekte ise İdlib ve Suriyeli Kürtler ile ilgili sancılı senaryolar gündemdedir.
AKP iktidarının İslamcı / Sünni / İhvancı önceliklerle Suriye’ye müdahalesi, bir süre emperyalizmin işine yaramış; kullanılmıştır. Geçerliliği son bulunca, Türkiye yalpalamak zorunda kalmıştır. Bloklar-arası gerilimler, taşeronların maceraperestliğine geçit vermez. Olası fatura ağır olacaktır.
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.