- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 15 August 2019, Thursday 9:08
- 2657 kez okundu
Oğuz OYAN / sol.org.tr
Bugünlerde basında tarımı ilgilendiren iki haber öne çıktı: Tarımsal üreticilerin kullandığı banka kredilerinin hacmi büyümeye devam ediyor; ama aynı zamanda bunların geri ödenemeyen bölümleri daha hızlı artmaya başlıyor. İkincisi, tarımda iş kazaları nedeniyle yaşamını yitirenlerin -çoğunlukla tarım işçilerinin- sayısı giderek büyüyor.
ÇİFTÇİNİN KREDİ İHTİYACI NEDEN BÜYÜYOR?
Birinci konu yani tarımın bankacılık sisteminin önemli sömürü alanlarından biri haline gelmesi, Türkiye’de uygulanan IMF/DB patentli tarım politikalarının dolaylı sonuçlarındandır. Üçüncü gıda rejiminin başrol oyuncuları olan gelişmiş ülkeler ile bunlardan neşet eden ulus-ötesi şirketlerin adeta doğrudan temsilcisi gibi davranan uluslararası finans kuruluşları, yerli sermayedar ve siyasetçilerin gönüllü işbirliğiyle, Türkiye’ye köklü bir tarımsal dönüşüm programı dayatmışlardı. Bu programın kapsam ve uygulanma hızı bakımından dünyada bir benzerini bulmak olanaksızdı.
Tarımsal desteklemenin biçimini ve hacmini köklü bir biçimde dönüştüren bu programın iki temel çıpası vardı: Ürüne ve üretime yönelik dolaylı destekleri tasfiye ederken, tarımsal destek miktarını da milli gelirin veya tarımsal katma değerin çok küçük bir yüzdesiyle sınırlandırmak... Birinci hedefte ilk beş yılda katedilen büyük mesafeye rağmen, sektörün ve çiftçinin (dolayısıyla siyasetin) nesnel ihtiyaçlarının baskınlığı nedeniyle eski destekleme sisteminin araçlarına 2007 sonrasında dönüş çok gecikmeyecekti. Bu koşullarda, geriye kalan ikinci çıpa yani desteklemeye getirilen mali sınırlamalar iyice vurgulanarak öne çıkarılacaktı. Nitekim 2006’da çıkarılan Tarım Kanunu’nun “tarıma verilen destekler GSYH’nın yüzde 1’inden az olamaz” hükmü, izleyen yıllarda yüzde 0,5 ortalamasına çakılı tutulduğu gibi son yıllarda binde 4’e doğru geriletildi.
Geçen hafta belirttiğimiz gibi, Onbirinci Plan da (2019-2023) bunun aynen sürdürüleceğini “müjdelemektedir”: “Merkezi yönetim bütçesinden yapılan tarımsal desteklerin tarımsal katma değere oranı” 2018’de yüzde 6,8 iken 2023’te yüzde 7,2 olacağı öngörülmektedir. Oysa GSMH’ya oranla yüzde 1’in tutturulabilmesi için tarımsal katma değere oranla yüzde 15’in biraz üzerinde kalınması gerekirdi. Bir başka açıdan, 11. Planının öngörüleri GSYH’ya oran olarak ele alınsaydı, yüzde yarım oranının zinhar aşılmayacağının garanti edildiği görülürdü.
Şimdi destekleme bütçesinin bu kronikleşmiş yetersizliği dikkate alındığında çiftçinin banka kredilerine sarılmasının nedeni daha iyi anlaşılır. Bunu oransal bir ilişki şeklinde tarif eden sevgili meslektaşım Dr.Necdet Oral’ı (Türkiye’de Tarım Nasıl Çökertildi?, Redaksiyon Yayıncılık, Aralık 2018) bir kez daha anmadan geçmeyelim. 2004’te tarımsal kredilerin toplam miktarı 5 milyar TL düzeyindeyken destek tutarı 3 milyar TL’dir. 2008’de de henüz makas çok açılmamıştır: 13,5 milyar TL krediye 5,8 milyarlık destek denk gelmektedir. 2004-2008 boyunca kredi hacmi destek bütçesinin 2 katı civarlarında dolaşmaktadır. Oysa 2018 yılına gelindiğinde 101,3 milyar TL’lik kredi miktarı 14,5 milyar liralık destek hacminin tam 7 katıdır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK’nın) son verilerine göre, Haziran 2019’da tarımsal kredi hacmi 108,6 milyardır. 2019’un tamamı için öngörülen destek miktarı ise 16 milyar TL’dir. Yılsonu itibariyle kredi/destek oranının 7 katı aşması sürpriz olmayacaktır. Sonuç şaşırtıcı değildir: 2004-2019 arasında tarımsal kredi hacmi (Haziran) yaklaşık 22 kat genişlerken, destek hacmi 5 katın az üzerinde genişlemiştir.
Demek ki çiftçiye adeta “ben destek veremiyorum, sen başının çaresine bak” denilmiştir. Çiftçi de, hasat öncesi sıkışıklığı aşabilmek için yani yatırım, girdi, işçilik ve işletme maliyetlerini karşılayabilmek için artan bir tempoyla bankaların kapısını çalmıştır.
