- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 16 April 2020, Thursday 9:57
- 3511 kez okundu
Modern dünya, ilk kez karşılaştığı salgın nedeniyle, bildiği bütün ezberleri bozmaya hazır gibi duruyor. Hiçbir ülkenin öngörüsünde böyle bir şey olmadığından hazırlıksız yakalanıldı.
Şimdi salgını atlatmaya, ama şimdiden ve hemen sonrasında, “sonra ne olacak’a”, kafalar bu konuya ağırlık vermeye başlayacaktır.
Yeni trendler ne olacak? Moda tabir ile ne in, ne out, yani neleri unutacağız veya gözden düşecek, yerine neler daha değerli olacak?
Bu salgının öğrettiği en önemli konuların başında, temel ihtiyaçlar ve temel haklar gelecektir.
Temel ihtiyaçlar olarak sağlık, barınma, yeme-içme, enerji, haberleşme ve su.
Temel haklar ise yaşam hakkı. Ne olursa olsun bunun için sağlıklı ortamın ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanması.
Uzun süredir değişime uğramış, değeri eskisi gibi olmayan ve hatta göz ardı edilmeye başlanan devlet kavramı ve onun en önemli referanslarından biri olan “sosyal devlet” anlayışı da yeniden kendini tarif ettirme noktasına gelecektir.
Yüzyılımızın biraz daha gerisinden başlayan ve kapitalin ana eksen olduğu yaşam düzenini belirleme hakkı bir anda yerle bir olabildi.
Buradan şunu çıkarmıyorum, “evet kapitalizm bitti”!
Hayır insanoğlu değişimin, kendini yaşatan en önemli kaynak olduğunu biliyor. Değişimi, ne daha önde ve ulaşılabilir kılıyor ise yaşam devamlılığında hep bir adım önde olacaktır zaten.
Ancak unutulmamalı ki insanlar, kendi gelecekleri için yaşamı belirleme hakkını, kullandıkları oylar ile yönetim hakkını devrettikleri partilere veya kişilere bırakmaktalar. Belli bir süre için verilmiş bu yetki yine belli süre sonra yapılan seçim ile el değiştirebiliyor veya devam ediyor.
Ancak unutulmamalı ki, çok uzun bir süredir insanlar yaşamadıkları bir sorun ile karşı karşıya geldiler. Bu noktada neyin daha önemli olduğu yeniden sıralanmış olabilir ki şimdilik en azından öyle olduğunu düşünüyorum.
Demem odur ki, bu aşamada hangimiz yeni bir ev almak kaygısını yaşam kaygımızın önüne getirdik. Hatta hangi değere sahip olursanız olun paranız olduğu halde satın alamadığınız bir adet maske bile size içinde bulunduğunuz çaresizliği göstermedi mi?
İşte bu nedenle faizler, binalar, altın, döviz, türev piyasalar ve borsalar bir anda ilgi alanından bir süre de olsa çıktılar.
Onun yerine yiyecekler, ilaçlar, sağlık enstrümanları gibi en temel ihtiyaçlar gündemimize hiç olmadığı kadar giriverdi. Bu konuda çaresizlikleri yaşayanlar olduğu gibi, insanların birbirine yapacakları en önemli katkı “sesim duyuluyor mu?”ya verilecek bir “evet” oldu.
Şimdi dünya yeniden düşünecek ve bir süredir unuttuğu insani konuları hatırlayacak ve yeni düzende bunlara belki de hak ettiği yeri bulmasını sağlamaya çalışacaktır.
En azından bu durumun yarattığı temel haklar ve temel ihtiyaçlar konusu her yönetim talibinin, tutarlı bir yanıtı ve buna uygun politikaları ile stratejileri halka anlatması ve onaylatması gerekebilecektir.
Yönetime talip olanlar halka daha önce vaat ettiklerinden daha farklı konuları gündeme getirmek zorunda kalabilecektir.
