- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 09 October 2018, Tuesday 19:25
- 3261 kez okundu
2019-2021 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program, Yeni Ekonomi Programı (YEP) başlığı ile yayımlandı. Albayrak tarafından sunuldu.
Albayrak’ın Ağustos’ta Türkiye’nin büyük patronlarına sunduğu “yeni ekonomi modeli” ciddiye alınamazdı; haklı olarak küçümsenmişti.
Aradan bir ay geçti. “Derelerin de altından çok sular aktı”. En önemlisi, Albayrak’ın Eylül başında Londra’da “15 trilyon dolarlık fon yönettiği” ileri sürülen dev finans kuruluşlarının yöneticileri ile görüşmesi oldu.
Financial Times, “Albayrak’ın bütün yatırımcıları dikkatle dinlediği; gerekenleri hızla kavradığı” bilgisini haberleştirmişti. Bu “kavrayış” hızla iki ürün verdi: Londra temaslarından on gün sonra TCMB politika faizini %24’e sıçrattı. Ardından YEP ilan edildi.
YEP, önceki OVP belgelerinden farklıdır. Ciddi bir niyeti var: İstikrara öncelik veren IMF’siz bir IMF programıoluşturmak; böylece Londra çevrelerini yatıştırmak…
Londra çevrelerinin, Albayrak aracılığıyla Cumhurbaşkanı’nı da “hizaya getirdiği” anlaşılıyor. Öyle olmasaydı, TCMB faiz kararı ve dev yatırımları tırpanlayan YEP kabul edilebilir miydi? İşbölümü tanımlanmıştır: Cumhurbaşkanı “faizler hakkında görüşüm değişmedi; kriz yok, tertip var; doları falan boş verin; bu da geçer”gibi söylemleri sürdürecek; damat ise finans çevrelerinin taleplerini hayata geçirecektir.
Ne var ki, IMF’siz bir IMF programı hazırlamak kolay değildir. IMF, uluslararası sermayenin üst organıdır; “niyeti bozuktur”; ama işlevini hakkıyla sürdürür. Bu nedenle, programları bütüncül modellere dayanır; hedefler ile araçlar arasında tutarlılık gözetilir; uygulanması adım adım denetlenir.
YEP ise, kısa vadede “sıcak para girişleri” tetiklemek amacı taşıyan bir belgedir. Trilyonluk fon yöneten çevrelere, “kazançlı çıkarsınız” mesajıdır. İnandırıcı olmak için de IMF’nin Nisan 2018 tarihli Türkiye Raporu (Turkey: Article 4 Consultation- Staff Report; No. 18/110) dikkate alınarak hazırlanmıştır. Aşağıda, örneklerini vereceğim. Ne var ki, “üst organ”ın (IMF’nin) tezgâhından geçmediği için, bütünlükten, içsel tutarlılıktan, uygulanma güvencelerinden yoksundur.
Dengeler niye bozulmuş?
YEP, Türkiye ekonomisinde dengelerin 2013’ten itibaren bozulduğunu ileri sürüyor. Alt başlıktaki “dengelenme, disiplin, değişim” sözcükleri, IMF ve finans kapitalin geleneksel “istikrarcı” söylemine geçildiğini temsil ediyor.
Özellikle hızlanan enflasyon ve büyüyen dış açık ile ortaya çıkan “dengelerin bozulması” nasıl açıklanıyor? Birkaç etken peş peşe sıralanıyor (s.4):
Cumhurbaşkanı’nın “komplocu” açıklamaları elbette yer alacaktır: “Gezi olayları, 17-25 Aralık 2013 yargı darbesi, Temmuz 2015 darbe girişimi, ABD yönetiminin Türkiye ekonomisini ve TL’yi doğrudan hedef alması…”
Uluslararası finans çevrelerinden gelen “ekonominin aşırı ısınması” eleştirisi de kabul edilecektir: “Ülke ekonomisine olumsuz etkileri olan dört seçim ve bir referandum…”
Dünya ekonomisinin olumsuz katkıları da eklenecektir: “2018’in ikinci çeyreğinden itibaren gelişmiş ülkelere yönelik risk algısının bozulması, FED’in faiz artışları ile uluslararası sermaye akımlarının yavaşlaması…” (s.4)
“Komplo teorisi” saçmalığı bir yana, diğer iki etken niçin öncelikle Türkiye ekonomisini sarsmıştır?