PİYASANIN KUŞATMASI
Bu eğilimi pekiştiren üç neden daha vardır veya oluşmaktadır: Birincisi, seçim öncesine gelen dönemler dışında, güdük tarımsal desteklerin bile zamanında ödenmiyor oluşudur. Çiftçi, desteğin azlığına mı yoksa yokluğuna mı çare bulacak şaşırmıştır. İkincisi, hasat öncesinde yani çiftçinin cebine para girmesi öncesinde, çiftçinin giderek artan bir başka harcama kalemi oluşmaya başlamıştır: Bir önceki dönemden kalan ödenemeyen kredi borcu taksitleri veya yeniden yapılandırılmış borçları. Başka deyişle, çiftçi bir borç sarmalı içine girdikçe batmaktadır. Kredileri varlıklarını ipotek ederek alabildiği için hem kendisi hem de kefilleri için önemli bir mülksüzleşme riskini de beraberinde taşıyarak… Üçüncüsü, çiftçi örgütsüz olduğu sürece –ki uygulanan tarım programı örgütsüzlüğün çapını büyütmüştür- ürününü maliyet artı makul bir kâr marjıyla pazarlayabilecek konumdan iyice uzaklaşmaktadır. Tarımsal ürün alıcıları genelde hâkim (oligopson piyasası oluşturmaları şart olmaksızın) konumdadırlar. (Şu an bulunduğum yörede zeytin üreticileri üç yıldır 3 TL/kg. fiyatını aşmaya yanaşmayan alıcıları protesto etmek için topluca ürün satmamaya karar vermiş durumdalar; ama bu dirençlerini sürdürmeleri olanaksızdır ve bunu en iyi alıcı tüccar bilir).
Bu arada, IMF’ye 2000’de verilen Niyet Mektubu’nda özelleştirilmesi niyeti beyan edilen TC Ziraat Bankası’nın geçen sürede özelleştirilememesinin başka şekillerde telafi edildiği bilinmektedir. Banka yüzünü tarım kesimi dışına daha çok çevirdiği gibi özelleştirmenin iktidar ve sermaye için yaratabileceği rantlardan belki daha fazlasını yaratır ve aktarır bir kuruma dönüştürülmüştür. Bir tarımsal kooperatif bankası olan Tarişbank’ın gene IMF/DB’nın bir dayatması olarak sözde sermaye yetersizliği gerekçesiyle tasfiye edilmesi de, Ege çiftçisini önemli bir kredi destek kurumundan yoksun bırakmıştır. Tarişbank altyapısını ve tarımsal kredi portföyünü devralan Denizbank’ın ise tarıma ilgisi sürerken Belçika, Rus ve son olarak Arap sermayedarlarının bizim çiftçinin gözünün yaşına bakacak durumda olmayacakları tabiidir. (Nitekim özel yabancı bankaların, tarıma en çok ilgi gösteren Denizbank başta olmak üzere, ipoteğe bağlı alacaklarının peşine düşmekte en gayretkeş kesimi temsil ettikleri bilinmektedir).
BDDK’nın 2019’un ilk yarısına ait verilerinden takipteki tarım kredilerin miktarı izlendiğinde, Haziran 2018’e kıyasla Haziran 2019’da takipteki kredilerin yüzde 54,8 artarak 4,3 milyar TL’ye yükseldiği görülmektedir.
TARIM İŞÇİLİĞİ: SEFALETİN BİR BAŞKA ADI
Türkiye’de tarım işçiliği büyük çoğunluğuyla mevsimlik niteliktedir. Genellikle toprağı hazırlama ve hasat dönemlerinde yoğunlaşmıştır. Çalışma ve barınma koşulları kimi zaman yüzyıl öncesinin sahnelerini hatırlatır gibidir. Kuşkusuz zaman aşırı benzetmelerde ihtiyatlı olmak gerekir ama yer yer Orhan Kemal’in “Bereketli Topraklar Üzerinde” romanından fırlamış işçi tiplerine rastlanır sanki. Onyıllardır Güneydoğu Anadolu insanının sırtında dönen tarım işçiliğinin son yıllarda Suriyeli işçilerle ikame edildiği ve gündeliklerin daha sefil düzeylere çekildiği bir süreç yaşanmaktadır. (Buna rağmen, Batı bölgelerinin içinden gelen tarım işçileri de yok değildir).
Yaz aylarında mevsimlik tarım işçilerinin sayısının artışıyla birlikte iş kazaları da buna koşut artıyor. Toplu ölümle sonuçlanan en önemli kazalar da, traktör veya açık kamyon kasasında işçi taşımalarından kaynaklanıyor. Adalet Arayan İşçi Aileleri, “İş Cinayetleri Almanağı”na göre (Birgün, 5 Ağustos 2019) , tarım-orman-hayvancılık işkolunda, 2013’te 198 olan iş cinayeti sayısı 2018’de 471’e yükseliyor. Suriyelilerin can değerinin daha az olmasıyla bağlantısız mı acaba? Tarımın inşaattan sonra iş kazalarında ikinci sıraya yerleşmesi de tarımdaki çalışma koşullarının kötüye gittiğinin bir başka göstergesi.
Birçok yerde tarım işçilerinin günlükleri 40-50 lira düzeyinde. İŞKUR’un belirlediği yevmiyenin 90 TL olması durumu değiştirmiyor. Üstelik işçi simsarları bu ücretlerden bile kesinti yapabiliyorlar. Tarım işçilerinin yarıya yakınının kadın olması da hem ücretleri aşağıya çekiyor hem de kayıt dışılığı pekiştiriyor. Zaten sigortalılık bakımından tarım, özellikle kadın işçiler açısından, inşaattan daha beter bir konumda. 300 bin civarında mevsimlik tarım işçisinin varlığı dikkate alındığında, konunun önemi daha iyi anlaşılabilir.
Tarım üreticileri gibi mevsimlik tarım işçilerinin de örgütlenerek haklarını korumaları için bütün koşullar olgunlaşmış durumdadır.
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.