- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 19 September 2018, Wednesday 20:13
- 3195 kez okundu
Konuk Yazar / Prof.Dr. İzzettin ÖNDER /odatv.
“Merkez ülkelerdeki atıl kapital, kâr amacıyla geri kalmış ülkelerde üretime sokulur. Geri kalmış ülkelerde sermaye kıtlığı nedeniyle genellikle kârlar yüksek, arazi değeri görece düşük, ücretler düşük, ham madde ise ucuzdur.” Kapitalizmin ileri aşaması olarak bilinen emperyalizmin işleyiş mekanizması, Lenin’in mealen verilen bu ifadesi ile açıklanmaktadır.Sömürgecilikten farklı olarak emperyalizm, tek taraflı bir zorlama değil, sistem dinamikleri ile farklı gelişmişlik düzeyindeki ülkeler arasında karşılıklı etkileşim halinde işleyen bir süreçtir.Emperyalizm sürecinin işleyebilmesi için gelişmiş ekonomilerin sızabileceği kalkınma halinde ekonomilerin bulunması gereklidir. Emperyalizm sürecinde gelişmekte olan bir ülkenin gelişmiş ülkeler düzeyine gelip gelemeyeceği tartışmasını, geçenlerde yitirdiğimiz üstat Samir Âmin’in görüşü ile yanıtlayabiliriz: Gelişmekte olan ekonomilerin böyle bir süreçte gelişmiş ekonomilere ulaşması emperyalizm teori ve pratiğine aykırıdır. Bilindiği üzere, bu görüşü son zamanların genç ekonomisti Chang da, Smith’den devraldığı “merdiveni devirmek” görüşü ile desteklemektedir.
VARLIK FONU EMPERYALİST SERMAYEYE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
Bu giriş paragrafının ışığında, son faiz artışı kararından başlayıp, geriye doğru ülkemizin nasıl bir süreçten geçtiğini ve tüm siyasilerin haykırışlarına rağmen, sistemde kalındığı sürece ancak radikal önlemler alınmadıkça bu cendereden kısmen kurtuluşun olası olamayacağını tartışmak istiyorum. Ekonomik saldırı ya da ileri ekonomilerin kalkınma aşamasındaki ülkeye ya da ülkelere duhulü olarak nitelenen emperyalizm, istila ve sömürgeleştirmeden farklı olarak, kendi talebini yaratarak ortaya çıkar ve gelişir. Diğer bir deyişle, emperyalizmi salt ileri ekonomilerin geri ekonomilere saldırısı olarak değil, farkında olmayarak ya da burjuvazi-emperyalizm işbirliğinde veya siyasal erkin krizleri perdelemek amacı ile bizzat emperyalizme yeşil ışık yakılması şeklinde görmemiz gerekir. Bu kabulle son faiz kararını, bir yönü ile emperyalist amaçlı dış sermayeye davetiye çıkarmak, diğer yönü ile de zaten borçlu durumda olan tüketiciyi daha da baskılayarak, emperyalist sermaye girişlerine kaynak hediyesi(!) yaratmak olarak niteleyebiliriz. Şöyle ki, cari açığın ve dış borçların ödenmesi amacıyla akut hale gelmiş olan dış kaynak gereksinimi faiz yükselişi kararında birinci rolü oynamıştır. Emperyalist sermaye girdiği ülkede riskle karşılaşmamak ve yüksek gelir sağlamak amacı güder.Faiz oranının yükseltilmesi yanında, Varlık Fonu’nun merkezi yönetimle ipotek güvencesi olarak vitrine koyulması emperyalist sermayeye sunulan olağanüstü hizmettir.Kur oynaklığının düzleştirilmesi amacıyla faizde gerçekleştirilen olağanüstü yükseliş de, anlık kap-kaç spekülatif hareketler dışında, finans çevrelerinin arzuladığı bir durumdur.Şöyle ki, finans sermayenin nihai aşamada sağlamayı hesapladığı reel faizin, özellikle de kur dalgalanmalarının yukarıya doğru hareketlenme dönemlerinde nominal faizin altına düşmesinin önlenmesi amacıyla kur istikrarı önemlidir. Faiz oranının böylesine astronomik artırılışı, kur hareketlerinde istikrarın sağlanması umudu ile(!) bu gayeye, yani bıyıklı-bıyıksız dövizin ekonomiye selametle girişine hizmet eder. Böylece, emperyalizmin emici kanalı olan dış sermaye, 18 yıl boyunca serseri fonların sarhoşluğu ile yükselmiş olan tüketim maliyeti bedelinin tahsili olarak uluslararası emperyalizme hizmet verecektir. Finansal emperyalizm döneminin bir uygulamasının yıllar sonra tekrarlanma gereksinimi yaratması!
Yüksek faiz haddinin iç tasarruf oranını artırır diye bir düşünceye kapılmayalım. Bir kere, tasarruf salt faiz haddinin değil, ondan önemlisi, gelirin bir fonksiyonudur. Hanehalkı borçluluğu bu düzeyde iken, kredi kurumları alacak takibinde iken salt faiz sebebiyle tasarrufun artacağını düşünmek hamhayaldir. Yüksek faizin tasarrufu tetikleyici etkisi olsa idi, tüm AKP döneminde uygulanan yüksek faiz ve baskılı kur rejiminde tasarruf oranı, geçmiş dönemleri de özlemle hatırlatırcasına yerlerde sürüklenmez idi.