“Niçin özellikle Türkiye?” sorusu sorulmayacaktır. Zira YEP’in yazarları ve muhatabı olan finans çevreleri, AKP’nin 2003 sonrasında kesintisiz uyguladığı IMF patentli neoliberal programın sorumluluğunu algılayamaz. Bu programa tam teslimiyetin yarattığı kronik, giderek ağırlaşan dışsal kırılganlıklar, bozulan dış ortamlarda Türkiye’yi öncelikle sarsmıştır; bugün de sarsmaktadır.
Krizin örtülü, yarı açık itirafı
YEP’e göre 2013 ve sonrasında ekonominin dengelerini bozan etkenlerin sonucu ne olmuştur? “İktisadi faaliyetin 2019 ve 2020’de potansiyelin altında seyretmesi…” (s.17)
YEP’in 2018, 2019, 2020, 2021’deki millî gelir öngörülerini (yüzdeler olarak) aktaralım: 3,8 → 2,3 → 3,5 → 5,0…
YEP’in bu öngörülerini, 2018’in ilk altı ayında yüzde 6,2 oranında büyüyen millî gelir verileriyle birleştirelim; Türkiye ekonomisinin 2018 ve 2019’un bir bölümünde küçülmesi kaçınılmaz görünecektir.
Nasıl? 2018’in üçer aylık millî gelir sayılarını kullanınız; son üç ayda önceki yıla göre “sıfır büyüme” varsayınız; aynı yılın tümünde YEP’in öngördüğü yüzde 3,8’lik millî gelir artışı ile birleştiriniz. Ekim’den itibaren ekonominin küçülmeye başlayacağını öngöreceksiniz.
2019’a küçülerek giren Türkiye ekonomisinin o yılın tümünde sadece %2,3 büyümesi öngörülüyor. Bu öngörü de, yılın ilk yarısında milli gelir düşmeden gerçekleşemez. Kısacası, YEP’in kullandığı istatistikler dahi, bu iki yılda küçülme dönemleri öngörüyor.
OECD ise, Türkiye millî gelir öngörülerini güncelleştirdi; 2018 için yüzde 3,2’lik, 2019 için yüzde 0,5’lik büyüme oranları tahmin etti. Bu öngörüler, en azından dokuz aylık bir küçülme senaryosu ima etmektedir.
Buna karşılık YEP, dolarlı millî gelirin 2018’de dahi küçüleceğini açıkça belirliyor. Nisan’dan itibaren durgunlaşan, sonra inişe geçen ekonominin tırmanan döviz fiyatlarıyla birleşmesinin sonucu söz konusudur.
YEP’in 2018 millî gelir tahmini 763 milyar dolardır ve bir önceki yıla göre yüzde 10,3’lük düşme söz konusudur (Ek Tablo 1, s.29). Böylece dolar hesabına geçtiğinde YEP, ekonomik krizi açıkça itiraf etmiş oluyor.
Dolarlı millî gelir, tek başına ekonomik gönenci yansıtmaz; ama Türkiye için büyük önem taşıyan dış kırılganlık göstergelerini belirler. Örneğin, YEP’te yer alan tahmine göre dış borçların millî gelire oranı 2017 ile 2018 arasında yüzde 53’ten yüzde 61’e çıkmış; bir dış borç krizinin kritik eşiği aşılmıştır.
