Mehmet Sarı

Mehmet SARI - Emekli İlköğretim Müfettişi

15 Temmuz başkaldırısıyla FETÖ gibi gerici cemaat ve tarikatlar ülkemiz gündeminde ilk sırayı aldıysa da, bunların kökü çok eskilerde bulunmuş ki Atatürk laikliği koymuş Cumhuriyetimizin temeline…

Bu temel Cumhuriyetin kurucu meclisinde atılmış, çok haklı olarak. İşte bu gerici akımlar bu temeli yıkmak çabası içinde bulunmaktadır. Çok zaman Kubilay karşıtı isyandan Şeyh Sait’e kadar çok girişim yapılmış, gelmiş. Bunların sayılarının 70 kadar olduğu, basında belirtilmektedir.

Bence hepsi bir çıkara dayalı ve sömürü düzeni olarak şeytanca kuruluşlar ve girişimlerdir. Çünkü Kuran’da böyle bir kandırmaca, insan öldürme, devlet malına zarar verme ve sömürücülüğe müsaade yoktur.

Hatta devlet malına zarar verenlerin dinden çıkacağı ve çıktığı belirtilmiştir. Bu cemaat ve tarikatlarla sömürücülük ile kul hakkı yemek asla yoktur. Bunun da alâsı yapılıyor günümüzde…

1960 yıllarında Bitlis ilimizde Şıhların sömürü düzeni kurarak kul hakkı yemekte ve İslam dinini ise çok yalnış anlayıp uyguladıklarına tanık olmuş bir kişi olarak belirteyim.

Ayrıca çok insan ve akrabamın tarikatlarda sömürüldüğünü ve yalnış islam inançlarına götürüldüğünü gördüm ve biliyorum, yakınen…

Bu tarikatlar bu kişilerden bazılarının evlerinin avlusunda 5-10 koyun besletip, namazı bu koyunların içinde kıldırıyorlardı. Ki burası pis olduğu halde… Dinen de pis yerde namaz kılınmaz dendiği halde kıldırmaları gericilik değil de nedir? Her işlerinde gericilik gördüm.

Atatürk’ün tekke ve zaviyeleri kapatması çok yerindeymiş ki bu kapatmayı yapmış. Demek ki bu gerici cemaat ve tarikatcıların ne olduğunu çok iyi biliyormuş Atamız…

Çünkü günümüzde okulların önüne camiileri aldırdılar. Ki islamiyeti yaymakla görevli olan Peygamberimiz ilk iş olarak okul açmış, sonra camii yapılmış.

Günümüzde ise siyaset camiiye, orduya, okula girdi. Olan olmuş ve 15 Temmuz’da olanları ülkem yaşadı, maalesef. Hep bunlar karşı devrimciler ile gerici cemaat ve tarikatlarca olmaktadır. Daha da önlemi alınmazsa, çok kötülükler olur ülkemizde. Ki islamiyette tek Allah, tek Peygamber bulunmaktadır. Gene tek kitap Kur’an bulunmaktadır.

İşte, bu gerçek islamiyetin anlaşılmasında ve uygulanmasındaki yanlışları iyi gören Atatürk, Diyanet İşleri Teşkilatını kurmuş ama durumumuz ortada.

Bir de durmadan devletimizin anayasasını değiştirmeye çalışmak da, yanlışlardan biri olmaktadır. Çünkü bu konuda uzman yazarlar kitaplarında anayasa değiştirmenin bölücülük yolunu açacağını ve onun bir tür Gladyo-Mafya tarikat rejiminin anayasası olabileceğini belirtmekteler…

Bu tüm yanlışların tek çaresi, her önüne gelenin değiştiremeceği yazboz tahtası yapmayacağı Milli bir eğitim sistemi yapmakta yatmaktadır. Ayrıca bu sistem, eğitim ilmine göre düzenlenmelidir.

Çünkü eğitim bilimi, “çocuklarımızı gelecekte başarılı, mutlu ve ruh sağlıkları iyi olmasını istiyorsak onları ilgi ve yeteneklere göre eğitmeliyiz” demektedir.

İşte, 85 yaşında olan bir eğitimci ve pedagoloji mezunu olarak, ‘ülkemdeki sorunların baş nedeni eğitim sistemimizdir’ diyorum. Parasız, demokrat, üretici, uygulayıcı, sorgulayıcı, araştırıcı ve düşünceyi geliştirici eğitimden söz ediyorum.

En önemlisi, eğitimimizi, eğitim ilimine göre düzenlememizdir. Ne yazık ki halâ daha, Atatürk Türkiye’sinde eğitimi, eğitim ilimine göre değil, ilim dışı ezberci ve dinselleştirilmiş bir durumda uyguluyoruz.

 

Sonra anayasamız da ulusul ve tam milli değil. Çünkü kurucu meclisin yaptığı anayasa çok değişikliğe uğratıldı. Halâ gene değiştirilmeye çalışılıyor. Bölücü ve laiklik dışı bir anayasaya götürülmek isteniyor gibi… Şu büyükşehir kanunu neye göre yapıldı? İlçe yönetimlerini zarara soktuğu ortada iken pek anlaşılmıyor, maalesef. Bu kanunun da düzelmesi gerekiyor bence…

Ben 1947 yılında köy enstitüsünü bitirip öğretmen oldum. Köy enstitülerinin verdiği iki görev vardı, başta bizlere… Birincisi yukarıda yaptığım gibi, halkı aydınlatma, ikincisi ise köylüyü sosyal , kültürel ve ekonomik yönden kalkındırmaktı.

Ama o güzel okulları ağalarla gericiler kapattılar ve sonuçta çok konuda geride ve karanlıkta kaldık.

Işte böyle iken, yani her şeye rağmen ülkemdeki olumsuzlukların giderileceğini umut ediyorum.

Atatürkçüler var çünkü…