Meseleye politika açısından yaklaştığımızda öyle anlaşılıyor ki, IMF-Derviş programının örtülü amacı, tasarrufu yükseltmek olmayıp, baskılı kurla iç üretimi atıl dış ekonomilere kaydırarak ithalatı kamçılarken, yüksek faizle alınan dış borçla iç tüketimi yükselterek ticari emperyalizmi desteklemek olmuştur. Emperyalizm kıskacına aldığı hiçbir ekonomiyi ayağa kaldırmayıp, geçici parıltılar altında merkez-ekonomiyi destekleme hedefine hizmet eder. İşte, böylesi gurur verici 18 yıllık hizmet sonucunda geldiğimiz yer!
EMPERYALİZMİN EKMEĞİNE YAĞ SÜREN MEKANİZMALAR VE UNSURLAR ÜLKE EKONOMİSİ LEHİNE ÇALIŞMAZLAR
2000 IMF-Derviş programı, sağladığı geçici ferahlığın gölgesinde Türkiye’yi bugüne sürükleyecekti.Bu sonuç rastlantısal olmayıp, keskin analizlerle öngörülebilirdi.Ana-akım iktisat öğretisi ile böyle bir çözümleme yapılamazdı.Zira ana akım iktisat öğretisi süreci finansal piyasalar bağlamında çözümlediğinden, emperyalizmin yapay parıltılarının narkoz etkisi altında dış sermayeye iç üretimden reel kaynak aktarım işlevinden başka rolü olmadığını gösteremeyip, aksine etersiz iç tasarrufu desteklediği ya da faiz dalgalanmalarını düzelttiği sonucuna ulaşabilir.Kapitalist toplulukta sistemin genel çöküşü yaşanırken, emperyalizmin bir görevi de çevreden kaynak çekerek çevre ekonomilerin aleyhine, merkezin çöküşünü geciktirmektir. Çevresel ekonomilerde sürecin net anlaşılamamasının diğer bir sebebi ise, dış finansal destek maliyetinin ileriye atılarak, ekonomide tüketimin ve buna bağlı olarak kamu gelirlerinin yükselerek “bir miktar” iyileşmelerin yaşanıyor olmasıdır. Ne var ki, çevresel ekonomilerde yaşanan böylesi “bir miktar” iyileşme, ekonominin kalkınma potansiyelinin altında kaldığı gibi, merkez ekonomilere göre de gerilemedir. Kısacası, çevresel ekonomiler mutlak iyileşme yaşarken, aslında merkez ekonomilere göre gerileyerek nisbi gerileme yaşar.Mutlak ve nesnel algılamalarla aldanan gelişmekte olan ekonomilerde bu vahim durumun perdelenebilmesi için eğitimin köreltilmesi, aydın kesimlerin ve medyanın baskılanması ve yargının araçsallaştırılması gündeme gelir.Sonuç şudur ki; 2000 IMF-Derviş programının Türkiye’yi emperyalizm narkozu altında buralara taşıması mukadderdi.Cendereden çıkış şartı, serseri fonların engellenmesi, ya da hiç değilse daha akılcı ve ekonomiye gerçek katkı yapıcı yönde kullanılması olabilirdi. Serseri fonların akılcı kullanılması ise, ne miyop tüketicinin, ne salt günübirlik kâr peşinde koşan burjuvazinin, ne de siyasal yaşam süresini uzatmaktan başka amacı olmayan siyasi erkin işine gelirdi. Ne hazindir ki, emperyalizmin ekmeğine yağ süren mekanizmalar ve unsurlar ülke ekonomisi lehine çalışmazlar.
DERS ALABİLDİK Mİ? HAYIR!
Emperyalizme savrulan ekonomilerin karşı karşıya kaldığı sorunlar ülkeyi her safhada emperyalizme sürüklemesi emperyalizmin teori ve mantığına uygundur. Türkiye ekonomisine şöyle bir göz atmak da bu gerçeği gözler önüne serer. Cumhuriyet’in kuruluş yıllarının zorlukları akabinde yaşanan 1929 çöküşü ve Batı’nın kendi dünyasına kapanmasıyla geçilen devletçilik dönemindeki planlamada yukarıda Lenin’in emperyalizm tanımı ile çakışan ifadeler görürüz. Sovyet plancılarının hazırlamada destek olduğu planda, gelişmiş ekonomilerin gelişmekte olan ekonomileri ucuz ham madde ve tarım ürünü ihracatçısı olarak gördüğü ve her fırsatta bu ülkeleri sömürdüğü, bundan tek kurtuluş yolunun ise sanayileşme olduğu belirtilir. O dönemlerin sanayileşme umdesine nazire olarak, şimdilerin üretimden uzaklaşıp, montaj ve finans oyunlarına teslim olma hali acınası bir durum değil mi?
1948 yılında alınan borçla açılan emperyalizm kapısı, 1950’lerde ticaret emperyalizmi, 1960’larda montaj emperyalizmi ve 1980’lerde ise küreselleşme boyunduruğunda finansal emperyalizmle devam ederek, bugünlere gelmiş bulunuyoruz. Ders alabildik mi? Hayır! Ders alabilir miydik?Hayır, çünkü merkez ekonomiler lehine geliştirilen ana akım iktisat öğretisi, tam bir entelektüel emperyalist araç olarak, kalkınmakta olan ekonomilerin sorunlarına da çare olur saplantısı ile çevresel ekonomilerde de revaçtadır.Merkez kapitalizmin ileri aşamasında çevreye uzanan kadife eldivenli yumruğu olan emperyalizm, ekonomik işleyiş üzerinde yükselen ideolojik kılıfı ile gerçek yüzünü perdeler, görüşünü yaygınlaştırır, uygulamayı meşrulaştırır.
Ülkemizde bu politikalar değiştirilip, dış bağımlılıktan ve emperyalizm afyonundan kurtulmak olanaklı mıdır? Bunun net yanıtı sistem tartışmalarında saklıdır. Bunun dışındaki hikâye ise anlatıldığı gibidir.
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
09.10.2018 YEP: IMF’siz bir IMF programı
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.