YEP, 2018 cari fiyatlarla milli gelir öngörüsünü, 4,90 TL’lik kur uygulayarak dolarlı millî gelire (763 milyar dolara) dönüştürüyor. Dolar, 6 TL’nin üzerinde seyrederken bu kur, aşırı iyimser olduğu için eleştirildi; ama YEP’e haksızlık yapıldı. Güncel fiyatlar değil, yıllık ortalama kurlar önemlidir. Bank of International Settlements (BIS), Ocak-Ağustos arasının ortalama dolar/TL kurlarını veriyor. Bunları TCMB’nin Eylül kurları ile birleştirirsek, ilk dokuz ayda ortalama kur, $1=4,27 TL’dir. YEP, son üç ayda dolar için 6,79 TL ortalaması varsaymış ve yıllık 4,90 TL tahminini buna dayatmıştır. Bu hesapta fazla iyimserlik yoktur.
YEP’in politika önerileri ve IMF raporu
YEP, “hızlı sıcak para girişleri” hedefleyen bir metindir. Muhatabı, “trilyonlarca dolarlık fon yöneten” finans çevreleridir. Politika önerileri de neoliberal istikrar programlarından ilham almalıdır.
Yukarıda da değindiğim gibi, YEP yazarları bu “ilham”ı, Nisan 2018 tarihli IMF’nin Türkiye Raporu’nda bulmuşlar.
IMF Raporu, Türkiye kriz ortamına girmeden önce kaleme alınmıştı; ama o tarihte dahi “ekonomi açıkça aşırı ısınma işaretleri vermektedir ve genişleyici politikalar artık uygun değildir. Para politikası çok gevşektir; bütçe-içi ve (KGF / KÖİ katkılarıyla) bütçe-dışı maliye politikaları tehdit [oluşturmaktadır]” teşhisi ile başlıyordu (s.6).
Buradaki para politikası eleştirisi, Albayrak’ın “Londra eğitimi” sonrasında TCMB’nin 13 Eylül faiz kararı ile yanıtlandı. Maliye politikaları eleştirisi ise YEP’te dikkate alınıyor: “Faiz dışı bütçe fazlası / millî gelir oranı” (yüzde olarak) 2018’de -0,5’ten, 2019’da +0,8’e çıkarılacaktır. Bu “daralma”, kamu harcamalarında 59,9 milyar TL’lik kısıntı, vergilemede 16 milyar TL’lik artış ile sağlanacaktır. Kamu maliyesindeki toplam daralma, millî gelirin yüzde 1,7’sine ulaşmaktadır (s.5, 31, Ek Tablo 3).
IMF’nin Nisan 2018 Raporu’na bakalım: Faiz dışı bütçe dengesinin 2019’da millî gelirin yüzde 1,75’ine denk gelecek boyutta yükseltilmesi önerilmektedir (Paragraf 21, ss.10-11). Rastlantı olamaz; YEP yazarlarının IMF Raporu’ndan hareket ettikleri anlaşılmaktadır.
Kamu maliyesinde GSYH’nin yüzde 2’sine yaklaşan kemer sıkma önerisi (çoğaltan etkileri de dikkate alındığında) 2019’daki yüzde 2,3’lük büyüme öngörüsü ile tutarlı olamaz. Ya YEP’in bu öngörüsü geçersizdir; ya da kemer sıkma önlemleri “göz boyama”dır.
Yeni Ekonomi Programı’nda yer alan bazı politika önlemelerini IMF Türkiye Raporu ile karşılaştıralım:
IMF: “Kamu ücretlerinin geçmişe dönük endekslenmesine son verilmeli; asgari ücretler, verim artışlarına ve beklenen enflasyona bağlanmalıdır.” (Paragraf 34, s.14)
YEP: “Kamunun fiyat belirleme ve yönlendirme politikasına tabi belirli (personel dışında) alanlarda geçmiş enflasyon verisi yerine YEP’te yer alan enflasyon hedefleri dikkate alınacaktır.” (s.7). Burada “kadrolu devlet memurları” dışında geniş bir emekçi kitlesini (tüm emeklileri, ücretli kamu çalışanlarını, asgari ücretleri vb) enflasyona karşı koruyan uygulama tehdit altındadır.