Her vatandaşa eşit ve bedelsiz eğitim hakkı,
Her vatandaşa iş hakkı,
Her vatandaşa barınma hakkı,
Her vatandaşa temel ihtiyaçların karşılanması noktasında gelir hakkı,
Her yaşlıya, kimseye muhtaç olmadan yaşama hakkı,
Her vatandaşa ülke kaynaklarından daha adil bir paylaşım hakkı,
Her vatandaşa parasız sağlık hakkı, gibi devletin gerçek anlamda sosyal devlet olma yolunda kendini daha iyi hissettirdiği konular daha ön planda olacaktır.
Burada, yeni düzende sıkça konuşmak durumunda olacağımız tarım konusundan da bahsetmek istiyorum.
Sırası geldiğinde herkesin önce kendi karnını doyuracağını unutmamak gerek. O nedenle temel ihtiyaçların ülke içinde yeterli miktarda üretimi öne çıkacaktır.
Üretmek, yeniden özel öneme sahip bir fark olarak kendini dünden daha çok hissettirecektir.
Özellikle gıda üretimi.
Bir gecede şirket hisselerinin yerle bir olduğu mevcut dünya düzeninde, elinde yeterli parası olanın o hisselere sahip olarak şirketlerin yeni sahipleri olmasını kim içine sindirecektir.
Veya bu el değişikliği gelecekte barış içinde yaşanacak/yaşanmalı bir dünya için çok büyük bir engel olmayacak mıdır?
Bütün bunları yeniden oturup düşünmesi gerekecektir insanlığın.
Doğru çözümleri üretmek elimizde, ancak buna izin verecek/vermeyecek güçler de yine yanı başımızda. Dün olduğu kadar bugün de dünyayı pastaya benzeten ve bu pastadan en büyük dilimi koparma çabası içinde insanı, yaşamı ve doğayı görmezden gelen anlayışın bizi nereye getirdiği yaşanmışken, yine aynı duygu ve düşünceler içinde olmalarını kim önleyecek.
Kendilerine yetki veren halklar ve kaderlerini emanet ettikleri yönetimler artık bu yaşadıklarımızı yok saymamalı.
Daha önce yaşanmış olan felaketlerin hiçbirine benzemeyen, her devleti ve kişiyi pençesine alabilen bu salgının, bir şeyleri hatırlamamız ve doğruyu bulmamızda bize yardımcı olacağını düşünmek istiyorum.
Yüzlerce yılın en büyük sınavı olan bu durum, telafisi mümkün olmayan iklim değişikliği gibi insanlığın ortak sorunları karşısında ortak kararlar alınmasına ve ortak çözümler ile tüm insanlığın daha adil bir yaşamı paylaşmasına vesile olması en büyük dileğimdir.
Bu kendiliğinden tabii ki olmayacak.
Pasta ortada ve yüzlerce yıldır bunu sömürme peşinde alışkanlık edinmişler yine aynı çizgide faaliyete geçecekler ve hatta bu durumu pastayı büyütmek için kullanacaklardır.
Burada ortak akıl, ilerici aydınlar, örgütlü sivil toplum kendilerini daha fazla riske ederek bu düzenin değişmesine katkıda bulunmalılar.
Salgın sonrası hiçbir şey olmamış gibi devam edemeyiz.
Soruyorum size, arkadaşlarınıza, büyüklerinize ve belki uzaklardan gelen çocuklarınıza eskisi gibi ne zaman sarılacaksınız?
Korkmadan, çekinmeden, araya mesafe koymadan diğer insanlar ile bir araya ne zaman geleceksiniz?
Yeni eğitim modelleri, yeni çalışma etkinlikleri ve birbirini farklı açılardan görme olanağı sağlayan bu yeni durum her şeyiyle bize yeni bir yaşam biçimini dikte ettirecek midir?
Bu durumun neden olduğu yalnızlaşma ve bireysellik daha mı öne çıkacak, aynı zamanda makinelere özellikle haberleşme alanında daha mı bağımlı hale gelinecek? Ki haberleşme üzerinden çok daha kolay mı yönetilir olacağız?