IMF: “İşgücü piyasası kıdem tazminatı reformu ile daha esnek hale getirilebilir. Geçici istihdamda liberalleşmenin eksiksiz uygulanma önceliği önemlidir. Emeklilik sistemi reformu genişletilmeli; özel emekliliğe otomatik katılım genişletilmelidir.” (Paragraf 34,35, ss. 14-15).
YEP: “Hizmetin özelliğine göre esnek çalışma modelleri uygulanacak; kamu kurumlarının esnek çalışma ile verimi sağlanacaktır. Kamu maliyesine yükü azaltmak üzere sosyal sigorta sistemi yeniden düzenlenecek; sosyal tarafların mutabakatıyla kıdem tazminatı reformu gerçekleştirilecek; yarım çalışma ödeneği etkin şekilde uygulanacak, çalışanların bireysel emeklilik sistemine otomatik katılması genişletilecektir. (s.12, 17-18) Burada “kamu kurumlarında esnek çalışma” ifadesi, devlet bünyesinde taşeronlaşmanın yaygınlaşma habercisidir.
Listeyi geliştirebilirim; burada kesiyorum.
IMF’siz bir IMF programı amacına ulaşır mı?
YEP’in amacı nedir? Yukarıda işaret ettim: Finans kapitale, fon yöneticilerine bir çağrıdır: “Önerilerinizi dikkate aldık; getiri beklentilerinize güvence sağladık; yatırımlarınızı bekliyoruz…”
Ancak, temel bir sorun var: Bu IMF programının denetleyicisi yoktur. TCMB faizleri ve enflasyon verileri anlık gözlem altındadır. İyi ama, malî disiplin ve yapısal uyum hedeflerini izleyen ve uygulamalara göre kredi dilimlerini serbest bırakan IMF denetimi yoktur.
Dahası, programa bağlı dış (IMF) kredi akımı da yoktur. IMF kaynağı, vadesi gelen, ödeme güçlüğü ile karşılaşan dış kredilere tahsis edilir; uluslararası bankaları riskten uzak tutar; döviz kurlarına istikrar, sıcak paraya getiri güvencesi sağlar. Bugünlerde uygulanan Arjantin programının sağlaması beklenen güvence öğeleri Türkiye’nin programında yoktur.
Bu nedenle YEP, “varlık fiyatları iyice ucuzladı; girme zamanıdır” diyen maceraperest spekülatörler için sadece bir çekiş etkeni olabilir. En coşkulu dönemlerde bile bu fonlar, yabancı sermaye girişlerinin üçte biri civarında seyretmiştir.
YEP’in “derde deva” olması beklenemez. Esasen, bu belgeyi yazanlar, programın uygulanmayacağını elbette biliyor. Cumhurbaşkanı’nın göz bebeği mega-yatırımlar tırpanlanacakmış! Mümkün mü?
Bu IMF programı, bu nedenle IMF’sizdir…
Korkut BORATAV
-
06.03.2024 MİLASTA YENİ NESİL ÜRETEN BELEDİYECİLİK
-
23.10.2021 Niyazi Yalçınkaya'ya
-
02.08.2021 'Pabuççu muştası' ya da fonculuk üzerine
-
31.07.2021 Güney Afrika’da ayaklanma nasıl yorumlanmalı?
-
30.07.2021 Sorunlar, öncelikler, saplantılar, Kıbrıs ve diplomasiye dair
-
27.07.2021 “Politik Oblomov'luk: Orta sınıf muhalifliği
-
26.07.2021 Küresel İktisadi Tarihçe
-
17.07.2021 Büyüyen sınıf çelişkileri
-
16.07.2021 MİLAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI' NDAN NUTUK ARMAĞANI
-
15.07.2021 Kadim içecek limonata
-
13.07.2021 Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü yıldönümü
-
09.07.2021 Irkçılığın yeni yüzü: Yahudi düşmanlığının yerini mülteci düşmanlığı mı aldı?
-
09.07.2021 Keyfilik!
-
08.07.2021 Çökme, çöküş, çıkış
-
07.07.2021 Ağlıyor hayat…
-
06.07.2021 Faşizm sonrasında ekonomik seçenekler
-
05.07.2021 AKP: Yükselişi ve tükenişi (II)
-
08.04.2021 Gerçek gündem nedir?
-
07.04.2021 Çürüme, çöküş, ahlak, adalet
-
06.04.2021 Merkez Bankası Operasyonu: Niçin?
-
31.03.2021 İktidarın toplumsal/ekonomik maliyeti
-
30.03.2021 Bir kararnamelik muhalefet!
-
29.03.2021 SABRIN SONU…
-
27.03.2021 DEVRAN DÖNSÜN SARIKEÇİLİLER YÜRÜSÜN
-
26.03.2021 Gece yarısı kararnamelerindeki Türkiye
-
25.03.2021 AB dağılıyor: Küresel ekonomik savaş insanlığın geleceğini tehdit ediyor
-
24.03.2021 Ekonomide fırtına günleri
-
23.11.2020 GECE YAĞMUR KOKUYOR
-
24.06.2020 Krizde para, maliye politikaları ve Türkiye
-
11.06.2020 Eğilimleri mutlaklaştırmak
-
01.06.2020 19 Mayıs 1919-2020
-
28.05.2020 İki yıl içinde ikinci döviz krizi
-
01.05.2020 AF NEDİR?
-
08.01.2020 BİR DENİZCİ GÖZÜYLE KANAL ISTANBUL
-
30.10.2019 Ekonomik-mali açmazlar çoğalırken
-
22.10.2019 Ekvador’da 'IMF ayaklanması'
-
15.10.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (13) / Seven NİŞANYAN – Müjde NİŞANYAN HERKESİN BİLMEDİĞİ OLAĞANÜSTÜ YERLER
-
14.10.2019 “Monşerlerden” fikir alınsaydı Türkiye bu durumda olmazdı
-
11.10.2019 Sömürü oranları ve dünya ticareti: Bugün, kırk yıl once
-
09.10.2019 Gerçeklere direnmek
-
08.10.2019 Hasan ÖZGEN - “IŞIK ÜLKESİ” MİLAS
-
07.10.2019 TWEEN TEHLİKESİNİN FARKINDA MIYIZ?
-
03.10.2019 DÜNYANIN YUVARLAK OLDUĞUNU BİLMEYENLER DÜNYAYI MI YÖNETİYOR?
-
27.09.2019 Emekten yana program?
-
24.09.2019 Artık AKP’yi ayakta sadece o yapı tutuyor
-
24.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (10) Aynur DURUKAN BALAT, İLYAS BEY CAMİİ
-
17.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (9) / MİLAS KİTABELERİ
-
10.09.2019 CHP 100 yaşında
-
10.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (8) - KARTPOSTALLARDAKİ MİLAS’LAR
-
09.09.2019 Son kırk yılın dönüm noktaları
-
04.09.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (7) - SELÇUK EREZ İSTANKÖYALTI BODRUM
-
21.08.2019 Müdahale gecikmedi
-
21.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (6) ERHAN GÜNAY - YARIM ASIR ÖTESİNDEN GEÇMİŞTE MİLAS
-
20.08.2019 BİR REKTÖR ÜNİVERSİTE ADINA BİLDİRİ YAYINLAYAMAZ
-
20.08.2019 Kara Elmas, Kara Zeytin, Kara Yazı
-
15.08.2019 Tarım üreticisi ve işçisi perişan
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (5) MEHMET GÜNSÜR CAIQUE / HİKAYELER
-
07.08.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (4) BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