Bütün bu soruların yanıtları, önümüzdeki günlerde birlikte çözümlerini bulacağımız/bulduğumuz konular olacak.
Bu çözümlerin içinde bireyler artık daha çok olacak kanaatindeyim. Çünkü kendi yaşam hakları ve yaşam güvenceleri artık dünden daha önemli hale gelmiştir. Bu hakkı başkasına devrederken daha dikkatli ve özenli olacaktır veya öyle olacağını umuyorum.
Bu sırada unuttuğunuz komşuları hatırladığınızı unutmayınız, bir başka insana yardım etmek için can atan gençleri yine görür olduk, toplumun pek çok kesimi kendi üzerine düşeni yapmak için otoriteden ayrı olarak bir şeyler yapma çabası içinde olmaktalar. Herkesin herkes için ‘ne yapabilirim’i yeniden keşfettiği bir dönemde yaşandığını görmekteyiz. Bakarsınız yeni düzende de bunun daha kalıcı yolları bulunabilir.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Belki de bireyler kendi gelecekleri için karar noktasında ağırlıklarını koyma fırsatını yakalamış olabilirler.
Bu temel haklar ve temel ihtiyaçların karşılanması ve adilce bölüşülmesi açısından kaçırılmayacak bir fırsat olabilir.
Sizce …?
(30.03.2020)
-
02.08.2021 Tercihler …
-
26.06.2021 Hak yemek …!
-
18.05.2021 Türkiye – ABD ilişkileri
-
14.04.2021 Şimdi Cesaret Zamanı …
-
25.03.2021 Yönetemiyorsunuz …
-
18.02.2021 Zihniyet …
-
29.01.2021 Reform mu?
-
14.01.2021 Ben … Ben … Ya bizler …?
-
15.12.2020 Katar mı, katmaz mı?
-
12.10.2020 Tarikatlar, cemaatler …
-
05.09.2020 Müjde …
-
07.08.2020 Peki şimdi ne olacak?...
-
16.07.2020 Korkmadan yaşamak …
-
01.06.2020 Yemin …
-
11.05.2020 Maske …
-
30.04.2020 Bugünde de mi siyaset …
-
27.04.2020 Vicdanlarda adalet sağlandı mı?
-
03.04.2020 Şimdi sıra devlette * …
-
21.03.2020 Sağlıklı günlere, hep birlikte …
-
29.02.2020 Huzur için …
-
08.02.2020 Doğru yolu bulmak …
-
04.01.2020 Ya Kanal! Ya İstanbul!
-
13.12.2019 BİZİ DUYAN VAR MI!?
-
27.11.2019 O EL...
-
13.11.2019 Parti devlet olunca...
-
26.10.2019 Ne, neden, niçin!
-
01.10.2019 Hak etmiyoruz …
-
13.09.2019 Biraz saygı Sayın Diyanet …
-
19.08.2019 ‘Sarı Kızlar’ …
-
29.07.2019 Bir arpa boyu …
-
13.07.2019 Nereye gidiyoruz dersiniz?
-
03.07.2019 Sağol Ekrem Başkan …
-
17.06.2019 Seçilmişler …Atanmışlar …
-
14.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
01.06.2019 Ekonomi ve beka …
-
14.05.2019 Kara günlerden mavi günlere mi?
-
30.04.2019 Örnekolmak …
-
18.04.2019 Hoş geldin İmamoğlu, özlemişiz …
-
16.04.2019 Kazanan farklı olunca …
-
08.04.2019 Hakkını teslim etmek gerek …
-
01.04.2019 Tünelin Ucu …
-
23.03.2019 Olamaz mı?
-
10.03.2019 Yerel Yönetim Seçimleri ve Cumhurbaşkanı …
-
04.03.2019 “Çömez Devlet” mi?