06.08.2019 IMF Ekvador’da
-
03.08.2019 Onbirinci Plan tarım için ne öngörüyor?
-
31.07.2019 BİR DÖNEMİN VALİSİ
-
30.07.2019 Dış finansman sorunları
-
29.07.2019 HUKUK TANIMAZLIKTA EL ARTTIRMAK / KIYILARI ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK
-
26.07.2019 BU DURUMDAN UTANIYORUM
-
25.07.2019 Medrese dönemi
-
24.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (3)
-
22.07.2019 Düzelen cari denge: İyi mi? Kötü mü?
-
20.07.2019 BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
-
17.07.2019 Temmuz günlükleri
-
17.07.2019 İÇİNDE “MİLAS” GEÇEN KİTAPLAR (2)
-
15.07.2019 Türkiye’nin kredi puanları: Kimler düşürüyor? Niçin?
-
13.07.2019 MİNİMALİZM
-
12.07.2019 TORUNLARININ GELİRİNİ YİYİP MÜREFFEH YAŞIYORUZ DİYEN GAFİLLER
-
10.07.2019 Reis ve damadı haksız mı yani?
-
09.07.2019 KABİLELEŞMEK
-
08.07.2019 Ekonomik bunalımın seyri
-
04.07.2019 Kaybın telafisi yok
-
01.07.2019 İstanbul seçimi: Sıradan gözlemler
-
27.06.2019 CUMHURİYETE KARŞI İHANET MİADINI DOLDURMAK ÜZERE
-
26.06.2019 Seçim sonrası
-
22.06.2019 Yeni 'Arap Baharı' ve kadınlar
-
19.06.2019 Bir nesil harcanırken
-
19.06.2019 Yerelde ekolojik özerklik
-
17.06.2019 Suriye’de tehlikeli tuzaklara devam…
-
14.06.2019 YANLIŞ BİLGİLER PASLI ÇİVİLER GİBİDİR, ÇIKARILMASI ÇOK ZORDUR...
-
12.06.2019 Sorunlu siyaset
-
10.06.2019 Hindistan’da seçim: Faşizme doğru bir adım
-
08.06.2019 Ekonomi nasıl küçülüyor?
-
30.05.2019 GEÇMİŞE DÖNÜŞ
-
28.05.2019 AKP’NİN BU YALANLARINA İNANMAK, ÜLKEYİ EMPERYALİSTLERE TESLİM ETMEKTİR
-
22.05.2019 ÖRNEK BİR OLAY…
-
16.05.2019 Venezuela Darbesi
-
15.05.2019 Dış politikada yeni kaymalar mı?
-
09.05.2019 Önümüzdeki Nesil Sıkıntılı Dönemler Yaşayacak
-
06.05.2019 Şermin Narwani Suriye’yi anlatıyor
-
02.05.2019 Sermayenin sesi fazla yükseliyor
-
29.04.2019 Dış politikada yol ayrımı
-
27.04.2019 Hindistan seçime giderken
-
26.04.2019 Mazbata mazbata olalı böyle çile görmemişti!
-
23.04.2019 Berat Albayrak’ın 'Reform' programı
-
17.04.2019 Kırılmalar
-
15.04.2019 IMF’nin Nisan Raporu’nda Türkiye
-
11.04.2019 Bitirilemeyen yerel seçimler...
-
08.04.2019 Seçim sonrasında birkaç tespit
-
02.04.2019 Yerel seçim sonuçları üzerine
-
02.04.2019 Donald Trump ve diğerleri
-
01.04.2019 Rejimin niteliği yeniden
-
29.03.2019 Yerel seçimlerde uğraklar: 1989, 2009, 2019
-
26.03.2019 Emperyalizm Venezuela’da
-
25.03.2019 IMF Arjantin’de
-
18.03.2019 Ocak 2019’da Ekonomi
-
13.03.2019 Tarımdaki teslimiyet tersine çevrilmelidir
-
05.03.2019 SAMİMİYET
-
04.03.2019 2018’de ödemeler dengesi
-
28.02.2019 Yerel seçimler üzerine
-
25.02.2019 Devlet manavlık yapar mı?
-
21.02.2019 “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir”
-
18.02.2019 GÜVENMEK
-
16.02.2019 Venezuela üzerine birkaç tespit
-
14.02.2019 TEK BAŞINA NE KADAR MUTLUSUN?
-
07.02.2019 Çeyrek yasama dönemi
-
05.02.2019 PAYLAŞMAK
-
31.01.2019 Siyasetin sefaleti
-
29.01.2019 ABD’de sosyalizm canlanıyor
-
28.01.2019 BİR KIŞ GÜNÜ KIYIKIŞLACIK..
-
26.01.2019 İktidarın malî kayırma/cezalandırma hesapları
-
24.01.2019 Gerçekte kim kurtarılıyor?
-
23.01.2019 Ekonomik bunalım nasıl seyrediyor?
-
17.01.2019 Suriye'de gerçeklerle yüzleşememek
-
08.01.2019 Üniversite(li)lere ne oluyor?
-
07.01.2019 2018 sonunda Fransa’da güzel bir olay
-
04.01.2019 2018'den 2019'a BAKIŞLAR
-
03.01.2019 ABD ve Çin: Ekonomik savaşın ilk bilançosu
-
02.01.2019 2018 sonunda borsa çöküntüsü
-
26.12.2018 Rejimin niteliği
-
25.12.2018 BODRUM ADAYLARI VE CHP
-
24.12.2018 Tepkiler sisteme karşı döner mi?
-
19.12.2018 Haziran paranoyası sürüyor
-
18.12.2018 Millî Gelir Temmuz-Eylül istatistikleri
-
14.12.2018 TÜRKİYE DÖKÜLÜYOR
-
10.12.2018 'Piyasalar' faşistleri seviyor. Meksika ve Brezilya: Başkanlar ve borsalar.
-
04.12.2018 Göçmenler, Suriyeliler, siyasetçiler. “Güney” coğrafyasının kurbanları…
-
03.12.2018 Bir çifte standart
-
30.11.2018 BUNU YAPAN SİYASİ KADRO YA CAHİLDİR YA EMİR KULUDUR
-
30.11.2018 İktidarın Gezi takıntısı
-
30.11.2018 Krizin bazı istatistikleri
-
26.11.2018 MUSTAFA KEMAL VE SULTAN SÜLEYMAN
-
22.11.2018 Enflasyonun anlamları
-
14.11.2018 1968 Dünyası ve Vietnam
-
13.11.2018 Cumhuriyetin ilk ve son onbeş yılı
-
31.10.2018 Arjantin ve Türkiye: 2001 ve 2018
-
31.10.2018 95 YILDA ÖĞRENEMEDİK...
-
30.10.2018 ABD'nin kendini teşhiri
-
22.10.2018 Brezilya: 'Piyasalar' faşist adayı destekliyor
-
19.10.2018 “TÜRKİYE KRİZİN BAŞINDA, BANKALAR DAHİL İFLASLAR YOLDA”