-
26.02.2019 “Yaşasın ithalat” …
-
16.02.2019 “Devlet Manavları” …
-
07.02.2019 Beka …
-
29.01.2019 Bu ne lahana turşusu …
-
15.01.2019 ‘2019 Atatürk Yılı’!
-
14.01.2019 Nicelik mi? Nitelik mi?
-
07.01.2019 “Bay Kemal”den “CeHaPe”ye …
-
31.12.2018 Ne güzel şeysin sen ‘Umut’ …
-
27.12.2018 Neden Rabia?…
-
24.12.2018 Millete bağırmaktan vazgeçin …
-
18.12.2018 Aklımızla dalga geçmek mi?
-
14.12.2018 Dur diyebilirsin …
-
11.12.2018 Çocuklarımız için …
-
07.12.2018 Umutsuzluk yok, her şeye rağmen …
-
23.11.2018 Türkiye’de Suriyeli olmak varmış …
-
14.11.2018 Bir Grup Konuşması daha … Ve alkışlar, alkışlar …
-
01.11.2018 Atatürk, Kırmızı Çizgi ve Türkiye Cumhuriyeti
-
29.10.2018 Sahi, neden İş Bankası?
-
16.10.2018 Doğru hangisi … Yetişemiyoruz!
-
01.10.2018 Hak etmiyoruz! …
-
16.09.2018 AYNI GEMİ...
-
04.09.2018 Derin Sessizlik …
-
13.08.2018 Bıktık artık!..
-
07.08.2018 Eğitim ve Okullar
-
28.07.2018 ‘Önce Demokrasi’ ise verin imzayı …
-
23.07.2018 Nereye kadar …?
-
17.07.2018 İstikrar diye % 50 + 1 kişi, ya ekonomi?
-
10.07.2018 Cumhuriyet Kültürü ve Haksızlık …
-
18.06.2018 Kazanan da kaybeden de Halk …
-
11.06.2018 Nasıl ……?
-
04.06.2018 19 Mayıs ve Kurucu Meclis
-
29.05.2018 Filistin
-
14.05.2018 Millet “TAMAM” derse …
-
05.05.2018 Her şey Türkiye için …
-
02.05.2018 Erken - Hızlı - Baskın Seçime Doğru …
-
28.04.2018 23 Nisan, Neşe doluyor insan ….?
-
21.04.2018 Ey Amerika, Ey Fransa … Ey İnsanlık!
-
07.04.2018 Ey Özgürlük!…
-
30.03.2018 O’nu hep sevdim ve daima seveceğim!
-
23.03.2018 Osmanlı’dan kalan
-
28.02.2018 Neler oluyor?
-
14.02.2018 ‘Büyük’ olmak
-
06.02.2018 Lider
-
27.01.2018 ‘Ana Muhalefet’ …
-
20.01.2018 Diyanet işleri, İmam ve Hatip eğitimi …
-
13.01.2018 Demokrasi ve Muhalif olmak
-
06.01.2018 Gerçek mağdurlar
-
02.01.2018 Ne zaman bahar gelecek?
-
25.12.2017 “Tarımda Dünya Birincisi Türkiye” …
-
16.12.2017 “Siyasetçi İmamlar” …
-
13.12.2017 Devlet Tek Adam Olabilir mi?
-
03.12.2017 Kim bu adam?
-
25.11.2017 Ekonomi = Mazot
-
18.11.2017 Samimiyet
-
09.11.2017 10 Kasım ATATÜRK
-
09.11.2017 İnsaf beyler insaf!
-
09.11.2017 Yaz saati ve inat
-
09.11.2017 Geri istiyorum!
-
09.11.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
08.11.2017 Sandıkta çözmek
-
04.11.2017 Alkışlar !?..
-
31.10.2017 Atatürk ve Cumhuriyeti
-
28.10.2017 Senin benim için değil ‘hepimiz’ için Adalet!
-
21.10.2017 Geri istiyorum!
-
14.10.2017 İnsaf beyler insaf!
-
30.09.2017 Sandıkta çözmek
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.