-
15.10.2018 Hem hegemon hem muhalif
-
13.10.2018 Yeni sularda yüzmek
-
10.10.2018 BODRUM-MARMARİS YARIŞI
-
29.09.2018 Politikada kaygan zeminler
-
28.09.2018 TRAFİK TE KAN ALKOL DÜZEYİ NE OLMALI?
-
27.09.2018 Yeni Ekonomi Programı
-
26.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye bakışlar
-
22.09.2018 Dışarıdan Türkiye’ye Bakışlar
-
19.09.2018 VARLIK FONU, EMPERYALİSTLERE SUNULAN OLAĞANÜSTÜ HİZMETTİR
-
17.09.2018 Krizin eşiğinde büyüyen ekonomi
-
12.09.2018 Krizler Yayılırken
-
11.09.2018 Biri Yılmaz Güney, diğeri Erkan Yücel...
-
08.09.2018 Dişleri sökülmüş muhalefet
-
05.09.2018 Tüm Bunlar Üçüncü Dünya Savaşı
-
04.09.2018 Zor günler
-
01.09.2018 Faşizm Tartışmaları: Hindistan, Türkiye
-
28.08.2018 ‘Lütuf düzeni’ ve kriz
-
27.08.2018 Okluk yine kapandı
-
17.08.2018 Kaçınılmazın hızlandırılması
-
08.08.2018 Sürdürülemezlik
-
01.08.2018 ‘Duygusuz Nesil’ Tehlikesi
-
30.07.2018 Ekonomik krizden medet ummak
-
27.07.2018 Silahla şaka olmaz
-
20.07.2018 AKP’nin devrettiği ekonomik sorunlar
-
20.07.2018 İşte bu olmadı, hem de hiç olmadı …
-
19.07.2018 ‘Şirket gibi yönetmek’
-
13.07.2018 ‘Kurtarılmış Maden Bölgeleri’ geliyor
-
10.07.2018 Madımak sonrasında konuşan siyasetçiler
-
05.07.2018 Bu enkazı kim kaldıracak?
-
26.06.2018 Ülkemiz bölündü
-
25.06.2018 2017’den bir yazı
-
21.06.2018 Yeni bir rekor daha ve sonrası …
-
04.06.2018 Krize karşı kim hazırlıklı?
-
30.05.2018 ‘Mal Beyanı’ Komedisi
-
21.05.2018 SAHİPSİZ BODRUM’UN ÇARESİZLİĞİ
-
14.04.2018 Artuk Bey, Artuklu ve Artukoğulları Beyliği
-
14.02.2018 Kalbimde Atatürk var ...
-
19.01.2018 Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı
-
27.11.2017 Destekleyici, Yetkili ve Güvenilir Anne Baba olmak
-
20.11.2017 Sıra, sahillere geldi
-
20.11.2017 5 Adımda Depresyondan Korunma
-
13.11.2017 Öfke Kontrolü
-
06.11.2017 Bebeklik Döneminde Sağlıklı Kimlik Gelişimi
-
28.10.2017 Diyetisyen Bakışı: Diyet Değil, Yaşam Tarzı!
-
07.10.2017 Yaz saati ve inat
-
02.10.2017 Barzani Referandumu ve sonrası
-
12.08.2017 Erdoğan’ın Tehlikeli Planı
-
07.08.2017 Kişilik Bozukluğu
-
31.07.2017 Çomakdağ Türkmenleri (Kızılağaç / Ketendere / İkiztaş / Sarıkaya)
-
26.07.2017 Öngörülebilen Kaos - 2019
-
20.07.2017 AKP iktidarı çöküş sürecinde
-
10.07.2017 Ormanlarımız nasıl yanıyor?
-
25.05.2017 A N M A - Nazmi Özgül’ün anısına
-
05.05.2017 Aile Danışmanlığı
-
02.05.2017 “Siz bizlerden korkmayın, doğadan korkun efendim …”
-
29.04.2017 Sanatın İç Sesi
-
31.03.2017 Küçük Ev
-
23.03.2017 Bir olalım, Tek yürek olalım
-
21.03.2017 Rengarenk olsaydı
-
21.02.2017 “Milas’ın Sis Perdesi”
-
16.02.2017 Kanma, sonra da yanma
-
27.01.2017 Narin Çiçek: Turizm
-
21.01.2017 Vekilime Mektup
-
16.01.2017 Dokuz Kahraman Vekil
-
11.01.2017 Meşe tohumları çimlenecek mi?
-
10.12.2016 Bir Güvercin uçurun
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.